Tiyatro Oyunu Hotmail Caddesi

Rahim TAŞ
132

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Tiyatro Oyunu Hotmail Caddesi

Hotmail Caddesi
(Oyun Tek Perde)

Kişiler
Zekai (30 yaşlarında)
Zekiye (30 yaşlarında)
Çocuk (4 yaşlarında)
Yetkili Servis Elemanı (25 yaşlarında)

Dekor
Bir evin oturma odası.

Aksesuar
Ev eşyaları. Bilgisayar masası ve masaüstü bilgisayar, televizyon, atari.

Kostüm
Günlük ev hali izlenimi verecek kıyafetler.

Hotmail Caddesi

(Perde açıldığında Zekiye çocukla birlikte atari oynamaktadır.)
ZEKİYE – Ah Mario, ömrüm seni sevgiline kavuşturmakla mı geçecek? Offf bir de şu engeli aşabilseydim. (Telefona sarılır.) Alo, kııııız Ayşe, sen mario oyununda sekizin ikisini nasıl geçmiştin, bir daha anlatsana bana? Hıııı…Mantar hangisindeydi? ....Zıplayacak mıyım….(Kapı zili çalar) Dur kız kapı çalıyor, ben seni sonra ararım. (Kapıyı açar Zekai kucağında bilgisayar kutusu ile içeri girer.) Bu ne Zekai?
ZEKAİ – Oğlum atari oyununu söktü. Teknolojiyle tanışmakta geç kalmaması için, ona önce bilgisayar aldım. Nınınınıımmmm. (Bilgisayar masasını getirmek için dışarı çıkar ve masayla birlikte geri gelir.)
ZEKİYE – Zekai, önce atariyi başımza bela ettin. Güya çocuğa öğretecektik. Ama biz başından hiç kalkmadık. Çocuğu halının üzerinde arkamızda unuttuk, sabahlara kadar yok marioydu yok luciaydı..Parmaklarım hala ağrıyor. Sahi marioda sekizin ikisini nasıl geçiyordun sen?
ZEKAİ – Amma kaptırmışsın sen de ha. Bilgisayar atari gibi değilmiş. Bizim Ramazan öyle diyor. O da oğluna almış.
ZEKİYE – İyi de Zekai, Ramazan’in oğlu liseye gidiyor, bizimkisi daha el kadar bebe ya, ne anlar bilgisayardan?
ZEKAİ – Söker benim oğlum çabucak. Bak nasıl oynuyor atariyi. Sana puan bile kaptırmıyor. (Çocuğu kucağına alır öper.) Aslan oğlum benim. (Kapı zili çalar.) Servis elemanıdır, bilgisayarı kuracak. (Kapıyı açar.) Hoş geldin.
YETKİLİ – Hoş buldum. Buraya mı kuracağız?
ZEKAİ – Evet.
(Bilgisayar kurulur, yetkili servis nasıl çalıştırılacağını Zekai'ye bir güzel anlatır. Zekai anlatılanları ilgiyle ve merakla dinlemekte ve anlamadığı yerleri yetkiliye sormaktadır.)
YETKİLİ- Evet Zekai bey, bilgisayarınızı kurduk, hayırlı olsun. Şimdi nasıl çalıştırılacağını da anlatayım. Bakın bu kullanım kılavuzu. Bu sürekli elinizin altında bulunsun.
ZEKAİ - (Kullanım kılavuzunun sayfalarını çevirmektedir.) Bu yabancı terimler ne demek? Bunun Türkçesi yok mu?
YETKİLİ - Terimler, programların orijinal adıdır, türkçeleştirilememiştir. Her yerde aynı terimler kullanılmaktadır.
ZEKAİ - Neyse öğreniriz artık.
YETKILI - Bilgisayarınızın fişini takıyorsunuz, bu düğme aç kapa düğmesi, basınca açılıyor. bu maus, yani fare.
ZEKAİ - Fare demeyelim ya, hanım fareden korkar, hem maus demek daha havalı (Sırıtır.)
YETKİLİ - Bununla dolaşıyorsunuz, bakın ekranda ok var, nereye isterseniz iki kez sol tıklarsanız o sayfa açılır.
