Toplum Ve Halk 12 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplum Ve Halk 12

Halk; bunu kavrayamadığı içindir ki kimi aksamaları kendi kafasında Taa, Musa, İsa, ya da İslami zamanların toplumsal ilişkileniş, üretiş ve paylaşım düzeyini tutumla tan anlayışlarla, ancak bunların düzeltileceğini tartışırlar. Teknik deyişle halkın köleci düzen dönemine ait ilişkileniş anlayışlarını, şimdinin kapitalist üretim düzenine çare diye sunarlar! Bu her iki alanın, düşünsel açıdan ne kadar farklı olabilecek bir ayak direyişinin, en belirgin dalgalanmasıdır.

Oysa bu tutum ve anlayışlar, toplumun ne gündemidir, ne alakalısıdır. Paylaşımınızın şekli yol ve yordamı üretiminizin gücü ile gerçeklenir. O dönemlerin üretim tarzı, bugün ile kıyaslanamaz ki o dönem gibi üretimi paylaştıralım. Üstelikte en adaletsiz bir beliriş olur. Bu bugünkü sosyal adalet ve sigorta sisteminin kalksın denmesiyle eşdeğerdir. Yani o günlerin bilmediği emeklilik sisteminin tarumar edilmesi demektir. Eğer o dönem gibi paylaşırsak asıl bu bir zulümdür. Şimdiki toplumlar geleceğini ve dış evreni planlayıp; hesaplamalarını ona göre gerçekleyen bir toplumun evrimini güne süreçleşmektedirler. Uçakla turluyorken, kervan düzeni ile yapılaşamazsınız.

İşte bu iki gerçek, toplum ve halk zamanlarının ne kadar apayrı olduğunu ve halk zamanının toplum zamanına göre ne kadar geride olduğunun akışıdır. Halk daima ve daima toplumların ve gelecek zamanların, sürüklenişi olmaktan asla kurtulamayacaktır. Sürüklenme sürtünmeyi artıran, hareketi durdurup, fren etkisi yapan bir akış olduğu da, unutulmamalıdır. Gelecekte toplumdaki faal bireylerinin de, teknolojik üretimlerle işsiz kalması ile halklaşmadaki nüfus yoğunluğunun büyük oranlara varacak bir artışı olacağı da açıktır!

Halkları, demokrasinin kaynağı gibi görmek, alabildiğine yanlış ve saçmadır. Çünkü demokrasi halkın bir olgusu değildir. Toplumların işleyiş ilişkilenmesinin, hizmet talep yapılaşmasının ortaya koyduğu meşruiyeti bir durumdur. Halk, üretim yapan ve yönetsel güç oluştan çok, bir yaşayışın, sadece tüketiliş kısmının, öne çıkarılışı genellemesi olabilmektedir. Ve bu tüketim genellemesinin üzerine zeminleşen özgün yaşantılaşmadır. Halk demokrasi ile sadece karşılaşır, tanır ve öğrenir. Bunu da, toplumla olan karşılıklı ilişkisel denge münasebeti sebebi ile seçicileştirir sahip çıkar.

Daha önce çeşitli vesilelerle değerlediğim demokrasiyi burada bir kez daha değerleyim. Halkın armuda yönelmesi demokrasi değildir. Ama armudu sağlayış biçimi demokrasidir. Bunu da toplum taahhüt eder. Bu taahhüde göre de bizim istem ve eylemlerimiz seçicileşir, demokratik olur. Toplum sunmadıkça, siz demokratik seçicilik koyamazsınız. Uçak üretememişseniz 1. sınıf kabilden yolculuk demokratik talebinizde olamaz. Yani toplum inanç sunumu ortaya koyamamışsa, inançsal istemleri toplumdan demokrasi adına isteyemezsiniz! Ancak halk alanda kendi cemaat ilişkilerimizde varlarız.

Demokrasiyi halkın kendi kendini idaresi sayarlar. Bu nedenle de seçme yetkilenmesini egemenlik milletindir diyen kısmiliği, büyük oranda balon olarak faş (açık) ederler. Bu tür söylem ve sloganlar bir halkın, semboller üzerinden yeni olan sosyal duruma yatkınlaştırılması için, ezber yaptırma aracıdır. Yani egemenliğin, saltanattan ve hilafetten alındığı, şimdiki böylesi bir yeni düzene geçişte çok iyi ve ileri bir adımdır. Ancak şimdiki söylemi bir işlevlilik olmayıp, halk içi sosyal oluşum dengeleri gözetilmediğinden, sakıncalı açıkları görmezden gelindiğinden, halkın egemenliği iktidar olmasından çok, halkın iktidarsızlığı olmaktadır.

Gelişmemiş toplumlarda, güncellenemeyen toplumlarda, halkın egemenliği de, egemenlik anlayışı da, gelişmemiştir. Çünkü halkın egemenliği denen ilişkileme, güçlü çıkar gruplarının, çeşitli güçler güdümüne girmiştir. Tabii ki bu çıkar grupları da başka vesayetler güdümündedir. Gelişmiş devletler, az gelişmiş ülkelere, demokrasi ihracı konusunda ve insan halklarını gerçekleme konusunda, neden demokrasi aşığı olurlar sanırsınız?

Yönetimin seçilmesi halka verileliden beri o ülkelerde neden halk iktidarları çıkmazda; daima bir iktidarsızlıklar, yönetememelikler çıkar dersiniz? Sorunu yaratanlar, sorunun çözümü olamazlar gerçeğini bu halk neden bilemezde, hep sorunun yaratıcılarını kurtarıcı görüp, iktidar onları taşırlar! 1950'lerden beri emperyalizmin yüzü bu şekilde sureti endam bulmaktadır. Yöneticilerin halka seçtirilmesi kötü değildir, oynanan oyunlar kötüdür. Alt yapısının kurgulanma uygulaması kötüdür.

Hele bu günümüzde seçim zamanı, sosyal yardım kılıflaması ile evlere buzdolabı; çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi; mobilya; kömür; yapı gereci; gıda paketleri biçiminde ayni ve nakdi olarak para, altın, alışveriş çekleri biçiminde tecelli ettiğinde, halkın kayıtsız şartsız iradesinden kuşku duymamayı siz hesap edin. Aldatma hile ilen verilen yetkilenenin işe yaramaz hale getirilmesi ve alaycılığı, ne kadar ortada değil mi! Bunun her türden izahı, komiklik, küçülme ve oportünistliktir.

Yada böyle bir seçtirme yetkilenmesinde gelişmemiş ülkelerde seçme işi seçme hakkı yada seçme özgürlüğü olamamaktadır. Çünkü içinde hiç doğruları olmayan birçok yanlış seçeneklerden seçme yaptırılmaktadır. Görece eğitimsiz ve gelişmemiş devletlerde; örneğin Venezuvela, Polonya, gibi ve birçok Asya devletlerinde olduğu gibi, yönetimler bir ayak takımı erki olmaktan öte gitmiyor.

İçinde doğrusu olmayan seçeneklerden siz kimi seçerseniz seçin; zafer, çıkar gruplarının olacaktır. Siz de, davul zurna çalıp oynadığınızla yanın. Demokrasiyi sınırsız bir özgürlükler rejimi sayarlar. Kaldı ki sınırsız bir var oluş mümkün değildir. Esasen sınırsızlık içinde özgürlüklerde olmaz özgürce yapılacaklarda olamaz. Şimdiki demokrasi temel işlevlerin rutinlerin işlemesi yanında alabildiğine bir yanıltma sanatı gibi görülmektedir. Baksanıza çağdaş teknoloji ve çağdaş bilgi ve birikim düzeyinizi, daha mikrobu bile bilmeyen, bedevi helal gıda düzeyinin altına koyuyorlar.

Demokrasi yapabilirliklerinizle, yapamayacaklarımızın karşılıklı toplumsal sözleşmenin işleyişini tutumlayan açık seçik sınırlılıkla bilinir oluşudur. Bir hakkın, kullanılmasındaki sınırlılıktır. Aynı zamanda bir hakkın, kullanılmayışındaki sınırlılıktır da. Yani; dengeli, denetilir, yasal yetki ve görev sınırlılığıdır. Bir vali kendisini; hamal yerine koyamayacağı gibi, kendisini yargı erki de göremez vs.

Halk olduğu için, tedavülde kalkmış, inançlar, gelenek ve göreneklerimiz vardır. Halkın var olan yapısı, toplumdan daha sürekli ve kalıcıdır. Çünkü toplum hızlı evirilen yapıdır, Evirilen yapı var ve aynı kalamaz. Yani halkın yapısı kalıcı gibi gözükürken, toplumların, işlevsel evirilişi kalıcıdır.

Halkın şimdiki, zamanı yavaş aktığından az değişir. Halk, zamanını yavaş akıtan totemi anlayışlar ve tutumlaşışlardır. Bu nedenle, yeni olan olgu ve olaylara tepkileri bir gericilik ise de; halkı, yeni olan ilişkilenmelere alıştırmakta ve eski tutumları halkın ve toplumun dışına atmada, yine bu örfi ilkeler üslenmede işlevsel ve yararlı olmaktadır.

Sürecek


a href='http://www.ozgurlukicin.com' mce_href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png' mce_src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 22.7.2009 10:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    TEBRİK VE TAM PUANLA SELAM VE DUA HOCAM. BAŞARILARIYIN DEVAMINI DİLERİM.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya