Tırnak içinde düşünüyorum
“Ben, varım ve yaşıyorum”
“Benim varlığım değerler”
İçimdeki tüm düşünceler
Egemen düzenle çelişikler
Egemen düzende gösteriye
Önem verilir özünden ötede
İlke ve kurallar düşüncelerde
Düşünce, döner değişmezlere
Gamsız kasavetsiz bir bilmece
Aklım durur, değişim nerede?
Yüzyıl, binyıl, milyon yıllar
Söylemesi kolay sloganlar
Değişimin esasına sayıklamalar
Değişmezliğe özgün vurgular
Faşizan mı, şoven mi duygular?
Aba altından tehdit savurmalar
“İlelebet payidar kalacaktır
Kıyamet üstüne patlayacaktır”
Ben, naçiz ölümlü, az kaldı
Önümde mezarımın kapısı
Üstünde ismim yazılı
Doğum tarihim belli
Ölüm tarihim beklemeli
Eskiden, yılanı bin yıl yaşatırdım
Şimdi yılanlarımı uykuya saldım
Kış mevsimi bastırdı soğuklar
Dondu yılanlara ait tüm kanlar
Bir ölümlü, rehber mi ki bana?
Ben kedim olamadıktan sonra
Her hayat kendisinden sorumluysa
Hiç kimse, ilke, kural koyamaz bana
Asla inanmam, Allah’tan başkasına
Yarın çıkacağım, Allah’ın hesabına
Allah’ın koyduğu ilke ve kurallarla
Dünya, ilkeler kurallar çatışmasında
İnsanların ilkelerine, kurallarına uydukça
İnsan, bir sıfır galip sanır kendini, aklınca
Hâlbuki ölüm gelir, girilir tabuta
İnsanların ilkeleri kalır arkada
İşte tarih, neler kalıp gitti arkada
Tarihin derin karanlıklarında
Nice ilkelere, nice kurallara
Bel bağladı insanlar çağlarca
Hem de, çağında çağdaşlık adına
Ve tarihler döndü, devirdi zamanı
Zaman geldi çattı, köle kıldı insanı
Hayat bu, ölümlüdür insana
Sırasını bekler insanlar kapıda
Bugün, yarın, hepsi Allah katında
Dururlar şaşmaz, yanılmaz hesaba
Söyle “hangi ilkelere uydun” aklınca
Söyle “hangi kurallara uydun” hayatta
Kem küm var mı, gerçekler karşısında?
Gerçekler bugün, yarın, hep karşımızda
Her şeyi gören, bilen, Allah’ın hesabında
Şımardığım günler geliyor aklıma
Allah’tan uzak yaşadığım hayatta
İlkelerim, kurallarım vardı, insanca
Her gün, her an, aklın çatışmalarında
Güya dogmalaşırdı tartışılmazlarıyla
Dikilirdi, her yerde, her zaman yoluma
Kendinden menkul olmayan korkularla
Güç kazanırdı, güçsüzken hayatımda
Yaşam ne ki? Doğ, yaşa,
Sıran geldi öl, terki dünya
Say istersen parmaklarınla
Bir, iki, üç hesabında
Değer mi aklın zanlarına?
Gerçekler diye sarılmaya
Gerçek, dünün karanlığında
Gerçek, bugünün dayatmalarında
Gerçek, geleceğin hesabında
Belirlenecek eninde sonunda
Her şeyi bilen, Allah’ın katında
“Yaşamın gerçeğini göstereceğiz onlara”
“Dünyadaki yaşamları gelecek karşılarına”
“Elleri, ayakları, gözleri, kulakları dillerine varıncaya”
“Hepsi, gizlemeden açıklayacak gerçeği adalet adına”
“Hiçbir kaçış bulamayacaklar kesin hesapta”
“Bütün tartıştıkları açıklanacak onlara”
“Şaşıracaklar doğru bildiklerini anlayınca”
“Şaşıracaklar doğruları gerçekle yalanlanınca”
“Bizi onlar saptırdı diye bağıracaklar avaz avaza”
“Susun denilecek onlara, susun, sapkın arkadaşlarınızla”
“Dünyayı bir oyun ve eğlence sandınız, sapkınlığınızla”
“İnanıyorum dediğiniz, Allah’a isyan yaşantılarınızla”
“Alaylarınızla, kibrinizle, dalga geçiyordunuz yaratılışa”
“Sanki her şeyi bilen, pişkin, şımarık tavırlarınızla”
“Dağları titretiyor sandığınız uygun adımlarınızla”
“İşte, sizde girdiniz, hesap için karanlık mezara”
“Kibirli, riyakâr, sıradan, şekilci uğurlamalarla”
Tırnak içi okumalarım, anlamlara
Dönüşür inancıma, düşer hayatıma
Yürürüm Allah’ın huzurundaki hesaba
“Tırnak içinde” düşüncelerin aydınlığıyla
22.08.2009 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 22.8.2009 00:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Yaşamın gerçeğini göstereceğiz onlara”
“Dünyadaki yaşamları gelecek karşılarına”
“Elleri, ayakları, gözleri, kulakları dillerine varıncaya”
“Hepsi, gizlemeden açıklayacak gerçeği adalet adına”
“Hiçbir kaçış bulamayacaklar kesin hesapta”
“Bütün tartıştıkları açıklanacak onlara”
“Şaşıracaklar doğru bildiklerini anlayınca”
“Şaşıracaklar doğruları gerçekle yalanlanınca”
“Bizi onlar saptırdı diye bağıracaklar avaz avaza”
“Susun denilecek onlara, susun, sapkın arkadaşlarınızla”
“Dünyayı bir oyun ve eğlence sandınız, sapkınlığınızla”
“İnanıyorum dediğiniz, Allah’a isyan yaşantılarınızla”
“Alaylarınızla, kibrinizle, dalga geçiyordunuz yaratılışa”
“Sanki her şeyi bilen, pişkin, şımarık tavırlarınızla”
“Dağları titretiyor sandığınız uygun adımlarınızla”
“İşte, sizde girdiniz, hesap için karanlık mezara”
“Kibirli, riyakâr, sıradan, şekilci uğurlamalarla”
Tırnak içi okumalarım, anlamlara
Dönüşür inancıma, düşer hayatıma
Yürürüm Allah’ın huzurundaki hesaba
“Tırnak içinde” düşüncelerin aydınlığıyla
22.08.2009 - İzmir
Mehmet Çoban
üstadım ;
bu düzenler rabbimi hesaba katmadan ayarlanmış eski romadan kalmıa taguti düzenlerdir..sen ise hz Ömer düzenine talipsin..şu an yok ama hiç belli olmaz ufukta her an gözükebilir..
harika çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
ramazaninizi kutluyorum vesile ile saygim sonsuz size ve kaleminize.
müzeyyen baskir
TÜM YORUMLAR (17)