ZEKAİ - Bu mausun solaklar için olanı yok mu?
YETKİLİ - (Şaşkın bir halde) Ben bir bakarım. Neyse, bu da klavye.
ZEKAİ - Ne klavye?
YETKİLİ - Ku klavye.
ZEKAİ - Nerden anlıyoruz bunun ku klavye olduğunu? Neresine yazıyor?
YETKİLİ - Harf tuşlarının en başında ku harfi var. Bir de bunun başta F harfi olanı var, o da EF klavye.
ZEKAİ - Hangisi daha iyi?
YETKİLİ - Siz hangisini iyi kullanırsanız o iyi. Daktilo ile yazmasını biliyorsanız EF klavye kullanın, daha hızlı yazarsınız.
ZEKAİ - Oğlum gel sende dinle bak, abi ne güzel anlatıyor.
ZEKİYE - Zekai bacak kadar çocuk ne anlayacak.
ZEKAİ - Öyle deme, biz bu bilgisayarı ona aldık, ben mi kullanacağım sanki?
ZEKİYE - Göreceğiz. Atariyi de oğlana almıştın. Beni de alıştırdın.Neyse ben bir kahve yapayım. (Sahneyi terk eder.)
YETKİLİ - Zekai bey, bakın bu ekranda görünen internet eksplorır simgesini tıklarsanız sayfalar açılır, internette sörf yapmış olursunuz. Ben telefonu ve modemi ayarladım. Bunu tıkladığınızda otomatik olarak internete bağlanacaksınız..
ZEKAİ - Hım. Bak oğlum bu satürn gezegeni gibi halkalı olan internetmiş.
YETKİLİ - Bilgisayarda ne var ne yok, başlat menüsünden görürsünüz. Ben vinapı da yükledim.
ZEKAİ - O ne?
YETKİLİ - Müzik dinleme programı
ZEKAİ - Teyp gibi mi?
YETKİLİ - Evet, Cd yi koyuyorsunuz, vinapı açıyorsunuz. Ha bu arada medya pleyiri de yükledim, bu programla da film izleyebilirsiniz.
ZEKAİ - Kolaymış ya.
YETKİLİ - Zaten kullanım kılavuzunda herşey yazılı. Takıldığınız yer olursa bizi ararsınız.
ZEKAİ - (Kısık sesle yetkiliye sorar.) Ya şu çet mi diyorlar nedir, o nasıl oluyor? Yavaş söyle hanım duymasın.
YETKİLİ - Bakın bu MSN, buna adres alıp kayıt oluyorsunuz, bunlar da bir kaç sohbet programı. Tıklıyorsunuz, bir rumuz yazıp girebiliyorsunuz. İsterseniz aysiku da kullanabilirsiniz, bu çiçekli olan.
ZEKAİ - Tamamdır. Ben gerisini hallederim.
YETKİLİ - Güle güle kullanın (Zekai bilgisayarın başına oturur.)
ZEKİYE – (Elinde kahve ile gelir.) Buyrun kahvelerinizi.
ZEKAİ - (Bilgisayarı kapatmaya çalışır ve başarır.) Çabuk kavradım değil mi?
YETKİLİ – (Gülerek) Kolaydır efendim. Güle güle kullanın tekrar. İzninizle.
ZEKAİ – Teşekkür ederim. (Yetkili servis elemanını gönderir ve hızlıca bilgisayarın başına döner. Bilgisayarı açar. internete bağlanır.) Eveeeet, kolaymış işte. Şimdi bakalım bu bilgisayar nemenem bir şeymiş. Ya ne biçim internet bu sayfalar hep boş..Tekrar deneyeyim bari…
ZEKİYE – Ne oldu, beceremedin mi?
ZEKAİ - Allah Allah, niye böyle oluyor ki? Acaba yeni aldığımız için eksik mi verdiler?
ZEKİYE – Bugün ben de çok oynadım atariyle. Yoruldum. Yatmaya gidiyorum. (Çocuğu alıp sahneyi terk eder.)
ZEKAİ - En iyisi Ramazan 'a sorayım. O nasıl olsa bu konuda tecrübelidir. Hem bilgisayar aldığımı da söylemiş olurum. (Telefonu kaldırır ama internete bağlı olduğundan telefon meşgul sesi verir. Zekai telefonu kurcalar, ama durum hep aynı,) Ne oldu buna ya, hep meşgul, hep meşgul. (Telefonu fişten çekip yeniden takar, telefon meşgulden kurtulur ve arkadaşı Ramazanı arar.)
ZEKAİ - Alo Ramazan merhaba
SES – (Fondan sesi duyulur) Merhaba Zekai.
ZEKAİ - Ya biliyor musun bende çocuğa bilgisayar aldım, şimdi biraz karıştırayım, internete gireyim dedim ama sayfa boş, neden acaba?
SES - Ya senin çocuk daha dört yaşında, ne anlar bilgisayardan?
ZEKAİ - Ya biz de kullanırız işte
SES - Ha şöyle söyle.
ZEKAİ - Tamam ya uzatma, sorun nedir?
SES - Modem takılı mı?
ZEKAİ - O ne ya, sen benim anladığım dilden konuşsana.
SES - Telefon takılı mı?
ZEKAİ - Ya servisteki çocuk geldi ayarladı.
SES - Tamam o zaman, internet simgesini tıkla. üstte adres çubuğu var.
ZEKAİ – Tıkladım, ama çubuk falan yok.
SES - Üstte bir boşluk olacak, oraya ne yazıyor
ZEKAİ - Hiç bir şey yazmıyor
SES - (Güler.) Yaz oraya bir adres.
ZEKAİ - Ev adresini mi yazayım, iş adresini mi?
SES - İstersen benim adresimi yaz (Der ve gülmeye başlar.)
ZEKAİ – Cadde, sokak adı neydi senin?
SES - (Kahkahalarla) Ya sen internet adresi bilmiyor musun?
ZEKAİ - Ya elimde bir kılavuz var, vaynet yazıyor, ama başka adres yok.
SES - Dabılyu dabılyu dabılyu diye başlayan adresleri duymadın mı?
ZEKAİ – Yoooo…
SES - Yaz o boşluğa, dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom
ZEKAİ – (Klavyeden harfleri seslice arayarak yazar) Tamam yazıyorum. sayfa görüntülenemiyor yazdı Ramazan.
SES - Tabi öyle yazar.
ZEKAİ – Neden?
SES - İnternete bağlı değilsin, çünkü telefonu kullanıyorsun.
ZEKAİ - Hıııııı, (Güler) Tamam kapatıyorum.
SES - Dabılyu dabılyu dabılyu nokta yazdıktan sonra, istediğin herhangi bir adres yazıp nokta kom dersen, internet sayfalarına girebilirsin. Haydi hayırlı olsun, güle güle kullan.
ZEKAİ - (Telefonu kapatır ve internet simgesini tıklar, açılan sayfaya 'dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom ' yazar, ama yine sayfa görüntülenemiyor yazısı ekrana gelir. Birkaç kez tekrarlar. Tekrar Ramazan'ı arar) Alo, Ramazan..
SES – (Fondan sesi duyulur.) Efendim.
ZEKAİ - Ya gene sayfa görüntülenemiyor yazıyor
SES - Allah allah..Ne yazdın söylesene.
ZEKAİ - Dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom
SES - Açılması gerek ya.
ZEKAİ - Açılmadı işte.
SES – Kom’u, com olarak yazdın değil mi?
ZEKAİ - Yooo söylediğin gibi yazdım dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom
SES - Ya kom yazılacak, bak kodluyorum. ve ve ve nokta vaynet nokta com, tamam mı?
ZEKAİ – Az önce dabulyu demiştin, dabılyuya ne oldu?
SES - Ya Zekai, dabılyu çift ve var ya odur.
ZEKAİ - Evet ya, doğru.
SES - Üç tane dabılyu yaz, sonra nokta işareti koy, sonra vaynet yaz, sonra nokta işareti, sonra da com yazacaksın tamam mı?
ZEKAİ - Tamam yazıyorum. Ya Ramazan gene sayfa görüntülenemiyor.
SES - Telefonun meşgul, kapat da sonra yaz (Güler.)
ZEKAİ - Gülme ya. Tamam kapatıyorum. (Telefonu kapatır ve adresi yazmaya çalışır, ancak yine sayfa görüntülenemiyor, tekrar Ramazan’ı arar) Alo Ramazan...
SES - Gene ne oldu?
ZEKAİ - Ya gene sayfa görüntülenemiyor.
SES - Ne yazdın söylesene bana?
ZEKAİ - Ya klavyede çift "v"yi bulamadım bende 6 tane normal v harfi yazdım.
SES - (Kahkahalarla) Çok zekisin Zekiayı.
ZEKAİ - İki ve bir dabılyu etmiyor mu?
SES - (Bir süre gülmekten konuşamaz.) Allah canını alsın Zekai.
ZEKAİ - Tamam ya gülme, dabılyu harfini buldum. Hadi kapatıyorum. Bu arada erkenden uyuma, başka şeylerde sorabilirim.
SES - Tamam uyumuyorum
ZEKAİ - (Telefonu kapatır ve adresi doğru yazar, VAYNET sayfası açılır. Zekai başarısını oğlunun yanağından bir makas alarak kutlar. Bir kaç linki tıkladıktan sonra üyelik gerektiren bir sayfaya ulaşır.) Üye olmak gerekiyormuş ha. (Kendi kendine konuşur.) Üye adını girin, e-mail adresinizi girin. Üye adım Zekai..e-mail adı niye geçersiz ya. Üfff, Ramazan'ı da çok rahatsız ettim. Neyse nasıl olsa uyumuyor (Telefon açar.) Alo Ramazan..
SES - Ne oldu?
ZEKAİ - Bir yere geldim üye adı ve adres istiyor.
SES - Üye ol sende.
ZEKAİ - Nasıl olacağım?
SES - Bir üye adı yaz kendine, bir de e mail adresi
ZEKAİ - E mail nedir Ramazan?
SES - Elektronik posta.
ZEKAİ - Elektrikli posta mı? O nasıl oluyor ya?
SES – Heee, elektrikli posta (Kahkaha atar.) Bilgisayardan bir kablo çekiyorsun apartman girişindeki posta kutusuna, elektrikli posta oluyor.
ZEKAİ - Ben şimdi nerden bulayım o kadar uzun kabloyu, her yer kapalı.
SES - (Gülmektedir.) Yarın yaparsın.
ZEKAİ - Ya baksana Ramazan, aklıma ne geldi
SES - Ne geldi?
ZEKAİ - Apartman girişindeki posta kutusunu bilgisayarın yanına getirsem olmaz mı? Kısa bir kablo vardı.
SES - Bak bunu iyi düşündün, hatta kasanın içine yerleştir. Postalarını CD girişinden atar, disket çıkışından alırsın. (Kahkaha krizine girmiştir.)
ZEKAİ - Bak ben bu işi nasıl çabucak kavradım değil mi?
SES - Helal olsun valla sana. Bunu bil getis bile düşünememiştir.
ZEKAİ - Bilge Tis kim ya?
SES - (Kahkaha krizi devam etmektedir.) Zekai, öldürdün beni, valla altıma işedim gülmekten. Olum sen manyak mısın?
ZEKAİ - Ne oldu ya?
SES - Olan olum, elektrikli değil elektronik posta, e mail, e mail..
ZEKAİ – Ya, ha elektrikli ha elektronik, aynı şey değil mi?
SES - Tamam tamam, aynı şey.
ZEKAİ - Sen şimdi bana bunu adam gibi anlat. Ama gülerek anlatma ya, anlayamıyorum.
SES - (Kahkaha krizi sürmektedir.) Ya olum, sana bilgisayarı aldığın firma internete hangi servis sağlayıcısından bağlanacağını söylemedi mi, e mail adresi vermedi mi?
ZEKAİ - Ya ne bileyim, kutunun içinde ne var ne yok hepsini çıkardık. Boşta bir parça kalmadı. Televizyon ekranı gibi bir ekran var, klavye var, maus var, bir de altta düğmesi olan kasa var. E maili koymamışlar herhalde.
SES - (Kahkahalarla) Zekiayııııııı, yeter allah aşkına.
ZEKAİ – Gülme Ramazan, sen ananın karnında mı öğrendin?
SES – Ya Zekai, çok bilmiş yorumların öldürdü beni. (Gülmeye devam eder. Sahne kararır.)
(Sahne Zekai bilgisayar başında kendi kendine konuşmaktadır.)
ZEKAİ – Üf ya, şu ard arda açılan sayfalar da insanı canından bezdiriyor. Bir de hanıma yakalanırsam vay halime. Şu lanet olası sitelerden kurtulamayacağım. Nasıl kurtulacağım bunlardan ben ya? Ramazan’ı da bir aydır bıktırdım. Neyse arkadaş bu günlerde belli olur. Arıyayım şunu bir daha. (Telefon açar ve fondan telesekreterin sesi duyulur. “Ben Ramazan. Altı aylığına Avustralya’ya gidiyorum. Sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakın, ben size dönerim.”) Hadi be yalancı. Avustralya’ya gidiyormuş. Zekai’den kaçıyorum demiyor da. Aaaaa İsmail de anlar bu işten. Tamam onu arıyayım. (İsmail’i telefonla arar.)
ZEKAİ – Alo İsmail, merhaba, ben Zekai
SES – (Fondan sesi duyulur.) Merhaba Zekai, hayrola ne oldu gecenin bu saatinde?
ZEKAİ – Uyuyor muydun?
SES – Evet ya.
ZEKAİ – Ya kusura bakma, önce bir sürü sayfa açıldı, ben kapattıkça yeniden yeniden yeni sayfalar açılmaya başladı. Sonunda bilgisayarın ekranı dondu, ne yapacağımı bilemedim. Hem de en heyecanlı bir yerde.
SES – Nerelere girdin ki?
ZEKAİ – Ya anla işte.. Sırf meraktan, başka bir amacım yoktu.
SES – Ben de yedim. Sen şimdi bilgisayarı resetle.
ZEKAİ – Nasıl yani
SES – Üfff. Çek fişini yeniden tak.
ZEKAİ – Tamam.
SES – Düzeldi mi?
ZEKAİ – Maus oynuyor tamam. Sağ ol İsmail. Ya kusura bakma, seni sık sık rahatsız edebilirim. Artık idare et.
SES – Tamam, tamam önemli değil.
ZEKAİ – Ha bak İsmail, adresini versene bana, sana bir fotoğraf göndereceğim. Bizim düğünde çekilmiştin. Bende kalmış.
SES – İsmailsur et hotmail nokta com
ZEKAİ – İsmail, hotmail, adına da nasıl uymuş. Hadi iyi geceler.
SES – İyi geceler.
ZEKİYE - (Elleri belinde sahneye gelir. Bağırarak konuşur.) Ne yapıyorsun sen Zekai? Tam bilgisayar manyağı oldun çıktın. Gözlerine bak, kan çanağına dönmüş. Bana, çocuğa sırtını döndün. Yatıyorum buradasın, kalkıyorum buradasın. Yemeği bile alelacele yiyip kaçıyorsun bilgisayar başına. Yeter ya. Burası ev Zekai, otel ya da restoran değil. Atari bundan iyiydi, hiç değil birlikte oynuyorduk.
ZEKAİ – Tamam hayatım kızma, sanırım biraz abarttım. Ama merak işte. Öğreneyim ki, size de öğreteyim.
ZEKİYE – Hadi ordan. Öğrenecekmiş ki, öğreteymiş. (Sinirli bir şekilde sahneyi terk eder.)
ZEKAİ – Allahtan bilgisayarı kapatmıştım. Görseydi önceki sayfaları ne olurdu halim. Neyse gidip gönlünü alayım. (Sahne kararır.)
(Sahne aydınlandığında telefon çalar. İsmail Zekai’yi arar. Fondan konuşmaktadır.)
SES - Alo Zekai, hani bana bir fotoğraf gönderecektin?
ZEKAİ – Gönderdim.
SES – Gelmemiş, adresi doğru yazdın mı?
ZEKAİ – Evet doğru yazdım, arkadaşımızın adını yanlış mı yazacağım?
SES – Gelmesi gerek.
ZEKAİ – APS’ ye vermedim ya, normal posta gönderdim, o yüzden gelmesi gecikebilir.
SES – Nasıl ya, ne Aps si, ne postası
ZEKAİ – Normal posta işte
SES – Ya sen dalga mı geçiyorsun?
ZEKAİ – Ne dalgası ya? Normal posta işte.
SES – Şaka yapıyorsun.
ZEKAİ – Ne şakası ya. Zarfı bu sabah postaya verdim
SES – Zarf mı?
ZEKAİ – Evet, zarf.
SES – (Gülmekten konuşamamaktadır.) Ne yazdın zarfın üstüne?
ZEKAİ – İsmail Suret Hotmail com Düzce.
SES – (Gülmeleri kahkahaya dönüşmüştür.)
ZEKAİ – Ne gülüyorsun ya, yoksa yanlış mı yaptım?
SES – (Kahkaha krizi sürmektedir) Zekai, sen ciddi misin? Zarfın üstüne aynen öyle mi yazdın?
ZEKAİ – Evet ya.. Ya gülmeden konuşsana, anlayamıyorum ne dediğini.
SES – Bir şey diyecek hal mi bıraktın ki bende, manyak Zekaiiiiii…(Kapı çalar, Zekiye kapıa gider, iki zarf ile sahneye döner ve zarfları Zekai’ye uzatır.)
ZEKAİ –Alo İsmail, sana gönderdiğim zarf geri geldi.
SES – (Gülerek) Neden?
ZEKAİ – Postacı üstüne bir şey yazmış.
SES – Ne yazmış okusana.
ZEKAİ – İlimizde Hotmail caddesi bulunmadığından, zarfın göndericiye iadesi.
SES – (Aniden kahkaha atar.) Ciddi olamazsın.
ZEKAİ – Ne biçim adres vermişsin, bir adresi bile doğru veremiyorsun.
SES – (Kahkahalarla) İlimizde Hotmail caddesi bulunmadığından zarfın göndericiye iadesi ha.. Zekai sen alemsin, postacı senden alem. Hey allahım,
ZEKAİ – Olmayan caddenin adını yazan sensin, bir de bize gülüyorsun.
SES – Zekai, öldüm ya gülmekten. Allah da seni güldürsün. Ama gülünç etmeden (Gülme krizine devam ederek telefonu kapatır.)
ZEKAİ – (İade edilen zarfla gelen diğer zarfı açan Zekai, aniden bağırır.) Anaaaaaaaaa
ZEKİYE –Ne oldu Zekai?
ZEKAİ – (Elindeki telefon faturasına bakarak) Battık, battık.
ZEKİYE – (Telefon faturasını Zekai’nin elinden kapar.) Zekai, bu neeeeeee?
ZEKAİ – (Başını öne eğerek) Ya herhalde te, te telefonumuza girmişler
ZEKİYE – Sen bu kadar maaş alıyor musun? Tayland, Malezya, buralar nere Zekai?
ZEKAİ – Bana öyle suçluymuşum gibi bakma, sorarım telekoma, araştırırım. Kesin telefonumuza girmişler.
ZEKİYE – Ya, ya telefonumuza girmişler. Enternetin batsın Zekai..Çocuğa bilgisayar almışmış.
ZEKAİ – Ya dur, daha ilk taksidini bile ödemedik.
ZEKİYE - Al sana bilgisayar (Monitörü tuttuğu gibi pencereden aşağı atar.)
ZEKAİ – (Bir eline mausu, diğer eline telefon faturasını alır, bir mausa, bir telefon faturasına bakar ve mausu yere atıp tekmeler.) İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş.

S O N

Rahim TAŞ

lafoRaTuvar (Gece Kitaplığı Yayınları) kitabında yer almaktadır.

Rahim TAŞ
Kayıt Tarihi : 21.10.2006 01:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Rahim TAŞ