Yağmurda yürüyen bir ağaç var,
hızla geçiyor yanımızdan, kayboluyor yoğun grilikte.
İşleri var yetiştirmesi gereken. Yağmurdan hayat
devşiriyor, karatavuklar gibi meyve bahçesinde.
Yağmur durduğunda ağaç da duruyor.
Kara bir günden sonra Haydn'ı çalıyorum
yalın bir sıcaklık kaplıyor ellerimi.
Tuşlar istiyor. Hafif çekiç vuruyor.
Tınlamalar yeşil, canlı ve sakin.
Işığı söndürüyorlar ve lambanın beyaz gölgesi
bir süre daha ışıyor tümüyle yok olmadan önce, karanlık dolu
bir bardakta çözünen bir tabletmişçesine. Sonrası altalta üstüste.
Otelin duvarları yükseldikçe yükseliyor karanlık gökyüzüne.
Aşk hareketleri dindi artık, uyuyorlar
Karaya çıktım bir mayıs gecesi
soğuk ay ışığında
çimlerin ve çiçeklerin gri
ama kokunun yeşil olduğu yerde.
Yamaçtan yukarı doğru kaydım
I
İki yaşlı adam, kayınpeder ve damat, Liszt ve Wagner
yaşıyor Canal Grande'ın karşısında
O huzursuz kadınla birlikte
kral Midas'la evli olan
Hemen hemen bomboş sokakta az ileride
iki dilenci, birisi tek bacaklı
ötekinin sırtında taşınıyor
durdular - geceyarısı far ışığında
donup kalan bir hayvan gibi -
Koşuyu yarım bırakıyor cesaretsizlik.
Kaygı koşuyu yarım bırakıyor.
Akbaba bırakıyor kaçmayı.
O istekli ışık akmaya başlıyor
Hayaletler bile bir fırt çekiyor.
Her şey çevresinde bakınmaya başlıyor.
Neredeyse ölüyordum burada
Şubat ayı, bir gece vakti
arabam şeridinden çıktı
buzlar üzerine devrildi
Trafiğin karmaşası, ışıklarıyla
üzerime üzerime geldi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!