Vakit tespihlerde saklı
Ve boşuna öldürür zamanı
Zaman tanrının hayata verdiği an
Doğayla insanla barışık yaşanan
Tanrıdan alınanı yaşamlara ulaştıran
Olmalı tespihsiz zamanlarda kavgan
Zamanı tespih tanelerinde öldürenler
İnsanlığın mutluluğu için düşünenler
Eylemleriyle gönüllerde evler dikenler
Tanrı katında zamanın hesabını verirler
Biri tanelerde kayıp giden zamanın
Ateş olup sıçrayan alevlerinde kavrulurken
Diğeri eylemleriyle dikilen gönül evlerinin
Cennete çevriliş hikâyesini tanrıdan dinlerken
Ve zaman tespih tanelerinde kaybolurken
Yetimlerin, yoksulların gözlerinde yaşlar süzülürken
Her süzülen gözyaşı cehennem kıvılcımına dönüşürken
Kim kurtarır tespih tanelerinde kaybolan zamanı bilemem
22.02.2007 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 22.2.2007 09:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İbrahim'i, kendini tanrı ilan eden Nemrut'un elinden köleleştirdiği ve kendine kul ettiği insanları kurtarırken, Davut'u, Filistinli Golyad'ın zulmünde halkı için savaşırken, Musa'yı, Mısırda kendilerini Tanrı bilen Firavunların zulmünden halkını kurtarırken, İsa'yı, kendilerini dünyanın hükümdarı gören Roma İmparatorları Sezar'lara karşı insanlığın dirilişi için mücadele verirken, Muhammed'i, Arabistan’ın cehaletinde, köleliğe, insanlık dışı eylemlere karşı, insanlık değerlerinin kavgasını verirken, Gördüm... Ne yazık ki, bu peygamberleri takip ederek, kendilerine yol çizdiklerini ifade edenler, peygamberlerin hayatlarında tespih olmadığı halde, bu gün ömürlerini tespih tanelerinde harcamaktadırlar. Üstelik dünyanın kana bulanmasında, bu peygamberleri takip ettiğini söyleyenler başrol oynuyorlar. O, ulu önderlerin kavgalarının nedenleri ise, sokakta, toplumda, insanlığa yapılan haksızlıklar olarak sürüp gitmektedir. Peygamberlerinin kavga nedenleri sokaklarda, toplumda insanlığı yok ederken, onlara inandığını söyleyenlerin, dört duvarlar arasında vakitlerini tespih tanelerinde öldürmelerinin mantığını bulmak zordur. Ve birbirlerini öldürmek için dünyalarını, rüyalarını süsleyen hayaller kurmalarını anlamak zordur. Değerli arkadaşlarım..... Gelen yorumlar bana, daha önce aynı konuyu içeren aşağıdaki şiirim ve hikayesini buraya tekrar almam gerektiğine karar verdirdi.. a- Andım Allah’ı andım Düşünürken bilgiyle Ulaşırken hükümlerime Dünyayı algılarken Hayatımda evrende Tüm yaşamımın özünde Varlıkları andım Yaratılırken Allah’ın emriyle Doğal kanunlarının özünde Her attığım adımda Her dinlediğim sözde Her konuştuğum düşüncede Allah’ı andım bütünlüğünde/bütünlüğümde Allah’ı anarlarken gördüm Allah’ı anarlar sayılar içinde Sıfatlarını söylerler sayılar içinde Allah’ın bilgileri yok sözlerde Allah’ın özleri yok düşüncelerde Allah’ın hükmü yok yaşamları içinde Allah adına, Üretilen düşüncelerde Bilgisiz verilen hükümlerde Sürekli tekrarlanan tespihlerde Zulümler doğar zulümler içinde Anlamları anlamsızlıklar içinde Riyakârca kandırmacalar içinde Allah der kitabının içinde Anın beni anlamlar içinde Size gönderilen bilgilerde Hayatın tüm göstergelerinde Hayatınız anlam kazansın Size öğrettiğim anlamlar içinde Allah’ı andım, Her an her yerde Düşüncelerin özünde Sözlerimin sözcüklerinde Attığım adımlarımın temelinde Arkamda önümde Gerimde ilerimde Geçmişe özeleştirilerimde Geleceğe hayallerimde Allah’ı andım Surelerde, sureler içinde Ayetlerde, ayetler içinde Kelimelerde, kelimeler içinde Hecelerde, hece heceler içinde Allah’ı andım Her an her yerde Sayısal tespihlerin ötesinde Anlamsız sözlerin ötesinde 17.01.2007 – İzmir Andım şiirinin hikâyesi... Kur’anda zikir anlamları, 1. Kur’anın bir adı da zikir olarak geçer 2. Zikir okumak/anlamak anlamındadır Ayetler, “Biz size zikri (kur’anı) indirdik” “O müminler zikir (kur’an) üzerindedirler” “Andolsun ki onlar zikirden (kurandan) yüz çevirmişlerdir.” 'Kim zikirden (kurandan) yüz çevirirse Allah ona şeytanı arkadaş kılar' “O müminler ki, sürekli Allah’ı zikrederler (anarlar) ” Bir gün bu ayetler üzerinde görüşürken rahmetli Bekir amcam konunun anlaşılması için bir hikâye anlatmıştı. Amaç; zikrin, anmak-okumak anlamlarının ne olduğunu anlamaktı. Bekir amcamın anlattığı hikâye şöyle, Köyden biri yabancı yere gider. Giderken ailesi, akrabaları, arkadaşları ona derler ki, gittiğin yerde bizi unutma. Sürekli bizi an. Arkadaşımız yolda giderken, ailesinin, akrabalarının, arkadaşlarının adını bir kâğıda yazar. Sonra gittiği yerde, fırsat buldukça isim listesini sürekli okur. Defalarca her gün bu okuma işini tekrar etmektedir. Bir gün arkadaşlarından biri onu görür. - Ne yapıyorsun, elindeki liste ne? - Elimdeki bir listedir. İçinde ailemin, akrabalarımın, arkadaşlarımın isimlerinin yazılıdır. - Peki, niye onu sürekli okuyorsun? - Onları unutmamak için okuyorum. Unutmayayım diye sürekli tekrar ediyorum. - Niçin? - Onlar ben köyden ayrılırken bizi unutma dediler. Sürekli bizi an dediler. Arkadaşı katılarak gülmeye başlar. Listeyi okuyan gülmelerden rahatsız olur. - Niye gülüyorsun ki? - Yahu sana onlar bizi unutma an derken, onların ismini listeye yazıp sürekli okuman için demediler. - Peki, niye öyle dediler? - Onları anmış olman için onlara kendinden haberler ulaştırman gerekir. Bunun için telefon varsa telefon et. Yoksa onlara mektuplar yaz. Onları habersiz bırakma. Onlar senden bunu istiyorlar. Senin onların ismini bir kâğıda yazıp sürekli okuman, onlara senden haber göndermemen onları hatırlamış (anmış) olman demek değildir. - Yani ben onları anmış olmak için onların her birine veya toplu olarak mektup mu yazmam lazım? - Evet. - Çok zor hepsine nasıl yazayım? - Kolayı var. Ailene bir mektup yazarsın. Akrabalarına bir mektup yazarsın. Arkadaşlarına bir mektup yazarsın. Mektubun içinde her birine selam gönderirsin. Hatırlarını sorarsın. Kendinden, işinden, sağlığından haberler verirsin. Tamam mı? - Tamam, şimdi anladım. Teşekkür ederim. Bekir amcam hikâyeyi bitirdikten sonra bize döndü. - Ya çocuklar işte böyle. Şimdi sizin Allah’ı ve sıfatlarını sayarak sürekli tekrar etmeniz Allah'ı zikretmeniz (anmanız) sayılmaz. Bu yaptığınız aynı o bizim köylünün işine benzer. Hâlbuki Allah kuranda beni anın derken, düşüncelerinizde, yaşamınızda beni hatırlayın demek istiyor. Bir şeyler söylerken, düşünürken, yaparken, söylediğim, düşündüğüm, yaptığım Allah’a uygun mu diye kendinize sorun diyor. Onun için kuranın bir adı da zikirdir. Bizim söylediğimiz, düşündüğümüz ve yaptığımız şeylerin kurana uygun olup olmadığı prensibinden hareket etmek için, Allah’ı anmak, kur’an okumak ve kurandaki bilgilerle, düşünmek, söylemek ve yapmak anlamındadır. Değilse sizin, Allah’ü Ekber, Sübhanallah, Elhamdülillah diyerek otuz üç ve ya doksan dokuz defa tespihler devirmeniz bir şey ifade etmez. Veya Allah’ın sıfat isimlerini tekrar etmeniz bir şey ifade etmez. İfade eden şey, Allah’a göre, düşünmek, söylemek ve yapmaktır. Her gün tespihleri anlamadan devirsen ve Allah’a göre, düşünmez, söylemez ve yapmazsan ne ifade eder ki? Rahmetli Bekir Amcam akıllı ve bilgili bir insandı. Öyle unvanları yoktu. Ama söylediği her şeyin anlamları büyüktü. Nur içinde yatsın inşallah..
Saygılar
fikirlerini şiirsel dille anlatma yolunu seçmiştir..Neden?
Şunu yazmak istiyorum..Ben Mehmet Çoban'ın sayfasını açtığım zaman şiir okumaya gelmiyorum...Okuyorum çünkü fikirlerini beğeniyorum ama bu fikirleri kısırlaştıran kafiyeli satırlarda boğuluyorum.....Keşke diyorum serbest serbest yazsa yazdıklarını da burada örneğini gördüğümüz yaşamından hikayelerle donatsa acaba yazdıklarının tadına doyulur mu?..Saygılar
Ve boşuna öldürür zamanı
Zaman tanrının hayata verdiği an
Doğayla insanla barışık yaşanan
Tanrıdan alınanı yaşamlara ulaştıran
Olmalı tespihsiz zamanlarda kavgan
abi benim tesbihin ipi koptu..30 unu buldum 3 ü yok..onları bulamadım aramayım demi.))) boşa vakit öldürmek olur.
saygılar
SELAMLAR...Rahmetli Bekir Amcam akıllı ve bilgili bir insandı...
TÜM YORUMLAR (23)