Halk; bunu kavrayamadığı içindir ki kimi aksamaları kendi kafasında Taa, Musa, İsa, ya da İslami zamanların toplumsal ilişkileniş, üretiş ve paylaşım düzeyini tutumla tan anlayışlarla, ancak bunların düzeltileceğini tartışırlar. Teknik deyişle halkın köleci düzen dönemine ait ilişkileniş anlayışlarını, şimdinin kapitalist üretim düzenine çare diye sunarlar! Bu her iki alanın, düşünsel açıdan ne kadar farklı olabilecek bir ayak direyişinin, en belirgin dalgalanmasıdır.
Oysa bu tutum ve anlayışlar, toplumun ne gündemidir, ne alakalısıdır. Paylaşımınızın şekli yol ve yordamı üretiminizin gücü ile gerçeklenir. O dönemlerin üretim tarzı, bugün ile kıyaslanamaz ki o dönem gibi üretimi paylaştıralım. Üstelikte en adaletsiz bir beliriş olur. Bu bugünkü sosyal adalet ve sigorta sisteminin kalksın denmesiyle eşdeğerdir. Yani o günlerin bilmediği emeklilik sisteminin tarumar edilmesi demektir. Eğer o dönem gibi paylaşırsak asıl bu bir zulümdür. Şimdiki toplumlar geleceğini ve dış evreni planlayıp; hesaplamalarını ona göre gerçekleyen bir toplumun evrimini güne süreçleşmektedirler. Uçakla turluyorken, kervan düzeni ile yapılaşamazsınız.
İşte bu iki gerçek, toplum ve halk zamanlarının ne kadar apayrı olduğunu ve halk zamanının toplum zamanına göre ne kadar geride olduğunun akışıdır. Halk daima ve daima toplumların ve gelecek zamanların, sürüklenişi olmaktan asla kurtulamayacaktır. Sürüklenme sürtünmeyi artıran, hareketi durdurup, fren etkisi yapan bir akış olduğu da, unutulmamalıdır. Gelecekte toplumdaki faal bireylerinin de, teknolojik üretimlerle işsiz kalması ile halklaşmadaki nüfus yoğunluğunun büyük oranlara varacak bir artışı olacağı da açıktır!
Halkları, demokrasinin kaynağı gibi görmek, alabildiğine yanlış ve saçmadır. Çünkü demokrasi halkın bir olgusu değildir. Toplumların işleyiş ilişkilenmesinin, hizmet talep yapılaşmasının ortaya koyduğu meşruiyeti bir durumdur. Halk, üretim yapan ve yönetsel güç oluştan çok, bir yaşayışın, sadece tüketiliş kısmının, öne çıkarılışı genellemesi olabilmektedir. Ve bu tüketim genellemesinin üzerine zeminleşen özgün yaşantılaşmadır. Halk demokrasi ile sadece karşılaşır, tanır ve öğrenir. Bunu da, toplumla olan karşılıklı ilişkisel denge münasebeti sebebi ile seçicileştirir sahip çıkar.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.