Bu gece dünden biraz daha soğuk,
İçimde yara sanki buzdan bir ok.
Yine de kanıyor can veriyor,
Yıldızlar şahit, bu gece bana gam veriyor.
Tutunacak dal ararken etrafta,
Sabah beş otuz,
Yine gün doğuyor,
Beraberinde getirdikleriyle,
Bakıyorum içine,
Yoksun sen, sen yoksun,
Ama bir boşluk görüyorum,
Yine sensizliğin bir cumartesiydi,
Telefonlar kapalı, yürekler katı,
Dışarısı soğuk, içerisi de bir o kadar,
Yalnızlığımsa katar katar.
Saat gecenin 12 sine gelmemişti,
Bir gün seninle konuşmak istedim,
Dilim tutuldu konuşamadım.
Gözlerimle anlatayım dedim,
Göz göze gelemedik ki anlatayım.
Sonunda dayanamadım, başkasına yalvardım,
Biz gemileri yaktık bu yolda,
Geriye dönüş yok, artık herşey icraatta,
Ne kadar sen beni sevmesende lafta,
Aşık olan benim,
Kalkıpta sövemem kendime, bu çarkta.
Ne resmin var elimde,
Ne de anlatacak anılar var dilimde,
Var olan, kulağımdaki sesin,
Bir de gözlerimdeki hayalin.
Sesin ve hayalinle seviyorum seni,
Bu sabah yağmur var Ankara'da,
İçim sırılsıklam, kabımdan taştım.
Sen yedi renk gök kuşağı,
Gönlüm sırılsıklam, sabrımdan taştım.
Bu sabah bulut var Ankara'da,
Adım Tolgahan soyadım Yıldız,
Dünyaya gelmişim ben, yalnız,
Bir anam bir de babam,
Beni karşılayan ve kucaklayan,
Bense dünyaya ağlayarak bakan,
Adım Tolgahan soyadım Yıldız,
İhanetin bedeli ağırdır,
Salına salına gezemezsin,
Kendini haksızca haklı sanıp,
O gülü kalkıp deremezsin.
Fermanın adı ihanet,
“Kahpe” vurgulu iki hece,
Be kardeş! sen de mi koydun bunu cümlene,
Dışarıdan biri dese anlardım,
Sen benim sevdama nasıl böyle davrandın.
“Aşkın gözü kördür” derlerdi, inanamazdım,
Şiirlerinizi zevkle okudum. İnanın çok ama çok beğendim. İsterim ki tamamını okuyabileyim ancak bununla yetinmek zorundayım. Devamını bekliyorum. Umarım gelecekte ünlü bir şair olursunuz. Saygılarımla...