Bir zamanlar, Dünya’ya düzen.. esen rüzgarlara bile yön veren.. “Koca bir ÇINAR! ” vardı.
Kaderin bir cilvesi ve entropinin etkisi ile bir gün geldi, yaşlandı.. ve en sonunda ise akbabalar ve atmacaların bayram yaptığı bir viraneye döndü.
Çınarın düşmanlarının sevinçleri bir müddet devam edince,“hep böyle gelmiş.. böyle gider..” sandılar ve sonunda ise korkunç aldandılar. Çünkü; Çınar’ın dibine, tohumu düşmüştü ve kimse bu tohumu fark edememişti.
Bu tohum; “Koca Çınar’ın” soyunu sürdürmek için, çok büyük bir savaş vermişti. Günü geldi; filiz verip, boy attı. Artık; filizi DAL’a, DAL’ı da; GENÇ BİR FİDANA, DÖNÜŞTÜ! ...
Şimdi; atasının soyunu sürdürüyor, dökülen şehit kanları ve yapılan dualarla beslenip, büyüyor.. ve “sadece, yönünü bulmak için..” esecek o “TANIDIK RÜZGAR”ını(!) bekliyor...
TOHUMDAN ÇINAR’A
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla