Hiçbir kefeye sığdıramıyorum
Gidişinin ağırlığını.
Yalnız kaldığım bu şehirde ,
Annemin elini kaybetmiş gibi oluyorum .
Ve hiçbir ten ısıtmıyor beni ,
Yokluğunun ayazında
İyi çocuklar olmaya çalışırdık hep
Taş bile atamazdık bir başkasının camına
Nasıl oluyordu da kıyabiliyordu insan
Bir başkasının canına
Bir kelebeğin ömrüne inat
Bombalara sınırı olan bu kentte
Kozmopolitik aşklar sarıyor çevremi
Bana geçit vermiyor gece
Çıkarıp cebimdeki anahtarı
Çeviriyorum sarhoş bir yalnızlığa..
Heybemde bir yük
Sırtımda kambur gibisin
Kördüğüm olmuş yüreğim
Atamıyorum işte azığım gibisin
Yorulmuşum
Bana bir şey söyle
Yeniden seçilebilsin gözlerimde tüm renkler
Yeniden kanat çırpabilsin kuşlar kulaklarımda
Çocuklar uçurtmasız kalmasın
Penceremdeki çiçekler solmasın
Bana bir şey söyle
Tekrar göremeyeceğim ya da görsem bile hatırlamayacağım yüzlerin arasından geçiyorum sarı bir dolmuş içinde.
Kimisi geliyor kimisi tersi yönde gidiyor.
Dolmuşun gittiği yönün tersine gidenler daha çok . Sanki bir şeylere geç kalmışız da gideceğimiz yerden dönüyor gibiler.
Ben nereye geç kalacağımı bile bilmiyorum.
Sorgulamıyorum şu sıralar .
Sadece gidiyorum.
Yolum uzun
Otobüs yavaş
Yerim sağdan en arka
Görüş açım karavana
Üstüm başım derbeder
Ellerimin içi leş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!