Geçenlerde bir balık lokantasına oturdum oturur oturmaz gençten kara yağız bir delikanlı,hoş geldiniz,abim ne ister dedi garsonmuş adı da Semih
Dedim bir buçuk aşk ver,ortaya da biraz hüzün güldü içecek dedi zehir ver dedim gitti şaşırdım,e bir de merak tabi acaba ne getirecek?
Sonra bir tabak içinde adını bilmediğim iki balık ortaya bir salata kasesi, kasenin kenarına sıralanmış küçük turşu biberleri ve malum içki teşekürlerle uğurladım Semih i hemen arkasından kemancı geldi çalayım mı abime hayattan az biraz zaman başladı çalmaya (kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin) dedim duuur niye bu şarkı benim meselem başka içindekilerle uğraşmıyorum meselem asıl hayatın kendisi, o da güldü dedi herhalde bu delinin teki gecesini kurtardı gitti.
Gece son demlerine ilerlerken artık, Semih geldi elinde bir cihaz hızlı hızlı yazıyor bir şeyler sebebini sormaya kalmadı hatun kişi niyetine be abi ne yaparsın can sıkıntısı diye söze başladı, her gün başka başka insanlarla yazışıyormuş, dedim ayıp değil mi? onu bilmezmiş ama onlar da aynı şeyi yapıyorlarmış oyunmuş bu? ? ?
Semih gözlerini kocaman açtı başladı eteğindeki taşları dökmeye
bak abi:
Alemi küçük küçük insanlar sardı,hücrelerine varıncaya dek aşk ateşiyle yanıp tutuşanlar kalmadı artık o nesli tükettik, kokuşmuş bir sevda düzeni aldı başını gidiyor son sürat, ucundan azıcık dokunsan ceset kokuyor artık günümüz aşkları, tıpkı şu elimde gördüğün cihaz gibi sevdalar dokunmatik ve hd pil ömürleri kısa...
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta