Muştulu bir sesini bekliyorum kapılardan
Veya bir-iki incecik parmağın tıkırtısını,
Odamda yankılanacak birkaç adımın sesini,
Yamaçlarıma değe-dokuna yükselen bir güneşi,
Birazcık yosun kokusunu; mavi sularda ıslanmış,
Birazcık martı beyazlığını
Ve ince, uzun bir gülüşü.
Onun içindir ki; yüreğim kulak olmuş bir tahta kapıya,
Aklım-fikrim odamda gezinecek bir-iki adımın sesinde,
İsterse gelmesin, anam-babam,
Bilsin de.
Gece boyu vurup duruyorum karanlık pencereleri
Kör-sağır kapılara,
Ayak sesine hasret döşemeleri ahşap tavanlara,
Duvarları duvarlara,
Köşeleri köşelere,
Ayakseslerimi ayakseslerime,
Umutsuzluklarımı umutsuzluklarıma,
Kendimi kendime.
Bir zorlu karasevda içinde delirdim mi,
Ne?
Yıllar yılı vurulmayan, çalınmayan kapılar ardındayım,
Sabrımı kurban edip Kıble ‘lere yatırmışım eşiklerde,
Kendi ateşinde kavuruyorum yüreğimi,
Dualara kaldırıp kaldırıp ellerimi,
Güvene güvene kör umutlara.
Nasıl çıktığımı bilemedim bir ömür boyu
Yarınlara.
(DEĞNEKSİZ ÇOBAN isimli Serbest Şiirler 'inden > 17-18/100)
İsmet BarlıoğluKayıt Tarihi : 6.9.2004 10:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!