Tiyatro Oyunu Mutluluk Müdürlüğü

Rahim TAŞ
132

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Tiyatro Oyunu Mutluluk Müdürlüğü

KİŞİLER

ABİDİN DİNGO – Mutluluk Müdürü
MESUT – Mutluluk Müdür Yardımcısı
MUTLU – Mutluluk Müdür Yardımcısı
BAHTİYAR – Mutluluk Müdür Yardımcısı
NEŞE – Mutluluk Uzmanı
ARZU – Mutluluk Uzmanı
SAFİYE – Mutluluk Uzmanı
UMUT – Mutluluk Uzmanı
PERİ – Mutluluk Uzmanı
SEVİNÇ – Mutluluk Uzmanı
HURİ – Yönetici Asistanı
LAZRAİL - Müfettiş

DEKOR: sahne ikiye bölünmüştür. Bir tarafta müdür odası görünümü eşya ve aksesuarları, diğer tarafta ofis görünümü sağlanmıştır. Müdür odasının yanında sekreter masası bulunmaktadır.

BİRİNCİ PERDE

(Sahnelere geçmeden, projeksiyon cihazı ile Gayriresmi gazete yansıtılır. Müdür tarafından sahne arkasından da ayrıca sesli okunur.)

GAYRİ RESMİ GAZETE

YASAMA BÖLÜMÜ
Kanunlar örümcek ağı gibidir. Güçsüz veya önemsiz bir şey içine düştüğünde sımsıkı kavrar. Güçlü bir şey düştüğünde delinir ve serbest kalır.

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Kurul kararıyla; çalışanların iç sesini yansıtabilecekleri, söylenmeyenleri söyleyebilecekleri, dedikodu, magazinsel ve her türlü şamatanın yapılabileceği MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ adıyla bir birim kurulmuştur.

ATAMA KARARI
En birinci derece kadrolu Mutluluk Müdürlüğüne atama kararı

YARGI BÖLÜMÜ
Ön yargılarınızdan kendinizi arındırın. Yargılama yok, ancak sorgulayabilirsiniz.

İLANLAR
EKSİLTME VE ARTIRMA İLANLARI
Her türlü sorun ve sıkıntı eksiltilecek, neşe ve mutluluk artırılacaktır.

ELEMAN İLANLARI
Mutluluk Müdürlüğüne mülakatla "Her işi" yaparım abi" diyebilecek çok sayıda eleman alınacaktır.


(Ve perde yavaş yavaş açılır. Mutluluk müdürü, mutluluk müdürlüğü levha ile sahneye gelir ve levhayı uygun bir yere asar.)
MÜDÜR - Evet sayın seyirciler, mutluluk müdürlüğü birimimizi faaliyete geçirmiş bulunmaktayız. (Kurul Kararını okumaya başlar.)

KURUL KARARI
Çalışanların İç sesini yansıtabilecekleri, söylenemeyenleri söyleyebilecekleri, dedikodu, magazinsel ve her türlü şamatanın yapılabileceği MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ adıyla bir birim kurulması kararlaştırılmıştır. Mutluluk Müdürlüğü aşağıdaki departmanlardan oluşur.
I – BABA DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ
1. Moral Motivasyon Departmanı
2. İyilik Sağlık Departmanı
3. Düş İşleri Departmanı
4. Entel Dantel Departmanı
II – YAVRU DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ
1. Yan Gelip Yatmaya Teşvik Departmanı
2. Gaza Getirme Departmanı
3. Neşelendirme ve Mutluluk Bulaştırma Departmanı
4. Can Sıkıntısı Giderme Departmanı
III – CAMİ AVLUSUNA BIRAKILAN DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ
1. Şapkadan Tavşan Çıkarma Departmanı
2. Üfürükten Tayyare Departmanı
3. Çöp Çatma Departmanı
4. Ivır Zıvır Departmanı
IV - ÖZEL DEPARTMAN
1. En özel departman

