Ankara’da bir otel odasındayım.
İlk kez buradayım.
Bir yatak, bir masa
Ve yalnızlıktan nasibini almış yarı çıplak bir manzara karşımda.
Memeli bir hayvanın şefkatine muhtaç,
Filtresiz bir sigaranın nezareti ve az kullanılmış bir aşkın esaretinde,
Gülümseyince dudakların
Kahkahalar atar ya gözlerin
İşte öyle özledim
Bayram yeri gözlerin
Eskitmemi gözlerin?
Kim bilir hangi tarihten kalma yüzündeki gülümseyiş.
Vaat edilmiş sevinçlerim var
Devrik cümleler altında kalan düşlerime.
Paylaşırım ama!
Eskitme mi gözlerin?
Onlarla güzeldi rakı içmek
Kulağına kulağına üfletmek klarneti.
Ve durdurup dünyayı ara ara, yıldızları döndürmek.
Sonra bayrak dikmek sabaha karşı değişen sınırlarına sevdanın.
Onlarla güzeldi.
Başka türlü tutuyorsunuz siz kadehi.
Erol agam kulak ver!
Nasıl istiyorsa gençler öyle çal!
Bırak darbukanın canı sıkılsın,
İcabında minare boyunca uzasın klarnet,
Koca rakı açacam sana söz
Şen olsun yeter ki gönlümüz.
Doktorlar caddesinde…
Gökyüzünden bir uçak geçiyor
Ve gölgesi düşüyor önüme bir kuşun
Ne güzel oluyor.
Nerede başlamıştık?
Sallanan çamaşırlar vardı iplerde...
Mor çiçekli basma perdelerle yarışan.
Akşam yemeği, Temmuz ayıydı vakit hep,
Limonlu değildi belki ama
Limon kokuları vardı, sade maden suyumuza karışan.
Şimdi İstanbul’da yağmur var
İstikbalde karanlık, İstiklal’de sen, burnumda kan…
Şarkılar hiç bitmiyor
Akşam içtimaları içimde
Bir bir dikiliyor putların.
Kutlarım!
Sabahları evimin önünden geçen o otobüs…
Mülteci ruhların kavalcısı peşinde,
Tek ayak üstünde bi alamet insan.
Kimi ruhunu dönmüş hayata kimi sırtını
Kaldığım bir sınav sorusu bakışlarda.
Ve en arka koltukta mütemadiyen,
Dip balığı gibi geziyor nefretler içimde
Nefretler içinde…
Uzaklar eklemleniyor yatağımın ucuna
Erken, geç uyuyorum.
Göz teması kuruyor gidişin
Zincirleme büyüyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!