”Yaklaşık olarak 1919 yılında, Selânik’te büyük bir nehrin ağzı. Hafif bir sis, uçsuz bucaksızmış gibi görünen ve stepler kadar çorak, çamurlu toprakların üstünde yavaşça süzülür. Ufukta bir grup insan görülür. Yavaş yavaş yürürler. Ellerinde çıkınları ve bavulları vardır.”
Ulis’in Bakışı, Leyleğin Geciken Adımı, Puslu Manzaralar, Sonsuzluk ve Bir Gün gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni Theodoros Angelopoulos‘un Rus Bolşevik devriminden sonra Odesa’dan Selanik’e göçmek zorunda kalan Spiro ailesinin ve gelirken yanlarında getirdikleri küçük kız çocuğu Eleni’nin hikayesini anlattığı uzun metrajlı olağanüstü bir film.
İmgeleri konusunda birçok eleştirmenden tam not alan Theodoros Angelopoulos, barışa olan özlemini ve ölüm gerçekliğini her defasında farklı bir yolla gözler önüne seriyor. Kaynaklarca belirtilen su, siyah bayraklar, beyaz bayraklar, beyaz çarşaflar ve kayıklar, yönetmenin en çok kullandığı imgelerdir. Her birine farklı anlamlar yüklerken, bu imgeleri müziğiyle güçlendirmeyi ihmal etmiyor.
Müziğini yine Yunan bir müzisyen olan ve dünyaca tanınan Eleni Karaindrou‘nun yaptığı filmde, ister istemez insanı durağanlaştıran ve ağlamak hissine sevkeden bir hava hakim. Bugün bile film müzikleri hala dinlenmekte ve beğeniyle karşılanmaktadır. Ele aldığı konularla birlikte müzikleriyle de başarılı bir grafik çizen yönetmen, hemen hemen her filminde Eleni Karaindrou ile çalışmıştır. Halen Atina Orkestra’sında besteleri çalınan usta müzisyen kendine has üslubuyla her zaman film eleştirilerinde kendinden söz ettirmiştir.
Hikayesi ve karakterlerin durumları dışında filmin bir diğer özelliği, -şüphesiz- o günün yaşanan devrim, savaş ve göç üçlemesini aynı anda başarılı bir şekilde lanse etmiş olmasıdır. Zorunda oldukları yolculuk esnasında yaşadıkları, Spiro’nun Eleni’yle evlenmesi, Eleni’nin Spiro’nun oğluyla birlikte evden kaçması gibi filmdeki olay örgülerinin tamamında, filmin başındaki anlatıda ipucu olarak, kullanacağı bütün sekansları göstermiştir.
İlerledikçe olağan seviyede dramatikleşen filmin son vuruşu yine yönetmene yakışır bir şekilde, Eleni’nin hapisten çıktıktan sonra aldığı son haberdir. Sanatıyla kendisini kanıtlamış Sanat filmleriyle kendisini kanıtlamış olan ve 2012 yılında aramızdan ayrılan Theodoros Angelopoulos’un gerek senaryosu, müziği ve oyuncularıyla beğeni toplayan bir göç şiiri: The Weeping Meadow (üçlemenin üçüncü serisi olan L’altro mare, Angelopoulos’un ölümünden dolayı gösterime verilmedi.)
Ahmet Mücahit BülbülKayıt Tarihi : 14.3.2016 15:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Mücahit Bülbül](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/03/14/the-weeping-meadow.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!