KADROLAR

Mutluluk Müdürlüğünde Mutluluk Müdürünün haricinde ihtiyaçtan fazla Departmanlar Mutluluk Müdür Yardımcısı (MY) , Departman Görevlisi (DG) , Mutluluk Uzmanı (MU) , Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmeni (MUHKİ) görevlendirilir. İhtiyaca göre yeni departmanlar açılabilir.
(Müdür okumayı bitirmek üzereyken Sevinç sahneye gelir. Elindeki zarfı Müdüre uzatır.)
SEVİNÇ – Efendim ben Sevinç. Yönetici asistanı olarak görevlendirildim. Evraklarım zarfın içinde.
MÜDÜR – (Sevinç’i tepeden tırnağa süzer.) Hoş geldiniz. İç Ses: milletin sekreteri manken gibi benimkisi kurşun görse adres değiştirir. Neyse yeni elemanlar gelince içinden seçerim. Değiştiririm bu mıymıntıyı.
SEVİNÇ – Hoş buldum efendim. Hepimize hayırlı olsun. İç Ses: el alemin müdürü fit bunda balkon iki metre önde gidiyor. şansa bak. Ne müdürler gördüm Brad Pitt, benimkini bırak git.
MÜDÜR – Yönetici asistanlığı konusunda deneyimli misiniz Sevinç Hanım?
SEVİNÇ – Ömrüm bu işle geçti diyebilirim efendim. Asistanın yöneticinin kara kutusu olduğunu bilirim. Ağzım sıkıdır. O konuda hiç endişeniz olmasın. İç Ses: Ne müdürler gördüm ben. Sana da damardan gireyim de gör.
MÜDÜR – Bu çok güzel, bana söyleyecek söz bırakmadınız. İç Ses: Uyanık cadı birine benziyor, aman koz vermeyeyim.
(Mesut, Mutlu ve Bahtiyar sahneye gelir.)
MESUT – Merhabalar. Abidin bey siz misiniz?
MÜDÜR – Evet buyurun.
MESUT – Abidin bey, biz Mutluluk Müdürlüğüne Müdür Yardımcısı olarak atandık. Ben Mesut, bu Mutlu bey, Bu da Bahtiyar bey. İç Ses: Ulan bu kıl kuyruğa mı yardımcılık yapacağız. Ben bunun yapacağı müdürlüğü popomla yaparım.(Elindeki zarfları verir.)
MÜDÜR – Hoş geldiniz hayırlı olsun. Ama Mesut bey, bana Abidin bey demeyin. İç ses: Abidin beymiş. Sanki benim asker arkadaşım. Ulan ben senin müdürünüm.
MESUT – Niye Abidin bey demeyeyim. Abidin mi değilsiniz, bey mi değilsiniz? İç Ses: Zoruna gitti kazmanın.
MÜDÜR – Üstlerinizle konuşurken isimleriyle değil unvanlarıyla hitap edeceğinizi öğrenemediniz mi hala? İç Ses: Çekeceğin var benden Mesut, kenarımın yardımcısı.Ukala.
MESUT – Peki Müdür bey. İç Ses: Müdürmüş, ben sana gösteririm müdürlüğü.
MÜDÜR – Mutlu bey, Bahtiyar bey, buyurun oturun. İç Ses: Kıç kadar birime bu kadar müdür yardımcısına ihtiyaç var mıydı ki göndermişler bu kazmaları. Mutlu da adının hakkını pek vermiyor, suratına bak suratsızın. Bahtiyar daha uyumlu sanki. Bunlar kesin arkadan işler çevirir. Dikkatli olmalıyım. Nasılsınız arkadaşlar? Daha önce nerelerde görev yapıyordunuz,
MUTLU – Ben hava cıva müdürlüğünde getir götür işleri müdürlüğündeydim. Birimimiz kapanınca bu görevi kabul ettim. İç Ses: Bilseydim sen gibi egosu tavan yapmış biriyle çalışacağım, hiç kabul eder miydim. Giderdim havuza, sabahtan akşama yüzerdim.
BAHTİYAR – Ben de eften püften bir birimdeydim, aynen Mutlu beyin birimi gibi kapandı, bir süre havuzda bekledim, sıkıldım, bu görevi talep ettim. İç ses: İyi geçineyim adamla, yoksa tekrar havuza dönmeyeyim.
MESUT – Benim birimim kapanmadı, müdürlük bekliyordum hakkım yenildi. Ben de kavga ettim buraya sürdüler. Hakkımı yedirmem, hukuk mücadelem sürecektir. İç ses: Gözünü korkutayım biraz angutun.
MÜDÜR: İç Ses: Sen böyle davranırsan müdürlüğü ancak rüyanda görürsün Mesut. Hepimize tekrar hayırlı olsun. Kuruluş amacımıza uygun çalışmalar yapacağız. Ben her zaman öneriye açık biriyim. Sevinç hanım hele bize bir şeyler getir içelim.
SEVİNÇ – Ne alırdınız efendim? İç ses: Zıkkım içesiniz, ben yönetici asistanı mıyım ofis görl müyüm?
MÜDÜR - Bana bir esperes..espires, ajans pres, off adını düzeltemedim, ondan ver.
SEVİNÇ - Tamam hemen ekspres veriyorum efendim, ondan ne kadar alırsınız?
MÜDÜR - İç Ses: Nasıl içiliyordu bu ya, bilmediğimi söylesem mahcup olacağım. Dur en iyisi kızayım. Ya sen ne kadar alındığını bilmiyor musun, Allah Allah
SEVİNÇ - İç Ses: Adını bile bilmiyor, görgüsüz şey hava atacak ya, esperesso istiyor.
MÜDÜR - İç Ses: İyi sıyırdım ha. Yardımcılarıma da malzeme vermemiş oldum.Sen hepimize ondan getir Sevinç hanım.
BAHTİYAR - Ah Müdür bey ah, el alemde bir asistan var, daha leb demeden bütün kuruyemişleri anlıyor. İç ses: Çok mu yalakalık oldu şimdi benimki? Neyse ya, ilişkileri sıcak tutmalıyım.
MÜDÜR – Artık yeni elemanlardan seçeriz Bahtiyar bey. İç Ses: Bahtiyar’la iyi anlaşacağız, adam benim dilimle konuşuyor. Mutlu pek bir içten pazarlıklı, Mesut’u seni zaten hiç sevmedim. Şimdi arkadaşlar, bir yandan da eleman ilanımızı hazırlayıp duyuralım. (Sevinç içecekleri getirir.) Sevinç hanım, kağıt kalem al gel. İç ses: Yaz kızım, gereği düşünüldü. Şimdi espriden de anlamaz bu.
SEVİNÇ – Peki efendim. İç Ses: Bakalım kaç torba çimento yazdıracak.
MÜDÜR -Çeşitli kadrolara atanmak üzere çok sayıda eleman alınacaktır.
Mutluluk Uzmanı (MU) , Üüüüüüü kadar
Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmeni (MUHKİ) Ooooooo kadar
ADAYLARDA ARANACAK ŞARTLAR
1. Okuma yazma bilmek İç ses: canımıza okumasın yeter
2.Telefonu elinden hiç düşürmemek, petrol ofisi gibi 7/24 açık bulundurmak (Yarımcıalrına döner.) Siz de söyleyin arkadaşlar
3.Bilgisayar başından kalkmamak
MESUT – 4.Yabancı dilin yanı sıra birkaç tane yalancı dil bilmek
MUTLU – 5.Sabah geç gelip akşam erken kaçmaya müsait olmak,
6.İşi kırıp sinemaya gitmeye meyilli olmak,
BAHTİYAR – 7.Tembellik konusunda sertifika sahibi olmak,
MÜDÜR – 8. Kafadan biraz çatlak olmak İç Ses:Tahtası aşırı eksiklere öncelik verilecektir.
MESUT – 9. İşine gelmeyeni duymayacak derecede İşitme engelli olmak,
10.Çoğu şeyi görmezden gelecek şekilde Görme engelli olmak,
BAHTİYAR – 11.Bugün canım işe gitmek istemiyor demeye yatkın olmak,
MÜDÜR – 12.Soğuk esprilerden dolayı yakın çevresince dışlanmamış olmak,
MESUT – 13.Dünya yansa bir tutam otu bulunmamak,
MUTLU – 14.Azmi İnovasyonla bilenmiş olmak.
MÜDÜR - Adaylar Mutluluk Müdürü ve yardımcılarından oluşan komisyon tarafından mülakata alınacak, başarılı olanlar ihtiyaca göre Mutluluk Uzmanı (MU) ve Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmeni kadrolarında görevlendirilecektir.
Mutluluk Müdürlüğü personelinden; Mutluluk Müdürüne Sterlin, Müdür Yardımcılarına Euro, Mutluluk Uzmanlarına Dolar, Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmenlerine Lira üzerinden aylık ödenecektir. Çapraz kur uygulaması sonucu bayramlarda ikramiye verilecektir. Ayrıca sık sık toplantılar yapılacak ve her toplantıda asgari ücretin 10 katı tutarında huzursuzluk ve mutsuzluk ücreti hesaplanacaktır. İlan olunur.
MESUT – İç Ses: Bak bak kendine euro, bize dolar. cüzdanı nasıl dolar? Hep kendine yontuyor angut müdür.
MÜDÜR – Var mı ekleyeceğiniz başka bir şey arkadaşlar? İç Ses: Bundan iyisi Şam’da kayısı.
MUTLU – Benim ekleyeceğim başka bir husus yoktur. İç ses: Dandik ilana daha ne eklenebilir ki.
BAHTİYAR – Çok güzel oldu müdür bey, hiç eksik bir şey kalmadı. Elinize aklınıza sağlık. İç ses: Mesutla Mutlu bana ters ters bakıyor, herhalde fazlaca yalaka buldular beni.
MUTLU – İç Ses: Ulan bu Bahtiyar’a güven olmaz, anında yetiştirir müdüre. Tamamdır müdür bey.
MESUT – İç ses: Yalaka tip, bunlarla işim var benim. Bence de tamamdır müdür bey.
MÜDÜR – Sevinç hanım, şimdi bu ilanı hemen yazılı ve görsel medyaya, ajanslara, sosyal medyaya yolla, ayrıca aklına gelebilecek her yerde yayınla. Bu arada gelen olursa kaydet.
SEVİNÇ – Tamam efendim. İç ses: Bu ilana kim gelmez ki, ışık gibi valla, gören gelecek.
MÜDÜR – Biz de bu arada mülakat için kriterlerimizi belirlemek için beyin fırtınası yapalım.
SEVİNÇ - İç Ses: Fırtına deyip karı kız işi konuşur bunlar. Efendim ben çıkayım mı?
BAHTİYAR – İlanları yapın dedi ya Müdür bey, siz hala buradasınız. İç ses. Ya bu kadar beceriksiz bir asistanı bulmak için çok uğraştı mı acaba.
SEVİNÇ –İç Ses: Şu Bahtiyar’a da gıcık oldum. Müdürün gözüne gireceğim diye harcıyor beni. hasta etme adamı. Hele bakışına bir bak, insanı aptal yerine koyuyor. Tamam efendim. (Müdürün odasından çıkar, asistan masasına oturur, bilgisayarla uğraşmaya başlar.)
MÜDÜR – Evet arkadaşlar, nasıl bir formül izleyelim, eleman alımında? Ben, mülakata gelecek arkadaşlara abuk subuk sorular yöneltelim, en iyi ve ilginç cevapları verenleri mutluluk uzmanı, sıradan cevap verenleri de MUHKİ olarak görevlendirelim. Ne dersiniz? İç Ses: Ben sizin babanızım ben ne dersem o olur.
BAHTİYAR – Bence uygundur müdürüm. İç ses: Sanki farklı bir şey söylesek kabul edecek.
MESUT - Konjonktürel ve global bakmak lazım. İç ses: Anlamamıştır ne demek istediğimi.
MUTLU – Bana uyar. Azizin istiyorum ben bir lavaboya gideyim. İç ses: Anlamaz ki, yaşımız geçmiş, prostatımız var. Ne çok seviyor konuşmayı. Bir de boş boş konuşmasa. (Çıkar. Sevinç’in yanından sahnenin arka tarafına geçer.)
SEVİNÇ – İç Ses: Çok atarlı çıktı Mutlu bey, kesin içeride bir şeyler oluyor. Şunları bir dinleyeyim hele.(Yavaşça kapıya yaklaşır kulak kabartır, sonra bardağı kapıya dayayıp dinlemeye başlar.)
MÜDÜR - Kriterlerimizi de belirlediğimize göre, sıra geldi bölüm ayarlamalarına. (Kurul kararını verir.) Beyler şunu bir okuyun. İç ses: Her birine bir bölüm bağlayacağım, ama şimdi bunu nasıl seçeceğim ben. Kendilerine sorsam hepsi baba bölümleri isteyecek. Neyse bakayım hele.
MESUT – Nasıl bir ayarlama düşünüyorsunuz Abi..Müdür bey? İç ses: az kalsın zılgıtı yiyecektim ha.
MÜDÜR – Siz nasıl bir ayarlama yapmamı istersiniz? İç ses: Hepsinin gözü baba bölümlerde, anlamıyor muyum sanki.
BAHTİYAR – Siz nasıl uygun görürseniz Müdür bey. İç ses: Böyle diyeyim de belki baba bölümleri bana veriri. Uyumluyum ya. Aklımı seveyim.
MUTLU – (Sahneye girer ve Sevinç’i kapıyı dinlerken yakalar.) Hayırdır Sevinç hanım? İç ses: Mobese Sevinç.
SEVİNÇ - Aaa Mutlu bey siz gittiniz sandım ben. Müdürüme bir şey içer misiniz diye soracaktım. İç Ses: bu da tam gelecek zamanı buldu
MUTLU – İç ses: Ben de yedim. Hadi sorun bakalım.
SEVİNÇ – Bölüm ayarlamaları yapıyorlar, sizi bekliyorlar. Siz ne içersiniz efendim.
MÜDÜR – Mutlu bey nerde kaldı?
BAHTİYAR – Asistanla beyin fırtınası yapıyor, sesini duyuyorum.
MÜDÜR – İç ses: Biz onu bekleyelim, o çene çalsın, ayıp ya.
MUTLU – (Müdürün odasına girer ve Müdürün kulağına fısıldar.) Bu asistan kapı dinliyor, bilginiz olsun müdür bey.
MÜDÜR – Vay hınzır cadaloz vay. İcabına bakarız artık Mutlu bey. Uyardığın için sağol. İç ses: Helal olsun Mutlu’ya, hemşerimmiş ya, gösterdi desteğini. Aslan toprağım. Neyse arkadaşlar, şimdi biraz ara verelim. Sonra komisyonumuzu toplayalım. Ben de bu arada bölüm görevlendirmelerini netleştireyim. Çıkabilirsiniz. (Müdür Yardımcıları müdürün odasından çıkar, sahnenin arkasına geçerler. Müdür Asistanı çağırır.) Sevinç hanım, bakar mısın?
SEVİNÇ - Buyurun müdür bey?
MÜDÜR - İşimiz çok. Kağıt kalem al gel.
SEVİNÇ - Peki efendim.
MÜDÜR - Yaz, Baba Departmanlar Bölümünün Mutlu bey, Yavru Departmanlar Bölümünün Mesut bey, Cami Avlusuna Bırakılan Departmanlar Bölümünün Bahtiyar bey tarafımdan yürütülmesi tarafımdan uygun görülmüştür. Bunu yaz getir imzalayayım hemen tebliğ et arkadaşlara. Sonra da mülakat komisyonu için hazır olmalarını söyle. İç ses: Bu iyi oldu ya, Mutlu hemşerim, Mesut dik başlı, Bahtiyar silik. Bence en uygunu bu görevlendirme. Ben de rahat edeyim değil mi ama.
SEVİNÇ – Tamam efendim. İç ses: Hemşericiliğini yaptı ha. Mesut hiç mesut olmayacak. Bir tek Mutlu mutlu olacak. Bahtiyar ise bahtsızlığına yansın.
MÜDÜR – Bu arada mülakata başvuran oldu mu hiç?
SEVİNÇ – Son baktığımda altı kişi başvurmuştu müdür bey.
MÜDÜR – İyi o zaman, onlara ulaş, hemen gelsinler. İç ses: Umarım içlerinde güzel kızlar vardır. İlk işim bu mıymıntıyı değiştirmek olacak.
SEVİNÇ – Tamam efendim. Hatta isterseniz ben baş vuranların listesini size vereyim. Görevlendirmeleri yazıncaya dek, siz de listeyi incelemiş olursunuz.
MÜDÜR – İyi akıl ettin. Getir bakalım.
(Sevinç birkaç kağıt getirir, sonra gider bilgisayarın başına daktilo ile yazı yazıyormuş gibi, şaryoyu başa gönderme hareketleri yapar. Müdür ise listeyi gözden geçirir, kağıtlara tek tek bakar.)
MÜDÜR – İç Ses: Bu güzelmiş…Bu çok şişman mı ne….Bunun suratında meymenet yok ya…Ooooo, harika….Aman Allahım bu ne böyle, afet, afet…
SEVİNÇ – Yazıları hazırladım Müdürüm.
MÜDÜR – Getir imzalayayım, sonra arkadaşlara tebliğ edelim, artık işimize bakalım. İç ses: Güzel kızları bekletmeyelim. Heyecanlandım ya..
SEVİNÇ - Peki efendim, hemen getiriyorum. Getirdim. İç Ses; Az nazik olsan ne var sanki. Meymenetsiz şey.
MÜDÜR – İç Ses: Bu gene bana surat ekşitti, kesin aklından kötü şeyler geçiriyor.
(Kalemi kasılmış bir hareketle alıp bir afili imza çakar.) Eveeeeet. Toplansın şimdi yardımcılarım. Kendilerine tebliğ et, hemen benim odaya gelsinler.
SEVİNÇ – (Müdürün imzaladığı kağıtları alıp çıkar. O sırada müdür yardımcıları sahneye gelir.) Efendim ben de sizi arayacaktım. Müdür bey görevlendirmeleri yaptı, tebliğ etmemi istedi. Sonra da sizi odasına bekliyor. İç Ses: Bakalım dananın kuyruğunu kim koparacak.
(Müdür Yardımcıları zarfları açar ve kendi kendilerine söylenmeye başlarlar.)
BAHTİYAR - İç ses: Şuna bak şuna. Bir de mutluluk müdürü olacak. Bana vere vere ne görev vermiş. Cami avlusuna bırakılan departmanlar. O kadar da suyundan aktım. İyilik yaramıyor. Amir kısmına yaranmak zor. Benim diğerlerinden neyim eksik? Ha neyim eksik?
Neyse memnun olmuş gibi davranayım. Takdir müdürümüzündür. İç ses: Şu an kendimi bir alana bir bedava kampanyalarının bedavası gibi hissediyorum.
MESUT - İç Ses. Resmen hemşericilik yapmış ya. Benim hakkımda baba departmanlar. Sen başlattın bu savaşı müdür bozuntusu. Ben de Mesutsam bunu yanına koymam. Bu ne ya, her yerde hakkım yeniyor. Sustukça daha çok üstüme geliyorlar. Nayır nolamaz. Müdür sanki hissi davranmış bu görevlendirmelerde, kanaatim bu yönde. İç ses: Şu an kendimi dört yanlışın götürdüğü bir doğru gibi hissediyorum.
MUTLU – İç Ses: Memnun olmadılar, demek ki, en baş yardımcı ve vekili mutlak benim. Sevmemiştim müdürü ama nedense hemşerimi bu kez takdir ettim. Verilen her görevi en iyi şekilde yerine getirelim arkadaşlar. İç ses: Şu an kendimi ilkokullarda temizlik kolu, yeşilay kolu gibi kollardan birine seçilip ertesi gün ne koluna seçildiğini unutan öğrenci gibi hissediyorum.
SEVİNÇ – İç Ses: Mesut çıngar çıkaracak gibi. Şu an kendimi sabahtan akşama kadar bal, kıl tüy dökücü ürün reklamı yapan televizyon kanalı gibi hissediyorum.
(Yardımcılar müdürün odasına girer.)
MÜDÜR – Merhaba, hoş geldiniz arkadaşlar. İç ses: Mutlunun haricindekiler mutlu olmamış
BAHTİYAR - Merhaba müdürüm. Saygılar. İç ses: aslında buna hiç yüz vermemek lazımda memurluk işte ne yaparsın. Vermiş güzel görevleri Mutlu ile Mesut'a, şimdi aklı sıra gönül almaya çalışıyor, günah çıkarıyor. Merhabalar falan. Birazdan timsah gözyaşları da döker.
MÜDÜR - İç Ses: Merhabaymış, küfretse daha iyi.
MUTLU – Merhaba müdür bey. İç ses: Adamlar müdüre tepki gösterip beni götürecekler arada.
MESUT – Merhaba müdür bey. İç Ses: Sana da senin müdürlüğüne de, merhabana da…
MÜDÜR – Arkadaşlar, görevlerinizden yana bir sorun yoktur umarım. İç ses: Bir nabız yoklayayım hele.
MUTLU – Siz öyle uygun görmüşsünüz. Bize de verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmek düşer. İç ses: Başka şansımız mı var ki, dingo.
BAHTİYAR – Mutlu beye katılıyorum. İç ses: Katılmayıp da ne yapacağım. Ben böyle sistemin ….
MESUT – Bence biraz hissi davranmışsınız Abi..Müdür bey. İç ses: Bal gibi hemşericilik bu, nerde liyakat, nerde adalet.
MÜDÜR – O ne demek Mesut bey. Üç kişisiniz, üç bölüm var. Ne yapsaydım. İç ses: Bela bu ya.
MESUT – Görevlendirme kriterlerinizi öğrenebilir miyim? İç ses: Hadi desene hemşericilik yaptım, desene, desene..
MÜDÜR – Ya kardeşim, Mesut bey, dik dur ama dikleşme. Ben öyle uygun gördüm. Hesap mı vereceğim. İç ses: Nerden gönderdiler bunu bana ya.
MESUT – Estağfurullah Müdür bey, ne hesap sorması. Bilgi alma hakkımı kullandım ben sadece. İç ses: Sıkışınca, ben öyle uygun gördüm söylemine sarılırlar. Oh ne ala memleket.
MÜDÜR – Tamam uzatmayalım. Mülakata başlayacağız. İç Ses: Keyfimi kaçırdı şerefsiz.
MESUT - eleman alımı için bir kriter belirlediniz mi?
MÜDÜR - Birlikte değerlendirelim diye toplandık zaten. Umarım Mesut bey, yetenek sizsinizdeki jüri gibi her şeye muhalif olmaz. İç Ses: Hele bir muhalif olun, alırım görevlerinizi, oturur akşama kadar bilgisayarda maça kızı oynayıp, fal açarsınız. Şu Mutlu’nun da ağır abi takılmasına sinir oluyorum ya neyse. İnsan hemşerisine bir destek çıkar.
SEVİNÇ – (Kapı dinlerken müdürü duyar.) İç Ses: Koca müdürün izlediği programa bakın hele. (O sırada telefon çalar.) Buyurun efendim, Mutluluk Müdürlüğü, ben yönetici asistanı Sevinç. Size nasıl yardımcı olabilirim? ……Müdürümüzün adı Abidin Dingo…..Evet efendim, yerindeler….Peki efendim aktarıyorum….(Telefon tuşlarına dokunur, Müdürün telefonu çalar.)
MÜDÜR – Evet Sevinç Hanım. Ne oldu?
SEVİNÇ - Efendim çok etkili ve yetkili biri olduğunu söyleyen bir şahıs telefonda sizinle görüşmek istiyor.
MÜDÜR - Kim olduğunu söylemedi mi? Adı sanı nedir?
SEVİNÇ - Söylemedi efendim, Bağlıyorum.
MÜDÜR - Tamam bağla bakalım. (Komisyon üyelerine döner.) Siz beyin fırtınasına devam edin ben bakayım hele kimmiş bu etkili ve yetkili şahıs. Buyurun, ben mutluluk müdürü Abidin Dingo. Oooooooo, siz miydiniz efendim...(Hemen koltuğundan ayağa kalkıp ceketinin düğmesini ilikler, iki büklüm olmuştur.) Teşekkür ederim, sağlığınıza duacıyım efendim....Emriniz olur efendim.... Evet efendim, Birazdan mülakata başlayacaktık..... İç ses: duydular ya mülakatı, artık arayan arayana. Tabi buyurun efendim..... Not alıyorum isimleri efendim..... Emriniz olur efendim....Tamam efendim... Tamam efendim...... Emirlerinizi beklerim efendim....... Saygılar efendim.... Ben sonucunu size bildiririm efendim.... Ne demek efendim......Tekrar saygılar efendim.....Bir daha saygılar efendim...Mükerrer saygılarefendim.....Ek saygılar efendim....Ek mükerrer saygılar efendim.... Hatta geçici ek mükerrer saygılar efendim.
SEVİNÇ – Efendim telefonu kapatalı çok oldu. İç ses; Az dik dur yaa. İki büklüm oldun. Saygılar, saygılar, hepiniz aynısınız. Telefonu kapatalı yıllar oldu, hala konuşuyor.
MÜDÜR - Kendi kendime mi konuşuyormuşum ben ya..(Sevinç’e döner) Kaptırmışım ya....
İç ses: Hassssss...ta ederler adamı ya. Daha dün bir bugün iki. Hemen talimatlar yağmaya başladı. Nasıl müdürlük yapacağım ben. Şu an kendimi ortasından sıkılmış diş macunu tüpü gibi hissediyorum.
SEVİNÇ - İç ses: Geçmiş olsun atamalar belli oldu şimdiden.
MÜDÜR - (Elindeki kağıdı masaya koyar.) Arkadaşlar, hatırını kıramayacağımız etkili ve yetkili bir zat hazretleri bu listenin eksiksiz uygulanmasını rica ettiler. Bu liste uygulanacaktır, başka seçeneğimiz yok. Bizim görevimiz müdürlük işlevlerini sürdürmek, ha Ali olmuş ha Veli, ha Ayşe ha Neşe, ne fark edecek. Kendi geleceğimizi, mevkiimizi riske atmamalıyız. (Yardımcılar, elleriyle yapacak bir şey yok hareketi yapıp, başlarıyla da onay verirler.)
(Komisyon beyin fırtınası sonucu ne şekilde soru soracaklarını kararlaştırmışlardır.)
MÜDÜR – Evet arkadaşlar, listede yer alan adaylara kolay soru, diğerlerine zor sorular soracağız. Mutlu bey siz bilimsel takılın, Mesut bey siz güncel takılın, Bahtiyar bey genel kültür sorularının arasına dini içerikli sorular serpiştirin, ben de içine huysuz virjin kaçmış sorularla adaylarımızı rahatlatmaya, mülakat etmeye, sabırlarını ölçmeye çalışayım. İç ses: Bari eğlenelim anasını satayım. Sevinç hanım adaylarımızı almaya başlayalım.
SEVİNÇ - Peki müdürüm.
MÜDÜR - İç Ses: Önce güzel olanları çağırsa bari. Bu gider en çirkinleri çağırır, güzelleri mülakat bitti diye geri yollar.
SEVİNÇ – İç Ses: İnşallah gelenler çirkindir. Resimleri fotoşoptur. Yoksa bu hınzır beni yerimden eder. Burası rahat ya. İş yok sorumluluk yok, Yan gelip yatmak için ideal bir yer. Ama beni sevmediğini hissediyorum. (Sahnenin arka tarafına bağırır) Mülakata girecek arkadaşlar, sıra ile gelin.
PERİ - Merhaba. Ben Peri, Telefonda görüşmüştük. Doktor Hakan beyin karısı.
SEVİNÇ - İç Ses; Adını söylemesine baksanıza, duyan da kanuninin karısı sanacak. Merhaba, hoş geldiniz. Şimdi sizi mülakat için komisyonun huzuruna çıkaracağım.
PERİ – Ay çok heyecanlıyım. Bu arada çok şıksınız Sevinç Hanım. (Şöyle bir süzüp hafif burun kıvırarak) İç Ses: Bunları da buralara oturtuyorlar ya..
SEVİNÇ - Teşekkür ederim siz de öylesiniz. İç Ses: Sümsük iltifat duymak için iltifat ediyor.
Tırnaklarına kırmızı oje sürünce güzelim sanıyor. Bunun kocası doktor olmasa kimse yüzüne bakmaz. Buyurun geçin. (Kapıyı açıp müdüre konuşur.) Efendim mülakata girecek adayımız Peri Hanım.
MÜDÜR - Hoş geldiniz Peri hanım. İç Ses: Pek cilveli, pek boyalı cilalı. Adı gibi Peri valla. Ağzı da laf yaparsa Sevinç’in yerine bunu asistan yaparım.
PERİ – Hoş buldum efendim. İç Ses: Müdür bana kötü bakıyor ya. Ay yoksa bana mı öyle geliyor. Adamın günahını mı alıyorum?
MÜDÜR – Oturun, önce bir rahatlayın. Kendinizi bir tanıtın.
PERİ – Doktor Hakan beyin Sevgili Eşiyim. İç ses: İyi mi ettim acaba bunu söylemekle? Ah Hakan, yoksa aramadın mı eşim mülakata girecek diye. Aramamıştır, istemiyor ya çalışmamı.
Yıllardır doktorun karısı olmaktan başka bir özelliğimle anılmadım. Kendimi ispatlamam lazım. Bir de güzel bir bölüm kaparsam, değmeyin keyfime.
MÜDÜR - Doktor beyin branşı nedir? İç ses: İyi oldu bu ya eşine işimiz düşer.
SEVİNÇ – (Kapıyı dinler) İç Ses; Sevgili eşi demez mi bir de hasbam. Bak, müdür de hemen yumuşamaya başladı. Bari gelen telefonda bunun adı olsa da zor durumda kalamasa.
PERİ - Sevgili eşim kadın uzmanı
MÜDÜR – Kadın Uzmanı mı? İç ses: Kadın uzmanıymış, anlıyor kadından. Kapmış Peri’yi valla.
PERİ - Ay pardon müdür bey. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Heyecandan dilim sürçtü. Çok mahçup oldum.. İç ses: Müdür ilgilenmeye başladı, iyi yapmışım eşimin doktor olduğunu söylemekle. Efendim, uzun yıllar eşimin yanında bulundum., Hemşirelik de yaptım Tansiyon ölçerim, ateş ölçerim, nabız ölçerim.
MÜDÜR – Oooo iyiymiş. Acil durumlar da ilk müdahale edecek birine her zaman her yerde ihtiyaç duyulur. Değil mi arkadaşlar? İç ses: Ben bunu alırım Sevinç’in yerine. Arada nabzımı tansiyonumu ölçtürürüm. Heh he.
BAHTİYAR – Müdür bey izninizle soru sormaya başlayalım mı, Peri hanım, yeterince yatıştırmıştır heyecanını. Peri hanım, mizahla aranız nasıl, sizi neler güldürür? Şaka yapmayı ve yapılmasını sever mısınız? Tavrınız nedir?
PERİ - Mizahı kim sevmez ki, bayılırım.
MESUT - Issız adaya düşsen yanına alacağın üç şey neler olur?
PERİ – Bir eşimi alırım, bir de onun alacaklarını.
MÜDÜR - İçinizdeki çocuk yaşıyorsa yaşlanmıyorsunuz demişler. Sizin içinizdeki çocuk halen yaşıyor mu? Yaşıyorsa kaç yaşında?
PERİ - İç Ses; Ne tuhaf sorular soruyorlar, en iyisi ben biraz daha saflığa vurayım işi. Ama ben hamile değilim ki.
