Bir ucunda Trajedi vardı bu kalemin,
Tılsım öteki ucunda. Uyuduğumda kim
uyanıyordu içimde, hangimiz sürdürüyordu
gündüşlerini, hangi yüzüm kanıyordu,
neden bir ucu seçip sivriltiyordum da
köreliyordu o an öteki uçtaki güdülerim,
kalemin bir ucunda Trajedi, Tılsım
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
her neye bakıyorsam
metafizik akışlar beliriyor bakışlarımda
dışını içinden kanat kanat diye kuran
perde ardındaki göz müdür kanayan
yoksa şu gözün ucunda akıp duran mıdır yıllar yılı
düşünemiyorum bile
bu âlem müthiş bir yansıma
dışını içinden kanatlandır diyen kuran
…
iyi gelişleri olsun şiirlerin
nitekim bu şiir de öyle
saygılar
** Herşey geçti sonra, ben kaldım - **
Harika bir şiir ..
Ses ağzı açığın biri
Su yudum yudum biri
Gecem gözü kapalı biri
Yalnızlık en uzaktaki gövdesizliğimiz
Yalaz
En eskiden en yeniye dek
Yüzlerimizi aydınlatan biri
Esen yel
Özlem biri
Patikaların yolların aradığıdır
Sandalların, gemilerin gittiğidir
Uçakların, uçurların ulaştığıdır
Anlamak aldanan biri
Bu kim
Bunları söyleyen kim mi diyorsun
Seni görmeden önce yok olmuş biri
Seni gördükten sonra
Ölümsüz biri
Susmuyor ki sevişmek
Ses
Ağzı açığın biri
F.H. Dağlarca
İkili Adam
Rahmetli Ercüment Ekrem sıkışmış def-i hacet için bir umumi tuvalete gitmiş. Pisuara yanaşmış işini görmeye başlamış. Yan pisuara başka bir adam gelmiş o da aynı şeyi yapıyor. Ercüment Ekrem adama
-Afedersiniz sizi de mi Sünnetçi Hayrullah Efendi sünnet etti? Diye sormuş. Adam;
-Evet, nerden bildiniz? Demiş.
-Deminden beri sağ ayakkabıma işiyorsunuz da ondan demiş.
Hayrullah efendinin sünneti gibi yorumlar ne edersen et bu köşeden eksik olmuyor.Sağlık olsun.
neden
hep
boş
bir
bardağa
yüksünmeden
boyun eğer
sürahi?(M.A.)
Ona bakmak lazım.
Biraz daha demiş ama şair, biraz daha tılsım ve trajedi…
ispir gitti tarzı kaldı başımıza bela..abuk subuk yorumlar yüzünden şiire uğrayasım yok kaç zamandır..
@..
Ustalıkla dile getirilmiş, insanı düşüncenin labirentlerinde dolaştıran, bir bakıma yalnızlığıyla da yüzleştiren bir çağcıl eleştiri.
'Gamlı şahin'e selam olsun...
biraz girift bir şiir ama okudukça açıyor kendini ve bittiğinde güzel bir tat bırakıyor.
derin düşleri aralamak lazım biraz çözümü kolay değil bu şiirin söke söke heceyi cümleye gitmek. lakin mesaj açık
Seni anlayamayacak kadar yorgunum, ve trajik bir hayal gücüm var, yeterince..Yorma beni şiir, ak su gibi ömrümce...
şiir yazanlara şiir okuyanlara ışık tutar bu şiir türü
lakin şiirle yeni tanışanları ürkütebilir
konunun ağırlığı
ve şiirin uzunluğu :)
saygılar
simdi efendim.. enis bey sair mi..
ben size soruyorum..
hic pazar yerine gittiniz..
- al bes kilo bir lira portakal
paran cikismadi.. komsun ile ortak al
hiist oglum.. aloo ben beyfendinin...
elli kaadi bozarken sen hadi tarta kal
.. diyen.. bi pazarcidan.. iki lira verip.. on kilo portakal.. yine alti kilosu bir liraya mandalin aldiniz.. bol bol verdiler.. hatta gani gonullu pazarci..
- abi sen yabanci degilsin.. yedi kilosuna bir lira ver.. elma al .. dedi.. iki liraya onbes kilo elma verdi..
.. total de hic alis veris yapamadan.. on kilo portakal bi elde.. oniki kilo mandalin diger elde.. onunuzde hamal bekliyen onbes kilo elma.. otuzyedi kilo yukle..
kolunuzu kaldiramadiniz ama yuksek sesle..
- pist hamal bey kardesim.. taksi duragina kadar sunu kaca tasirsiniz.. deyip..
hamalla yirmi bese.. taksici ile.. otuza anlastiniz..
alti lira da..nevaleye gitmisti..
bir hafta boyunca.. baska sey yemem.. meyva yerim dediniz.. eve vardiniz..
otuzyedi kiloyu.. bozuk asansorlu.. besinci kata cikardiniz..
simdi efendim.. massallah.. her biri kafaniz buyuklugun de.. yafanin kilo bes lira.. fasinkton kilo alti lira iken..
yenecek amasya yedi.. cekirdeksiz izmir incekabuk.. bol tatli sulu mandalin kilosu on lira iken..
efendim sizin meyvadan.. bir damla su cikarmi.. bes kilosu bir liraya alinan portakal.. hasir husur.. sinirli et gibi.. tukuremediginiz..
ama.. ayni zaman da yutamadiginiz.. cignedikce agziniz da buyuyen.. paha da hafif.. yukte agir urunden..
al iki bavul hisse senedi on liradan hayir gordunuz mu..
hic.. batan gemi mali bunlar.. getir cuvali.. al iki kamyonet camasir uc lira dendi..
kendinizi palyaco hissetmeden giyebildiniz mi..
hic bol kepce lokantasin da.. hic tabildot usulu bes cesit yemek ikilira olan yerin pilavini.. su icmeden.. tavuk gibi basinizi yukari kaldirip.. yutkunmadan.. bogaziniza cakilip kalan yagsiz diri kirik piricleri yutabildiniz mi..
civciv yemi olacakken.. elek alti.. pazar da yerini bulmus.. dimyat pirincten.. evde az ama oz bulgur yegdir dimi efendim..
iki kasik olsun.. az olsun.. oz olsun dimi efendim..
tencere tencere.. kazan kazan.. kepce kepce..
kafa kazan.. gonul kazan.. olma..
belagata mezar kazan.. oyle degilmi efendim..
bu fasulye ile de.. piyaz eder.. secki sebeb mutesekkirligim.. beyan ederim.. saygilar.. iyiki varsiniz..
demirpank iyi gunler diler.. demirpank.. saygilar..
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta