.
şerh;i şerh
mevlâna şems’ den züleyhaya döndü
kalan kibri yansıdı ayna izdüşdü
ısırdı dilini kurtuldu
kıvılcımından nefsin
-gömleğim kaç kez yırtıldı
-yırtıldı kaç kez gömleğim
bir de o nazardan iniledi-
.sesi bıçak oldu deşti cerehati.
şems karanlığa ulaşmaz
karanlık dönemez şemse
ayna ki
değersiz bir nesne .sırlanmadıkça.
dostun sırrı sezildi, çarkı deveran eyledi,.
{ }
bir ses geliyor
bir ses
kara bayrakları yarıya inmiş ülkeden
yaraya kadar işlemiş
gerçeğin buzlu camından
bir ses
ser verip sır vermeyen
dil dökmüş, çentik açmış
kavlamış kalbinin cıdarını
sustuklarından anladım
geçmiş, din bildiği yaşamın gözüpek perdahından
bir ses
bir aksi seda
kaş çatmış nefes uçurmuş
denizlere kaçmış, rüzgâra sesi
başında alkım, dağlara vurmuş
yangınlarda savrulmuş göğün külden merdivenleri
aç bırakmış kurdu kuşu kendini
yeldeğirmeni dânesiz dönmüş
öğütü
sesi. suyu.cevheri
eren erdiği kadar içmiş dökmüş taşını
kimi lal kalmış kimi kaybetmiş yolunu
iyi niyetler bırakmış kimi
bazı kuşlar uğramış sebile bazı yılan
siccimle yakılmış uğrular
dönmemiş geri
/duymadı gözüm seyyaldi sesler
dibe vurmuşum kum bürümüş üstümü/
bir ses
zemheri derin
suyun üstünde elma tutuyor eli
dur denmiş öte dur
can havli değil bu. can hâli kafesinden
baş eğip eşik geçmiş ürpertisi alevin
gürzü yankılandı yarda, inledi
,yeryüzünün aşkın yüzü olacağına inanmış
bin ses bulup sessizlikten
kulak dayamış yere
rüzgârları döndürmüş, yıldızları bellemiş
nasılda ölçüp biçti
nasıl bir hesap işi yakasındaki mendil
düşürmüş.
çok aynalı akmış nehirler birbirine karışmamış
halkı için gerilmiş yay
sökmüş bağrındaki yumağı
anlar anları ipince bük’müş de
mütebessim boynuna yakıştırmış urganı
sezdi.
dipte görürmüş âma
güze eğimli şakaklarında
bir şebnem şavkıdı hârelendi
duydu
duymazdan gelip
ses sese. damla, neme yoldu . birleşti
çözemez. kimse kimi
baktı. kim herkesler
özünü sigaya çekti gönül mâbedinde
yargıladı, dara durdu huzurda
el almamış el olmuş
iris vermiş karanlık
kanatmış kuruyan dudaklarını
direnci niyaz tutmuş herkesin
bir ses.
bir sesle
çağlıyor taşları önüne katıp
ruhun toprağına sızdığı her geçitte
ağzında çiğdemler patlattı sesi
irkildi sular, kanatlandı karaatları
zühre düzüne yekindi.
dünya, açıklara attı gemi sular çalkandı
solgun ay sarı sırtını gül’e bezedi.
bezedi bir su her şeyi herşeye
ürpertiler içinde
seslere karıştım sesi
karıştım sesi seslere kaldık
bürüdü örtüler gözü, çekti gözler perdeyi
kalbin aklı süzdü cevheri
titredi yer, kumdan kalem sarsıldı
incilendi , kehribar kazdı. söz kuşandı.sesler...
suyun terkisinde ulaktı ateş
harlandı
sığdırdı bizi duymanın ışıklı kafesine
seslerin yaprakları türlü renklere bulandı
dalları arasına çağıran sesin
ufkun gülü küçüldükçe küçüldü
geçip gitti o an.
arkını arayan suların alacası bir bir
taşları oya gibi işlenmiş takı
sesin sise.
gizin iksire katıldığı havi saçıldı.
/koşumsuz atlarla geçtik bir ülkeden bir ilkeye/
dara çeken sese kattım kendimi
kendimi kattım sesi çeken dara
çözdüm kollarımı omuzlarımdan
açıldı örtüleri. serdim kırmızı hırkamı.
ahlakın ödevindeyim.
sesin postu dürüldü. boynunu ipten aldım sesi.
beni sağalt dedi usulca
sesim
kendi ile çarpıştı sesler uzamı
mavi, yeşil bir cam kırdı
kırdım, canlı bir yeşil mavi
seslerin şemi tazelendi, pervâne döndü
şarap süzdü. sır üleştim özgürlük idesinden
çokca damıtılmış, günyüzü görmemiş bir şaraptı
sudan bir el işledi
el işledi bir sudan
hasret em'di dudakları
iç'tim kabuklarından
•
Nevin SubaşıKayıt Tarihi : 4.12.2024 11:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2020_2023
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!