Sızlayan bir hüzün yaprağısın
Kanaya kanaya tomurcukları patlıyor baharın
Bir dal gibi kırılır boynum dizlerinde
Gülersin
'Sırf utanmak için
Senin gibi
...Sevmek gerek'
Oysa geçmemiş miydik en amansız yollardan
Nefesimiz yetmez sanırdık yaşamaya
Sürüklenirdik kendi cehennemimizde
Uçurum kenarında ölür ölür
İntihar edercesine dirilirdik her sabah
Her gece isimlerini sayıklayarak yitirdiklerimizin
Yıldızlar ağlardı gökyüzünde
Tükürürdü yüzümüze hayat
Küçücük bir çocuğun gülümseyen yüzünde
Oysa kardelenler çığlar altında büyürmüş inadına
Tan yerinin en karanlık yerinden başlarmış güneş doğmaya
Habersizce bulurmuş her tohum kendi toprağını
Her bir aşk gibi
Kendi cennetiyle gelirmiş her şey
Her bir çocuk gibi
Cehennem büyüklerin işi
Tutunurmuş insan iste buradan yaşama
Bir dal ucunda yaprak yaprak eserken yüzün yüzüme
Sesindeki şarkılarda inceden bir keder
Sigarana sarılmış günahların
Tütün bastıramaz her yarayı bilirsin
Umut insan işi
Kokundan çekerim acını içime
Tanırım
Öyle ya acı acıyı çeker
Simdi ölmek için her sabah yeniden
Susmamız gerek tanrılar huzurunda
Çığ taneleri düşerken havasına, suyuna ve toprağına sevdamın
'Sırf utanmak için
Senin gibi
...Sevmek gerek'
Bahara döner yüzün
Sana gelmem için gitmen gerek
Ellerine takılır yağmurlar
Yüklü bulutlar göğsüne
Gülüşün ellerime
Melekler bir gitarın tellerinde
Uçurum boyları çiçeklenir hayatın
Ölürken ben bir sabah daha...
21 Mart-09.04.2007
Leyla KaygunKayıt Tarihi : 13.6.2007 18:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)