NADAN
ÖYKÜ:
Ömer Seyfettin
SENARYO:
İbrahim ŞAHİN
KİŞİLER:
1- Padişah
2- Köse Vezir
3- Lala
4- Hademeler
5- EMİR AĞASI
6- EŞEK HASAN
7- EŞEK HASAN’IN EŞİ, ÇOCUKLARI
8- Tellal
9- Subaşılar
SAHNE: 1
(Padişah koltuğundan kalkar pencereden dışarı bakar. Dışarıda her yer sis kaplıdır)
PATİŞAH:
İçimdeki sıkıntı yetmezmiş gibi gök yarılmış payıtahtıma çökmüş, sisten göz gözü görmüyor. Allah muhafaza yeniçeriler canıma kast etse muhafızlar ancak imdat çığlıklarımı duyar. Çığlıklarım bile imdadıma yetişemeyecek. Nedir bu çektiklerim? Yeniçeriler başkaldırdı. Serhatteki ordu benden besbeter. Tercübeli vezir dersen hepsi Allahın rahmetine kavuştu ( Kendi kendine) Erken ölmekle sanki iyi ettiler. Hiçbiri benim çektiğim ızdırabı çekmedi. Yok , yok ölüm çare değil. Elbet ben de öleceğim er ya da geç. Ölmeden bu buhranı çözecek birini bulmalıyım. Payıtahtımı yağmalamaya geldiler gelecekler. Koruyacak bir Allahın kulu yok. Zabitlerim dersen sipahiler tek tek parçaladı. Dağ gibi erlerim dersen er meydanlarında dal gibi kırıldılar.
Bu buhranı çözecek bir tek kişi var. Bir tek kişi. O da Kösevezir.
(Patişah Hademesini çağırır)
HADEME:
Hademe divanpençe içeri girer, padişahın eteğini öper)
Emredin devletlü sultanın.
PADİŞAH:
Bana Emirağasını çağır!
HADEME:
Emredersizniz devletlü sultanım ( Hademe padişahın huzurundan geri geri giderek ayrılır)
HADEME:
( Hademe kapıyı çalar tekrar padişahın huzuruna çıkar)
Emirağası hazı devletlü sultanım.
PATİŞAH:
Gelsin.
EMİRAĞASI:
Emredin devletlü sultanım
PADİŞAH:
Bana tez elden Köseveziri bulun getirin.
EMİRAĞASI:
Köseveziri huzurunuzda bilin devletlü sultanım
( Kösevezirçıkar padişah kendi kendine konuşur.)
Padişah güçlü olur. Yerin kulağı vardır, duyar mı duyar. ( Kulağını yere koyar, duvarlara koyar, derin bir oh çeker. Şükür duyan olmamış. Mutlu gözükmeliyim.( Hademesini çağırır)
HADEME:
Emredin devletlü sultanım
PADİŞAH:
Bana renkli renkli kâğıtlar getir, makas getir.
HADEME:
Emredersiniz devletlü sultanım
( Hademe kağıt ve makası getirir.Padişah renk ren çifte vavlar keser sahneye saçar.. Hademe sorar)
HADEME:
Devletlü sultanım siz ne yapıyorsunuz. Bunca derdin içerisinde çocuk gibi oynuyorsunuz yoksa şeytan kulağına kurşun ( el işareti ile kafayı mı üşüttünüz)
PATİŞAH:
Ahali benim mutsuz olduğumu bilmemeli, mutlu sanmalı.
HADEME:
( Güler) Burada sizi kim görecek, biz kulunz ben bir siz)
PADiŞAH:
Öyle deme gel, bak ( pencere açar gibi yapar sahnedeki seyircileri gösterir) bütün Topkapı toplanmış beni izliyor.
(Hademe çıkar, padişah kendi kendine konuşur)
Otuz yıl önce ben böylemiydim. Şehsazeydim. Köşküm, lalam vardı
SAHNE: 2
( Subaşılar Köse Vezir’in kapısını çalar, Köse Vezir ailesi ile yemek yemektedir.)
SUBAŞI:
Efendimizin emri ile sizi almaya geldik. Yemeğinizi yiyin, sonra lütfen zorluk yaratmayın gidelim.
KÖSE VEZİR:
Efendinize her şeyi öğrettim. Üç şeyi öğretemedim.
1- Irmak geçerken at değiştirilmez.
2- Abdest alırken kurbağa ürkütülmez.
3- Yemek yerken emir uygulanmaz.
( Köse Vezir yemeğini yemeden kalkar. Hanımı ve çocuklarına:)
Emir padişahın. Gidipte gelmemek var, gelipte görmemek var. Gelmez isem yasımı tutmayın. Ecel er ya da geç kapımı çalacak. Farz edin ki kapımı çalan eceldi. Hakkınızı helal edin.
HANIMI:
Dualarım seninle, kurban olduğum Allah'ım seni başımızdan eksik etmesin.
( Aile fertleri ile tek tek helalleşir. Aile ferleri üzgündür. Köse Vezir rahat. Köse Vezir iki subaşının ortasında evden ayrılır. Aile fertleri uzun süre arkasından bakarlar.
Hanımı ardında su döker.)
SAHNE: 3
( Patişah koltuğunda oturmaktadır. Hademe kapıyı çalar.)
HADEME: Köse Vezir geldi efendim.
PADİŞAH: bekletme al içeri.
(Köse Vezir içeri girer.)
KÖSE VEZİR:
Beni emretmişsiniz
PADİŞAH:
Otur. ( Oturdupu koltuğa bakarak) Ahval kötü, kötükü ne kötü! Payitaht tehlikede. Ordu seferde bozguna uğradı, bunu fırsat bilen Yeniçeri ayaklandı. Tebaa sersefil. Yağmalama almış başını yürüyor. Payitahtın yağmalanması an meselesi. Zamanı ıslah edecek bir ele ihtiyaç var, demir bir el. Yetkiyi şahsi menfaatına kutlanmayacak, görevinin hakkını verecek bir el. O el sadece sensin. Seni kendime vekil tayin ediyorum.
KÖSE VEZİR:
( O ana kadar sessiz olan Vezir yerinden doğrularak kendinden
emin bir sesle)
Beni affedin padişahım, ben artık devlet işine karışmamaya ahdettim. Sayenizde geri kalan birkaç günlük ömrümü ibadetle, dua ile geçireceğim.
PATİŞAH:
Mesuliyetsiz hayat ölülere yakışır. Sen ölü değilsin. Mesuliyetsiz hayat hayvanlara yakışır, ölü de değilsin.
KÖSE VEZİR:
Kişinin köşe çekilip kendini dinlemesi, kendisini ebedi dünyaya hazırlaması da bir mesuliyettir efendim, bağışlayın beni.
( Vezirin verdiği cevaplar ve sergilediği rahat tavırlar padişahın yerinden kalkıp ses tonunu yükselmesine, bakışları ile veziri yiyecek gibi olmasına neden oldu.)
PADİŞAH:
Padişah emrine karşı gelmek küfürdür.Bunun ne demek olduğunu bilmiyor musun?
KÖSE VEZİR:
Boynum kıldan incedir padişahım! Çoluk çocuğumla veda ettim. Hakkın huzuruna gitmek için iradenizi bekliyorum. Ben mühr-i şerifinizi almam!
PADİŞAH:
Hemen kaldırın, hakkettiği cezaya çarptırın
( Muhafızlar veziri yakapaça dışarı alır. Padişah bir müddet sonra sakinleşir kendi kendine)
Ben ne yaptım. Acele etmezsem adam asılacak. Ben kimi bulacağım. Elimde kalan son vezir.( Hademeye Emir Ağasını çağırtır, gelen Emir Ağasına:)
Veziri asmayın.
Sarık odasına hapsedin. Yanına kitap, kalem, kâğıt vermeyin
EMİR AĞASI:
Emredersiniz efendim.
( Emir Ağası çıkar, padişah kendi kendine konuşur.)
Padişaha karşısında pervasızlık. Şahsiyetini, ahdini muhavaza edecek azim kuvvet kimde görülmüş. Bu görülmemi bir şey. Ancak böyle bir adam müşkil zamanlarda büyük işler yapabilir.
Bugüne kadar gördüğüm, paşalar, çelebiler, vezirler hepsi iki kat bir rükû vaziyetinde, yalnız hile, yalnız fesat, hepsi fine düşünürdü. Hepsi şeytana pabucu ters giydirirdi..
Köse Vezir öyle mi?
Köse Vezir:. Ârif, Âlim. "Dünya ve mafiha"nın ne olduğunu sezmiş. Daima "zeval" uçurumuna giden "ikbal" yolunda hakikati unutmaz, mağrurlanmaz; para, servet, ihtişam, saltanat gibi şeylere de tenezzül bile etmez. Orta hâlli bir molla gibi yaşar, sandık sandık filoriler toplayıp fâni dünya evini baki sanan haris gafillerin budalalıklarına şaşar
Ben böyle Haktan başka hiçbir kuvvete baş eğmeyen bir adama mührünü nasıl kabul ettireceğimi bilmiyorum? Bildiğim tek şey bu mühür ona kabul ettirilecek.
( Kendi kendine sorular sorar:)
Ölümden beter işkence ne olabilir? En korkunç işkence ölümü hatırlatmıyor mu?
Adam ölüm karşısında kılını kıpırdatmıyor.
( Bir müddet geçmişe dalar)
Şehzadeliğimde her an mutluydum. Hele Lalam…. Lalam ne demişti?
‘’ Nadanla sohbet etmek, âkile cehennem ateşinden beterdir!.."
Cahille sohbet etmek zordur bilene
Cahil söyler ne gelirse diline
( Emir Ağasını çağırır)
Bostancılar, tebdil ağaları, bütün şehri, civar köyleri karış karış dolaşsınlar, bir nadan bulup getirsinler.
EMİR AĞASI:
Nadana huzurunuzda biliniz efendim
SAHNE:3
EMİR AĞASI:
(Emir Ağası emir erlerini toplamış emir vermektedir)
Tellallar köy köy, vilayet vilayet dolaşa
Padişahın fermanını duyura
Tebada en cahil kişi buluna
Bulana üç kese altın verile
TELLAL:
( Sahne köşelerinde, üçerli beşerli temsili köy)
(Tellatlar her köye uğrayarak, davul çalıp fermanı okur)
Padişahın fermanını duyura
Tebada en cahil kişi buluna
Bulana üç kese altın verile
KÖYLÜ:
( Tellallın sahneye ikinci gelişinde köylülerden biri huzuruna gelir.)
Tebanın en cahilini ben biliyorum( Cahili uzun uzun sessiz konuşuyormuş gibi yaparak tanıtır.)
TELLAL:
Beni Eşek Hasan’a götür.
KÖYLÜ:
Buyurun götüreyim. Bizim eve uğrar eşeği alırız, siz eşeğe binersiniz, ben yürürüm peşiniz sıra.( Sahneden çıkarlar.)
SAHNE 5
EŞEK HASAN:
( Eşek Hasan, haksız tutuklanışına küfreder, ulur, kava çalar.)
Haksız yere tutukladılar, u, uu, uuuuuuuuuuu1!
(Kavalını Çalar)
Kösemenimden ayırdılar, şu ak sakallı ile koyun kuzu yatırdılar, u, uu, uuuuu!
(Kavalını çalar)
Beni tutuklayıp getirene, u, uu, uuu!
Bu ak sakallı ile koyun kuzu yatırana, u, uuu, uuuuuu!
( Vezir aldırış etmez tespihini çeker.)
EŞEK HASAN:
Sen bizim köyü bilin mi? Benim koyunlarımın adını bilin mi?
( Eşek Hasan sürekli konuşur, vezir duymazdan gelir, cevap vermez yalnız her konuşmada sinirleri katlanır.)
Sen hangi dağda kurt öldü bilin mi? Sen yoğurt bilin mi Kaymak bilin mi?
( Bir müddet sessiz kalırlar, Eşek Hasan birden yerinden fırlar. Vezire)
Kâğıt var mı?
KÖSE VEZİR:
Var.
EŞEK HASAN:
Kalem?
KÖSE VEZİR:
Kâğıdı kalemi ne yapacaksın.
Keçilerime mektup yazacağım.
KÖSE VEZİR:
İyi, yaz. Hiç değilse sesin kesilir.
EŞEK HASAN:
Ben yazma bilmiyim
KÖSE VEZİR:
Mektubu nasıl yazacaksın.
EŞEK HASAN:
Mektubu sen yazacaksın. İşte kalem, işte kâğıt. ( Vezir kâğıdı yırtar atar.)
EŞEK HASAN:
Desene sen de yazma bilmiyin.
KÖSE VEZİR:
( Yalvarır) Allahını seviyorsan sus!
(Eşek Hasan konuşmaya devam eder)
KÖSE VEZİR:
Allahın var mı senin.
EŞEK HASAN:
Ben ne bilem? Benim koyunlarım var, keçilerim var. Hepinin adını biliyim. Hepicinin nirde doğduğunu biliyim. Hangi dağda hangi ot var onu biliyim.
(Bir sabah Köse Vezir bu koca herifin hüngür hüngür ağladığını gördü. Çocuk gibi hıçkırması içine dokundu. Zavallı kim bilir karısını, evini, köyünü mü hatırlamıştı. Gayr-i ihtiyari sordu.)
Ne ağlıyorsun oğlum?
(Çoban gözyaşlarından sırsıklam olan al yanaklarını kirli yenleriyle silerek ona baktı.)
EŞEK HASAN:
Söylesem darılırsın.
KÖSE VEZİR:
Söyle oğlum derdini bana, ne darılacağım.
EŞEK HASAN:
Vallahi darılırsın.
KÖSE VEZİR:
Darılmam diyorum.
(Eşek Hasan derdini söylemiyor, daha ziyade heyecana gelerek avazı çıktığı kadar ağlıyordu. Köse Vezir, biraz düşündü. Başkasını ağlatan bir sebebe kendisi nasıl darılabilirdi? Merak etti. )
Söyle oğlum, senin derdinden bana ne?
EŞEK HASAN:
Darılırsın baba.
KÖSE VEZİR:
Darılmam, söyle.
EŞEK HASAN
Benim sürümde bir kösemenim vardı. Senin yüzüne baktıkça o hatırıma geliyor da... İşte onun için ağlıyorum.
(Derdini söyleyen Eşek Hasan birdenbire ağlarken gülmeye, hıçkırıklara kahkaha karıştırmaya başladı.)
"Tıpkı sakalı seninkine benziyordu"
( Elini Vezirin başına koyarak) şurada iki boynuzun olsa aynen benim kösemenim olacak. ( Kuyruğuna bakar) Senin kuyruğun da yok. Olsun sen de kuyruksuz kösemenim olursun.
KÖSEVEZİR:
( Sinirden şaşkına dönen vezir var gücü ile kapıya vurmaya, var gücü ile bağırmaya başladı.)
Nöbetçi, nöbetçi!..
(Nöbetçi geldi vezir nöbetçiye)
Efendimize arz edin. Mühr-i hümayunlarını kabul ettim.
SAHNE: 6
( KÖSE VEZİR- PADİŞAH BAŞ BAŞA)
PADİŞAH:
Bir yıl içerisinde Yeni Çeriler bastırıldı. Ordu toplandı. Yağmalamalar bitti. Teba güven ve huzur içinde. Payıtaht mağmur. Ben deniz keyften dört köşe, sen sekiz köşe de diyebilirsin. Dokuz köşe diyeni de kılıçtan geçirecek halim yok.
Bütün bunları biliyorum. Nasıl yaptığını hiç mi hiç merak etmiyorum. Senin yapacağını bilmesem bende o mühürü sana verecek göz var mı? Yalnız nasıl ki bir yıl önce payıtahtın geleceği kaygısı bir kurt gibi içimi kemirdi, beni uykularımdan etti bugün de sen o mühürü almayı nasıl oldu da kabul ettin öğrenemezsem çatlayacağım. Emrime kaltedilecğini bile bile karşı geldiniz Kaledebilirdim ama ben etmedim
KÖSEVEZİR:
Eksik olmayın efendim.
( Padişah kendi kendine: aklınca iyilik ettiğimi sanır.)
PADİŞAH:
Sizi mühürü almaya mecbur eden sebep neydi acaba?
KÖSE VEZİR:
( Kendince ağzımdan laf alacak. '' Nadanla sohbette cehennem ateşinde yanmaktan beter ettiniz diyemem. Son sahne slayttan verilir.
Yalan söylediği her halinden belli, suçlu bir çocuk gibi)
Efendim benim yüzümden suçsuz bir adamın tutuklanmasına gönlüm razı kılmadı.
...
KORO:
.
Cahille sohbet etmek zordur bilene
Cahil söyler ne gelir ise diline
Akil ile kavga bile yüce onur
Cahillik başımıza beladır biline
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Çekinme cahille ye iç, etme sohbet
Yok, düzeltemezsin boşa etme zahmet
Karaya ak dedi, aka kara, gül geç
Cahil eline kol kaptırmamak hikmet
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Cahil ile etme sohbet küstürürsün
Girer başın belaya dilin kestirirsin
Güler yüzüne güler isen yüzüne
Kendi elinle mezarın kazdırırsın
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Nâdan vurur sözün nalına mıhına
Vurur dizine, gem vurmaz sözüne
Zindan eder sana daracık dünyayı
Dağlara vurur dönemezsin evine
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Sakın aldanma nâdanın bugününe
Şeytanın bile aklı ermez yarınına
Uyuz eşek tepiğinden beter teper
Ünlenir kâr kalır yaptığı yanına
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Seni görür görmez başlar ulumaya
Derdini anlatamasın ulemaya
Bol yağlı kemik et olursun dişinde
Salya köpük başlayıverir yalamaya
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Eğrilmiş ise nadan eğrisi doğru
Seni eğri ilan eder kabarır böğrü
Çek ağzına fermuar uzaklaş tezel
Sen gökte yıldız onlar ormanda sürü
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Kafdağı’ından daha yücedir benizi
Taşı atar bulandırırsın denizi
Sen sen ol çekme boşu boşuna kürek
Gafletten uyandıramazsın kerizi
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Bukalemun olur renkten renge bürünür
Düşmana dost, dosta düşman görünür
Aklın ermez , ki eremezsin sırrına
Boşuna ok atma, yedi zırha sığınır
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Kafdağı’ından daha yücedir benizi
Taşı atar bulandırırsın denizi
Sen sen ol boşuna çekme kürek
Gafletten uyandıramazsın kerizi
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Nadan boş teneke bastırır sesini
Yorma kendini tüketme nefesini
Coşar da coşar davul tokmak yedikçe
Sen kazı sesini kısma hevesini
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Nadan fit rota bilir hep yüksek uçar
Beklenmedik anında başına sıçar
Fayda etmez hiç sabun çiti bokuna
Seni lağım faresinden beter eder
Nâdan elinden su içme âb-ı hayat olsa da
Asla nâdanla dost olunmaz yüzüne gülse de
Kayıt Tarihi : 22.3.2018 23:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Zor olandan keyifle ve kolaylıkla okunacak bir şiir/senaryo çıkarmak ... Kutluyorum...
kutlarım o güzel emeği saygım çok ça
Sevgili Kardeşim, değerli antoloji.com üyesi sayın: İbrahim Şahin,
Başından sonuna kadar okudum. Ustalıkla kaleme alınmış. Senaryodaki başarınızı tebrik ederim.
Emek verdiğiniz, gönül sesiniz senaryonuzu beğenerek, duygulu ve usta kaleminize saygı duyarak okudum.
Nice senaryolu ve en güzel günlerde görüşmek dileklerimle, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Şiirinizi beğenerek, antolojime ekliyorum.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Sevgi ve saygılarımı iletiYORUM.
Beğeni + Yorum + Antolojim.
TÜM YORUMLAR (6)