Yüreğinin çığlığını sulara serince
Küskünlüğü başlar denizlerin
Gözyaşına mı sardın mendilini
Hüzünler sürünüp gözlerine
Çalkantılı denizlerimin fırtınası dindi. Duruluğa ulaştı kıyılarım. İçimde yetiştirdiğim nice gülleri serpip denizlerine, okyanusların millerce uzağından getirdiğim çiçek kokularını, yalancı kelimelerinle değiş tokuş ettim. Kalbime fısıltılı nakaratlar işlerken yalanların cüzzamlı bir yara gibi işledi yüreğime. Tanrıların eşsiz figürleri beynimde dans ederken, yorumsuz sözlerime sarhoş sorgular diledim.
Mavi bakışlı bir ihanete bağlandım. İçimde dans eden aşk virüslerini, sensizlik bentlerini aşmak istedikçe, gömdüm ayak izlerimi içimin dehlizlerine. Bir ihanet sızısı çöreklendi bedenimde. Yasaklanmış gözlerine depremler uğradı ve bir sürmeli dolunay kör etti gözlerimi.
Konuştukça hançerlendi bedenim. Kâbuslar sardı düşlerimi. Kaygılarımı sevinçlerime bağladım. Balçık ülkene yalınayak dalıp, gecenin parmak uçlarında el yordamı ile yürüyüp bitimsiz öpüşlerle hasretimin burçlarını sökmeyi ne çok isterdim, ahh ne çok.
Bu sevdanın üstünü örteceğim elbet. Perdeler çekeceğim içimdeki acılara. Karlar yağınca inecek aç kurtlar şehirlere. Mor dudaklarımı acıtacak rüzgâr. Ruhumu da satacak birilerini bulacağım üzülme. Beni bırakıp gidince ağlamayacak, bir yanım karanlıkta kalsa da korkmayacağım. Adını da unutacak, sevda çiçekleri ektiğim bahçeleri sökün edeceğim. Deniz kokan ellerini, güvercin yüreğini, yağmur ormanlarına benzeyen gözlerini de hatırlamayacağım.
Yüreğinin çığlığını sulara serince, küskünlüğü başlayacak denizlerin. Gözyaşına saracaksın mendilini, hüzünler sürünüp gözlerine. Ufkunun çizgilerini de sileceğim elbet gülüm. Bana açılan tüm kapıları kapatıp, ellerimle soyduğum uykusuz diriliğini de anılara gömecek, içimin fırtına bozumlarında kendi tanrılarıma el açacağım. Hasretin de bitecek, ne yaptımsa bitiremediğim. Karaları sileceğim defterimden, ne yapsam silemediğim. Yangın yerlerinde bıraktığım ellerimi geri alacak, fırtınalara tutulan gemilerimi karaya çekeceğim.
Sevdalar acıttı canımı gül dudaklım. Acıların yelkenlerini topladım şimdilerde, onlarla sevişmelerim de bitti anlayacağın. Ayrılık sularının tarifsiz girdaplarında kulaç atmıyor, içimi hançerleyen dil yaralarına aldırmıyorum artık. Her aşk bir hüzne çalarmış anladım, kendime mutluluk yaratma çabalarım sonuçsuz, yarınların yapraklarını erken yırttım takvimlerden.
Sevdayı hiçe sayan yalnızlıkmış, anladım. Baharı ne kadar erken tutsam da dallarından karlar erimemek için direniyor işte. Geceyle yüzleşmelerimde buzlar ağıyor saçaklarıma. Ne zaman bir rüyaya dalsam aldatıyorsun beni. Ne zaman düşler ülkesine girsem kaçıyorsun benden. Uzanıyorum ellerine, tutamıyorum. Kilitleniyor ayaklarım, bir kâbusun orta yerinde seni istiyor, başaramıyorum.
Acıyor ellerim. Kanıyor yüreğim. Ferman çıkar katlime. Sal perçemlerini yüzüne. Hasretinin çölünde suların ateş, gözlerin gardiyan, saçların acının zindanları gülüm. Bir damla olup ülkene düşemedim ne yaptıysam. Kaç kere sevdim seni, haberin olmadan. Kaç kez puslu aynalarını sildin yüreğimle. Aynaların yalan söyledi, kaçtı güvercinlerin kafesimden. Hangi düşün gülüşünde sildin gözyaşlarını. Hangi gölgelerde kaybettin kendini bilemedim. Sana sevdalanmak bir Nisan goncasıymış anladım. Yağmurunu bekliyorum şimdi güneşsiz mekânlarda.
Kayıt Tarihi : 7.7.2005 14:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TOPLADIM ACININ YELKENLERİNİ SUSKUN KOYLARINDA SEVDANIN. BİLİNMEZ BİR LİMANA YALNIZLIĞIMLA YOL ALIYORUM... KUTLARIZ BAŞARILI KALEMİNİZİ. SEVGİYLE KALIN
TÜM YORUMLAR (2)