Toplum Ve Halk 13 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplum Ve Halk 13

Bu formellik, bir değişim aracı olarak işletildiğinde, halkı ileri akışa daimi kılar ve halkı değişen durumlara yatkınlaştıran bir halk misyon simülasyonudur. Bu tür totem yapılanış, halkın; hem geri kalıp, ziyan kılınır olmasına yatkın oluşudur; hem de, halkın kendisini hızla akan yenilenmeye dönüştüren, bir yetiştirilmesidir. Objektif oluşuma enerji sarfınca tembel kalan, subjektifle kararlı kılınırdı.

Bu zaman geriliği halkın, gelişmeye karşı direnç oluşturan ayaklanmasıyla, kendi kendini, inanç ve gelenek bazında, kıyıma uğratır oluşudur. Bu totemi tutumlayışın aksatır oluşu, sosyal yaşamda hatanın, yani kusurun; aynı zamanda yarara çevirilimidir de. Halkın bu zamanca geri kalışındaki ilke totem anlayış, bilinçli önderlerce totemin geri bıraktıran araç işlevini değiştirirler. Böylece halkın istikbaldeki, her yeni yapılaşmayı da sindirir olmalarına totem ilke kaynaklık eder.

Çünkü halkın adaptasyonunda, geçmişle tutumladığı tinsel totem yaptırım gücünde, yani geride kalmış zaman sembollerinden yararlanarak, halk üzerinde kendilik bir meşruti otorite sağlanır. Böylece yeni durumlar halka; bu meşruiyetle indirtilip, benimsetilebilir yapılabilmektedir. Tüm devrimci önderlerin başarı sırrı buradadır. Değişmiyor görünürken değişmek…

Dünya tarihi; tüm canlılara yaptığı, ayrı ayrı öğrenip geliştirmeyi insana da uyguladı. İnsanı viral ve mikro organizma düzey ve düzleminden beri, sürekli geliştirip; bugünkü organik evrim aşamasına getirdi. İnsanın toplumsal yapı oluşturmasından beri, insanların ortaya koyduğu, muazzam bir başka alan toplumun evrimini sağlar oluş başarısıdır. Başlangıçtan şimdiye gelen süreçler boyunca, farklı aşamalarla toplumlar, insanın kas gücünü; teknoloji ile iyice yetkinleştirdi. İnsanın yetileri asıl akıl ve kas gücü ile etkileştirerek, aşama aşama, emeğin zaman içindeki toplumdaki üretim kullanımını hayli geriletmiştir.

Bedensel ve zihinsel ve çocukluk gibi yetersizliklerin olmadığı durumlar dışında, tüm halk gücünün toplumsal üretime seferber edildiği dönemler, gelişme ile paralel olarak, önce köleci düzendeki teknikle, kırılmaya başlandı. Artık çalışan nüfus, devede tüy misali az az azaltılmıştır. Köleci düzen elbet insanın işsizleştirilmesinden çok, köle emeğinin artı değerinin ortaya konuşudur. Ama yinede köle emeği ile mülkler yaygın kişi tasarrufu olmaktan çıkartılmıştır.

Roma’da lâtifundialar, kent -köy ticareti gibi, bunların yeni ilişki biçimi süzen vassal (koruyan –korunan) yapılanışı kısmen merkezi otoriteyi zayıflattı. Ganimet gelirde düşen, merkezi otoritenin vergilere yüklenmesi ile kısır döngü başladı. Alım gücü zayıflayan köylü ticaret yapamaz oldu. Lâtifundialar da, gereksinme duyduğu teknikleri kentlerde almak yerine, kendiüretir olunca kendi kendine yeten bir ekonomi kısır döngüsü ortaya çıktı. Bu yapılanış, pazar için üretimi bir haylice geriletti. Savaşların insanları köleleştirmesi, mülkü ganimet meşruiyeti sayan, talanları başlamıştır.

Yapı hızla Roma'da lâtifundialara ve oradan da feodal düzenlere doğru eğilimleşmektedir. Bunun en görünür ve elle tutulur belirişleri sanayi devrimi ile patlak vermiştir. Otomasyon evirilişle bugünlerin teknoloji ile nerede ise; çalışan nüfusun %20'sini işsizleştirilmiştir. Eski toplumun birlikte üreten ve birlikte tüketen yapısı, günümüzdeki gibi bağımsızlaşan ferdi kazanç ve üretimindeki kazancın tüketilmesinde, insanların yalnızlaşmasına doğru kaydı. Bu kayıştaki sosyal tutum dalgalanması hızlı duygu değişmesiyle yeni dalga girişimlerini ortaya koydu. Bu girişen yeni dalga seyrine halkın, zaman geriliği nedeniyle uyamaması, halkı; eski toplumlar işleyişindeki tutumların yeniden sahiplenilmesini çok güçlü bir arzu ile bu türden eğilimlere yönelmeyi ortaya koymuştur. Buda eski totem aidiyetlere, dinlere rücu ediş idi.

Toplumlar, bugünkü aşamada, artık insanların, hele hele niteliklide olsa sıradan insanların, kas güçlü üretim emeğine hiç ihtiyaç duyulmayacak bir düşük oran seviyesi değerine doğru, gelmektedir. Toplumumuzun geliştirdiği teknolojik üretim ve bilimsel gelişme, artık insan ihtiyaçlarının tümünü, teknolojik otomasyonlarla amaçlı, kısıtlı; istediğini istediği alanda, üretmekte; geliştirip devleşmektedir. İnsanlar henüz bundan tam bir pay alamamaktadır. Hatta bu payın dahi dışında tutulmaktadır. Ancak bu üretimin vergi olan yansımalarından kısmen de olsa ancak yararlanır durum dalardır.

