güneşin gözleri uzanırdı
cennetten bir ırmak gibi yemyeşil vadilere
çiçekten bir masalı andırırdı ülkem
sabahı muştulardı bolca aydınlık
alın terinde emeğin taze meyvesi
kulakları çınlatırdı umut türküleri
ne hoştu yaz
akşamları
ah! ağustos
nasıl da geldin
kucağında kıyamet atlısı
boyun devrilsin nasıl da geldin
biçip geçtin ipeksi düşleri
ezip de geçtin altın sarısı
başakları
şimdi
düşlüyorum geçmişin ayak izlerini
arkamda onlarca kimliksiz gölge
uzanıyorum boşluğun iç sesine
içimde buruk bir yolcu
dilimde anlaşılmayan bir tekerleme
ecel bahçelerinde oynaş kıvılcımlar
yürür nefessiz çığlıklar sıra dağlara
ellerim kanatsız böcek ellerim dilsiz ağaç
ellerim sabahsız gece
hadi!..
acımayın vurun beni kızgın toprağa
yeni dünya düzeniniz batsın! içimde selvi güzellemesi
gözlerimin retinasında çam kozalağı
kızmayın bana sevgili kuşlar
dokunmayın çiçek ağrısı dal yangını kalbime
oturup uçurum başına
çıldırasım var
bu vakitsiz göç mevsimlerinde
mor uçurtmalı çocukları heybeme
avuçları zöhre yıldızı küskün anneleri sırtıma vurup
kurumuş bir yaprağa sarılıp
gidesim var
tanrım duy
suya muhtaç göçebe ruhların adımlarını
nasıl kıyar- insan - dilsiz canlara
nasıl kıyar -göz göre göre
kızıl gecelerden kurak çöllere akıyor
hüzün teknesi
zincirlere vurgun uçaklara
ağıtlardan bir destan yazsa karıncalar
ruhları leş kokan canavarları
bağışlar mı dağ kekikleri
acılar geçer mi-
kavrulan soy ağaçlarını
çantasına toplar mı zaman
rüzgârın
sıcak nefesinde külden şehirler
buz yangınlarında tenim çırılçıplak
paslı kafeslerde ruhum
tanrım! bul beni
beni bul- kayboldum çıkmazlarda
03.08.2021
Ayşe Uçar
Kayıt Tarihi : 15.4.2024 01:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!