MUTLU - Satrançtaki ''şah mat'' deyimi farsça'dan geçmedir ve ''kral öldü'' anlamına gelir. Biz de ‘pat-küt, tak-tik-şap-şup vb. laflar var. Ama bunları ya o yöre ya da ülkenin insanları biliyor.. Sizin memlekete özgü böyle bir söz var mı? Hangi anlamda kullanılır?
MÜDÜR - İç Ses: Ya bu da listedekilerden, kolay sorsana.
PERİ – Oyuna yeniden başlanır, rok yapılır, pat olur. Biz de kralı öldürmezler. Kral çıplak mıydı yoksa? Sanırım karıştırdım. İç ses: Ben size gösteririm pata küteyi.
MÜDÜR - Hiç ödeme noktasına gidip ö dediniz mi? İç ses: Bu espriyi bile anlamamıştır.
PERİ – Efendim ö demeleri eşim yapar.
SAFİYE (Sahneye gelir) – Mutluluk Müdürlüğü burası mı? Benim adım Safiye. İşe başlamaya geldim.
SEVİNÇ – Yavaş konuş, içeride sınav var. İç ses: Sanki ahıra giriyor. Aşçılığa mı baş vuracak nedir?
SAFİYE – Ne sınavı?
SEVİNÇ – Safiye Tespit Sınavı. İç ses: Allahım bunları seçip mi yolluyorsun ya.
SAFİYE – Ama beni zaten tespit etmişlerdi. Aramadılar mı müdür beyi?
SEVİNÇ – (Eliyle sus işareti yapar.) Dur içerideki çıksın seni alacağım, derdini içeride anlatırsın. İç ses: Offf, poffff, hatta pufff. Kız sorarlarsa eşim doktor dersin, hiç dayanamazlar.
PERİ - İç Ses: beni seçmeleri lazım. Ne yapmalıyım ki daha fazla. Bu müdür de nerden buluyor bu kadar kazık soruları…
MÜDÜR - Bir soru daha soralım seni uğurlayalım Peri hanım. Deveyi ortopedik yatakta sırt üstü yatırsak hörgüçleri kaybolur mu?
PERİ – İç ses: Şimdi bu soruya nasıl cevap vermeliyim bilmiyorum ki. Hah buldum. Eşim Doktor Hakan vücuttaki yağları da alır. Bir heykeltraş kadar ustadır elleri. Emin olun o deveyi muhteşem bir arap atı haline getirir.
İç ses: Ay çok mu attım acaba? Of şükür bitti. Nasıl olsanız alacaksınız beni. Neden çin işkencesi çektiriyorsunuz ki…
MÜDÜR – Siz de yağ aldırdınız mı? Fiziğiniz çok düzgün de? İç Ses: Bunda portakal kabuğu da yoktur şimdi. Bakmış kendine.
PERİ – İç Ses: Yağ aldırma he, aldın mı başına işi peri, sen misin atan? Adam nabız yokluyor resmen ya. Yok müdür bey, ben operasyon yaptırmadım.
MÜDÜR - Tamam Peri hanım. Seni dört evetle uğurluyoruz. Hayırlı olsun diyorum. Bir ara eşiniz meşhur doktor beyle de tanışalım. Çıkabilirsiniz. İç ses: Göbeği içeri çekebiliyoruz ama kalçayı çekemiyoruz, belki yağ falan aldırırız.
PERİ – Sevinç hanım, şekerim ben gidiyorum. Zaten mülakata bile gerek yoktu ama formalite yerini bulsun. Yakında beraber çalışacağız. İç ses: Yönetici asistanı ben olacağım.
SEVİNÇ - (Peri’nin arkasından şaşırmış bir halde bakar.) İç ses: Şıfrıntı.
(PERİ çıkar, Sevinç Safiye’yi içeri yollarken kulağına fısıldar.) Kız eşim doktordur dersin, hiç dayanamaz müdür. Müdür bey, Safiye hanım sıradaki adayımız.
MÜDÜR – Hoş geldiniz Safiye hanım.
SAFİYE – Hoş buldum efendim. Ben aslında işe başlamaya geldim, ama asistanınız Safiye Tespit sınavına tabi tutulacağımı söyledi. Oysa beni zaten tespit etmişlerdi. Daha ne sınavı.
(Komisyon kahkahayı basar.)
MÜDÜR - Safiye tespit Sınavı. Hay Allah iyiliğini versin Sevinç. İç ses: Safiye Tespit sınavı, gülmekten konuşamayacağım ben ya.
SAFİYE – Komik bir şey mi söyledim ben şimdi?
MÜDÜR – Yok yok, sizinle alakası yok. Aklımıza bir şey geldi de. (Gülmeye devam etmektedirler.) Tamam Safiye hanım, sizin için aradılar evet, ama nerede görevlendireceğimizi belirlemek için biraz sohbet ediyoruz. İç ses: Alem bu ya.
MESUT - Hele sizi bir tanıyalım.
SAFİYE – Balık burcuyum, Gezmeyi eğlenmeyi severim. Boş zamanlarımda dizi izlerim. Evlenme programlarına hiç bakamıyorum. Ay kurgu diyorlar.
BAHTİYAR – Bu mu kendinizle ilgili söyleyecekleriniz?
SAFİYE – Eşim de doktordur.
MÜDÜR – Branşı nedir eşinizin?
SAFİYE – Göğüs Uzmanı
MÜDÜR – İçiyle mi uğraşıyor, dışıyla mı?
SAFİYE – İç, dış, yıkama yağlama
MUTLU – Ne diyor bu ya,
SAFİYE – Ne bileyim, iç dış deyince çağrışım yaptı
MÜDÜR – (Gülmekten konuşamamaktadır.) Arkadaşlar, Safiye hanımın referansı iyidir. Siz sorun ne soracaksanız. Ben biraz dışarı çıkıyorum. İç ses: Öldürdü beni gülmekten, az kalsın altıma edeceğim.(Gülerek çıkar.)
MUTLU - Meyvelerin vitaminlerinin kabuğunda olduğu söylenir, muz neden soyularak yeniliyor?
SAFİYE - Öyle her şeyi soyarak yemek olur mu? Soyunmak muza hiç yakışmıyor.
BAHTİYAR - İç Ses: hiç hayra alamet bir cevap değil.
MESUT - Ezo gelin çorbasının içinde neden gelin yoktur? Bu tüketiciyi aldatma sayılır mı?
SAFİYE - Diyelim ki ezo gelini koymuşlar içinde ne olacak sanki, içinden çıkarıp düğüne mi yetiştireceğiz.
MUTLU – Tamam Safiye hanım, sizi dört evetle uğurluyoruz. Hayırlı olsun. İç ses: Öldürdün bizi gülmekten Safiye…
SAFİYE – Ne oldu şimdi, Safiye Tespit sınavını geçtim mi?
MESUT –He he, geçtin. (Gülmekten konuşamamaktadır.)
SAFİYE – İşe ne zaman başlayacağım peki.
BAHTİYAR – Sevinç hanım sizi arar. İç ses: Çabuk başla da, Safiye şovdan mahrum bırakma bizi.
SAFİYE – O zaman ben gidiyorum. Baaaayyy. (Çıkıp giderken Sevinç’e) Kız tez ara ha. Unutma numaramı.
SEVİNÇ – Tamam. İç ses: Bu içeride şov yaptı anlaşılan, kahkahalar yükselip durdu.
MÜDÜR - (Gülerek çeri gelir. Herkes gülmektedir.) Kadın kamera şakası gibi ya. (Hep birlikte gülerler.)
UMUT – Siz Sevinç hanım olmalısınız, telefonda görüşmüştük. Ben Umut. Mülakat için geldim. İç ses: Çok gergin ya, tırstım bakışlarından.
SEVİNÇ – Tamam Umut bey, şimdi sizi alıyorum. (Müdürün kapısını açar.) Efendim Umut bey, sıradaki aday. İç ses: İnşallah listede bu da vardır, yoksa ben yellozlarla çıldırırım.
MÜDÜR - Hoş geldiniz Umut bey. İç Ses: Bu da listede ama biraz zorlayalım.
UMUT – Hoş buldum Sayın Müdürüm, değerli yetkililer. İç Ses: Zor sormazlar inşallah. Umutsuz olma Umut, kendine gel!
MÜDÜR - Evet Umut bey, kendinizi tanıtır mısınız? Mutluluk Müdürlüğüne ne gibi katkılarınız olur? Bilerek mi geldiniz yoksa geçiyordum uğradım mı yaptınız?
UMUT - İlanı gördüm, şansımı deneyeyim dedim. Benim mutlu olmadığım bir dünyada kimsenin mutluluğunu istemem, çekemem onları. Onun için bizzat işin mutfağında olayım dedim. İç Ses: Salla oğlum sallayabildiğin kadar.
MÜDÜR - Güzel bir yaklaşım. Peki sineklerin kaç gözü var?
UMUT - İç Ses: Biliyorum bu soruyu, ooo çalıştığım yerden çıktı Altı gözü var Sayın Müdürüm.
MÜDÜR - İç Ses: Nasıl saydın yalancı.
BAHTİYAR - Ağaç dallarına veya türbe parmaklıklarına çaput bağladınız mı? Mesaj, posta veya e mail yoluyla gelen dini içerikli notları en az yedi kişiye yolladınız mı hiç?
UMUT - Hurafelere inanmam, bayramdan bayrama yaptığımda olur bazen. İnanmam ama bağlarım yollarım işte. İç Ses: Ne biçim soru bu yaaa. Sanki bağladım deyince müdür bize cennete tek yön uçak bileti alacak...
MESUT - Gençken, umumi tuvaletlerin kapılarına tosun dili ve edebiyatına uygun eserler ürettiniz mi?
UMUT - Bu konuda kendime ait özgün bir eserim yoktur. Daha önceden bu tür edebi eserleri olan kişilerden ödünç, alıntı yaparak bir şeyler karalamışlığım vardır.
MÜDÜR - İç Ses: Ağzı da laf yapıyor, hazır cevap.
MUTLU - Charles Bukowski demiş ki; nefret ettiğin insanla iyi geçinme çabasına siz medeniyet diyorsunuz, ben sahtekarlık diyorum. O yüzden anlaşamıyoruz. Siz medeni misiniz sahtekar mısınız?
UMUT - Nefret ettiğim kişiyle iyi ya da kötü geçinirim diyemem. Çünkü onu muhatap almam, yokmuş gibi davranırım. Kapsama alanımdan uzaklaştırırım. İç Ses: Nefret edilen kişiyle iyi geçinmek mi, ha hay gülsünler. Fırsatını bulsam bir kaşık suda boğarım onu.
BAHTİYAR - Tarzan'ın neden sakalı yoktur? Köse değilse, traş olmayı ormanda nasıl öğrenmiştir?
UMUT - Tarzan köseymiş köse. Adam kıl nedir maymunlardan öğrenmiş...
MÜDÜR - Kasımda aşk başkadır deyip kasımı aşk meşk ayı ilan eden anlayışın hemen ardından 1 Aralık tarihini dünya aids günü ilan etmesini nasıl değerlendiriyorsun?
UMUT - Her öküzün altında buzağı aranmamalı. Adamlar bizleri düşünmüşler, iyilik etmişler. Kasım ayını aşka ayırın, mutlu olun demişler. Akabinde de 1 Aralık'ın aids günü ilan edilmesi de bizler için uyarı. Dikkat etmezsen haaa….. İç Ses: Güzelim aşk dururken, mutlu olma varken, hemen getirdi aidsi gözümüze dayadı. Bu müdür nasıl mutluluk müdürü beee. Resmen aşk yaşamayın sonra cıss diyor. Bizi mutsuz mu edecek ki!
MÜDÜR - İç Ses: Çok biliyorsun, ukala seni.
MESUT - Peki Umut bey son bir soru ıle sizi de uğurlayalım. Düşünen adam heykelinin tımarhaneye dikildiği bir ülkeden düşünen adam çıkar mı?
UMUT - O dikilen düşünen adam, içerdekiler neyse de dışarıdakilerin hali ne olacak diye düşünüyor. Hepsini içeride alamayız diyor. Doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyor. İç Ses: Bu adam felsefeden çakıyor azcık. Ben bunla iyi felsefe yaparım.
MÜDÜR - Peki Umut bey teşekkür ederim. Sahi sizin de eşiniz doktor mu?
UMUT - Yok değil Müdürüm. Benim yaşam koçum olur kendileri..
MÜDÜR - İç Ses: Yaşamayı bilmiyor musun sen, karıya koçluk yaptırıyorsun, tüüü senin kalıbına. Dört evetle uğurluyoruz seni. Hayırlı olsun Umut bey.
UMUT – Teşekkür ederim. İç Ses: Kolay oldu be.. Bu kadar kolay olacağını tahmin etmiyordum. 100 den az alayım o komisyonu dağıtırım. (Umut çıkar.) Sevinç hanım size de iyi günler, haberlerinizi bekleyeceğim.
SEVİNÇ – Tamam, araşırız. İç ses: Ay bunu sevdim ben ya..
MÜDÜR - Sevinç hanım sıradaki adayı alınız.
SEVİNÇ – (Sahnenin arkasına bakar.) Mülakat için sıradaki aday gelsin. (Neşe sahneye gelir.)
NEŞE – Merhaba kıııııız. Mutluluk Müdürlüğüne neşe katmaya geldim.
SEVİNÇ – Buyurun. (Odaya sokar) Efendim sıradaki aday Neşe hanım.
MÜDÜR – Hoş geldiniz Neşe hanım. Heyecanlı görünüyorsunuz, şöyle oturun bir rahatlayın.
NEŞE - (Tüm şirinliğini takınarak) Merhabalar efendim, hoş buldum. Heyecanlı değilim, olmam mı gerekiyordu?
MÜDÜR - İç Ses: Ol tabi, şurada koskoca komisyonun huzurundasın. Hangi sınav heyecanlandırmıyor insanı. Bu çok bilmiş birine benziyor, özgüven tavan yapmış.
NEŞE - İç Ses: Adama bak ya mutluluk değil sirke satıyor suratı... Neyse çaktırmayayım da adama sevimli gözükeyim.
MÜDÜR - İç Ses: Bunu da listeye almışlar ya. Biz kimi eleyeceğiz ya. Bir mülakatı ağız tadıyla yaptırmıyorlar. Neyse adı Neşe, biraz neşelenelim bari. (Listeyi üyelere gösterir, üyeler başlarıyla anladıklarını gösterirler.)
MESUT - Biraz kendinizi tanıtır mısınız Neşe hanım?
NEŞE - Neyimi tanıtayım. İşte önünüzde duruyorum. İç Ses: Kolaysa siz tanıyın beni. Maaaşşallahım var, doksan altmış doksan, benim neyim noksan?
NEŞE - İç Ses: Ne oldu müdür dilini mi yuttun?
MÜDÜR - İç Ses: Bu ne ya, bu da bir kamera şakası mı.. Neşe hanım, kimsiniz nesiniz, neler yaparsınız, neler yapmazsınız, biraz ondan bahsedin.
NEŞE – Bana 3G Neşe de derler. Gencim, güzelim, güçlüyüm. Her işi yaparım. İç Ses:Hah adamın ağzı açık kaldı tabii..
MÜDÜR – İç Ses: Piramit gibi yukarıdan aşağı genişlemeseydi iyiydi.
MESUT - İç Ses: Ayna ayna söyle bana benden güzeli var mı bu dünyada demediği kaldı.
MUTLU - Neşe hanım, nazar boncuğu süs eşyası mıdır, batıl inanç mıdır?
NEŞE - İç Ses: Soruya bak süngüye davran bu ne be... Tabi ki her ikisi de efendim.
MÜDÜR – İç Ses: Ne ters, ne agresif biri bu ya. İşimiz var bununla. Suskunluk asaletten mi yoksa iki kelimeyi bir araya getirip de ifade etmekten acizlikten midir?
NEŞE – İç Ses: Bunlar benle eğleniyor anlaşılan, Ben de sizle eğlenirim, hadi bakalım el mi yaman bey mi yaman. Eee duruma göre değişir bazen asaletten bazen de sinirden. Ama ben hiç sinirlenmem. Adım gibi hep neşeliyim.. Benim yanımda olanlar hiç kocamazlar. Her işi yaparım, hem de çok güzel yaparım.
MÜDÜR - Mutluluk Müdürlüğünün aradığı türden, her işi yaparım abi modundasınız ne güzel. İç Ses: Göreceğiz Neşe hanım, göreceğiz,
BAHTİYAR - Dış görünüş önemli değil, önemli olan iç güzelliğidir diyenlerin uğur böceğini sevip, hamam böceğinden tırsmalarına ne dersiniz?
NEŞE - Yalan söylemişler. Koca bir yalan. O söz çirkinlerin kendilerine de ilgi gösterilsin diye uydurdukları bir yalandır. Dış görünüş tabi ki de önemli
MÜDÜR - İç Ses: Harbi kadınmış valla, sevmeye başladım ben bunu.
MESUT - Evlenince erkekler kızların soyadını almış olsaydı, bankalar annenizin kızlık soyadı yerine hangi soruyu sorardı?
NEŞE – Ebesinin… İç ses: Bu ne ya, dalga mı geçiyorlar.
MÜDÜR - Altıncı hissine güvenen insanlar ilk beşinde hüsran mı yaşamışlardır?
NEŞE – Evet, beşi doğru söyleseydi altıncıya gerek kalmazdı.
MÜDÜR - İç Ses: Sorulara yaklaşımı farklı, ben buna bir kaç tane daha sorayım. Bir insanı dinlediği müzikten tanımak mümkündür inancındayım ben. Müzik de ruhun gıdasıdır derler. Siz ne tür müzik dinlersiniz, ne tür müzikler sizde gıda zehirlenmesi yapar?
NEŞE - Ben halk ve sanat müziği hastasıyım. İç Ses: Ondan hasta oldum galiba. Caz maz sevmem onları.
MÜDÜR - İç Ses: Alkol de alır bu.
NEŞE - İç Ses: Müdür bana ısındı. Diğerlerini konuşturmuyor bile.
MÜDÜR - Hiç televizyon okuyup, kitap izleyip, kahve dinleyip, şarkı içtiğiniz oldu mu?
NEŞE - Şarkıyı su gibi içerim, televizyonu benden iyi okuyan zor, kitabı izle izle nereye kadar, kahveyi dinlemez olaydım o benden de kahırlı.
MÜDÜR - İç Ses: Vaaaov, süper.
MUTLU - Peki Neşe hanım, son bir soru ile sizi uğurlayalım. Evde kedi köpek beslemekle hayvan sever olunuyorsa koynunda yılan besleyenler de hayvan sever sayılır mı?
NEŞE - İç Ses: Eyvah adam beni sevmedi uğurlayayım diyor. Eeee tabi yılan hayvan oluyor galiba ama emin değilim insanlara da yılan diyorlar bilemeyeceğim.
MÜDÜR - Neşe hanımı dört evetle uğurluyoruz. Hayırlı olsun. Sevinç hanım sıradaki adayı alınız. (Neşe komisyonun huzurundan çıkarken, Sevinç’e doğru, altmış, yetmiş, seksen diye elini, yumruk yapıp beline vura vura, göbek ata ata melodi mırıldanarak çıkar.)
SEVİNÇ - Hey Neşe hanım, bu neyin kafası, oynayarak çıkıyorsunuz ayol. İç Ses: Kadın kendini dünyanın merkezi sanıyor. (Sıradaki adayı çağırır.) Huri haaanıııımm…
(Huri sahnede görünür. Alımlı çalımlı şık etkileyici ve çekici bir görünümdedir.)
HURİ - Geldim geldim. İç ses: Çağırmaya bak, yarım ağız,
SEVİNÇ - İç Ses: Kırıtmaya bak hele. Bu da var mıydı listede acaba? Eğer var ise, kesin asistanlığa bunu alır zampara müdür. Allah için güzel kadın. Geçin. (Huri komisyonun huzurundadır.)
MÜDÜR - Hoş geldiniz Huri hanım. (Dirseğini masaya, elini yanağına koyup Huri’ye ağzının suyu akarcasına bakmaya başlar.) İç ses: Anam anam anam bu ne böyle afeti devran, of of of. Ben bunu kesin asistan olarak alırım ya. Allahtan listede de adı var.
HURİ - Hoş buldum efendim İç Ses: Ayyyyy Müdüre bak yaa, tam karizma. Keşke beni asistanı yapsa. Eskiden sekreter derlerdi, ama şimdi adı asistan olmuş, daha havalı. Arkadaşlara da hava atarım. Hem ben başka bir iş yapamam ki. En iyisi bu, geleni karşıla gideni uğurla, iki de alo dedim mi, ohhh…
MÜDÜR - (Komisyon üyeleriyle göz göze gelir ve listede adının olduğunu ima eder.) Arkadaşlar Huri hanımı üzmeyelim. Bakın nadide bir çiçek gibi narin ve kırılgan. Huri hanım, kendinizi tanıtır mısınız lütfen?
HURİ- Nerden başlasam bilemedim. Siz nasıl başlamamı isterdiniz? İç ses: Çok heyecanlandım ya, konuşamam ki ben şimdi.
MÜDÜR - Canınız nerden istiyorsa oradan başlayın. İç ses: Ne de güzel konuşuyor kelimeleri teleffuzu süper, sabahtan akşama kadar konuşsa dinlerim ben bunu, bıkmadan.
MESUT – İç Ses: Neredeyse kadının ağzına girecek. Ayıp ya.
MUTLU – İç Ses: Hoşlandığını bu kadar belli etmesi kötü.
BAHTİYAR – İç Ses: Asistan yapar bunu, kesin. Hele şu bakışlara bak, Gerçekten ayıp. İş yerleri aile ortamıdır diye bilirim ben.
HURİ - Efendim ben çok uzatmadan kısa kısa anlatayım. İç Ses: Heyecanlanıyorum, yutkunuyorum, Allahım bana ne oluyor ya. adama bak dur. Koltuğa da ne kadar çok yakışmış.
HURİ - Diğer bekleyenlerin de zamanını almayayım.
MÜDÜR - Boş ver diğer bekleyenleri ya, İç ses: hep sen anlat. Pek de kibar ya.
MESUT - İç Ses: nasıl da mayışmış kadının karşısında, bak hele.ağzı kulaklarında ağzının içine düşecek
HURİ - Çok naziksiniz efendim. İç Ses: Bu da benden hoşlandı galiba. Benim iş tamam gibi.
MÜDÜR - İç Ses: Efendini yerim senin.... Huri hanım burcunuz nedir?
HURİ – Yengeçtir efendim.
MÜDÜR – Benimki de yay.
HURİ – Benim de yükselenim yaydır. Bu iki burç bir biriyle iyi anlaşırmış. İç ses: Attım ama İnşallah doğrudur.
MÜDÜR – İç ses: Biz birlikte yükseliriz.. Gezmeyi eğlenmeyi sever misiniz?
HURİ – Hem de çok.
MÜDÜR - İç Ses: Ben deee…
MESUT – Abi..Müdür bey, böyle karşılıklı sohbete devam edecekseniz biz çıkalım isterseniz. İç Ses: Konu mankenine döndürdü bizi, pis zampara
MÜDÜR – İyi hadi, birer soru da siz sorun. İç Ses: Kıskandı angut.
MESUT – Ben sormayacağım, siz soruyorsunuz zaten.
MÜDÜR – Tamam sorma. İç ses: Pis herif, keyfimi kaçırmasa olmuyor.
HURİ – İç ses: Ne güzel gidiyorduk ya, ne şimdi bunun tavırları?
MUTLU – Ben de sormayacağım. İç Ses: Bu kadarı da fazla, otur kendin çal kendin oyna.
BAHTİYAR – Ben de sormuyorum. İç ses: Bu saatten sonra ne sorulur ki?
MÜDÜR - Arkadaşlar epeydir oturuyorsunuz. Malum yaşınız gereği prostat olma ihtimaliniz yüksektir. Siz bir gidin elinizi yüzünüzü yıkayın. İç ses: Huri ile baş başa kalayım azcık
(Yardımcılar kızgın bir şekilde çıkar.)
MESUT – Başlarım ben böyle mülakata. (Hızla Sevinç’in yanından geçer sahnenin arkasına giderler.)
SEVİNÇ – İç Ses: Anlaşılan içeride gerginlik yaşandı.
MÜDÜR - Telefonunuzun markası nedir Huri Hanım?
HURİ - Satürn c5, halkalı olanından..
MÜDÜR - İç Ses: Olsun bence mahsuru yok. Nasıl olsa numaranı da alacağım. Özellikleri neler, internete girebiliyor musun, watsapı var mı?
HURİ - Hepsini kullanıyorum efendim. İç Ses: Teknolojiye meyilli olduğumu da bilsin bari.
MÜDÜR - İç Ses: Oh oh oh. Harika. Huri hanım, ben lehinize oy kullanacağım, arkadaşları da ikna edeceğim. Siz bana telefonunuzu bırakın, kesin sonucu ben size watsaptan atarım. Birlikte yakın çalışmayı isterim sizinle. Yönetici Asistanlığında görev almak ister misiniz?
HURİ – İç Ses: İster misiniz de söz mü şimdi, İsterim tabi ki, çok isterim. İç Ses: Yaşasınnn.
MÜDÜR – Yönetici asistanı demek, yöneticinin kara kutusu demektir. Müdürün görmeyen gözü, duymayan kulağıdır. Ona göre.
HURİ - Beni ne kadar memnun ettiniz anlatamam. Siz nasıl uygun görürseniz efendim. İç Ses: Sevdi beni, Allahım çok mutluyum. Telefon numaramı yazdım efendim. İsterseniz çaldırın ben de kaydedeyim.
MÜDÜR – Tamam, ben arar sonucu sana bildiririm. Sonra da güzel bir kutlama yaparız ne dersin? İç Ses: Bir akşam yemeği, ohhh, he de kız, he de..
HURİ – Merak ve heyecanla sizden haber bekleyeceğim. İç Ses: Oldu bu iş. Şimdi bir kuaföre gidip kendime geleyim, Kaç gündür gerginim, atayım şunu üzerimden.
MÜDÜR - Şimdi güle güle, Huri hanımmmmm İç Ses: Keşke hiç gitmese. Ben bunun için fazla mesaiye, ekstra ultra mega mesaiye bile kalırım.
HURİ - Görüşmek dileğiyle efendim. İç Ses: Nezakete bak ya, beni ayağa kalkıp uğurluyor. (Huri kapıya kadar uğurlanır. Müdürün ağzı kulaklarındadır. Huri çıkarken Sevinç’e burun tebessüm eder, saçlarını aşağıdan yukarı ahenkle dans ettirir ve kırıtarak sahneyi terk eder.)
MÜDÜR – (Huri’yi yolladıktan sonra Sevinç’e döner.) Ben beş dakikaya geliyorum. Yardımcılarım gelirse sıradaki adayı alsınlar mülakata. (Çıkar.) İç Ses: Yetişeyim Huri’ye belki bir çay içeriz. Sonra da yemek ve sonrasının planını yaparız. He he. (Sahnenin arkasına geçerken, sahneye gelen Arzu’yu görür.) İç Ses: Hımmm, bu da fena değilmiş, boy pos endam yerinde.
ARZU – Merhaba Sevinç hanım, ben Arzu. Görüşmüştük. Mülakat için geldim.
SEVİNÇ – Hoş geldiniz Arzu hanım. Ancak biraz bekleteceğim sizi. Müdür bey şimdi çıktı, az sonra gelir. İç Ses: Pek bir afili kadın ya bu da.
ARZU – Hımmm Müdür buymuş he. İç ses: Pek bir süzdü beni, manidardı bakışları. Hayırlısı bakalım.
SEVİNÇ – Aramızda kalsın, müdür güzel kadın görünce dayanamıyor bilesin. İç ses: Gözünü korkutayım biraz, bakayım tepkisi ne olacak.
ARZU - Her kuşun eti yenmez demiş atalarımız, Sevinç hanım. Kadın da imkan vermemeli değil mi? İç Ses: Yılışmayacaksın hemşerim, o zaman bak bakalım herhangi bir erkek yavşayabiliyor mu?
SEVİNÇ – Bazen birileri köprüyü geçinceye dek, ayıya dayı diyebiliyor, her yolu mübah sayabiliyor. İç Ses: Anam bu kadın dişli birine benziyor. Kolay kolay diş geçirilmez buna. Yandın müdür.
ARZU – Çıkar uğruna her yolu mübah sayarsan sonuçlarına da katlanırsın. Demek ki, sonunu düşünerek planlı davranılıyor. Kadın dişiliğini değil, kişiliğini öne çıkarmalı. İç ses: Bu da sana kapak olsun Sevinç. Nasıl apıştı kaldı.
SEVİNÇ – İç Ses: Hele şükür aklı başında biri geldi. Bakalım Müdür ne yapacak.
ARZU – İç ses: "Annem sakin ol, çok konuşma, ne sorarlarsa akıllıca cevap ver, başka hiiiç sesini çıkarma" demişti. Zaten ben sesimi hiç çıkarmam ki niye çıkarayım? Ama şu iç sesimi susturmam lazım. Yoksa yine işsiz kalacağım, Offff, ne yapayım ya ezik mi durayım.
Nasıl bir yer burası acaba. Kim bilir diğer başvuru sahipleri ne kadar zarif, güzel, çalışkan hanımlardır. Müdüre de iftira ediyorlar belki. Burada çalışmak ne güzel olur benim için. Mutluluk müdürlüğü adı üstünde. Allahım ne olur işe alınayım. Çok başvuru var mı Sevinç Hanım?
SEVİNÇ – Mülakata fazla gelen olmadı şimdilik, ama internetten başvurular bir hayli fazla. İç Ses: Bu da ayak yapıyor, listede adı var biliyorum. (Müdür Yardımcıları gelir.)
MESUT – Burada mı Abidin Dingo, yani müdür bey?
SEVİNÇ – Birazdan gelir.. Siz mülakata başlayacakmışsınız. Sırada bekleyen Arzu hanım var. İç ses: Abidin Dingo, söyleyiş şekli pek manidar. Sevmediği ne kadar belli. Ay ben bunla arayı sıcak tutayım, Huri ayağımı kaydıracak gibi görünüyor.
MESUT – İyi alalım bakalım. Gelin Arzu hanım. (Geçer otururlar.) İç Ses: Asistan asistan değil, Hürrem görmüş Mahidevran sanki. Böyle güzel hanımlar bekletilir mi ya? Sen şutlanmayı hak ediyorsun. Müdürleşiyor muyum ben de ne?
MUTLU - Hoş geldiniz. Önce kendinizi tanıtır mısınız?
ARZU – Hoş buldum. (Kendine güveni gelmiş, o sünepe, mıymıntı, salak halleri gitmiştir ve hatta öz güven patlaması yaşamaktadır.) Açıkça söyleyeyim, bu işe ihtiyacım var. Zamanla tanırız bir birimizi. Şurada beş dakikalık diyalogla ne ben kendimi tanıtabilirim, ne de siz beni tanıyabilirsiniz. Bazı kişisel bilgilerim formda yazılıdır. İç ses: Çok mu bodoslama daldım? İç sesim beni bağırtmaz umarım.
BAHTİYAR – İç ses: Çok dobra kadın.
MESUT – İç ses: Ooooo, tam benlik.
MUTLU - Şu an bilgisayar klavyesinde hangi tuş olmak isterdiniz? .
ARZU - Enter tuşu
BAHTİYAR - Çok kötü o. Diğer tuşlara okşarcasına dokunurken enter tuşuna çekiçle vuruyormuş gibi yaparız.
ARZU - Ama o tuş yoksa bir şey yapamazsınız ki.
MUTLU – İç ses: Oldukça zeki bir kadın. Diğerlerine benzemiyor. (O sırada müdür gelir hızla yerine geçer oturur.)
MÜDÜR – Devam edin arkadaşlar.
MESUT – Eğitim sistemimiz hakkında ne düşünüyorsunuz?
ARZU – Bir yerde okumuştum. Eğitim sistemimizde iki eksik var. Biri eğitim diğeri sistem.
MUTLU – Yani?
ARZU – Yanisi şu, yani bencesi. Keşke okullarımızda Hayat Bilgisi yerine Hayal Bilgisi dersi verilse, düşünsel ufuklarımız genişlese, keşke Fen bilgisi yerine Yen Bilgisi dersi verilse, hayatın tüm zorluklarını yenebilsek, keşke Beden Eğitimi yerine Neden Eğitimi dersi verilseydi, sorgulayabilseydik her şeyi, böylece iç acılarımızın toplamı içimizi acıtmazdı. İç Ses: Kafaları karışmıştır şimdi bunların.
MÜDÜR – İç ses: Pek entel dantel biriymiş bu ya. (Şaşkınlığını gizleyememektedir.)
MESUT – Çok farklı ve güzel bir ifadede bulundunuz. Birikimli donanımlı birisiniz.
ARZU – Çok okurum, her şeyi okurum. İç ses: İyi ki okumuşum, okuyorum.
MÜDÜR – İç ses: Bu bizim canımıza da okur.
BAHTİYAR - Takip ettiğiniz yazar/yazarlar var mı?
ARZU - Yok ki. Ben sıkılganım, sürekli aynı kişi daral getirir. En iyisi hep değişik yazarlar. Hem bu şekilde farklı görüşleri fikirleri de öğrenmiş oluyorum.
MUTLU - Elinizde bir sihirli değnek olsa öncelikle neyi değiştirirdiniz?
ARZU - İnsanların akıllarını değiştirirdim. herkesi akılcı ve mantıklı yapardım, gerisi gelir zaten.
MÜDÜR - Herkesin filozof olduğu bir dünya çok sıkıcı olmaz mı?
ARZU – Neden olsun ki, her şey insanlık için. Böylelikle en iyiye en güzele ulaşılır düşüncesindeyim.
BAHTİYAR - Coşku mu, zeka mı dersem; hangisini tercih edersiniz neden?
ARZU - Zeka tek geçilir de, tabi coşkusu da olsun, gürül gürül. Tadından yenmez. pilav üstü döner gibi.bir buçuk bile alırım. diyete yarın devam ederim ki. Kaç kalori ki?
MÜDÜR – Kilo alırsınız, basenleriniz çıkar, göbeğiniz sarkar.
ARZU – Müdür bey siz Aynştayn’a mı özendiniz? Hep fizikle ilgileniyorsunuz.
MESUT – İç ses: Oha la, amma soktu lafı.
MUTLU – İç ses: Oooo Çetin ceviz çıktı Arzu
BAHTİYAR – İç ses: Al sana kapak
MÜDÜR – Ben sizin rahatlamanız için dedim. İç ses: Beklemediğim bir tepkiydi, mahcup oldum şimdi kıvır dur müdür. Seneye de anlayalım diye bir numara büyük konuşuyor.
ARZU – Fiziksel rahatlamaya ihtiyacım yok müdür bey, düşünsel rahatlamaya, özgürce düşünmeye ihtiyacım var.
BAHTİYAR – İç ses: Kapak üstüne kapak
MESUT – İç ses: Mesut’um mest oldum valla, helal sana.
MUTLU – İç ses: Müdür şu an ki halini ayna da görmeli.
MÜDÜR – Arzu, arzularım, arzularının arzuladığı arzuları arzular. İç ses: İyi manevra oldu, şimdi onlar düşünsün.
ARZU – İç ses: Arzularıma katıldı, ama bedenime sözle de olsa dokundurtmayacağımı da anlamıştır. Teşekkür ederim.
MÜDÜR – (Elindeki listeye bakar. Listede Arzu’nun da adını görür, yardımcılarına listede adının olduğunu başıyla işaret eder, diğerleri de başlarıyla onaylar.) Peki Arzu hanım, sizi dört evetle uğurluyoruz. İç ses: Arzuluyoruz. Hayırlı olsun.
ARZU – Teşekkür ederim, iyi günler ve kolaylıklar dilerim size. İç ses: Yaşasın özgüven, kahrolsun eziklik. Yine işe yaradı. (Sahneyi terk ederken Sevinç’e söyler) Verdim ağızlarının payını. Hoşça kalın Sevinç hanım. Görüşmek dileğiyle..
SEVİNÇ – Eminim öyledir. Görüşürüz. İç ses: Sert kayaya çarptılar. (Müdürün odasına girer.) Efendim şu an bekleyen yok. Ama internetten başvuru bir hayli. İç Ses: Anaaaaa, müdürün surat pancar gibi olmuş. Sen buna ne yaptın kız Arzuuuuu….
MÜDÜR - Baksanıza arkadaşlar ne diyeceğim. Şimdi listeyi elimize tutuşturdular. Nasıl olsa inisiyatifimiz yok. Mülakatı da adet yerini bulsun diye yapıyoruz. Bir yandan e imzaya geçip e parmak basacağız. Diyorum ki mülakatları da e mülakat şeklinde yapalım. Soruları e maillerine veya watsapla gönderelim, cevaplayıp dönsünler. Onları mı bekleyeceğiz, işimiz gücümüz var. Ne dersiniz? İç ses: E-mülakat, tarihe geçeceğim ilk uygulayan olarak.
MESUT - Mülakata ne gerek var. Yönetmeliği değiştirelim. Atayalım gitsin.
MÜDÜR - Yok ya, gelenleri en azından nerelerde görevlendirebiliriz, onu tespit edelim.
SEVİNÇ - İç ses: Öyle yapın valla, beni onlarla bir daha karşılaştırmayın.
MUTLU - Ön eleme yapalım o zaman.
MÜDÜR - İç ses: Ön elleme yapalım.
BAHTİYAR - Mülakata az kişi alırız, baskı da az olur.
MÜDÜR - Kriterler neler olmalı mesela?
SEVİNÇ - İç ses: birinci kriter cilveli olsun der şimdi
MÜDÜR - Referanslıları mutluluk uzmanı, referanssızları da mutluluk hazırlama kontrol işletmeni yani MUHKİ olarak görevlendirir, getir götür işlerine baktırırız. İç Ses: İşimize yarayacak olan kişilerin ricalarını yerine getirelim ki, onlardan bir şey istemek için onları da borçlandıralım.
MESUT - Haklısınız. İç Ses; Zaten derdin o. uyanık seni. hala koltuğunun derdinde.
BAHTİYAR - İç ses: Offff…Daha daha iç ses: içim dışım içses oldu bu ne yaaaaaaaaaa.
MÜDÜR - Şimdi e mail ile watsapla soruları gönderelim adaylara. Sevinç hanım, yaz şu soruları adaylara, e mail mi atıyorsun watsapla mı gönderiyorsun artık, hangisi olursa.
SEVİNÇ – (Laptopunu alıp müdürün masasının yanına bir sandalye çekip oturur. Yazmaya başlar.) Yazıyorum efendim,
MÜDÜR – 1. Zebranın çizgileri beyaz zemin üzerine siyah mı, siyah zemin üzerine beyaz renkte midir?
2.Suskunluk asaletten mi yoksa iki kelimeyi bir araya getirip de ifade etmekten acizlikten midir?
MESUT - 3.Sosyal medyada profil resmini Adriana Lima yapan birine çok güzelsiniz Hacer hanım diyen birine siz ne dersiniz?
BAHTİYAR – 4.Turnayı gözünden vuran keskin nişancı mıdır?
5. şeytanın bacağını kırınca topal olur mu?
MUTLU – 6.Bilgisayar klavyesinde hangi tuş olmak isterdiniz?
MESUT – 7.Dış görünüş önemli değil, önemli olan iç güzelliğidir diyenlerin uğur böceğini sevip hamam böceğinden tırsmalarına ne dersiniz?
MUTLU – 8.Düşünen adam heykelinin tımarhaneye dikildiği bir ülkeden düşünen adam çıkar mı?
MESUT – 9. On yıl sonra sizden bir CV isteseler, özgeçmişinize neler yazardınız?
MÜDÜR - 10.Deveyi ortopedik yatakta sırt üstü yatırsak hörgüçleri kaybolur mu? Yeter bu kadar soru. Sen hemen gönder bunları Sevinç Hanım.
SEVİNÇ - Tamam efendim.
MÜDÜR – Arkadaşlar Geri dönüşleri birlikte değerlendirmek üzere oturuma yarım saat ara veriyorum.
SEVİNÇ – Yolladım efendim, hepsinin e maillerine. İç ses: Ne biçim sorular bunlar ya. Ben de merak ediyorum nasıl cevaplar gelecek.
(Hepsi çıkar, müdür odasında yalnız kalır. Hemen telefona sarılır, Huri’yi arar. Sevinç kapıyı dinlemektedir.)
MÜDÜR - İç Ses: Huriiiiiii, kız baksana telefona….Alooo, Huri hanım… …Üzgünüm ya, arkadaşlar nuh dedi peygamber demedi, senin iş yattı. Ama ben elimden geleni yaptım. İç Ses: Öyle hemen oldu dersem kıymeti olmaz, biraz heyecan yaratayım….Üçü de hayır dedi, ne yapabilirdim ki tek oyumla.…. İç Ses: Milleti sevindirmenin yolu, önce eşeğini kaybettirip sonra bulduracaksın. Ah canımm nasıl da üzüldü. Neyse uzatmayayım şakayı.
Şaka şaka kız. Tamamdır senin iş…… Ne demek rica ederim…Ben de çok memnunum, birlikte çalışacağız. En yakınımda olacaksın….Sırdaşım, çok şey daşım olacaksın…..Baş başa kutlarız bunu……Ben seni alırım kuaförden, tamam.. İç ses: Huriiiimmm, meleğim benim..
SEVİNÇ – İç ses: Kart zampara. Birlikte çalışacakmış. En yakınında hem de. Sevinç sana yol göründü. Off yaaa, ağlamak istiyorum.
MÜDÜR – Sevinç hanım, ben biraz dışarı çıkacağım. Arayan soran olursa cepten ararsın. Döndüğümde e maillere bakarız. (Ellerini ovuşturarak çıkar.)
SEVİNÇ – Peki efendim. İç ses: Gidişin olsun da dönüşün olmasın, pis zampara. (O sırada sahneye Peri girer.)
PERİ - Sevinç merhaba şekerim, şöyle bir kahve içmeye uğradım. Bu arada mülakatlar nasıl gidiyor? Sevgili eşim Doktor Hakan beyin de size selamı var. (Zoraki bir gülümseme ile kırmızı ojeli elini uzatıp, elinin ucuyla tokalaşır.)
SEVİNÇ - Merhaba Peri hanımcım. Seninle kahve içmek doping olur bana da. Nasıl olsun kahveniz. İç Ses: Ben buna nasıl tahammül edeceğim ya..Hele havalara bak.
PERİ - Şekersiz olsun şekerim. Bu arada bir de falıma bakarsın artık. (O sırada Mesut sahneye gelir.)
MESUT –Peri hanım, kahvenizi benim odamda içelim.
PERİ – Memnuniyetle efendim. İç ses: Müdür sorularıyla zorlamıştı beni, belki Mesut bey işimi kolaylaştırır. Sevinçcim artık kusura bakma, seninle de sonra içeriz. Daha çooook ortamlarımız olacak, değil mi kız?
SEVİNÇ – Olsun sorun değil. İç ses: Hemen de satışa getirdi.. Mesut da ne konuşacaksa bununla? (Mesut ve Peri sahneyi terk eder. Neşe ve ardından Umut sahneye gelir.)
NEŞE – Merhaba Sevinç Hanımcığım, Ne oldu sonuçlar açıklandı mı? Umut beycigim merhaba, ne var ne yok, ne oldu bu sonuçlar... İçim sıkıldı... Benim deliliğimi tutturacaklar...
SEVİNÇ – İç ses: Hah bir siz eksiktiniz, gelin de kare tamamlansın iki taş çevirelim. Yok açıklanmadı. Hem biliyorsunuz sonucu, daha ne sonucu bekliyorsunuz ki?
UMUT - Neşe hanım, ben hep buralardaydım. (Kısık sesle Neşe’nin kulağına fısıldar.) Bir entrika, film çeviriyorlar ama hala çözemedim. Sonuçları açıklamadılar henüz...
NEŞE - Ya bu kadar lakayıtlık olmaz.. İç ses: Hımmm. Entrika he, alasını gösteririm onlara.
UMUT - Evet kesinlikle. Çok lakayıtlar, bir sonucu açıklayamadılar. İç ses: bu kadın, dobra kadın. Eğer ikimiz de kazanırsak ben anlaşırım bununla....
(Mesut’un sesi sahne arkasından gelir.)
MESUT – Şimdi bir toplantıya gideceğim Peri hanım. Sonra yine görüşürüz. İç ses: Nerden bela ettim başıma bunu ya.
PERİ - İç Ses: Basit toplantı hikayesi. Ama kurgu yanlış. Asistanın seni arayıp söylemesi lazımdı. Ama ona da zeki biri lazım. Ama şunu bilin. Derdim öyle asistanlık falan değil. Benim gözüm daha önemli yerlerde. Sizin gibi (Bir edayla elini uzatıp nazikçe tokalaşırken gözlerini kocaman açıp) Beni hafife almayın. İç ses: Neyse ki seninle aynı cephedeyiz.
SEVİNÇ - İç Ses: Sevgili doktorun yalaka eşi kendine hangi makamı uygun gördü acaba?
MESUT - Eminim yakışırsınız.. İç Ses; Sen de o koca olduktan sonra tabi ki gözün yükseklerde olur. Bak bak bir de bana aba altında sopa gösteriyor.
SEVİNÇ - İç Ses: Bu Mesut çok nazik adam ya. Bu kadın Mesut beyin yerine göz dikmiş olmasın. Gözleri fel fecir okuyordu. (Peri Sahneden çıkarken Safiye sahneye gelmektedir, omuz omuza çarpışırlar.)
SAFİYE - İç Ses: Ya bu Peri de oturup kocasının parasını yese ya. Biliyoruz kadın uzmanlarının paraları nasıl söğüşlediğini. Ya da gitse bir hayır kurumunda kendini oyalasa, eğlendirse. Kocası bununla ilgilenmiyor mudur nedir? Sonuçlar açıklandı mı diye bakmaya gelmiştim ben.
SEVİNÇ – Yok, henüz Safiye Tespit Sınavı sonuçları açıklanmadı. (Mesut’la birlikte gülerler.)
UMUT – Safiye Tespit Sınavı ne ya?
NEŞE – Sahi ya, o ne demek? İç Ses: Kişiye özel sınav mı yapılıyor nedir?
SAFİYE – Ne bileyim ben, öyle dediler. İç Ses: Şimdi gülünecek ne var bunda, söyleseler de ben de anlasam. Şu an kendimi bir İngiliz, bir fransız fıkralarında baş rol oynayan temel gibi hissediyorum.
MESUT – Safiye hanım, Allah iyiliğini versin. İç ses: Bunlarla çalışacağız, hey Allahım ya. (Gülerek sahneyi terk eder. Arzu sahneye gelir.)
ARZU – İç ses: Aaaa herkes buradaymış. Merhaba arkadaşlar.
SEVİNÇ – Merhaba Arzu hanım. Siz de sonuç öğrenmeye mi geldiniz, arkadaşlar gibi.
İç ses: Çulu buraya serdiler bunlar. Hepinizin listede adı vardı, daha ne sonucu öğreneceksiniz. Ama sanırım referanslarına pek güvenmiyorlar. Henüz belli olmadı sonuçlar, peşinen söyleyeyim.
ARZU – Tamam da, neden ses tonuna gerginlik mimikleri yüklüyorsun ki Sevinç hanım? Sözcükleriniz gülümsüyordu oysa. İç ses: Belki kızım sana diyorum gelinim sen anla taktiği ile diğerlerine laf sokuyordur.
SEVİNÇ – Yorgunluktan size öyle gelmiş olabilir Arzu hanım. İyiyim ben. İç Ses: Zeki kadın, kızdığımı anladı. Ama ne güzel ifadeler kullandı. Gerginlik mimiği. İyi ya bunu sık sık yaparım.
NEŞE – (Arzu’ya) Ben Neşe. Siz de mi mülakata girdiniz. İç ses: Ağzı acaip laf yapıyor kadının, komplekse girdim birden.
ARZU – Ben de Arzu, memnun oldum. Mülakata girdim, sizler gibi sonuçları öğrenmeye gelmiştim. İç ses: Pek bir fesat baktı, gözüm tutmadı bunu.
UMUT – Ben de Umut. İç ses: Pek bir havalı bu da ya. İnsana tepeden bakıyor adeta
ARZU – Memnun oldum Umut bey. İç Ses: Bu kadar çiçeğin içinde bir böceğin olması gerekirdi.
SAFİYE – Ben de Safiye.
SEVİNÇ – Bu sınav zaten Safiye’nin sınavı.
ARZU – Nasıl yani?
SEVİNÇ – Safiye Tespit Sınavı (Hep birlikte gülerler.)
ARZU – Hayırlısı olsun. Tespit yapılmış galiba.
SAFİYE –İç ses: Ay bir espri de ben yapayım, kasıntı demesinler. Hayatı tespit yaptım sallıyormuşuuuuummmm…
SEVİNÇ - İç Ses: Ne kadar kaçık varsa buraya üşüştü ya. Müdürlüğün adını mutluluk görünce mutlu olunacak sanıyorlar. (Müdür Sahneye gelir.)
MÜDÜR – Sevinç hanım, arkadaşlar ne bekliyorlar? İç ses: Koku almamıştır umarım
SEVİNÇ – Mülakat sonuçlarını merak edip gelmişler Müdür bey. İç ses: Iğğğğ, leş gibi kokuyor, ne içmiş bu ya.
MÜDÜR – İç ses: Karılar hamamına çevirmişler burayı. Size bildireceğiz arkadaşlar, burada beklemenize gerek yok. (Sahneyi terk ederler. Müdür odasına geçer.) Sevinç hanım, şu e mailin şifresi neydi, söyle hele, bakalım soruları cevaplayan olmuş mu? İç Ses: Başım da acaip ağrıyor, bu kafayla nasıl bakacağım ki e maillere… Of ya.. Ama, hayatımda böyle güzel bir yemek yememiştim. Huri de harikaydı. Sen ne ara öyle hazırlandın, O saç, o kıyafet, afet-i devran mübarek..
SEVİNÇ – (Müdürün yanına geçer. Elinde bir küçük kağıt vardır.) Buyurun efendim, müdürlüğün mail adresi ve şifresi burada yazıyor. Efendim, iyi görünmüyorsunuz, isterseniz gidip eve dinleniniz. Gözleriniz de alkol almış gibi kan çanağı. İç ses: Leş gibi de kokuyorsun
MÜDÜR – Çok mu belli oluyor. İç ses: Gözünden de kaçmamış.
SEVİNÇ – (Eline oda spreyi alıp sıkar.) Alkol kokusunu bastırır belki efendim. Yemek alkollüydü sanırım.
MÜDÜR - Yok ya yemek sayılmaz, iki lahmacun dürüm yedim, hepsi o. Demek ki soğan bozukmuş. İç ses: Yemez ya neyse.
SEVİNÇ - İç Ses: Sen git eğlen sonrada gel iki dürüm bilmem ne de, ben de yuttum.Dikkatli olmak lazım efendim maazallah zehirler insanı böyle bozukluklar.
MÜDÜR – İç Ses: Bir laf sokuyor ama, uğraşamayacağım şimdi. Neyse ben hele bir bakayım maillere.
SEVİNÇ – İç ses: Şu Mesutla Peri’yi bir gammazlayayım. Efendim, siz yokken Peri geldi, hani şu doktorun karısı, Mesut beyle odasında özel olarak görüştüler. Ne konuştuklarını duyamadım, ama Peri giderken, benim gözüm yükseklerde gibisinden sözler söylüyordu. Kesin bir işler çeviriyorlar. Bilginiz olsun istedim.
MÜDÜR – Hımmmm. Teşekkür ederim. İç ses: Bak şunlara ya, demek işbirliği ha. Gösteririm ben size. Gözün açık kulağın delik olsun yine. Bakalım ne çıkacak altından.
SEVİNÇ – Tamam efendim, hiç merak etmeyin. Uydu alıcılarım açıktır her zaman. İç ses: Bu bana puan kazandırdı. Sürdürmeliyim, Bazen de abartırım, aman ne olacak. (Sevinç çıkar yerine geçer.)
MÜDÜR - İç Ses: Hele e maillere bir bakayım, e mülakata katılan olmuş mudur? Ne çok gereksiz posta görünüyor, spam mı göndermişler gene…. Aaaaa e mülakat sorularını cevaplamış birileri…. Güzel birine benziyor bu, ama mailde resmi çok küçük, seçilmiyor. Dur şundan bir resim isteyeyim hele….e mülakat cevaplarınızı okuyorum. Bir de resim yollayın, son altı ay içinde çekilmiş olsun….Böyle söyleyeyim de resmi olarak gerektiğini düşünsün. Aklımı seveyim. Bir de boydan mayolu mu gönder mi deseydim acaba? Yok yok akıllı ol oğlum, abartma o kadar….Aha da geldi. Oooooo süpermiş ya. Pek de cilveli poz vermiş. Huri olmadığı zamanlar yerine bakabilir belki. Dursun kenarda.
SEVİNÇ – (Bilgisayarda oyun oynamaktadır.) İç Ses: Ay sıkıldım bu oyundan da…Offff ne sıkıcı bir gün….Hele bir bakayım maillere ben de. …Anaaaaaa, hınzıra bak hele. Adaylardan resim istiyor bir de.
MÜDÜR – İç ses: Şu e mailin şifresini keşke Sevinç’e vermeseydim… Ya açıp bakarsa… Neyse hemen sileyim resmi. Aha biri daha göndermiş. …Ama bu resim son altı ayda çekilmemiş gibi. Haziranda Temmuzda Ağustosta çekilmiş bir resminiz yok mu? ... Zarfı attık bakalım.
SEVİNÇ - İç Ses: Bikinili fotoğraf istiyor, ne yüzsüz adam.
MÜDÜR – İç ses: Boydan fotoğrafımı ne yapacaksınız diye soruyor, bak hele bak, gözüme sokacağım. Hanımefendi, görevlendireceğimiz departmanı belirlemek açısından gereklidir…. Boy farklılığı çalışanlarımızda kompleks yaratmasın. Mümkün olduğunca aynı boyda olanları bir araya getireceğiz…. Yedi mi acaba?
SEVİNÇ – İç ses: Amaaan bre deryalar….Boyuna göre iş he. Tabi haklı, kimse boyundan büyük işlere kalkışmasın.
MÜDÜR – İç ses: Anlamamışmış… Anlaşılmayacak ne var bunda? …Anladı da anlamazdan geliyor…Şimdiden emirlerime karşı çıkıyor. Sen görürsün, kapıya danışmaya oturtayım seni, soğukta yorgana sıcakta ayrana muhtaç edeyim de gör…Aha biri daha yazmış... Ne demiş bakalım….Torpil aramaya gerek var mı? ....Şuna cevap vereyim…. Önce bir fotoğrafınızı görelim sonra torpil işine bakarız…Heh he…Ne çabuk cevap verdi…Benden Aliye Rona karakteri bekleyin anca…Hımmmm…O zaman torpil aramaya devam…Bak hele cevaba… Oscarı kucakladığımda çok pişman olacaksınız….Bak seeeeeenn….
(Mesut, Mutlu ve Bahtiyar sahneye gelir.)
MESUT – Müdür bey yerinde mi Sevinç Hanım?
SEVİNÇ – Yerinde efendim. E mülakat cevaplarına bakıyor. İç ses: Kadın avına çıkmış.
MUTLU – Çok var mı cevaplayan?
SEVİNÇ – Var. Müdür bey adaylara mail atarak eksikleri de tamamlatıyor. E mail gönderilerini ben de görüp takip ediyorum.
BAHTİYAR – Nasıl yani? Bakayım hele.(Sevinç’in bilgisayarına bakar.) İç Ses: Abooo, ya bu işi bayağı ilerletmiş. (Güler.)
MESUT – Ne gülüyorsun, hayırdır?
BAHTİYAR – Hele bakın neler yazmış. (Üçü de merakla monitöre bakar.)
MESUT – Sevinç hanım, sen bunları kaydet, gün gelir lazım olur. İç ses: Yakacağım çıranı Abidin.
MUTLU – Ya adamın özeline niye burnunuzu sokuyorsunuz?
MESUT – Ne özeli ya, bu kurumsal mail adresi. Kendi kişisel mailinde ne halt karıştırırsa karıştırsın. Ama kurumsal hesaplarda böyle olur mu?
BAHTİYAR – İç Ses: Bak hele, müdür hemşerisi diye nasıl da koruyor. Neyse geçelim arkadaşlar. (Odaya girerler.)
MÜDÜR – Hoş geldiniz arkadaşlar. Ben de e mülakat cevaplarına bakmaya çalışıyordum.
MESUT – Evet, gördük, milletten boydan resim ile istiyormuşsunuz yazışarak.
Müdür - Ne yazışması ya. Eyvah yeğenim girmiştir e maile. Bak sen sıpaya. Sakıncalı durum var mı acaba? Varsa silelim onları. İç ses: Tahmin etmeliydim ya gözünden bir şey kaçmayacağını. Yedi mi acaba yalanımı? Sevinç de hemen yumurtlamış. Sen bittin Sevinç.
BAHTİYAR - Hıııı öyle mi Müdür bey…İç Ses: Biz de yedik. Son zamanların iyi bahanesi bu da. Yeğenim girmişmiş. Sen her haltı ye, sonra da yeğenine at suçu.
MESUT - İç Ses: Yeğenin de sana benzemiş,.zampara ailesi.. Yakında bizim müdürlük brezilya dizilerine döner..
MÜDÜR – İç ses: (e maillere bakar.) Hımmmm, hımmmmm....Hatta hımmmmm...Hım hım hım da hım hım yar. (Sevinç yüksek sesle söyler. Sevinç hanım, bunlardan bir de son altı ay içinde çekilmiş resim de iste. İç Ses: Hele bir bakalım (gevrek gevrek güler)
SEVİNÇ - Peki efendim. İç Ses: Senin istediğin gibi boy ve bikinili mi olsun? Cevap veren kadın sayısı müdürüme az geldi herhalde?
MÜDÜR – Ben yokken arayan soran gelen giden oldu mu arkadaşlar? İç Ses: Hele Bakayım Peri’yle görüştüğünü söyleyecek mi? En güzel savunma saldırıya geçmektir. Şimdi kıvran bakalım Mesut bey
MESUT – Abi..Müdür bey sizin haberiniz olmadan görüşme yapmam şahsen ben. Olsa da ilk sizi bilgilendiririm. İç Ses; Kesin bu Sevinç bir şeyler çıtlattı. Şu Sevinç’le bir an önce konuşayım ben.
MUTLU – Beni arayan olmadı. İç Ses: Neden şüphelendi ki acaba? Var bir şeyler, var var…
BAHTİYAR – Beni de arayan olmadı. İç Ses: Ben zaten burada zurnanın son deliğiyim, kim arar ki?
MÜDÜR – Peki. İç ses: Gözüm üzerinde olacak Mesuuuut.
(Sevinç’in telefonları susmak bilmez)
SEVİNÇ – (Telefonu her açışında.) Henüz açıklanmadı. …. (Telefonu kapatır, tekrar çalar.) Henüz açıklanmadı… (Telefonu kapatır, tekrar çalar.) Ya kardeşim açıklanmadı diyorum ya, ne anlamaz insanlarsınız..Açıklanınca listeyi duyurucağız...İç ses: Şu sonucu açıklasalar da telefonum sussa ya, papağan gibi oldum valla. En iyisi müdüre söyleyeyim bunu. (Müdürün yanına girer. Efendim arayan arayana, sonuçları soruyorlar, ne diyeyim?
MÜDÜR – (Yardımcılarına döner.) Arkadaşlar, biliyorsunuz Sevinç hanım, kurulduğumuz andan beridir sürekli koşturuyor verdiğimiz görevleri de en iyi şekilde yerine getiriyor. Maaşında iyileştirmeyi hak ediyor bence ne dersiniz?
SEVİNÇ – Görevimiz efendim. Teveccüh ediyorsunuz. Ne mutlu tarafınızdan takdir edilmek. İç ses: Aha maaşa zam, işe son noktasına geldik. Şu an kendimi eşiyle memlekete giderken arabanın ön koltuğunu kaynanasına kaptırmış yeni gelin gibi hissediyorum.
MUTLU – Takdiriniz nedir Müdür bey? İç ses: Keyfine göreyse biz de nasiplenelim.
MÜDÜR – Diyorum ki, Sevinç Hanımı da uzman yapalım, maaşı da artar. Hem hizmetlerinden daha etkin yararlanır müdürlüğümüz. İç ses: Huri’ye yer açmalıyım olum.
MESUT – Atayalım gitsin. İç ses: Huri’yi yanına alacak ya, Ulan var ya, ne uyanıksın.
BAHTİYAR – Bence usulen de olsa mülakata tabi tutalım.
MÜDÜR – İyi o zaman Bahtiyar bey, ilk soruyu da sen sor.
BAHTİYAR - En çok eşek yavrusu nerde bulunur?
SEVİNÇ – tabi ki SPA merkezinde.
MUTLU - Kitap okuyan biri ne zaman ölür?
SEVİNÇ - Satır başına gelince.
MESUT – Kurumlar eleman alırken adaylardan neden boydan resim isterler?
MÜDÜR – İç ses: Vay puşt. Soruya bak. Aklınca laf sokuyor.
SEVİNÇ – Boylarından büyük işlere kalkışmasınlar diye.
MÜDÜR – Sevinç hanım, cevapların çok güzel, sana da hayırlı olsun. İç Ses: Terfi Boylum El Yazmalım.
SEVİNÇ – İç Ses: Terfi neydi?
MÜDÜR – İç Ses: Terfi emekti, terfi sınavdı, terfi makamdı, mevkiydi.
SEVİNÇ – İç Ses: Sınava girersem bir daha kurtulamam
MÜDÜR – İç Ses: Ziyanı yok, bulunduğum yerde çalışırsın
SEVİNÇ – İç Ses: Sınava girdiysem günah mı?
MÜDÜR – İç Ses: başka yere göndersem gider mi?
SEVİNÇ – İç Ses: kazandım işte atasana beni.
MÜDÜR – İç Ses: yaşasın kurtuluyorum bundan
SEVİNÇ – İç Ses: Terfi aldım, sıcacıktı, maaşım avucundaymış gibi
MÜDÜR – İç Ses: Elveda terfi boylum el yazmalım.
MÜDÜR - Şimdi mülakata aldığımız adayları mülakatı geçtiklerini ilan et. Listenin başına da kendi adını yaz. Bize de birer espro, expo, epsilo..İç ses Neydi ya o…
SEVİNÇ – Expresso. Ay ben de yanlış söyledim, espresso..
MÜDÜR – He işte ondan getir içelim.
BAHTİYAR – Benimki açık olsun. (Hep birlikte gülerler.)
MÜDÜR – E mülakata cevap verenleri de MUHKİ kadrosuna atarız. İçlerinde zeki, çevik aynı zamanda becerikli olanları uzman yaparız.
BAHTİYAR – İç ses: Güzel, alımlı, cilveli olanları demek istiyor. Ulan şu içses ne güzel bir şey, kafandan geçenleri senden başkası bilmiyor.
SEVİNÇ – Eveeet, liste de tamam. (Sahnenin arkasına elinde bir kağıtla gider, boş döner. Müdürün yanına bilgi vermek için girer. O sırada fondan sesler duyulur.)
MÜDÜR – Hayrola nedir bu bağrış, çığrış? (Sevinç, odadan çıkıp sahnenin arkasına doğru gider ve geri döner.)
SEVİNÇ – Efendim, mülakat sonuçları büyük bir kitleyi memnun etmemiştir. Homurdanmalar, söylenmeler, bağrış çığrış bu yüzden. Sizi protesto ediyorlar.
MÜDÜR – Haydaaa…. Milletin ayağının altına altın döşesen on dört ayar diye gene kusur bulurlar. Ne söylenip duruyorsunuz. Kaptınız işi işte. (Fondan değişik tonlarda sesler yükselir.)

