Toplum Üzerine Deneme

Kemal Değirmenci
47

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Toplum Üzerine Deneme

Toplum şizofrendir! Ve toplum algısı histerik bir yanılgıdır. Peki nedir toplumu buna sevk eden?
Kimsenin kimseye tahammülü yok. Dikkat ederseniz kimse diyorum, çünkü karşılaştığım çoğu birey, birer

kimlik olmanın dışında, kimlik olma endişesine de genel itibari ile çok uzak.

-O zaman bu taklitçi yaftayı kendimize nasıl yapıştırdık?

Muktuplardan, şiirlerden gelen bir toplum, nasıl oldu da bu kavgacı tahammülsüz ve birbirini bu denli

tüketen bir toplum olmayı, bu kadar kısa zamanda sindirip, evrildi? Bir çoğumuz bu sorunun cevabını

gelişen teknoloji ve internetle bağdaştırabilir, az da olsa payı olduğunu düşünmüyor değilim. Ama benim

kanım; bu sorunun cevabının aslında kendimizde olduğu yönünde. Toplumu buna eviren aslında toplumu

doğuran, toplumun çekirdek kaynağı, yani ebebeyinler...

Sanayinin gelişimi insanları üretimden alıp tüketime iterken, kontrolsüz tüketim ise bir bakıma

yalnızlığa mecbur kıldı. Yalnızlaşan bir toplum bireylerin rekabetini arttırmaktadır. Yani diğer bir

deyişle; sınıf ayrımını ortaya koyan 'ne kadar çok tüketirsen, o kadar mutlu olursun' yanılgısıdır.
Oysa özüne dönmeyi becerebilenler, bunun çok ötesindedir.

Bir tünelin içinde ilerleyen kalabalığın arasında, tünelin başına dönmeye çalışanlar, yorulup kendini
kalabalığa bırakır. Çoğunluğa uymak, genel itibari ile kaybeden tarafta olmakla eş anlamlıdır.

-Ne kadar uzağa fırlatabilirsin bir taşı?

Burada asıl önemli olan soru; taşın ne kadar uzağa gittiği değil, taşın gitmesini istediğin yere ne

kadar yaklaştığı olmalıdır. Kendini tutup fırlatanlar, (buna sıçrayanlar da diyebiliriz) toplum
algısını şekillendiren kesim olurken, kendini kalabalığa teslim edenler de, bu şekillenen algının bir

parçası olmaktadırlar.

Toplum şizofrendir dedik! Toplumu bu iki yüzlülüğe iten ise, tünelin başında kapıldıkları bu

kalabalığın, tünelin sonuna gelindiğinde ise yerini yol ayrımlarına bırakmasıdır. Bireyler; eğer bir

çıkışı seçmek zorunda bırakıldıklarında, menfaatleri doğrultusunda hareket etmeyi, başa dönüp yeniden

başlamak ya da tünelin ortasında durup daha doğru bir seçim yapmaktan yeğ tutuyorsa, toplumun bu

histerik algısına uymak ne yazık ki bizi çoğunlukla, bir kaosa sevk edecektir. Nitekim de bu öyle

olmakta...

Kemal Değirmenci
19 Temmuz 2015

Kemal Değirmenci
Kayıt Tarihi : 21.7.2015 16:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Kemal Değirmenci
    Kemal Değirmenci

    bunu daha da temellendirmek gerekirse, bizim din tüccarlarımızın bu oyunda rolleri büyük. ''İkra bismi rabbike'' ayetine uymayan, ama şeyhlerinin eteğini de öpmekten geri kalmayan bir toplumun, aydınlıkta olduğu söylenebilir mi? aksini iddia bile edemem. Diyalektik (verili hakikatleri sorguya çekme) açısından eksik bir toplumuz, bu yaftadan kendi payıma düşeni bende alıyorum elbette, ama öte bir yandan eristik, (bunu hakikatleri kanıtlama açısından) felsefi düşün üretme pratiğini amacından saptırıp, kavgaya ya da öğüt vermeye dönüştüren bu karanlık düşüncelerin, geleneksel toplum düşüncesini dogmalaştırdığını düşünüyorum. belki de slogan diye biliriz buna. dogmaların dile gelişi slogan oluyor çünkü...

    teşekkür ederim üstad

    Cevap Yaz
  • Cevat Çeştepe
    Cevat Çeştepe

    Üzerinde oyunlar oynanan., kara cehalet bataklığından paçasını kurtaramamış veya kurtarması engellenmiş toplumlardır (bence) şizofren olan, histeri sarmalına hep beraber sarmalanan ya da böyle görüntü veren...Zaten esas amaç da bu görüntüyü böylesi toplumlara verdirmektir...
    Emperyalizmin taktiksel zekası (!) ile göle çalınan maya bütün gölü yoğurda çevirir ve bu göller de hep doğası çöl olan susuz ve bize hiç uzak olmayan ve hatta kısmen içinde olduğumuz coğrafyalardadır...
    Denemeniz için kaleminize sağlık sayın Kemal Değirmenci...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Kemal Değirmenci