Ne çokta meşgulsün bu aralar
Sanırsın dünya seni kovalar.
Bir elinde cebin
Bir elin dede kalemin
Klavyenin tuşlarına basmaktan
Bak işte kırıldı tırnağın…
Yazık,yazık diye ağlaşıyorlar
MSN deki sevdiklerin.
Ablan üzülme diyor kökü sende nasılsa
Abide bir üzüldü ki hiç sorma.
Bak işte duygulandı yine
Şiir yazıyor sana besbelli
Ara verdi yazmaya.
Konu malum..
Senin kırılan tırnağın…
Sana hayran bir diğeri
Bir şeyler yazmak istese de içinden gelmez
Altı,üstü bir tırnak der içinden
Der demesine de içi,içini yer
Ne yapsın aşıktır sana garibim…
Tamam abi yazdı şiirini;
Nasıl kıydınız nasıl
Canimsisiniz yoksa vampir mi
Benim dokunmaya kıyamadığım tırnakları
Haince ve de insafsızca
Nasıl kırarsınız nasıl.?
Ablan tebrikte
Kankan alkışta
Seninse ağzın kulaklarında
Garibimse kala kalmıştır
Nazilli bardağı gibi orta yerde…
Öyle dalmışsınız ki tırnak meselesine
İyi gecelerini bile görmez gözünüz.
Derken geçip gider bir koca yıl
Yapılır belediye düğün salonunda düğün
Bas,bas diye işaret eder damadın ablası
Basar damat gelinin ayağına
Ay tırnağım der gelin
Damadın içinde kırılır bir yerleri
Durgunlaşır,aka keser yüzü…
Gelinse bağırdı gına pişman
Ne yaptım der gibisine şaşkın
Tutar elini damadın,
Tamam der üzülme canım geçti acısı
Boş ver tırnak değimli
Kökü bende nasılsa
Hem sonra biliyorsun
Sana canım feda
Haydi kalkalım dansa…
Düğünün sonuna doğru,
Ablan feryat,figan MSN de
Ay sormayın bugün ne oldu..
Ne oldu..Ne oldu.?
Allah kahretsin yürürken yolda
Taşa çarptım ayağımı
Eeeeeeeeeeeee..
Ayak tırnağım kırıldı.
Vah,vah der abi
Ay acımıştır der kankan.
Bir abi şiir yazarken ablana
Damatla,gelin çıkarlar balayına…
Seninse elinde düğün davetiyesi
İçinde derin bir sızı
O'nun yazıpta anlamadığın dünde kalmış sözcükleri...
İçinden ona doğru akan ılık,ılık gecikmiş bir sevgi
Daralan bir yürek..
Davetiye üstüne düşen bir damla göz yaşı..
Neden anlamadımlı pişmanlıklar....
.....ve ablanın kırılan tırnağı.
Gülen,takla atan çocuk..
Oradamısın diyen MSN dostların,
Titreşimler....ve geride kalan,
Fişi çekilmiş,ekranı kararmış monütör
Kül tablasını süsleyen,,
Siyah ojeli yirmi tırnak...
Tamammı oldumu şimdi diyen iç geçirişin...
Çok uzaklardan bir ses
Ellisine merdiven dayamış
Şeytana pabucu ters giydiren
Alo diyen ben.....
.......ve dert küpü sen...
.................................
..................................
Unutma yaşam bu işte
Ağlamakta var gülmekte
Sevinçte var hüzünde
Kapıp,koyverme kendini
Yaşamak dediğin bir savaştır unutma....
....ve sen asla yenilgiyi kabüllenme...
Gül haydi gül..
Yarın ilk işin açıp telefonu
Mutluluk dilemek olmalı ona
Sesin titrememeli...
Yarınlar senindir alıştır bunlara kendini
Sevinçte var hüzünde...
Kayıt Tarihi : 21.8.2006 04:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu sanal ortam ne garip değilmi dostlar bazen ufacık meseleler takılıp saatlerce yazışıyoruz.Herkes benlik havasında oluyor.En güzel şiiri ben yazarım,hatasız yazarım,edebi yazarım ve ben her şeyi bilirim havasında.Bu tırnak meselesine gelince bire bir şahit olduğum bir olaydır.Konu yaşanmıştır.Bahsi geçen gelinle,damadın şimdi bir yaşında kız çocukları vardır ve tırnakları kırılan kızımızda hala bu ortamdadır.O deli kanlının aşkına belki gülüp geçersiniz ya bu ortamda aşık olunurmu diye.Siz hiç mektup aşkı nedir bilir misiniz işte öyle aşklar 20 sene önce yaşanırdı.Şimdikinden tek farkı sadece mektup beklenir ve cevabı gelmeden mektup yazılırdı...Şimdi daha güzel değilmi MSN de canlı,canlı...Aşkın,yeri,zamanı,nedeni,niçini olmaz ve aşk çift taraflıda yaşanmıya bilinir...Yani söylemek istediğim; Hanımlar,beyler incir çekirdeğini bile doldurmayacak sohbetlere takılsanız bile bazı gerçekleri görmelisiniz bu belkide sizin hayatınızın dönüm noktası olabilir ama tabiki ince eleyip,sık dokumak şart...Mutlulukla.

keyif alarak okudum ...
ne diyeyim sayın abimmm :))
saygılar
TÜM YORUMLAR (2)