Selanik kökenli bir ailenin çocuğu olan Timuçin Özyürekli evli ve bir çocuk babasıdır. Dokuz Eylül Üniversitesi İdarî Bilimler Fakültesini İşletme Bölümü mezunudur.
Türkiye Yazarlar Sendikasi ve Edebiyatçılar Derneği üyesi olan Şair / Yazar, Toplumsal / Gerçekçi anlayışın hakim olduğu sanat hayatinin başında kendi çıkardığı aylık edebiyat ve kültür dergisi- Devrimci Kültürde "ÇIKIŞ" (1974) ın yanısıra Demokrat İzmir gazetesinin “Edebiyat - Sanat” ekinde yeralmış, şiir ve şiir üstüne yazılarını Cumhuriyet Kitap, Varlik, Adam Sanat, Döne ...
en güzel aşklar da biter
kristal gözyaşları dökülür solgun yanaklara
posterli duvarlarda kalır güçlü yumruk izleri
geceyi yırtar çığlıklar karşılıksız hıçkırıklar
sonra bir ses kulaklarda küçük bir 'elveda...'
Hadi git artık, seni daha fazla özlemeden
Durma karış sokakların acımasız karanlığına
Sakın gözlerime bakma, bir kurşun gibi gölgen
Çıkar yüzündeki maskeni, hadi git artık...
... hadi git artık, kokun dağılsın yoksul odama
Dersimli Bedri,
kendi yurdunda sürgün, daldaki filiz,
karla-buzla yuğmuş çatal yüreğini.
sırtında küçük bir denk içinde anılar
bir heybe dolusu toplanmış kara kekik! ...
karpuz, ince dilim kaşar peyniri, buzlu rakı
bahar günü kardeşlik adına yola çıktığımız
sonra ihanetle kucaklaşan eski dostlarım
yeni yaşımı kutlarken tek başıma, nerdesiniz?
karpuz, ince dilim kaşar peyniri, buzlu rakı
Şarkılar söylerdi efsunlu gözlerin geceye
Üşüsem sokulur sıcak bağrına yaslanırdım
Durakta şemsiyemizi siper eder öpüşürdük
Ağzımda dalından yeni kopmuş iğde kokusu
Ellerim mektepli çocuk elleriydi yumuşacık
camda buğusu kalmış nefesinin
baksan gözleri her zaman nemli
usulca sokulur üşümüş sanırsın
sesi çığlık, gecede bir kara kedi
umarsız beklemelere gelişi yanıttır
Yağmur dindi, rüzgâr esmiyor
Mevsim sonbahar, aylardan eylül
Sarı yüzün hüzünlü bir çağrı
Koklasam: tenin nane kokmuyor
Rüzgâr esmiyor, yağmur dindi
şafaklar kirli, göl suları bulanık
çıkık yanakların ne zamandır çöl
parmakların dikenli tellerde kanar
alıp başını gider bakire kalbim
"-servise geç kalacağım..."
Sorularla gel bana sesin titremesin
Sana yalnızlığı anlatayım, ayrılıkları
Bir kadın nasıl öpülür dudağı kanatılarak
Kirpikleri, buğulu gözleri nasıl sarılır?
Hasret ağrıları çeken yorgun yürekle
Oturup acı çaylar içelim, ağlayalım...
siyah/beyaz bir fotoğrafa nasıl bakarsınız?
ortasından kan sızıyorsa, duvarda halı desenleri
şölen sofrasındayız tarih titreyerek konuşuyor:
gelenler yanlarında kuş sesleri getirmişler,
biz böyle toplantıları ‘yorgun’ çok yapmadık mı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!