usumuza bir cennet kıvrımı ile çalınan şu elma
içine büyük ve kuzeyli yağmurlar yağan
büyük ve kuzeyli bir ülkede yetişir ancak
suya düşen elmadan daha vahim bir atlı geçmedi bu ülkeden
savaş bir popülasyon gerekliliği olarak bilindiğinden
hiç açmadı yüzünü annem
tuzun ardındaki ülkeye
'bu noktadan itibaren sevmiyorum dünyayı' ki
cebimde ulu orta kuş kırıkları
..
**
sen sustalı bir susmayı kurdun kuralı gönlümün tezgahına
ben bıçkınıyım bu bıçaklanmanın
..
**
yergi memurlarına sesleniyorum buradan
sıradan ki şarkı sizin için
yergisi çok yüksek oluyor bazı ahların
yatma değerinden düşsen düşülmez
alım satım
hani nerede
bir nalına krallığımı verdiğim atım
böylece geçip geldik
yirminci asırdan
yirmibirinciye kadar
zor oluyor seslenmek buradan
on dört asır önceye
iyisimi uzatmanın son saniyesine kalmadan
biraz at yapalım
burak niyetine
gazetelerin ekonomi sayfalarına sesleniyorum
artık üçüncü sayfaya gönderin
kanımın rengini..
ötenazi bekleyen nazi subaylarına sesleniyorum
kalbiniz bir cinayet aracı
bir seyfullah kılınmıştır
lüzumu yok ağlamanızın
..
**-
üç vakte kadar
üç silahşörlerden dördüncüsü olacaksın
adın anılmayacak hiç bir yazıtta
şansına küseyim
darta'gnan..
..
**
kolumun altında bir kaç kitap
üstüme boyuna asit yağmuru
artık bir cümleden çıkıp diğerine
gidecek kadar takatim yok
beni ıslatmasın o kuş sürüleri artık
engizisyon neyime benim
yaşasın göklerdeki istikbal
ve ağaçlarda sallanan dedemin sarığı
..
**
cismim bir ağırlıksa ruhum neden içinde
içimde bir iç var da onun ne var içinde
ey ses boğazımda dur çıkma sakın dünyaya
sesimin kancasıyla asılsın yıldız aya
zaman kezzabı yaktı varlık suretlerini
çirkin bir koro söyler var-yok düetlerini
..
**
durulmaz o şehrin kıyılarında
bir esrarı çekerler gece martılar
taş oluklarda güzel günleri düşleyelim
varsın dereler boyu gezinsin derebeyleri
kokumuza bir taş sindirelim ismi de
hacer olsun hani ki esved
siyahında bu taşın milyon yıllık sesleri kainatın
tutalım ucundan o siyah örtünün
gece diye çekilsin üstümüze
hakem-ül enbiya perdesi
..
**
intifada taşı..
ilerliyorum
duruyorum da sayılabilir
bu ilerleyiş
bir sapandan çıkalı çok oldu
ya da olmadı da sayılabilir
ilerliyorum sanırım
geceyi yırtıp
günleri ve tabiatı
havayı ve ağacı söküp yerlerinden
ilerliyorum
bir bombaya nazire olsun diye
çok zaman önceydi fışkırdığım
bir dünya çatlağından yeryüzüne
çok zaman önceydi katılaştım su
ve yeryüzü hallerinden bin bir hal ile
şimdi ilerliyorum
zulmün beynine inmek için delice
bir mazlum sapandan başlayan yolculuğum
devam ediyor
etmiyor da sayılabilir
..
**
uzaktan kımıldıyor yoksulluğun perdesi
bir anne taş koyuyor olmalı yine tencereye
..
**
kaldırımlarla işbirliği içinde olmaktan yorulup
taşa meftun olan ayak kaplarımın yaptığı ihanet değilse ne
eril eril oluyor büyük oğlum büyüdükçe
erim erim eriyor taş aşık olduğu kızın potinlerinde
ihanet değilse ne bu şimdi söyleyin
akşamları aşka düşmek gibi bir şey
eve varıp ayak kaplarımdan kurtulmak
oğlum çok yakışıklı
hayat o kadar da değil sanki
..
**
kokusunda asidik yağmur rehavetleri bulabilmek mümkündür
yirminci yüzyılın..
ne çok para kaybedildi insan kaybedilebilsin diye..
hamlete hamledilmiş bir kostüm ile çıkılabilir sadece
sadakatin sahnesine..
..
2bin10üç
Şükrü ÖzmenKayıt Tarihi : 18.3.2014 18:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çünkü toplu toplu bombalanıyor acımasızca şehirler
Böyle duygulara yol açtı mısraları Şairin...
Tebrik ve teşekkürlerimle...
TÜM YORUMLAR (4)