ADİL ATAMA ADİL KONTENJAN
BENİ BEKLE ANNE BİRLİKTE ATANIRIZ
MUHKİLER ATANMAK İSTİYOR
BASTONLA ATANMAK İSTEMİYORUM
ADALETLİ ATAMA İSTİYORUZ
LİYAKATLI ATAMALAR İSTİYORUZ.
KAŞINA GÖZÜNE, REFERANSINA GÖRE YAPILAN ATAMALARA KARŞIYIZ.
MÜDÜR İSTİFAAAA, MÜDÜR İSTİFAAAA...
(SESLERİ, BAĞRIŞMALARI SÜRER)

PERDE İNER.

İKİNCİ PERDE

Dekor: ilk perdedeki dekora ilaveten sahnenin bir tarafı ofis görünümüne dönüştürülmüştür.
(Perde açıldıktan sonra müdür sahneye gelir ve odasına geçer. Bilgisayarına bakmaya başlar. iç ses: Hele şu MUHKİ’lerin yarım kalan cevaplarına bir bakayım… Bu da daha güzelmiş ya, keşke departmanlardan birine bunu görevlendirseydim….. Aaaa bu da fena değilmiş. Oooooo bunu nasıl kaçırmışım.. Mutluluk Müdürlüğünde çok mutlu olacağım, çooooook....
(Huri sahneye gelir, sağa sola baktıktan sonra yavaşça müdürün odasının kapısını açar.)
HURİ – Müdürüümmmm.
MÜDÜR – (Heyecan ve mutlulukla kalkar yerinden) Huri hanıııııımmm.. Hoş geldin. (Sarılır.) İç Ses: Of ya, taş gibi kadın.
HURİ - Hoş buldum efendim. Nasılsınız, yorgunluğunuzu atabildiniz mi? İç Ses: Yüzü gülüyor müdürcüğümün.
MÜDÜR - İyiydim ama, seni gördüm süper oldum. İç Ses: İnsan senin yanında kendini yorgun hisseder mi hiç, Hurişimmmm… Hastayım kız sana (iç sesin volümü yüksek çıkar, Huri hastayım sözünü duyar)
HURİ - Hasta mısınız efendim? İç ses: Bana karşı boş değil ya.
MÜDÜR – Yoooo, hasta değilim. İç ses: Hastayım evet, sana hastayım. Huriş hastalığı. Bu hastalığı ben buldum. Tıp dalında nobel bile alırım. Yemekten kimseye bahsetme. Ama harikaydı, teşekkür ederim ayrıca. Akşamki yerde bir yemek daha yiyelim. Ama bu kez hesaplar benden ona göre. Yoksa gelmem. İç Ses: Çaktırmadan yemek daveti de yaptım.
HURİ – Size hayır diyebilir miyim efendim. İç ses: Ay çok güzel ya. inanıyorum bu müdürlükte ve bu müdürle ben çok mutlu olacağım.
MÜDÜR – Demiştim sana, en yakınımda olacaksın. Yönetici Asistanısın artık. İç ses: Yani benim asistanımsın, beniiiiim.
HURİ – Beni çok memnun ettiniz efendim. Sizin yakınınızda ve hatta yanınızda olmaktan çok mutluluk duyacağım. İç Ses: Ay ben bu adama aşık mı oldum ne.
MÜDÜR –Ya da işi kırıp gideriz. Birlikte çıkmayalım ama, dedikodu olmasın. Sen erken çıkarsın İç Ses: Kendimizi sağlama alalım değil mi?
HURİ – Siz nasıl uygun görürseniz efendim. İç Ses: Erken çıkar kuaföre giderim, biraz süslenirim. (Sevinç şarkı söyleyerek sahneye gelir.)
SEVİNÇ – Bir tek dileğim var mutlu ol yeteeeer…(Müdürün kapısını tıklatmadan açar.) Pardon efendim. İç ses: Ooooo, yakınlık başlamış bile.
MÜDÜR – Pek keyiflisin Sevinç Hanım. Daim olsun. İç ses: Tabi aldın terfiyi, keyiflenirsin.
SEVİNÇ – Sayenizde efendim. İç ses: Şirin görünmeye çalışma hiç, pis zampara. Size de hayırlı olsun Huri hanım?
HURİ – Teşekkür ederim Sevinç hanım. İç ses: Pek bir dil ucuyla söyledi. Beni hiç sevmedi bu kadın ya.
SEVİNÇ – İç ses: Nasıl da kasılıyor, sanırsın müdür bu olmuş.
MÜDÜR – Yardımcılarıma çağır. Görevlendirmelerimizi de yapalım. Ahali mutluluk bekliyor bizden, geciktirmeyelim.
SEVİNÇ – Peki efendim. İç Ses: Bakalım nasıl mutluluk vereceksiniz.(Sevinç çıkarken, Huri de ayağa kalkar.)
HURİ – İzninizle ben de çıkayım efendim. İç ses: Nasıl olsa daha çok baş başa kalacağız.
MÜDÜR – Tamam Huri hanım. (Sevinç, ardından Huri müdürün odasından çıkar.)
SEVİNÇ – Huri hanım, siz oturun ben müdür yardımcılarını çağırayım. (Sahnenin arkasına gider ve kısa sürede döner. Ardından Mesut, Mutlu ve Bahtiyar gelir, müdürün yanına geçerler.)
MÜDÜR – Hoş geldiniz arkadaşlar. Şu görevlendirmeleri yapalım diye çağırdım sizi. Kim kimi isterse seçsin. İç Ses: Huri hariç.
MUTLU – Ben, Umut’un Moral Motivasyon, Arzu’nun Entel Dantel departmanlarında değerlendirilmelerini öneriyorum.
MESUT – Peri İyilik Sağlık departmanında değerlendirilmeli. Nabız yoklayabiliyormuş ya pardon ölçebiliyormuş ya.
BAHTİYAR – Neşe Neşelendirme departmanında olabilir. Sevinç de çok yoruldu, yan gelip yatsın biraz. Safiye de ıvır zıvır işlere bakar.
MÜDÜR – İç ses: Aferin yardımcılarıma, hem iyi analiz yapmışlar, hem de Huri’ye dokunmadılar.O zaman Huri’yi de Yönetici Asistanı yapalım.
MESUT – İç Ses: Zaten tek hedefin bu değil miydi. (Neşe, Arzu, Umut, Safiye sahneye gelir. Sevinç eliyle sus işareti yapar.)
SEVİNÇ – (Kısık sesle) Arkadaşlar, sesinizi çıkarmayın, içeride kozmik görüşmeler yapılıyor. (Sahnedekiler sessizce oturur. Bir birleriyle kaş göz hareketleriyle selamlaşır. Bir birilerine şirinlik, şımarıklık yaparlar.)
MÜDÜR – Altı Mutluluk Uzmanımız, buna karşılık on iki departmanımız var. Her uzmanı biri asaleten biri de vekaleten iki departmanda görevlendirelim. MUHKİ’lerin içinden seçeriz sonra. Uygun mudur sizce de. (Başlarıyla onaylarlar.) O zaman yazalım. (Listeyi eline alır, arkalarında Yardımcıları ile odadan çıkar, uzmanlara listeyi okur.) Evet arkadaşlar, birimlerinizi belirledik. Müdür yardımcılarınız ne yapacağınızı söyleyeceklerdir.
BABA DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ Mutlu bey
-Umut: Moral Motivasyon Departmanı: (Asaleten)
-Umut: İyilik Sağlık Departmanı: (Vekaleten)
-Arzu: Düş İşleri Departmanı: (Vekaleten)
-Arzu: Entel Dantel Departmanı: (Asaleten)
YAVRU DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ Mesut Bey
-Sevinç: Yan Gelip Yatmaya Teşvik Departmanı: (Asaleten)
-Sevinç: Gaza Getirme Departmanı: (Vekaleten)
-Neşe: Neşelendirme ve Mutluluk Bulaştırma Departmanı: (Asaleten)
-Neşe: Can Sıkıntısı Giderme Departmanı: (Vekaleten)
CAMİ AVLUSUNA BIRAKILAN DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ Bahtiyar Bey
-Peri: Şapkadan Tavşan Çıkarma Departmanı: (Asaleten)
-Peri: Üfürükten Tayyare Departmanı: (Vekaleten)
-Safiye: Çöp Çatma Departmanı: (Asaleten)
-Safiye: Ivır Zıvır Departmanı: (Vekaleten)
ÖZEL DEPARTMAN
-Huri: En özel departman: (Asaleten)

SEVİNÇ - İç Ses: Huri asistan oldu he. Amaaan olursa olsun, ben de bıkmıştım bu adamla çalışmaktan zaten. Egosu yüksek insanlardan az uzak kalırım kafam rahat olur en azından. Müdürüm teşekkür ederim, beni de ödüllendirmişsiniz. İç Ses: Adam beni başından atmak için oraya atamış. Tabi kendisi Huriciğiyle baş başa kalacak ya neyse… Şu an kendimi çatıya saklanmış eski radyo gibi hissediyorum.
MÜDÜR - Sevinç hanım, çok hizmetini gördüm. Ödülü hak ettin. Bundan sonra departman sorumlusu olarak hizmetlerinden yararlanmaya devam edeceğim. Şimdiye kadarki hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim. İç Ses: Terfi ettirerek kurtuldum, oh be...
NEŞE – Tam yerinde çalışacağım. Ay çok teşekkür ederim müdür bey. İç Ses: Ayşe Fatma Hayriye haydi çifte telliye ohhh ohhh (Kendi etrafında dönerek çifte telli oynamaya başlar)
MESUT – Müdür bey ben arkadaşları alıp geçeyim odama konuşalım. İç Ses: Şu an kendimi snickers yememiş tüylü bamya gibi hissediyorum
MÜDÜR – Tamam Mesut bey. Hayırlı olsun arkadaşlar, başarılar diliyorum. (Mesut, Sevinç ve Neşe sahneyi terk eder.)
UMUT - İç Ses: Vuhuuuuuuuuu baba departmanlardan motivasyon departman sorumlusu olmuşum. Sizi bir motive edeceğim ki göreceksiniz. Şu an kendimi izleyenlere tavsiyelerde bulunan kamu spotu gibi hissediyorum
ARZU – İç ses: Entel dantel işleri sorumlusu olmuşum. Nasıl belirledilerse. Aman neyse şimdilik susayım. Ödüm kopuyordu asistan yapacak diye. Bakışlarıyla yiyecekti nerdeyse beni. İç sesim sen de sus.
MUTLU – Ben de geçeyim müdür bey. İç Ses: Şu an kendimi tüm İstanbul’un asayişinden sorumlu komiser rıza baba gibi hissediyorum.
MÜDÜR – Tamam Mutlu bey. Umut bey, unutma motivasyon. Arzu hanım, projeler bekleyeceğim senden.
MUTLU - Gelin arkadaşlar. (Umut ve Arzu ile birlikte sahneyi terk ederler.)
BAHTİYAR – Bizde geçelim arkadaşlar. İç Ses: Ben bunlarla çalışacağım he. Al birini vur ötekine. Şu an kendimi sekizinci çocuğu da kız doğmuş aşiret ağası gibi hissediyorum.
MÜDÜR – Tamam geçin Bahtiyar bey. Hayırlı olsun, başarılar diliyorum. İç Ses: Safiye sessiz ama, Peri’nin bakışları fena. Memnun olmadığı belli.
PERİ – İç ses: Bu ne ya, şapkadan tavşan çıkarma. Adında bile meymenet yok. Klasıma yakışır mı bu benim. Of yaaa.. Şu an kendimi devesi ölmüş arap gibi hissediyorum.
SAFİYE – İç ses: Ivır zıvır he, çöp atma he…Beni salak yerine koyun siz. Gösteririm ben size, çöpü de atmayı da çatmayı da… Şu an kendimi lüks apartman dairesinin balkonuna konulmuş turşu bidonu gibi hissediyorum. (Bahtiyar Safiye ve Peri sahneyi terek eder.)
MÜDÜR – Huriiiiiiii….Kaldık baş başa. Gel geçelim odama, istikşafi yapalım. İç ses: Hurişimmmmm benim.
HURİ – Peki efendim. İç ses: Oh be nihayet baş başa kaldık. Karizma müdürüm benim.(Müdürün odasına geçip otururlar.) Şu an kendimi ağırlaştırılmış muhabbet cezasına çarptırılmış mahkum gibi hissediyorum.
MÜDÜR – Demiştim sana, sen benim en yakınımda olacaksın. Nasılmış ama..
HURİ – Evet demiştiniz. Ama ne bileyim, Peri’den de Arzu’dan da çekiniyordum, onları alırsın diye. Kadın kısmı işe karışınca işiniz planladığınız gibi gitmeyebilirdi. İç Ses: Neşe ile Safiye’yi ’ de demiyorum henüz. Ön yargılı demesin.
MÜDÜR – Buranın yöneticisi benim, onlar değil. İç Ses: Çekindiğine göre onlarda benim fark etmediğim bir şey var, bir dahaki sefere daha dikkatli bakarım.
HURİ – İç Ses Söylesem mi acaba, ters teper mi? Aman içimde kalacağına, ben dert edeceğime o etsin. Şeyyyy müdürüm, size bir şey demek istiyorum ama bilmem dinler misiniz?
MÜDÜR - Tabi ki söyleyebilirsin: İç Ses: Bakışından anlıyorum, benden etkilendi, benim gibi heyecanlanıyordur.
HURİ – İç Ses: Çok uzatmadan söyleyip çıkacağım. Şeeyyy.. Belki siz de farkındasınızdır, sizi gördüğüm ilk günden beri hep aklımdasınız. Nasıl anlatsam bilemedim. İç Ses: Yüreğime, tam şurama oturmuşsunuz. (O sırada ayak sesi duyulur.)
MÜDÜR – (Panik halde) Tamam şimdi git, gelen hele bir gitsin konuşuruz bunu. İç ses: Ulan sırası mıydı ya. Hangi münasebetsiz bu. (Huri kalkıp hızlıca kapıya doğru gider, o an Safiye içeri girer. Huri çıkar.)
SAFİYE – Yaaaa müdür bey, herkes benle dalga geçiyor. Çöpçü diyorlar, çöp attırdılar. Bu nasıl uzmanlık yaaa (Ağlamaklı olur) Bölümümü sevmedim ben.
MÜDÜR - Çöp atma değil Safiye hanı, çöp çatma. İç ses: Bu salak beni öldürecek ya gülmekten. İyi almışız. (Güler)
SAFİYE – Çöp attırdılaaar amaaaaa. O arada cebinden bir yüzük çıkarır. Bakın bunu da çöpten buldum. Sorsam herkes benim diyecekti. En iyisi size vereyim dedim, siz sahibini bulur verrsiniz.
MÜDÜR - (Yüzüğü alır, inceler.) İç ses: Bunu Huri’ye veririm sonra. Hediye aldım derim. Şimdi versem sahibi çıkabilir. Biraz bekleyeyim. (Yüzüğü masanın üstüne bırakır.) Tamam Safiye hanım, birazdan toplantı yapacağım. O zaman uzmanlarımıza sorarım, yerini beğenmeyen varsa becayiş yaparsın.
SAFİYE – İç Ses: Becayiş ne, bana özel yeni departman mı acaba? Ne acayip iş? Neyse, anlamış gibi yapayım. Tamam müdür bey. Kurtarın beni bu dalga geçmelerle. (Safiye çıkar, müdür Huri’yi çağırır.)
MÜDÜR – Huri hanım biraz gelir misin? İç Ses: Yüzüğü armağan edeyim. Yok, akşam yemekte armağan ederim daha iyi, yemek sonrası için de yatırım yapmış olurum. Heh he..
HURİ – Buyurun efendim. (Kırıtarak, sırıtarak müdürün yanına gelir.)
MÜDÜR – Bir şey söyleyecektin yarım kaldı. İç ses: İnşallah başka bir münasebetsiz gelmez.
HURİ – Sizden çok etkileniyorum ben müdürüm. İç ses: Oh be, şimdi o düşünsün, rahatladım.
MÜDÜR - Offffff Huri offfff, hele bir de bana sor. Seni ilk gördüğüm anda felektrik çarpmış gibi oldum. İç ses: Felektrik de uydu ha.
HURİ - Aman Allahım, kalbim, kalbim..İç ses: O da bana karşı boş değilmiş
MÜDÜR - İç Ses: Ne iç sesi ya, iç ses mi kaldı, hepsi dış ses (yerinden kalkıp Huri’nin yanına gelir ve ellerini tutar.) Huriiiiiiiimm. (Öpmek isterken Huri civeli bir şekilde kaçar.)
HURİ – Naapıyorsuuuuun. Bir gelen olur. İç ses: İştahını sonraya sakla müdürcüüüüm.
MÜDÜR – İç sesini duydum, duydum…O zaman bunlara iş vereyim, kaçalım biz.
HURİ – Bayanlara fazla yüz verme ama bak. İç ses: Yolarım saçlarını hepsinin..
MÜDÜR - Sen onlara takılma minik kuşum. Ben onlarla canlı odada çay içmiyorum ki. Bak seninle yemeğe bile çıktım. İç ses: Müdürlük değil sanki evlendirme programı peeeeh. (Kur yapmalar bitince müdür sadede gelir.) Şimdi haber ver arkadaşlar toplansın bir konuşma yapayım, sonra kaçalım. İç Ses: Kulis oluşturalım bakalım, biraz gaz vereyim de, neler oluyor bitiyor müdürlükte bilgim dışında kalmasın.
HURİ – Kısa tut ama, kuaföre gideceğim daha. İç Ses: Aklını başından alacağım senin.
MÜDÜR – İç ses: Aklım gitti zaten başımdan Hurişimmm. Tamam, tamam.
(Huri çıkar, sahnenin arkasına gider, az sonra gelir. Ardından Mutlu, Mesut ve Bahtiyar gelir.)
Hoş geldiniz arkadaşlar, Birazdan bir toplantıya gideceğim. Çıkmadan biraz istikşafi yapalım dedim. Safiye görevinden memnun değilmiş. Herkes çöp işleri sorumlusu diye dalga geçiyormuş. Var mı başka memnuniyetsizliği olan?
MUTLU – Benim uzmanlarım memnunlar.
MESUT – Benimkiler de..Tam yerine düştük diyorlar.
BAHTİYAR – Peri de memnun değil. Mutlu beyin departmanlarından birini istiyormuş. İç ses: Mutlu’nun da bokunda boncuk var sanki, herkes onu istiyor. Ulan müdür bana verdiğin bölüme bak, cami avlusu..
MÜDÜR – Becayiş yaparız isteyen olursa dedim Safiye’ye. Hele siz de dinlersiniz olmazsa. İç ses: Ama siz dinlemeyin ya, üstüne beş koyarsınız. En iyisi ben hepsiyle tek tek görüşeyim. Neyse siz boş verin takdir müdür beyindir dersiniz, bana yönlendirirsiniz, çok fazla çıngar çıkarırlarsa.
MESUT – İsterseniz şimdi toplanalım, herkes eteğindeki taşı döksün.
MUTLU – İyi olur bence de. Görev tanımlarını da yaparız.
BAHTİYAR – Görevleri ile ilgili proje üretmeleri bilgisini de iletmiş oluruz.
MESUT – Mutluluk nedir, onu tanımlasınlar mesela?
MUTLU – Çalışanları işten soğutan nedenleri tespit etsinler, bu nasıl çözümlenir fikir üretsinler.
BAHTİYAR – İç ses: Cami avlusuna koyarsan çalışan tabi ki soğur. Tam benlik konular bunlar. Bence de bu konu güzel.
MÜDÜR – Huri hanım, uzmanlarımızı da çağırır mısın?
HURİ – Peki efendim, (Sahnenin arkasına gider gelir. Ardından uzmanlar gelir.) Uzmanlarımız hazır efendim.
MÜDÜR – Hadi gidip konuşalım bakalım. (Odadan dışarı çıkarlar. Uzmanlara hitaben konuşmaya başlar.) Arkadaşlar görevlendirmelerinizi yaptık. Şimdi sıra ne yapacağınıza geldi. Ama önce yerini beğenmeyen var mı, ya da verimli olabileceği daha farklı departman düşünen var mı? Safiye hanım memnuniyetsizliğini dile getirdi.
SEVİNÇ – Ben yerimden memnunum, kısa sürede terfi bile ederim. İç ses: Ohhh yan gel yat.
UMUT – Ben de memnunum. Daha önceki iş deneyimlerim de bu yöndeydi. İç ses: Acaip motive edeceğim sizleri.
NEŞE – Departmanım benim de sosyo kültürel yapıma uygun. İç ses: Ay baksanıza içim dışım kıpır kıpır.
ARZU – Ben henüz konsantre olamadım. Entel yanımı ortaya çıkarmaya çalışacağım. İç ses: Danteli olmayaydı iyiydi.
PERİ – Ben şapka tavşan tayyare üçlemesini klasıma yakıştıramadım. Bilgimi, birikimimi, donanımımı gösterebileceğim bir alan değil. Ana Departmanlar adında yeni bir bölüm açmanızı ve başına da beni getirmenizi istiyorum. Sağlık önemli. Baba departmanlardan İyilik Sağlık Departmanını alır yanına da iş sağlığı diş sağlığı diye departmanlar kurun. İç ses: Ben bu yaştan sonra kimsenin ağız kokusunu çekemem.
MÜDÜR – İç ses: Yavaş gel, yerler yaş.
PERİ – Eğer gücümüz yetmez diyorsanız buna, ben yukarıdan yaptırırım.
BAHTİYAR – İç ses: Oha yani. Bir müdüre böyle söylenir mi? Yeni nesil açık sözlülükle patavatsızlığı hep karıştırıyor. (Herkes şaşkınlıkla Peri’yi izlemektedir.)
HURİ – İç ses: Saçlarımı bu kez perma mı yaptırsam? Mavi elbise giyeyim bu kez. Bir de yüksek topuk.
MESUT – İç ses: Beni hafife almayın derken bunu kastediyormuş. Korkular ulan bundan.
ARZU – İç ses: Bir kadın olarak takdir ettim kendisini ifade etmesini. Ama, fazla uçtu.
NEŞE – İç ses: Biz bunun yanında pek pısırıkmışız ya. Müdür buna çektirir.
SAFİYE – İç ses: E anacım git kocanın yardımcısı ol sen de. Niye buraya gelip başkasının hakkını yedin.
UMUT – İç Ses: Kadın da ego tavan yapmış anasını satayım. Bulmuş bunuyor.
MUTLU – İç ses: Mesut düşünsün, iyi ki bana bağlı değil.
MÜDÜR – Peri hanım, size ne görev verildiyse onu yaparsınız. Dışarıda binlerce, milyonlarca kişi var yerinizi dolduracak.
PERİ – Benim yerim doldurulamaz müdür bey. Göreceksiniz, göstereceğim size. (Sinirli bir şekilde çıkar.)
MÜDÜR – Ben size çıkın demedim, derhal geri dönün. İç ses: Ne şirretmiş bu ya.
PERİ – Sinirim geçsin gelirim, daha fazla kırıcı olmayayım.
MÜDÜR – Neyse arkadaşlar, bazı öneriler var. Onlar üzerinde düşünüp projeler hazırlamanızı istiyorum. Şimdi soruyorum size, sırayla beyin fırtınası yapalım. Çalışanları işten soğutan sebepler nelerdir? Huri hanım siz de not edin lütfen. (Huri bilgisayara yazar.)
MESUT – Ben başlıyorum. Amacı olmayan işler
BAHTİYAR – Yarım kalan projeler
MUTLU - Ekip üyeleri arasındaki uyumsuzluk ve huzursuzluk
ARZU - Empati yoksunu yöneticiler
UMUT - Takdir edilmeme
NEŞE - Yöneticinin mesafeli olması, yönetimin otoriter ve agresif olması
SAFİYE - Çalışanların fikirlerinin dikkate alınmaması
MÜDÜR – Tamam, şimdi bunları nasıl önleriz diye birer çalışma yapmanızı istiyorum. Şimdi gidebilirsiniz. Mesut bey, çalışmalara Peri hanımın katılmasını da sağlayın. (Herkes sahneyi terk ederken, Müdür Mesut’u çağırır.) Mesut bey siz biraz gelir misiniz. (Odasına geçerler.)
MESUT – İç ses: Kesin Peri’yi harcayayım diye beni tetikçi yapacak.
MÜDÜR - Mesut bey, birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha karizmatik olduğun için seni kendime daha yakın buluyorum. Biliyorsun ben eleştiri ve öneriye açık bir idareciyim. Departmanlar yetkilisi olarak her şeyi yapma yetkisi veriyorum sana. Sadece bilgim ve onayım dışında bir şeyler gelişmesin. Çünkü ben senin aldığın ve uyguladığın kararların ne olduğunu bilmezsem, destek olamayabilirim. Bu yüzden alacağın kararları uygulamaya koymadan evvel benimle paylaşırsan çok başlılık algısını da önlemiş oluruz. İç ses: Buranın horozu benim, öyle kafana göre icatlar çıkarmak yok. Bu herifin benim yerimde gözü var. Attığı her adımı bilmem lazım. En iyisi sevinç takip eder bunu.
MESUT – İç ses: Mesaj alınmıştır. Her şeyi senle paylaşırım, Tamam Müdür bey. Ben bakayım arkadaşlar ne yaptı.
MÜDÜR – Tamam. Geçerken, Mutlu beye söyler misiniz bana gelsin. (Mesut çıkar.)
HURİ – Ne zaman çıkacağız, İç ses: Daha kuaföre gideceğim.
MÜDÜR – Tamam canım, sen çık. İstersen seni kuaförden alırım.
HURİ – Tamam o zaman, ama fazla da acele etme, oralarda beklemeni istemem. Kuaförde işim uzun sürebilir.
MÜDÜR - (Türkü söylemeye başlar) Akşama geleceğiiiiim, akşama geleceğim, anahtarlar neredeeeee
HURİ – (Oynayarak eşlik eder.) Tavuk da pişer tenceredeeee, anahtarlar penceredeeee (Gülerek ve oynayarak çıkar ve sahneyi terk ederken Mutlu müdürün yanına gelir.)
MUTLU – İç ses: Oh, keyfe bak. Buyurun müdür bey, beni çağırmışsınız.
MÜDÜR - Mutlu bey, birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen hemşerim olduğun için seni kendime daha yakın hissettim. O yüzden en baba departmanları sana bağladım. Biliyorsun ben eleştiri ve öneriye açık bir idareciyim. Departmanlar yetkilisi olarak her şeyi yapma yetkisi veriyorum sana. Sadece bilgim ve onayım dışında bir şeyler gelişmesin. Çünkü ben senin aldığın ve uyguladığın kararların ne olduğunu bilmezsem, destek olamayabilirim. Bu yüzden alacağın kararları uygulamaya koymadan evvel benimle paylaşırsan, çok başlılık algısını da önlemiş oluruz. Ayrıca bilmem gerekenleri de baş yardımcım olarak bana iletmeni istiyorum. Mesut pek rahat duracağa benzemiyor. Desteğinle sivriliğini törpüleriz. İç ses: Buranın horozu benim, öyle kafana göre icatlar çıkarmak yok. Artık ispiyonculuk da yap yani. Neyse bunu da birine takip ettiririm.
MUTLU – İç ses: Mesaj alınmıştır. Benden ispiyonculuk yapmamı istiyor. Öyle görüneyim bari. Tamam Müdür bey, endişeniz olmasın.
MÜDÜR – Tamam. Geçerken, Bahtiyar beye söyler misin hemşerim, bana gelsin. İç ses: Buna da pek güvenmiyorum ya, bakalım artık.
Mutlu – Tamam hemşerim. (Sırıtarak çıkar. Bahtiyar gelir.)
MÜDÜR - Bahtiyar bey, birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha hoşgörülü ve mutlu biri olduğun için seni kendime daha yakın hissettim, o yüzden en cazip departmanları sana bağladım. Biliyorsun ben eleştiri ve öneriye açık bir idareciyim. Departmanlar yetkilisi olarak her şeyi yapma yetkisi veriyorum sana. Sadece bilgim ve onayım dışında bir şeyler gelişmesin. Çünkü ben senin aldığın ve uyguladığın kararların ne olduğunu bilmezsem, destek olamayabilirim. Bu yüzden alacağın kararları uygulamaya koymadan evvel benimle paylaşırsan çok başlılık algısını da önlemiş oluruz. İç ses: Buranın horozu benim, öyle kafana göre icatlar çıkarmak yok. Bu herif beni satar ya, attığı her adımı bilmem lazım. Neyse bunu da birine takip ettiririm.
BAHTİYAR – Tamam müdür bey. İç ses: en cazip departmanlarmış, sevsinler seni. Sana hoşgörülü olmak değil, Peri gibi olmak lazımmış ya, neyse. Gideyim ben.
MÜDÜR – Geçerken, Sevinç hanıma söyleyin bana gelsin. (Bahtiyar çıkar. Sevinç gelir.)
SEVİNÇ – Buyurun efendim. İç ses: Pis müdür nasıl oynattı yerimden.
MÜDÜR - Sevinç hanım. Birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha önce çok emek verdin, vefakar olduğun için seni kendime daha yakın hissettim, o yüzden en rahat departmanı sana verdim. Daha sonra bazı departmanları da sana bağlayacağım. Sen zeki çevik aynı zamanda beceriklisin. Mutlu bey biraz mutsuz görünüyor. Ne düşündüğünü ne yaptığını bilirsek onu da mutlu etmenin yollarını ararız. Bu nedenle seni mutlu beyden sorumlu devlet bakanı, ay pardon görevlendiriyorum. Öğrendiklerini benimle paylaşırsan çözüme daha çabuk ulaşırız. Bunu sakın ispiyonculuk olarak değerlendirme. Bilgi paylaşımı diyelim. İç Ses: Resmen ispiyonculuk yapmanı istiyorum işte cin kız, sen anlamışsındır.
SEVİNÇ – İç Ses: Doğamız gereği rahatlığa çok hızlı adapte olur, alışır ve tembellik yapmaya meyilli yaşarız. Yan gelip yatmakla sınırlı kalmam, sınırları zorlarım, değişik yatma pozisyonları bile üretirim ben. Öteki yan, sırt üstü, kurbağalama, kelebek. ben bunu bir şeylerle karıştırdım ama neyse. Tamam efendim, elimden geleni yaparım. Gözüm açık kulağım delik olacak. Yönetici asistanlığımdaki gibi. İç ses: Seni bile satarım pis zampara.
MÜDÜR – O zaman geçerken Umut beye söyle, bana gelsin. İç ses: Bunun sadakatine güveniyorum ben, (Sevinç çıkar, Umut gelir.)
UMUT – Buyurun müdür bey. İç Ses: Böyle tek tek görüştüğüne göre kesin filmler entrikalar çeviriyordur. Bakalım ne çıkacak altından.
MÜDÜR – Umut bey, Birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen zeki ve çevik olduğunu hissediyorum. Motivasyon ve moral konusunda çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Bir de Mesut bey biraz mutsuz görünüyor. Ne düşündüğünü ne yaptığını bilirsek onu da mutlu etmenin yollarını ararız. Bu nedenle seni Mesut beyden sorumlu devlet bakanı, ay pardon görevlendiriyorum. Öğrendiklerini benimle paylaşırsan çözüme daha çabuk ulaşırız. Bunu sakın ispiyonculuk olarak değerlendirme. Bilgi paylaşımı diyelim. İç Ses: Resmen ispiyonculuk yapmanı istiyorum işte, sen anlamışsındır.
UMUT – Merak etmeyin müdür bey, her konuda elimden geleni fazlasıyla yapacağımdan kuşkunuz olmasın. İç Ses: Hele biraz zaman geçsin, taşlar yerine otursun. Müdürü kafalarım ben. İyi geçinmek lazım bununla. Mühür kimdeyse sultan oymuş... Efendim, ben hemen dersimi çalışmaya başladım. Öncelikle mesai konusunda önerim var, uygun görürseniz uygularız.
MÜDÜR – Neymiş öneriniz?
UMUT – İş ilanında adaylarda aranan şartlara da uygun olduğu için mesai saatlerinin Uyandığımızda başlaması, canımız sıkıldığında bitirilmesi şeklinde ayarlanmasını önerecektim. İç ses: istediğin zaman gel, istediğin zaman git. Ohh miss...
MÜDÜR – Gerekçen nedir bu öneride?
UMUT - Bilindiği üzere, çalışanların müdürlüğümüze bağlılığını, çalışma verimliliğini artırmak, çalışan memnuniyetini sağlamak, motivasyonla ilgilidir. Motivasyon insan ilişkilerine yön veren en önemli olgulardan biridir. Hangi türde olursa olsun bütün kurum ve kuruluşların ortak hedefi insanların çabalarını, amacı gerçekleştirmeye doğru yoğunlaştırmaktır. İş ne olursa olsun sonuçta istenen şey söz konusu işin yapılabilmesi ise insanın istekli olmasını, işi benimsemesini gerektirir. İşte bu isteği sağlayan bireyin motivasyon düzeyidir. Müdürlüğümüz çalışanlarının motivasyon düzeyini en yüksekte tutabilmenin ilk adımlarından birisi mesai saatlerinin düzenlenmesidir. Bu sebeple mesai saatlerimizin işe başlama: uyandığımızda, işi bitirme: canımız sıkıldığında olarak uygulanmasının motivasyonu çok artıracağını düşünüyorum.
MÜDÜR – Tamam, öyle yapalım. İlk somut öneri olduğu için kabul ediyorum. Belki diğer arkadaşlar da uyumaz fikir üretirler. İç Ses: Adama helal olsun, gözüme girdi.
UMUT - motive olmuş bir çalışan demek, belli bir ruh halini yakalamış çalışan demektir. Bu ruh hali, işi başarmak, hedefine ulaşmak için yani işinin gereklerini yerine getirmek için yeterli arzuyu içinde barındırır. Mesai saatlerini bu şekilde düzenlersek çalışanlarımızı daha çok motive edebileceğimizi düşünmekteyim. İç Ses: Sanki çalışanlar çok umurumdaydı, tamamen kendimi düşündüğümden...
MÜDÜR - Size katılıyorum. İç ses: Çok biliyorsun sen.
UMUT – Teşekkür ederim müdür bey.
MÜDÜR – Geçerken Neşe hanımı bana yollar mısınız?
UMUT - Tamam efendim. İç Ses: Anlaşılan herkesle aynı şeyi konuşup, ispiyonculuk isteyecek. (Çıkar, Neşe gelir.)
NEŞE – Buyur müdür bey. İç Ses: Azcık sırıtayım, memnuniyetimi belli edeyim.
MÜDÜR - Neşe hanım. Birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha önce neşeli, şen, hoş görülü ve daha pozitif biri olduğun için sosyo psikolojik durumuna en uygun departmanı sana bağladım. Herkes biraz mutsuz görünüyor. Ne düşündüklerini ne yaptıklarını bilirsek herkesi neşelendirmenin, mutlu etmenin yollarını da ararız. Bu nedenle. Gördüğün, duyduğun, öğrendiğin her şeyi benimle paylaşırsan çözüme daha çabuk ulaşırız. Herkes senin gibi güzel, neşeli ve mutlu olur. Bunu sakın ispiyonculuk olarak değerlendirme. Bilgi paylaşımı diyelim. İç ses: Resmen ispiyonculuk yapmanı istiyorum işte cin kız, sen anlamışsındır.
NEŞE – İç ses: Aaa beni güzel bulmuş. Hiç kuşkunuz olmasın Müdürüüüüüm. Ben burada herkese krizler yaratacağım, kahkaha krizleri. Aman ölümlü dünya değil mi? Sahi beni güzel buluyor musunuz müdürüm? Kilolu değilim sizce değil mi?
MÜDÜR – İç ses: Damarını buldum Neşe’nin. Tabi ki, yüzüne yansımış yüreğinin güzelliği. Kaçın kurasıyım, ben anlarım güzelden. Kilolu falan değilsin. Fiziğin çok düzgün. Balık etli kadınları severim. İç Ses: O pantolonun içine girmeye mi çalıştın, yoksa çıkmaya mı çalıştın, çıkaramadın. O pantolon o kalçaya uymuş mu hiç? (Neşe ekseni etrafında kendini gösterircesine dönerken, tüm mal mülk tapu kadastrosunu sergiler.)
NEŞE – Ay efendim teşekkür ederim. (Cilvelenir, şımarır.)
MÜDÜR – Geçerken Safiye Hanımı bana yollar mısın?
NEŞE – Ay o çöpçüyle ne konuşacaksınız müdürüm, onla konuşacağınızı da benle konuşun. İç ses: Zamanını ne onla heba ediyorsun.
MÜDÜR – Sıkıntısı vardı, ikna etmem lazım. Peri vakası yaşamayalım Neşe hanım.
NEŞE – Haklısınız. Peri de çok densiz ya, eşinin gölgesinde amma havalanıyor. İç ses: Ben onun havasını alırdım da, sana ayıp olmasın dedim.
MÜDÜR – Öyle. Neyse bakarız icabına tekrarı olursa olumsuz tutum ve davranışlarının.
NEŞE – Hadi ben kaçtım, baaay. İç ses: Senle güzel anlarımız olacak müdür, sempatim arttı.
MÜDÜR – İç ses: Çatlak ya. Hey Allahım. (Neşe çıkar, Safiye gelir.)
SAFİYE – Buyurun müdür bey. (Kaşları çatıktır.)
MÜDÜR - Safiye hanım. Sıkıntını gelip bana hemen sıcağı sıcağına söylemen hoşuma gitti. İşte böyle her şeyden zamanında haberim olursa çözüm için de anında çaba göstermeye başlarız. Bu tavrınızdan hiç vazgeçmeyin. Müdürlükte olan biten her şeyi, arkadaşların ne düşündüklerini, ne yaptıklarını, gördüğün, duyduğun, öğrendiğin her şeyi benimle paylaş. Senin becayişi de değerlendirmeye aldım, en kısa zamanda gerçekleştireceğim. İç ses: İnşallah beni doğru anlamıştır. Hala yüzüme bakıyor mal mal. Safiye hanım, dinliyor musun beni?
SAFİYE – Bana özel bölüm aç. Çöp işinden kurtar. Dalga geçmesinler benimle. Çok ağırıma gidiyor. İç ses: Peri taklidi yapmaya çalışıyorum, bakayım tepkisi ne olacak. Yoksa ben de azcık kırıtsam mı? Ben diğerleri gibi elektrik veremedim mi size Müdür bey?
MÜDÜR – İlk görüşte pil aldım senden zaten. İç Ses: Elektrik abartılı olurdu zaten. Trafomu yakar sonra bu kara kedi. Sen benim söylediklerimi anladın mı? İç ses: Özel bölüm, hah ha, Saf bir departman yakışır sana. Elektrik veremedim mi, jeneratörüne akü bağladığım. Lafa bak hele.
SAFİYE – Söylediğini anladım da, bunu neden yaptığınızı anlamadım.
MÜDÜR –Onu da anlamayıverin. İç ses: Hiç de salakça bir soru değil. Ya bu mahsus salağa yatıyor olmasın. Yok ya, resmen salak, ama arada böyle sivrilikleri oluyor bu tiplerin.
SAFİYE – Peki Müdür bey.
MÜDÜR – Geçerken Peri hanımı bana yollar mısın?
SAFİYE – Onunla konuşmaya çekiniyorum, ama söylerim.
MÜDÜR – İnsan çalışma arkadaşından çekinir mi ya?
SAFİYE – Siz çekinmediniz mi? İç ses: O konuşurken süt dökmüş kedi gibiydiniz.(Çıkar, Peri gelir.)
PERİ – (Kaşları çatık bir halde gelir. Sinirli hali devam etmektedir. Ağlamış olduğunu vurgulamak için burnunu çeker.) Buyurun
MÜDÜR – Siniriniz yatışmamış. Ağladınız mı siz? İç ses: Kıyamam size ben.
PERİ – Evet, sayenizde.
MÜDÜR – Abartma o kadar. Sen daha iyi departmanlara layıksın. MUHKİ ler atandıktan sonra isteğini değerlendireceğim, hatta uygulayacağım. (Yaklaşıp kucaklamaya çalışır.)
PERİ – Dokunmayın bana.. İç Ses: Kıvama gelmiş, biraz daha zorlarsam bölümü kapacağım. Devam kızım.
MÜDÜR – İç ses: Vay, dokundurtmuyor. Bak hele..Dua et Huri var, yoksa ben seni yola getirmesini bilirdim. Dedim ya MUHKİ ler atanınca bakacağım. Aslında söylediklerin bana da mantıklı geldi. Hatta sen bunu projelendir. Birlikte değerlendirelim.
PERİ – İnanayım mı?
MÜDÜR – İnan inan, müdür sözü sana.
PERİ – İç ses: Müdür sözü nasıl oluyorsa. Müdür sözüne inanmıyorum, Erkek sözü ver.
MÜDÜR – Haydaaaaaa….Tamam dedim ya.
PERİ - O zaman ben gönül rahatlığıyla gidiyorum. İç Ses: Kazanan ben olacağım.
MÜDÜR – Geçerken Arzu hanımı bana yollar mısın?
PERİ - Tamam. (Çıkar, Arzu gelir.)
ARZU – Buyurun Müdür bey.
MÜDÜR - Arzu hanım, biliyorsunuz biz de sisteme uyduk. Müdürlüğü kurduk her zaman her yerde olduğu gibi görevleri sonradan uydurmaya çalışacağız. Yani anlayacağın işe adam değil, adama iş yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla departmanların görevlerinin ne olacağını görevlendirdiğimiz arkadaşlara göre belirleyeceğiz. İç Ses: Uzun cümle kurdum inşallah anlamıştır. Sen entelsin ya, ben de entelce konuşayım dedim. Bir de anlattıklarımı bir de alt yazılı vermek durumunda kalmam umarım. Siz nasıl buldunuz bölümünüzü? İç Ses: Entel dantel hanım.
ARZU – Departmanın adı ilginç. Henüz bilmiyorum neler yapabilirim. Ama çok entelektüel düşünceler gerektiğini düşünüyorum. İç ses: Niye sırıtır ki bu böyle. Gene aynştaynlaşıyor. Gözü fiziğimde. Siz ne iş verecekseniz?
MÜDÜR -. Canlı performansınızı artırarak katkı sağlayacağınızı düşünüyorum. İç ses: mülakatta verdiğin cevaplar çok entel danteldi.
ARZU - Canlı performans derken? İç ses: Pisssss.
MÜDÜR – Fikirsel sermayenizden işinize aktarma yapmanızı bekliyorum yani. İç ses: Aslında fiziksel sermayeni katsan daha iyi olacakta. Bu çetin ceviz ya. Buna başka yöntemle yaklaşmam lazım. Zor kadın, zoor. Ama olsun, vardır bir yolu.
ARZU - Böyle yaparsanız sizi dinleyemeyeceğim ben.
MÜDÜR – Ne yapıyorum ki?
ARZU – Gözünüzü dikmişsiniz fiziğime. Tepeden tırnağa süzüp duruyorsunuz. Bakışlarınızla taciz ediyorsunuz beni.
MÜDÜR – İç Ses: Güzel kadınsın ne yapayım. Hayır ya size öyle geliyordur.
ARZU – Bana öyle gelmiyor, siz öyle geliyorsunuz. Bakın bana kadın olarak değil, bir insan olarak yaklaşırsanız çok daha iyi anlaşırız. Beni dişiliğimle değil, kişiliğimle algılayın lutfen. İç Ses: Umarım tepkimi dikkate alır.
MÜDÜR – Neler söylüyorsunuz siz. İç ses: Bu ne ya, aman dikkatli olayım.
ARZU – Siz bal gibi anladınız ne demek istediğimi. Milletin gözünden kaçmıyor zaten yaptıklarınız. Ama beni malzeme yapmayın.
MÜDÜR – Ne yapıyormuşum ki. İç ses: Nerde açık verdim acaba?
ARZU - Siz daha iyi bilirsiniz ne yaptığınızı. İnanın rahatsızlık verdiğiniz an sizi kameraya alırım, selfie çekerim yazılı, görsel ve sosyal medyada meşhur ederim. İç ses: Yutkunmaya başladı, pis zampara. Her kuşun eti yenmez bilesin. Yüksek yerlerde adamlarımız var, süründürürüm sizi.
MÜDÜR – Vay, tehdit ha. söyle hele bakayım, sen kimlerdensin, Tellioğullarından mısın Seferoğullarından mısın? Kimin Tosun paşasısın?
ARZU – Ben dalga geçmiyorum, oldukça ciddiyim.
MÜDÜR – Tehditlerini cid’tiye alıyorum. İç ses: Kadına bak ya. Allah Allah..Papuç mu bırakırım ben sana, Yakarım valla. (Telefonu çalar.)
ARZU - İyi günler müdür bey. İç Ses: Başınıza çorap örmek için dinlenmem lazım.
MÜDÜR - (Eliyle çık işareti yapar.) İç Ses: Bunu saymam oturmaya da beklerim.(Arzu, odasından çıkar, ama sahneden ayrılmaz. Müdür telefonla konuşmaya başlar. Arzu kulak kabartır.) Alooo… Karadutum, Çatal karam…… Bitti sayılır benim işim…..Hıııı….Hııııııı….
Aklımı başımdan alman yetiyor, bir de süslenirsen kalpten gitmem umarım….Tamam, kuaförden alırım seni ben. İç Ses: Özledim seni, yüzüne bakmayı, gülüşünü seyretmeyi, ellerinden tutmayı, baygın baygın bakmayı, sana sarılıp öpmeyi. Gazozuna hap koymayı, özledim işte. (Hızlıca odasından çıkar, Arzu ile kısa bir süreliğine göz göze gelir.) Konuşmamı mı dinledi bu acaba? Neyse şimdi acelem var bunla uğraşamayacağım. (Sahneyi terk eder.)
ARZU – (Hem iç sesiyle hem dış sesiyle kendi kendine konuşur.) İç ses: İş istiyordun, İşe girdin işte, Evet, sonunda bir iş buldum. İyi hoş da ben rahat değilim. Keşke gördüklerim, duyduklarım, şu insanlar bir rüya ya da bir tiyatro oyunun parçası olsa, oyun bitse perde kapansa ve ohhhh neyse ki gerçek değilmiş desem. İç Ses: Sen kendini o insanlardan ayrı mı tutuyorsun? İşe girene kadar az mı kapılar aşındırdın? Bir sürü insana yalakalık yapmaya çalışmadın mı? Diğerleri işe alınmasın, ben alınayım demedin mi? Annenin bulduğu torpilin işe yaraması için dua etmedin mi? Bırak şimdi bu vicdan oyunlarını. Şantaj, evet şantaj yapmayı bile düşünmüyor musun? (Sevinç sahnenin arkasından gelir, Arzu’nun kendi kendine konuştuğunu görünce, gidip diğerlerini toplayıp sessizce sahneye gelip Arzu’yu dinlerler. Arzu onların geldiğini görmez. Konuşmasını sürdürür.)
ARZU - Allah belanı versin senin iç sesim. Hep senin yüzünden işte, senin… Aklıma fikrime dolanıp duruyorsun. Saf, salak, geri zekalı diyorsun sürekli konuşarak. İç Ses: Bırak şimdi güldürme beni, herkes, sen de dahil, işine geldiği kadar iyidir, adaletlidir, dürüsttür, ahlak sahibidir. Geçen gazetede okumuştun ya, bir ilçede küçücük bir kız çocuğuna ilçenin ileri gelenleri sistematik olarak tecavüz ediyorlardı hani. Sonra en yaşlılarından biri "Kızım ramazanda dükkana gel seni tepeden tırnağa, giydireyim, senin yaşında torunlarım var" diyerek günah defterindeki sayılardan birine çizik atıyordu. Toplumun iki yüzlü ahlak anlayışı, kendini çok da suçlama insanların geneli böyledir merak etme. Evet, o gazete haberini hatırlıyorum. Ama sen şimdi konuyu nereye bağlayacaksın? İç Ses: Örneğin sana deseler ki; maaşını asgari ücretten 10 katı daha fazla vereceğiz, makamını yükselteceğiz, bilmem ne işlerine en büyük makam sen olacaksın, lakin öyle kolay değil. Olana bitene, suya sabuna dokunmayacaksın önüne gelene imzanı atacak, en tepeden baskı geldiğinde kademeli olarak sen de kendi personeline baskı yapacak, güzel hediyelere teşekkür edeceksin deseler ha ne dersin? Ha ha haa bak hemen düşünmeye başladın bile. Düşünsene yaaa, bugüne kadar hep sıkıntı çektin, bundan sonra hepsi geride kalacak, rüyanda göremeyeceğin kadar lüks bir hayatın olacak istemez misin? İstemem deyiver de yüzüne tüküreyim senin, bir de yalancı diyeyim. İstemiyorum, ama bir an düşünmedim değil, yani kendimi oralarda bi görür gibi oldum. Ya bi de makam eşittir insanlıktan çıkmak mı, iyi kalınamaz mı? Şartlar mı insanı, insan mı şartları oluşturur? İstemiyorum. Elimde kalan insanlığımı kaybetmeyeceğim. Kendimden başlayacağım arınmaya ve insan olmaya, insan kalmaya. İç Ses: Müdürle de takıştın ne olacak. İyi yaptım, hiç eleştirmeyelim kimseyi öyle mi? İyice azsınlar tepemize çıksınlar. İç Ses: Valla bilmem artık göreceğiz. Neyse ben biraz çalışayım proje falan hazırlayayım. Madem Entel İşleri sorumlusuyum, bari atılana kadar ne yapabilirim onu düşüneyim. İç Ses: Tiyatro günleri yapmalı, bak ne güzel fikir, şebelek müdür kabul ederse neden olmasın?
SAFİYE – Kız anam bu kafayı yemiş, aaaaa..
NEŞE – İç Ses: Kafayı abuk subuk bilgilerle doldurursan olacağı bu. Arzu, kız iyi misin?
ARZU – (Hepsine tek tek bakar,) Siz ne ara geldiniz buraya?
UMUT – Çok dalmışsınız, bizi bile fark etmemişsiniz. Hayrola, canınızı sıkan bir şey mi oldu? İç Ses: Kesim müdürle takıştı.
SEVİNÇ – İç Ses: Müdür asılmıştır, bunun da ağırına gitmiştir. İlk günden böyle olduysa birkaç güne huniyi geçirir kafaya. Ne oldu Arzu?
ARZU – Offff.. Ya ben nereye gelmişim, bu nasıl yönetici? Müdürün bu iştikşafi dediği nedir oynaşmak demek midir? Tartıştık biraz. Telefon geldi çıktı. Kulak kabarttım Huri ile buluşacak.
SEVİNÇ - İç ses: böyle yapmayaydın iyiydi. Bırak müdürü kiminle oynaşmak istiyorsa oynaşsın.
SAFİYE – Arzu, kim kime tecavüz etmiş kız?
ARZU – Tecavüz gazete haberi idi. Bir çok kocaman erkek küçük bir kıza uzun süre cinsel istismarda bulunmuştu. Sizin eve gazete girmiyor mu? Okumuyor musunuz?
SAFİYE – Giriyor da, okunmak için değil.
SEVİNÇ - Sofra bezi, mutfak rafı örtüsü, sinek öldürmede, baca tıkamasında, cam silmede, eşya sarmada mı kullanıyorsun Safiye?
SAFİYE – Evet, hatta tırnak keserken, ayakkabı boyarken, hamsi unlarken, cam silerken, pilav pişirirken, badana yaparken, soba tutuştururken de kullanırım.
NEŞE – Yelpaze yapmıyor musun?
SAFİYE – Yapmam mı, bazen külah yaptığım bile olmuştur.
UMUT – Tekel bayiinden bira rakı alırken de gazeteye sarılır.
SEVİNÇ – Ben dolapların ayakları oynamasın diye katlayıp altına koymada kullandım.
UMUT – Tribün koltuğu vazifesi de görür.
MESUT – (Elinde gazete ortasına delik açıp okuyormuş gibi yaparak sahneye girer.) Gazetenin bu amaçla kullanıldığına da rastlanır. (Hep birlikte gülerler.) Ne oluyor burada hayırdır, niye toplanmışsınız? İç Ses: Kesin bir eylem hazırlığı içindedirler. Siz de mi istikşafi yapıyorsunuz?
ARZU – İstikşafi yönetsel bir eylemdir. Biz ne anlarız.
MESUT – Hımmm, anlaşıldı. Sıkıntı nedir arkadaşlar? (Mutlu ile Bahtiyar da gelir.)
BAHTİYAR – Hayırdır arkadaşlar, kongre mi yapıyorsunuz?
MUTLU – Tanışma faslı bitmiş kaynaşma faslı başlamış gibi.
MESUT – Arzu hanım sorun yaşamış Mutlu bey.
MUTLU – İlk benim haberim olması gerekmiyor muydu?
ARZU – Arkadaşlar üstüne geldi Mutlu bey, ben kimseyle bir şey paylaşmadım.
BAHTİYAR – Kim kimle sorun yaşamış ya? İç ses: Neler oluyor ya, dün bir bugun iki.
SEVİNÇ – Müdür beyle tartışmış Arzu hanım.
SAFİYE – İstikşafi yapamamışlar. Hah ha ha.
ARZU – Safiyeeeee…
SAFİYE – Neeee…
NEŞE – Safiye senin annenle baban akraba mı?
SAFİYE – Sen bana laf mı sokuyorsun şişko?
NEŞE – Ben şişko değilim. Ağzını yırtarım senin, çirkef karı. Ben balık etliyim bir kere, tamam mı?
SEVİNÇ – İç Ses: Aha film başladı.
UMUT – (Sevinç’in kulağına fısıldar.) Neşe Safiye’yi yer.
NEŞE – Etliyim, butluyum, mutluyum. Var mı ötesi?
BAHTİYAR – Bir dirhem et bin ayıbı örter demişler.
NEŞE – Çok şükür örtülecek bir ayıbım yok Bahtiyar bey.
MESUT – Kilolu olmanın avantajları var Neşe hanım, aldırmayın. Mesela kilolu olanlar kırılmaz, esner (Hep birlikte gülerler.)
NEŞE – Siz kendinize bakın Mesut bey, itibar, Türk kası diye şirinleştirmeye çalıştığınız sizden önde giden göbeklerinizi düşünün.
SAFİYE – Maşallah dil pabuç kadar.
SEVİNÇ – Öyle ölü tahtası gibi gezmenin de ne anlamı var ki
NEŞE – Değil mi kız..Yiyelim güzelleşelim.
BAHTİYAR - Biz zaten ince belli bardaktan içmeyiz tavşan kanını, ille de su bardağı olacak ortası enli.
NEŞE – İç Ses: Ay bu adam da taktı bana.
MUTLU - Sözün Özü: Az yer isen hekimle, düz der isen hakimle işin olmaz. İç Ses: Böylece sosyal mesajı da verdik.
(Neşe çantasından bir çikolata çıkarıp yemeğe başlar.)
SAFİYE – Az ye balık, balinaya döneceksin. Bak Peri’ye Deniz kızı gibi.
NEŞE – Ben denizkızı olmayı değil, balina olmayı tercih ederim. Bir kere balinaları arkadaşları asla yalnız bırakmazlar, yunuslar, deniz aslanları, meraklı insanlar.. Dünyada herkesin sevdiği, koruduğu ve hayran kaldığı şahane hayvanlardır. Denizde yüzer, oynarlar. Aktif bir cinsel yaşamları vardır, hamile kalır, sevimli bebek balinalar doğururlar. Ya Denizkızı? Bir kere denizkızı diye bir şey yoktur. Var olsalardı da kimlik karmaşası sebebiyle psikolog kapılarında sıra oluştururlardı. Balık mısın? İnsan mı? Cinsel hayatları yoktur. Yanlarına yaklaşan erkekleri öldürüyorlar, nasıl olabilir ki? Hem, iyice bir bakın, gerekli donanım nerede? ? E, sonuç olarak çocukları da olmaz. Zaten balık kokan bir kadını kim ister ki? Sonuç? Ben balina olmayı tercih ederim. Herkes sadece zayıf insanların güzel olduğunu savunuyor ama ben çocuklarımla dondurma yemeyi, beni heyecanlandıran adamla güzel bir akşam yemeğinde sohbet etmeyi, arkadaşlarımla çikolata paylaşmayı çok seviyorum. Zamanla kilo alıyoruz; çünkü, kafamıza o kadar çok bilgi yüklüyoruz ki yer kalmıyor ve bedenimizin diğer bölümlerine yerleşmeye başlıyor. Yani, biz kilolu değiliz, inanılmaz kültürlü, eğitimli ve mutluyuz. Aynaya bakıp da kalçamı gördüğümde, şunu düşünüyorum: Allah’ım ne kadar da akıllıyım! ”
ARZU – İç ses: Amma kapak oldu,
SEVİNÇ – İç Ses: Karı dil otu yemiş, vay be.
UMUT – İç ses: Sahi ya, hep deniz kızı düşü kurarız, ama balık kokacağını hiç düşünmeyiz.
BAHTİYAR - Bence marifet kadını kusurlarıyla değil, kısırlarıyla sevmekte... Bol acılı, limonu da sıktın mı üstüne, oooh..
ARZU – İç Ses: Şimdi bu da laf konuştum diyecek.
NEŞE – Zayıflara barbi bebek derler ama, balık etliler de harbi bebektir.
MESUT - Bir araştırma, kilo vermenin en kolay yolunun soğukta titremek olduğunu ortaya koymuşmuş. Bu espri değil gerçek. Hadi Mutlu bey, Bahtiyar bey, biz titremeye çıkalım. (Çıkarlar.)
NEŞE – Hem müdürüm bile beğendi beni. O da balık etlilerden hoşlanıyormuş.
ARZU – Neeee, sana da mı kur yaptı?
NEŞE – Bana da mı derken? Başka kime?
ARZU – Bana. Huri ile de yemeğe çıktı.
SAFİYE – Benden de pil aldığını söyledi.
SEVİNÇ – İç Ses: Müdürlük değil, harem kuracak, ne buluyorlarsa adam da, kadınlar da hep gaza geliyor.
PERİ – İç Ses: Vay hınzır vay. Ay yeter yaaaaa, sıkıldım topluma hiç bir şey katmayan dizilere benzeyen abuk subuk tartışmalarınızdan konuşmalarınızdan. Duygularımın sömürülmesinden, dediğim dedik diyen, kargadan başka kuş tanımayanlardan, basiretsiz niteliksiz kişiler tarafından yönetilmekten sıkıldım. (Homurdanmalar, kendi kendine konuşmalardan sonra devreye girer.) Arkadaşlar böyle müdürlük olur mu, böyle yöneticilik olur mu? Sizden de ispiyonculuk yapmanızı istedi değil mi? (Bir birlerinin yüzüne bakarlar.)
SEVİNÇ – İç Ses: Herkese aynı şeyi söylemiş hınzır. Kendine yakın hissettiğini de söylemiştir sanırım hepinize.
NEŞE – Eveeet.
SAFİYE – Bana özel departman açacak. İyi adamdır ya, hemen kötü düşünmeyin.
PERİ – Ya bir sus Safiye Allah aşkına. Bu müdür bozmasına dersini vermeyelim mi? (Hep birlikte) : Vereliiiiim, ama nasıl?
UMUT – İç Ses: Ulan iyi ki kadın değilim ya. Maazallah.
PERİ - Biz de bir birimiz hakkında iyi şeyler söyleyelim. Bir birimizin açığını ele vermeyelim. Arkadaşlar şimdi bir plan uygulayacağız. Bu planda özellikle bayan arkadaşlardan olağanüstü bir performans göstermeleri gerekiyor. Müdürün size kur yapmasını sağlayın. Artık kaşınızı mı oynatırsınız, gözünüzü mü oynatırsınız, başka yerlerinizi mi oynatırsınız bilemem. Gerçi azcık cilvelenmek bile yetecektir ya. Bunu da Huri’ye anlatalım. Hakkından gelir müdürün. Rezillik çıkar ve bundan kurtuluruz.
ARZU - Peri senin asıl derdin ne?
SEVİNÇ: İç Ses: Bir çıkarı var bunun. Müdüre yem olarak atıyor bizi?
NEŞE - İç ses: Kesin Huri’nin yerinde gözü var. Yoksa doktoru boşayıp bunu mu alacak?
PERİ – Bu yalancı, ırz düşmanından kurtulacağız. Hepimizin lehine değil mi?
SEVİNÇ - İç Ses: Hele bunların işine bak ya. Kaş göz oynatıp müdürü ayartacakmışız. Ben hayatta yapmam öyle bir şey. ele dümdük yüzüne söylerim ne yaptığını. Cilve milve benim işim değil.
ARZU – Ben tepkimi ve tavrımı koydum. Siz de öyle yapın. Öyle alavereli dalavereli işlere bulaşmayın. İç Ses: Git kendin yap Peri hanım.
NEŞE – İç Ses: Ben rekabeti severim. Huri’yle de Peri’yle de baş edebilirim. Ben balık etliyim, balinayım, balık kokan deniz kızı değilim.
UMUT - İç Ses: Adam da ballı mıdır nedir? nerde güzel kadın var etrafında toplanıyorlar. Arkadaşlar ben çıkayım, siz kız kıza konuşun. (Umut çıkar.)
ARZU - Mağdur edebiyatı yapılmasından, taahhütte bulunurken bile kendine pay çıkaran şeytani düşüncelerden sıkıldım.
PERİ – İyi ya, siz bilirsiniz. Ben bakarım icabına. İç Ses: Bunlara güvenilir mi ya. Beni müdüre bile ispiyonlarlar şimdi bunlar.
UMUT - (Umut hızlıca sahneye gelir.) Arkadaşlar, Huri geliyor. (Hepsi susar, Huri sahneye gelir, kolunu dirseğinden kırıp parmağındaki yüzüğü gösterircesine havalı ve cilveli bir şekilde geçip yerine oturur. Diğerleri Huri’yi izler.)
HURİ – Ne oldu, ne bakıyorsunuz? İç Ses: Çatlayın, patlayın. Kıskançlıktan geberecekler.
PERİ – Nerdeydin kız? Kostüm de değiştirmişsin?
HURİ – Sana ne? Anam mısın babam mısın, hesap mı vereceğim sana. İç Ses: Ay delirdi karı valla ha ha ha.
SEVİNÇ – İç Ses: Hesabı müdür ödemiştir, senin vermene gerek yok.
SAFİYE – Yüzüğün de çok şıkmış Huri?
HURİ – İlk maaşımdan yüzük alacağım diye aht etmiştim kendime. İç Ses: Fark etmesen şaşardım.
NEŞE – İç Ses: Ay ben o yüzüğü müdürün masasında görmüştüm. Vay hınzır vay. Demek hediye vermiş Huri’ye.
ARZU – İç Ses: Aman benden uzak, Allaha yakın olsunlar. Kim kimle fingidiyorsa fingirdesin.
UMUT – İç Ses: Sevinç yerinden oynatıldı diye müdüre gıcık, Safiye çöpçülüğe layık görüldüğü için müdüre gıcık, neşe Arzu kendisine asıldığı için müdüre gıcık. Mutlu pek sinsi, Bahtiyar memnun görünüyor ama içten içe yiyor kendini, Mesut zaten fırsatını bulsa bir kaşık su da boğacak müdürü. Peri büyük oynuyor, Neşe’nin amacı ne çözemedim. Hiç hayra alamet şeyler olmayacak. Birisi bir darbe yapacak ama hangisi? İyi de ben bu durumda kimden yana olayım, ya da kimden yana görüneyim. (Müdür sahneye gelir.)
MÜDÜR – Toplantım uzadı. (Huri’ye döner.) Arayan soran var mı Huri Hanım? İç Ses: Anlamasınlar birlikte olduğumuzu. (Çaktırmadan Huri’ye göz kırpar.)
HURİ – Arayan soran yok efendim. İç Ses: Gönlüm hep seni arıyor, neredesin seeen..
SEVİNÇ – İç ses: Arayan soran var mıymış, Bak hele bak, nasıl da ayak yapıyor.
ARZU – İç ses: Sevsinler yalanını.
NEŞE – İç Ses: O yüzükte gözüm kaldı ya.
UMUT – İç Ses: Rengi de kıpkırmızı. Alkol de almış bu. (Biraz müdüre yaklaşır.) Evet ya kokuyor. Aaaa, Huri’den de aynı koku geliyor.
MÜDÜR – Ne oldu Umut bey, bir şey mi söyleyecektin?
UMUT – Sizi biraz yorgun ve gergin gördüm. Çalışanların motivasyonu öncelikle sizden başlıyor. Rol model sizsiniz, daha sonra bizler. Disiplin, disiplin, disiplin İç Ses: Ve en sonra dolgun ücret. Kadınlara asılmaktan vakit bulabilse otorite sağlayacakta, nerdeeeee. Bundan ne köy olur ne kasaba...
MÜDÜR - Evet Umut bey, motivasyon çok önemli. Hatta o kadar önemli ki, önemini anlatmaya kelimeler yetmez. Motivasyonsuz bir ortam önemini yitirir. İç Ses: Ne dedim lan ben? Fazla konuşup sarhoşluğumu ele vermeyeyim en iyisi. Hadi neyse siz işinize bakın. Huri hanım biraz gelir misin? (Odasına geçer, ardından Huri girer. Sevinç kulağını kapıya dayayıp içeriyi dinler.) Ne çeviriyor bunlar, niye toplanmışlar?
HURİ – Ben geldiğimde buradalardı. Bana da tiner çekmiş gençler gibi bakıyorlardı. Ama gözlerini yüzükten alamadılar, çatladılar kıskançlıktan. Bir kez daha teşekkür ederim, bu güzel hediye için.
MÜDÜR – Sana az bile, çatal karam. Benim için süslenmişsin, benim için hazırlanmışsın. Ben dışarı düşünmüştüm, ama beni evinde ağırlaman sürpriz oldu. Pul koleksiyonun da çok güzelmiş, çoooook.
HURİ – Yaaaaa, utandırma beni.
MÜDÜR – Şiirlerim nasıldı ama?
HURİ - Çoook güzeldi, çokkk. İç Ses; Yaaaa bu şiir yazmaya başlamadan bıraksa nasıl söylesem ki.
MÜDÜR - Ben sana gene yazarım. Sen beni şair edeceksin valla bu gidişle. Şiir olup şair yazacağım, aman şair olup şiir yazacağım. İç Ses: Nerde ben de o yetenek. Ben ancak çalarım, yazanın adını siler kendi adımı yazar kakalarım.
HURİ – İç Ses; Keşke kafasını bunlara bu kadar yormasa, nasıl desem iğrenç olmuş diye. Oyyy kıyamam, sen vaktini harcama bunlara boş ver. Sen şiirsiz de hoşsun.
MÜDÜR - İç Ses: Suratını buruşturdu, beğenmedi, ama nezaketi de elden bırakmıyor. Aşkım benim ya, teşekkür ederim. Beğenmediğin halde sırf beni üzmemek için beğendiğini söylüyorsun.
SEVİNÇ – (Kısık sesle) Aşkım ne yav. Dün bir bugün iki. (Diğerleri de kapıya yaklaşır, herkes kulak kabartır.)
MÜDÜR - Dur bir fıkra anlatayım. Azıcık tebessüm edelim.
HURİ – Anlat hadi.
MÜDÜR - Küçük bir köyde yaşayan baba oğul büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin kattaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. “Bu ne baba? ” diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş olan Baba; “Bilemiyorum oğul” demiş. Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış. Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik güzel mi güzel bir kadın dışarı çıkmış. “Oğlum” demiş adam sevinç içerisinde, “Koş, koş anneni getir."
HURİ – (Kahkaha atarak) Ben de bineyim mi o asansöre?
MÜDÜR – Yoksa sen o asansöre binip mi geldin? (Güler.) Neyse aşkım şüpheleri üzerimize çekmeyelim. Meraklılar basar valla bizi sonra. Sonra kaldığımız yerden devam ederiz. Daha çayına hap koyacağım. Gerçi hapa gerek kalmadı ama racon gereği onu da yaparım. Felekte gece çok, birinin çalınması felekte eksiklik yaratmaz.
(Mutlu Mesut ve Bahtiyar sahneye gelir.)
MUTLU – Arkadaşlar ne oluyor burada? Hala yerinize geçmemişsiniz?
SEVİNÇ – (Eliyle sus işareti yapar ve kısık sesle konuşur.) Müdürle Huri istikşafi yapıyor.
(Onlar da kapıya yaklaşıp kulak kabartırlar.)
HURİ – Ben çıkayım.
MÜDÜR – Dur seni bir öpeyim de, sonra çık. (Yaklaşırlar, ellerinden tutup, yanağından öper.) Çok tatlısın sen ya.
HURİ – Hııııı. Öyle miyim gerçekten?
MÜDÜR – Eveet.(Huri çıkarken, ardından bir dörtlük söyler.)
Sevmesini bilmiyorsa,
Bülbül güle zarar verir.
Leylayı sevmezse eğer
Mecnun çöle zarar verir

BAHTİYAR – Arkadaşlar bana da ilham geldi.
Aşık sazdan anlamazsa
Mızrap tele zarar verir
Yüzmesine bilmiyorsa
Ördek göle zarar verir

(Bu dörtlük dışarıdan duyulur. Bahtiyar’in sesini duyan Huri odadan çıkmaz ve müdürü işaretle yanına çağırıp gelen sesleri dinlemesini sağlar.)

PERİ – Bana da ilham geldi.
Çirkine alışık olan
En güzele zarar verir
Halden anlamayan müdür
Personele zarar verir

ARZU – Ne tesadüf, bana da geldi ilham.
Belirsizse ne idüğü
Başa getirir hödüğü
Ofsayta çalmaz düdüğü
Hakem gole zarar verir.

SAFİYE – Benim neyim eksik.
Çizikse tavada teflon
Kumanda kılıfı naylon
Şarjda kalmasın telefon
Sonra pile zarar verir.

UMUT – Ben de varım.
Başkan verirse komutu
Gider deve ve hamudu
Tüketir isek umudu
Düş hayale zarar verir.

MESUT – Ben de katılayım ya.
Yapıyorum size çağrı
Girmesin kafaya ağrı
Eğri çizilirse doğru
Düz cetvele zarar verir.

NEŞE – Bana gelemez mi ilham…
Ayrı oynar başı kıçı
Dürüstlere yükler suçu
Uygun değil ise saçı
Peruk kele zarar verir.

SEVİNÇ – Ben de deneyeyim bari.
Tattırdılar her acıyı
Unuttuk kardeş bacıyı
Tutturamaz isen açıyı
Çap pergele zarar verir.

MUTLU – Ben de bağlayayım bari.
Verdik bolca sosyal mesaj
Bu da onlardan bir pasaj
Bir kez bozulursa imaj
Ateş küle zarar verir.

MÜDÜR – (Odadan çıkar.) Siz kapı mı dinliyorsunuz?
PERİ - Oooo Sayın Müdürüm bakıyorum işler tıkırında... Mutlu olmanın yolunu bulmuşsunuz.
MÜDÜR - Biz de Huri hanımla istikşafi yapıyorduk.
BAHTİYAR - Mercimek fırına böyle veriliyor demek ki?
MESUT - Acaba kim kime daha çok mutluluk veriyor bu müdürlükte. Mutluluk dağıtılırken acaba eşit ve adaletli davranılıyor mu?
MÜDÜR - Iıııı, gak guk kem küm. İç Ses: Çokta umurumdaydı ya, bana ne ya, ben mutlu olayım yeter. Yeter ya, çenevizyonunuzun sesini kısıp işinize bakın.
(Bu konuşmalar gerçekleşirken müfettiş gelir, Huri ile göz göze gelir ve konuşmaya başlar.) Müdür Abidin Dingo hanginizsiniz? (Herkes pür dikkat kesilir.)
MÜDÜR – Benim, ne vardı?
MÜFETTİŞ - Ben mutluluk müfettişiyim. (Müdür şaşkındır.) Müdür, hakkında şikayetler var. Önüne gelene tacizde bulunup, mobbing uyguluyormuşsun. Seni soruşturmaya geldim. (Müfettiş kimliğini gösterir.)
MÜDÜR – İç Ses: Lazrail Yaman, Mutluluk Müfettişi. Yalan...İftira... Bu bana kurulmuş bir komplodur. Kimseye tacizde bulunmadım. İç Ses: Ayşe’nin başına yemin ederim ki, kimseye ilişmedim. Eğer yalanım varsa Fatma’nın yüzüne hasret kalayım, Hayriye’nin sesini duymak, Nuriye’nin yüzünü görmek, Huriye’nin elini tutmak, Emine’ye sarılmak nasip olmasın…. Ben işin gırgırındayım ama durum ciddi görünüyor. Kim şikayet etmiş beni?
MÜFETTİŞ – Siz daha iyi bilirsiniz.
MÜDÜR – (Teker teker isimlerini saydığı kişilerin yüzüne bakar.Müdürün göz göze geldiği kişi haince sırıtır.) İç Ses: Mesut, yerimde gözü vardı, müdür bile demiyordu bana, kesin bu şikayet etmiştir….Mutlu hemşerimdir ya, bana böyle bir şey yapmaz…Bahtiyar, yapabilir. En dandik departmanları ona bağladım diye…Yok yok, kesin bu Arzu’nun işidir. Selfie kamera deyip her tür medyada rezil edeceğini söylemişti…. Peri de olabilir ya.. Neşe, Neşe yapmaz…Sevinç, olabilir, saman altından su yürütmüş olabilir. Hakkımda her şeyi biliyor..Umut da yapmaz, o işini düşünür sadece…Safiye, salak zaten…. Huri olabilir mi? Olabilir tabi ki, gelir gelmez, aşka meşke girdi. Birilerinin tetikçisi olabilir. Kameraya da almışsa yandım… Söylesenize hele kimmiş bu, şikayet dilekçesini görebilir miyim?
MÜFETTİŞ - Hayatında bir kere dürüst davranmaya çalış, her şeyi itiraf et. Belki iyi hal indiriminden yararlanırsın. Yaptıklarının hepsi gizli kameraya alınmıştır.
MÜDÜR – Montajdır.
MÜFETTİŞ - Montaj falan değil
MÜDÜR – Şantajdır.
MÜFETTİŞ - İstersen avukatını çağır. (Safiye’ye döner.) Getir bakalım kamera kayıtlarını. Safiye cep telefonunu açar, yüklediği kamera kayıtlarını müfettiş ve müdüre izletir. Herkes şaşırmıştır.)
(HEP BİR AĞIZDAN) – Aaaaaaa, Safiyeeeeee……
MÜFETTİŞ - Bunlara ne diyeceksin müdür? İç Ses: Yaktım çıranı şimdi. Dingo’nun ahırına çevirmişsin burayı.
MÜDÜR – Nasıl yapmışsın sen bunu.
SAFİYE – (Huri’nin parmağından yüzüğü çekip alır.) Bak bu gizli kameradır. (Herkes bir kez daha şaşırmıştır.) Benimle hep alay ettiler, dalga geçtiler Müfettiş bey.
(HEP BİR AĞIZDAN) – Aaaaaa, Safiyeeeeee.. Saymadığın taş baş yarar.
MÜDÜR - Taciz de bulunmuyorum. Ben arkadaşlarıma sevgimi dokunarak göstermeyi seviyorum. İç Ses: Keşke kalçalarına dokunmasaymışım ya. Huri ile de her şey çok açık ya. Kıvıracak yanı yok hiç.
MÜFETTİŞ - Mahrem bölgeye dokunarak mı sevginizi gösteriyorsunuz?
MÜDÜR - Elim çarpmıştır, kastım yoktu. İç ses: E bir yerden başlamak gerekiyordu ne yapayım. Müfettiş bey, bu olayı örtbas edelim, birimin imajı sarsılmasın, adı lekelenmesin. İsterseniz bunu ibadetimiz, yaparken konuşalım. Huri hanım, merkezdeki caminin imamını ara rezervasyon yaptır. İç Ses: Oraya kalburüstüler gelir. Hem karton serip kaldırımda namaz kılmak zorunda kalmayalım
MÜFETTİŞ – Yeter bu kadar kepazelik, iki yüzlülük. Birimin imajı yanlışları, çirkinlikleri, pislikleri örtbas etmekle değil, çürük elmaları, yanlış insanları ayıklamakla, şeffaflıkla düzelir. Soruşturmanın selameti için seni görevden uzaklaştırıyorum Abidin Dingo. Atın bunu dışarı, ama fazla uzaklaşmasın. (Müdürün bir koluna Mesut bir koluna mutlu girer ve yukarı kaldırarak dışarı çıkarırlar.)
MÜDÜR - Ulan Mutlu, Mesut neyse de, onun yerimde gözü vardı, ama ben sana güvenmiştim, o yüzden en baba departmanları sırf hemşerimsin diye sana bağlamıştım. Karşılığı bu mu olmalıydı. Dost kazığı diye buna denir.
MUTLU - Yanlışlarına göz yummam bile senin hayrınaydı, ama sen bunu anlamadın ki.
MESUT - O makam benim hakkımdı. Hakkımı yedin. İç Ses: Hemşericilik oynadığını da söyleyeceğim müfettişe.. Yaşasın koltuk benimdir artık.
HURİ – (Hızlıca yerinden kalkıp, ayakkabısını çıkarıp müdüre vurur.) Alçak adam, beni evlenme vaadiyle kandırdın. Genç kızlık duygularımla oynadın.
MÜDÜR – Ben sana evlenelim demedim ki, eğlenelim dedim. Hem ben evliyim.
HURİ – Neden söylemedin madem evli olduğunu, pis herif.
MÜDÜR – Sormadın ki.. (Müdürü dışarı atıp gelirler.)
SAFİYE – E kızım sen de rahat durmadın ki?
HURİ – Etkilendim. İlk defa birinden etkilenmiştim. Siz hiç sevmediniz mi? Bu yüzden her istediğini kabul ettim. (Ağlamaya başlar.) Rezil etti, beni şerefsiz yalancı.
SAFİYE – İç Ses: Hiç boş yere ağlayıp zırlama. Her şey ortada.
MÜFETTİŞ - (Müdürü çıkardıktan sonra müdürün masasına oturur ve telefonla konuşur.) Alo...Ben mutluluk müfettişi Lazrail Yaman. Sayın etkili ve yetkili kişi ile görüşmek istiyorum....Efendim talimatınız yerine getirilmiş, operasyon başarıyla tamamlanmıştır. Müdürü görevden uzaklaştırdım... Şimdi diğer personelin ifadelerini alacağım.. Bu arada müdürlüğe kimi görevlendireyim, Müdür Yardımcılarından Mesut’u mu, Mutlu’yu mu, Bahtiyar’ı mı? .... Umut mu? .... Efendim Umut daha departman görevlisidir, yetkili bile değil, liyakata uymaz ki.... Peki efendim... (telefonu kapatır.) İç ses: Liyakatını yemişmiş. Her şeyin bir usulü var ya, bu kadar da olmaz ki.. Neymiş entrikaya bulaşmamışmış.. Neymiş kendisine yakınmış.. Neymiş, referansları iyiymiş....(kapıyı açıp sorar,) Umut hanginizsiniz?
UMUT - Buyurun benim efendim. İç ses: Beni de mi görevden uzaklaştıracak ya, ben ne yaptım ya, şurada mutluluk yayabilmek için tek çaba gösteren bendim. Yeni de borçlanmıştım.
MÜFETTİŞ - Sen gel hele içeri. (umut içeri girer) Biliyorsun müdürü görevden uzaklaştırdım, soruşturma bitinceye dek, mutluluk müdürlüğüne sen vekalet edeceksin. Şimdi bana sıra ile tüm çalışanları gönder, ifadelerini alacağım. (Umut sevinerek odadan çıkar.)
UMUT - Evet arkadaşlar, müdür ben oldum. Şimdi herkes tek tek müfettiş beye ifade verecek, sıra ile girin. İç ses: Kendimi de müdürlüğe hiç hazırlamamıştım ya, Allahım yüzümü kara çıkarma.Allah yar ve yardımcım olsun. Amiiiin.
(Mesut, Mutlu, Bahtiyar şoke olmuşlardır. Bir hışımla müfettişin yanına girerler.)
MESUT - Nasıl yani ya, biz dururken, nasıl umut müdür olur? Nerde adalet, nerde liyakat? Umut daha kendi departmanını yönetemiyor, koskoca müdürlüğü nasıl yönetecek?
MUTLU - Benim hakkımdı, en baba departmanlar bendeydi, en baş yetkili bendim.
BAHTİYAR - Sesimizi çıkarmadık diye gene ezikleri oynuyoruz ya..
MÜFETTİŞ - Kimi görevlendireceğimizi sizden öğrenecek değiliz. İdarenin takdiridir. Müdür hakkındaki şikayetlere yönelik ifadelerinizi verin çıkın. Çok konuşmayın, sizi de havuza alırım. İç Ses: Aslında haklılar ama, ne yapalım mecburen....
(İfade vermeler hızlı video oynatma şeklinde sürer. Mesut, Mutlu Bahtiyar sıra ile dudaklarını hızlı hızlı oynatır çıkarlar. Sonra diğer çalışanlar tek tek aynı şekilde müfettişin yanına girer dudaklarını oynatır çıkarlar. Müfettiş son olarak müdürü çağırttırır. Müdür iki büklüm bir halde yanına gelir.)
MÜFETTİŞ - Neden böyle bir şey yaptın müdür? Yalan söylemeye, kıvırmaya kalkışma, tüm ifadeler yaptığın yanlışları ortaya koyuyor. Doğruları anlat, kurtul vicdan azabından, ben de bu çirkeflikleri hafifletmeye çalışayım.
MÜDÜR - Buranın adı ne?
MÜFETTİŞ - Mutluluk Müdürlüğü.
MÜDÜR - Ben de kendimi mutlu etmeye çalıştım.
MÜFETTİŞ - Bu birim sen kendini mutlu edesin diye mi kuruldu? Çalışanları, hizmet alanları mutlu etmek üzere kurulmadı mı?
MÜDÜR - Mutlu olmayan biri çevresine nasıl mutluluk verebilir ki?
MÜFETTİŞ - Soruma soruyla karşılık verme.
MÜDÜR - Bana yapacak bir şey bıraktılar mı ki başka? Her şey etkili ve yetkili kişinin istediği şekilde gerçekleşti. Ben de emir kuluydum. Kimle çalışacağımı bile ben belirmedim ki. Listeler geldi, ne çıkarma ne ekleme yapma yetkisi verilmedi ki. E böyle gelmiş ise böyle de gider. Ben mutluyum. Siz ne yaparsanız yapın, artık umurumda değil.
MÜFETTİŞ - Kabul ediyorsun yani suçlamaları, öyle mi?
MÜDÜR - Az bile söylemişler. Kendimi mutlu etmek için her şeyi yaparım. Varsın birilerine yanlış gelsin. Bana emir verenler kendilerini mutlu etmek çabası içinde değiller mi?
MÜFETTİŞ - Ajitasyon yapıp, duygusala bağlamaya çalışma.
MÜDÜR - Benim mutluluk hormonlarım böyle çalışıyor. Hormonlar ile mutluluk arasındaki bağ; sizin bildiğiniz mutluluk hormonu olan serotonin‘den daha fazla, komplike yada çözebilen için çok basit bir şey. Serotonin, endorfin, melatonin, dopamin ve adrenalin; bildiğiniz ve mutluluk hormonu dışında işlevleri olduğunu düşündüğünüz hormonlar. Ancak bu hormonlar, nedensiz bir şekilde mutluluk sebebi. Onları doğru ve etkin bir şekilde kullandığınız vakit; mutluluktan uçmak deyimini yaşayabilirsiniz. Tabi bunu söylerken; toplumun veya çevrenizin size yaptığı ya da engel olduğu durumları üstün körü geçiyorum.
MÜFETTİŞ - Olayı tıbba dayayıp, kendine mücbir sebep yaratmaya çalışma müdür.
MÜDÜR - İç Ses: Yemedi bunu.. Yaptım işte, suçlamaları kabul ediyorum. Bitsin artık bu çileeee, çekemem bile bileee...
(Müfettiş ifadeleri alır çıkar.)
MÜDÜR - (Odadan çıkar ve diğerlerine hitaben konuşmaya başlar.) Evet mutluluk müdürlüğün pek sevgisiz ve mutsuz elemanları, allem kallem ettiniz, beni yerimden ettiniz. Ama unutmayın ki, samanlık yanarsa fareye de bir şey kalmaz. Şurada mutlu mesut bahtiyar geçinip gidecektik. Entrikalarınızla, bir birinizi satmalarınızla sanmayın ki sadece beni yerimden ettiniz. Sizin de yanınıza kalmayacak. Herkes layığını bulacaktır. Sen Mesut, gözümde yerin vardı, sen Mutlu, yakın görünüp arkamdan iş çeviriyordun, sen Bahtiyar, herkese yakın mavi boncuk dağıtıyordun, ne oldu? Astınız üstünüz oldu, mutlu musunuz şimdi? Siz hanımlar, her biriniz ayrı ayrı cilve yapıyordunuz, fark etmiyor muydum, benim makamımı gücümü kullanarak egolarınızı tatmin etme amacı içinde olduğunuzu.. İç Ses: Size haber getirenin sizden haber götüreceğini de öğrenmiş olduk. (O sırada perdeye gayriresmi gazete yansır.)

GAYRİ RESMİ GAZETE

YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

Kurul kararıyla; çalışanların iç sesini yansıtabilecekleri, söylenmeyenleri söyleyebilecekleri, dedikodu, magazinsel ve her türlü şamatanın yapılabileceği MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ adıyla kurulan müdürlüğün bir daha kurulmamak üzere kapatılmasına dair karar

GÖREVDEN ALMA KARARI
Bir daha kurulmamak üzere kapatılan Mutluluk Müdürlüğünün müdürünün bir daha hiç bir göreve atanmamak üzere görevden alınması, diğer personelin ise olimpik havuzda görevlendirilmelerine dair karar

(Herkes şaşırmıştır, şoke olmuştur. Aaaaa nidaları yükselir.)
MÜDÜR - Aha buyurun. Beğendiniz mi yaptığınızı? Kişiyle uğraşayım derken birimi de hedef aldığınızı hesap edemediniz mi? (herkesin iç sesi dış sesine karışır ve yükselmeye başlar.) Eyvah eyvah eyvah...Mutlu olmayı da beceremedik, mutlu etmeyi de....
MÜDÜR - Mutluluk nedir? Mutlu olmak nedir?
(oyuncular her biri bir replik söyleyerek sahnenin önüne gelir, selam pozisyonuna geçerler.)
UMUT - Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.
ARZU - Mutluluğun ne olduğunu öğrenmek istiyorsan bir çiçeğe, bir kuşa, bir çocuğa bak; onlar krallığın kusursuz resimleridir.
NEŞE - Mutluluğun nelerden oluştuğunu aramayı sürdürdüğün sürece mutlu olamayacaksın. Yaşamın anlamını aramayı sürdürdüğün sürece hiç yaşayamayacaksın.
BAHTİYAR - doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır..
SEVİNÇ - Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.
PERİ - Mutluluk iyi bir sağlık ve kötü bir hafızadır.
MUTLU - Mutluluk, erdemin ödülü değil erdemin kendisidir.
SAFİYE - Mutluluğun formülü, gerektiğinde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektir.
MESUT - İnsanı mutsuz eden olaylar değil, olaylar hakkındaki görüşleridir.
HURİ - Mutluluk daima yakınımızdadır, yakalamak için çoğu zaman elimizi uzatmak yeter.
MÜDÜR - Hayatta mutlu olmak yalnız aranılan insanı bulmakla değil, aranılan insan olmakla mümkündür.
(Sahne kısa süreliğine kararır. Aydınlandığında, müdür çoban kepeneğiyle bir köşede yatmakta ve sayıklamaktadır. Fondan sesler duyulur.)
SES – Benim koyunlarım gelmedi…..
BİR BAŞKA SES – Benimkiler de yok.
MÜDÜR – (Sayıklamaya devam etmektedir.) Ben Mutluluk müdürüyüm. Mutluluk için, hatasını kabul etmeyeni affetme, her şeye kulp bulanı memnun etmeye çalışma, lafını dinlemeyene başka söz etme.
DAHA BAŞKA SESLER – Aman mor koyunum da kayıp..
(Bahtiyar, Mesut ve Mutlu başlarında köylü şapkası, pantolon paçalarını çorabın içine sokmuş bir halde sahneye gelirler.)
MÜDÜR - Mutluluk için, yüzüne gülüp arkandan konuşanla muhabbet etme, kendinden başka bir şey düşünmeyene güvenme
MESUT – Ya muhtar, bu gene sayıklıyor. Kaç oldu, bu gidişle köyde koyun kalmayacak, hepsini kaybetti.
MUTLU – Muhtar kaç defa söyledik, okumuş diplomalılardan çoban olmaz diye. Bak iki koyunu güdemiyor, müdürlük rüyası görüyor.
MÜDÜR – Mutluluk için, elinden tutan insanı asla bırakma.
BAHTİYAR – (Müdürü ayağıyla dürter.) Kalk lan Abidin? (İrkilerek kalkar.) Nerde lan koyunlar?
MÜDÜR – Ne koyunu ya. Ben Mutluluk müdürüyüm. Mutluluk, iç sesimizle dış sesimizin aynı anda aynı cümleleri kurmasıdır. (Kaçar, Bahtiyar, Mesut ve Mutlu da arkasından bağırarak giderler.) Sen ne anlarsın mutluluğun resmini yapmaktan, Abidin Dingo?

VE PERDE İNER
.
SON

YASAL UYARI
Bu oyunun yazılmasında hiç bir hayvana zarar verilmemiştir.

RAHİM TAŞ

Hammaliye (Son Çağ yayınları) kitabında yer almaktadır.

Rahim TAŞ
Kayıt Tarihi : 15.4.2016 12:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Rahim TAŞ