Oysa yeni efendiler insanlara, hiç de; “”dünyaya mutlu olmaları için gelen”” yaratılmışlar gözü ile bakmamaktadırlar. Bu tür üretim biçiminin, kapitaliste de yansıyan bir kâr tablosu vardı. Teknoloji geliştikçe insanlar işsizleşiyor, dolaysı ile insanın tüketimi, alış veriş zincirine en kısıtlı biçimde ve en hayati noktadan, en az harcama ile devreye giriyorlardı. Buda karlılık oluşumuna gerisin geriye kapitaliste, ürünün satışının olmaması biçiminde dönüp yansıyordu.
Dünya küçülmüştü, kapitalist de bu yansımayı dünyaya, tekrardan hem kriz olarak, hem kısır döngü olarak yansıtıyordu. Ve kapalı bir kısır döngünün yinelenen ve küçülen emekli yapının dağılmasını süreçleşen, bunalımlar olarak kendisini açık etmektedir. Tıpkı köleci düzendeki kendi kendine yeten, lâtifundiaya üretimlerine gerileyiş çelişki gibi. Temel yasa emek koyuş üretim ve üretimin tüketimdir. Şimdilerde nüfusun emek koyuşları otomasyonla bitirilmektedir

Toplumsal üretim tarzı yerini, insan kas emeği gücünün, gittikçe azalıp, sınırlanması pahası karşısında, halkın gelecekteki yeni yapılaşırına, yer bırakmamaktadır gibi. Bu kapitalizmi sonrasına ait gelişen nicelenmelerin ayak sesleridir. Devasa şirketleşen, sadece kapitalci işleyişler artık kendisini, yetkinleştirmektedir.

Şimdiki şirketler bir üretim ve laboratuarlar alanı olmuşlardır. Yani kendisi amaçlı araştırma geliştirme, enformasyonu ve yine kendisi amaçlı üretim tüketim kapalı devresi olmaktadırlar. Yani her zamanların ulaşmak isteyişte ulaşamadığı bir kendi kendine yetenliğin devinmesi gibi çevrimleşmeye doğru gitmekte gibi. Mevcut toplumdaki ilişki biçimi olan, ilişkilenmiş başka kurumların üretimine bağımlılığını, kendi uhdesinde üretmeyi amaçlayan yepyeni bir oluşmaya doğru giden bir durumdur bu. Toplumsal gücün, insanlığı hızla getirdiği bambaşka bir aşamanın eşiğidir bu. Bu tarz bir yola doğru hızla gidilmektedir.

Buradaki paylaşım ve nüfus yayılması nasıl olacaktır? Bu tür üretimin teknik bilgi donanım ve formasyonundan yoksun olan halkın, daha doğrusu bu tarakta bezi olmayan halkın, bu yapıyı yeniden kurup süreçleşmesi de mümkün değil. Yani halk bu yapı ile de baş edemez bir insafa terk edilecek gibi görülmektedir. Halk, egemeni olamadığı toplumuna zaten mağluptu. Zaten toplumuna egemenci olan halkın, toplumları gelişemezdi de. Halk şimdilik yapının aracı ve yapıdan üretişsel dönüşün amacı konumundadır. Halk, topluma kendi çıkarı doğrultusunda değil de, kapitalizmin çıkar ilişkisi doğrultusunda hizmet ettiğinden, çıkmaz sokağa gelmiş gibidir. Kendi toplumuna seçme seçilme yükümlenmesi ile alt yapısını oluşturan katılımcılığı asla sağlayamadığından, yön veremediğinden; sadece totem aidiyet kimliğini koruduğundan, korunan kimlikte üretim yapamaz oluştan, kendi yükünün altında ezilecekti. Halk maddi yaşamı üretememişti ama ekmek elden, su gölden, olmanın hayalini görmüştü.

Yine çoklukla halk, toplumu, bir Einstein’ı, bir Nikola Tesla'yı, bir Mozart'ı vs yanı ile bilip tanımamıştır. Bilimi bilgiyi, aklı işletmeyi anlamayı, bilmeyi kendine mal etmemişti. Sanatı ve sanatçı yönü yerine; görüntü olarak Şakiraları, aziz Rosalinleri, aziz Valantinleri benimseyip, kendisine mal ettiler. Ve Şakiralar (Şakira saygın ve bundan müstesnadır. Şakiranın bilinir olması ön alınmıştır.) gibi giyinip, koku sürünmeye öykünülmüştür. Şakiralar gibi skandalları taklit eden, yerli bir takım işe yaramaz istismarcılar baş tacı edilmiştir. Yine sade halk, kendisine tepeden bakan insanın öykünmesini çok iyi yaptı da; kendilerinin toplumsal insanlıklarını çoğunlukla gerektiği gibi üretemediler. Buda halkın uzun erimde mahvı gibi görünmektedir. Halk öznel yanını okuyup, araştırarak geliştirmek yerine, mal ettiklerine öykünerek, masalsı tüketiş biçimiyle ağustosböceği rolüne soyunmuştur.

Sürecek


a href='http://www.ozgurlukicin.com' mce_href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png' mce_src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 23.7.2009 09:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    Oysa yeni efendiler insanlara, hiç de; “”dünyaya mutlu olmaları için gelen”” yaratılmışlar gözü ile bakmamaktadırlar.

    EFENDİLER HİÇ BİR ZAMAN EKSİK OLMAYACAK SANKİ. BU DÜZENDE ZATEN OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL. TEBRİKLER. HOCAM. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ISIK TUTAN YAZILARINIZ BİR BAŞARININ ÜRÜNÜ.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya