The Underground Şiiri - Mehmet Şah Erincik

Mehmet Şah Erincik
16

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

The Underground


araf ’tan düşsün diye ellerimize yakuttan bir seçim
müziksiz konuşabiliriz, yan dönerek bakabiliriz kendimize
aynadan bir öfke aldığımızda şaşkın kalbimize -odamıza
çıkmaz sokaklar bir esrarın perde aralığıdır
diyecek memleket
ortalarda dönüp dolaşan masallardan kopardığı çığlıklarla
tam o vakitte yüzün suyu hürmetine, alaşağı edilmiş
dinleyebilirim uğultusunu vakur çiçeklerin
neler anlatılmış bir çırpıda seçerim kitaplardan
hangi surette üzgünlüğe üç adım
hangi çığlıkta kendini ateşe vermiş mevlana

şems ki yalpalanarak dinlenir bakırdan bir yatakta
ben artık çözerim bu denklemi
hangi yaprak nerede çığlıktan kanaviçe

bu bizim çeyizimiz güzelim
bu ilk denemeler hayata koskoca cürüm
biliyorum vazgeçersen yukarıya bakmaktan,
bir tufandır kopacak
boynumda bugünün yara izi kalacak morluktan
ey alametler şehri diyeceğim bak bu çok kesin
son şarkı söylenir durur; koynumda
müziksiz olabilirsin, çıkartabilirsin bu ateşten kalbimi üzerinden

sessizliğin bana açılan kapılarından
gölge getirir hayat,
bu bizim çeyizimiz güzelim, durduğumuz bu nokta
dur ilerlemeyelim yine bakalım uzaktan
çünkü tam köşeyi dönerken olan olur
tam o anda, buz gibi, çaaat
yüzümüze çarpar ölüm

mehdisi sensen sen olanın
çelikten, muskadan, müminlikten
kurtaracak sensin bu bağrı yanık çiçeği
bu uğultuları tümden dindirecek sen
eriyen mumların hatrına ve geri çekilmiş musa hatrına
bir çift gözyaşı kucaklamıştı beni,
tam köşeyi dönerken her şey bu kadar yalın
aşk bu kadar, rüzgâr bu kadar

mehdisi biziz biz olanın
çarmıhı günaha gerilmiş reçetelerden fırlayan
çıldırmanın on dokuzuncu kavisinden usulca kayarak
ilme ermişsek nasıl?
kayıyoruz, ayaklar ayaklar
bundandır bizi deviriyor yürümek
ve görünmüyor hiçbir şeyin enginliğinde
ufalan nokta, ufalan doğa

dinmenin yokluğu yanaşıyor elim fırtınalara
köşeyi döndüm, toprağı döndüm, eti döndüm
ey sevimli yeraltım, ey çığlık çığlığa koşan demir
en uzak kıyılardan, en yakın surlarıma değin

ben bir şairdim, ihramdan sıyrılmayı beceremedim
bir yahudi gibi şehvetle bakamadım sana ve atlarıma
korkak bir kafka eklediğim yüzümde böcekler dolaşır
kıvrımlarında gezinirdi karanlığın
ve tam köşeyi dönerken
çaaaat
yüzüme çarptı ölüm

o halde neden gitmeye yelteniyorsun hâlâ
dümdüz kalabilecekken
neden bu odayı karanlığa sürüyorsun
ve neden çarmıhtan bekliyoruz sevgiliyi, gelsin gelecekse
cennetten meyveleri ölümün, kan akmasın bırak
boşluğa düşen bunca yükün, bunca diyorum
işte bunca... kader adını verdim bizi ayıran çizgiye
ve sen, ey kötülüğün elçisi
asi rüzgâra gebeysen bu benim suçum değil
çizeceksen şimdi çiz yüzümü, kanatacaksan şimdi
morluklar bırak boynuma, hakikatler bırak

kendiyle çelişen bir öpüşü sevebiliriz
çünkü günah sevdiğimizdir bizim
o halde neden yürüyor durmadan dervişler cefalara
çaaat
yüzümüze çarpacaksa ölüm

ey şems
başını kaybettiğim bir fiilin sonuyum artık

Mehmet Şah Erincik
Kayıt Tarihi : 3.7.2006 04:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Çingene Sabahı Sf. 11 - 13.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Şah Erincik
    Mehmet Şah Erincik

    :) bizim siteye çekeyim diyordum işi... sahi sen niye ilgilenmiyorsun site işiyle?

    Cevap Yaz
  • Osman Kılıç
    Osman Kılıç

    ''Çaatttt yüzümüze çarpar ölüm''

    Şiirinin tamamını okudum dostum,bazı sözlerini ,neredeydi tam çıkaramıyorum, bir şiirinden hatırlıyorum.O şiire eklenti mi yaptın acep?Güzel olduğunu söyleyeyim yine.

    Bir de şiirin tamamını neden yazmamışsın buraya?Okuru zaten yoruyorsun şiirinle,bir de fazladan bunu yapma diyeceğim;bizim okur buncasını kaldıramaz:)

    Selam.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mehmet Şah Erincik