Teslimiyetli anlayış sizleri telkin etmeye devam ediyordu. Diyordu ki “başınıza gelene sabredeceksiniz. Sizin uğraşınızla başınıza iyilik gelse sizden değildi. El’ dendi. Kötülük (mülk, rızk vermeme işi) El’ dendi de iyilik sizdendi öyle mi?” diyen söylemleriyle El sizdeki teslimiyetçi algı yönlenmesini bu sorularla pekiştirecekti.
Her söylemle ve her alanda her yerle kuşatılan insanın kuşatmaya karşı kırılan direnci karşısında, kişilerden El ‘e doğru teslimiyetli bir rehavet oluşur. Kendisini iman rehaveti içinde bulan kuşatılmışlığın, aklını işletmesi pek pek olanaklı değildi.
El ‘in “doğru yol” dediği, El yolu neydi? Kuşkusuz ki kolektif oluşa karşı kolektifin zıddı olan yoldu. Kolektif lige, kolektif birim zamanlı gücün paydaşlığına karşı olan yoldu. Üreten, sağlatan kolektif olanın birleştiriciliğine karşı yoldu. Bu ilk yoldu.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.