Totem gruplar ve ilahlar ittifak içinde totem meslekleriyle genel olarak ya tarımcı ilah, ya madenci ilah ya çoban ilahı, ya balıkçı ilahı, ya da özel olarak buğday ilahı, mısır ilahı, koyun ilahı, sığır ilahi, demir ilahı gibi mesleklerle (o toplulukla bağıntısı olan işler) ile anılıyorlardı.
El ne diyordu; "kendilerine rızk olarak verilenlerle kendisinin anılmasını istiyordu". “Şükür karnımız doydu” diye rızk ile ilahı anıyordunuz. El hiç üretmediği, üretimi bilmediği için kurnazlıkla hile ile sahiplendiği mülk ve mülk üzerinde biten, yürüyen, yaşayan varlığın da sahibi oluyordu.
Mülk sahibi olan El de sahiplikleri üzerinde ilahlar gibi kendisinin de anılmasını istiyordu. Yıllardır yalın mantıkla, aklın gereği olarak sorarlar. “El ‘in ne muhtaçlığı var da mal mülk sahibi olur ve El hangi ihtiyaçtan ötürü anılmak ister diye? Bu sorunuz “Hiç bir şeye ihtiyacı yoktur” dediğiniz El için doğrudur.
İlk adım içinde “El’in hiç bir şeye ihtiyacı yoktur” diyerek El’i ortaya koyamazsınız. Ama El’in mülk sahibi olması için. Bunlardan bahsetmezsiniz zaten El’in mülk sahibi olması için bunu söylemenize de gerek yoktur. Bu söylem çok daha sonraki sürecindi.
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek