Yine ayazlı,bulutlu bir güz günü.
Hava gönlüme aynalık yapıyor adeta.
Güneş yok,bulut çok,gönlüm her şeye tok.
Lakin sen geliyorsun birden aklıma.
Hemen giriyorum büyük bir bunalıma.
Tekrar acıkıyor kalbim sana,
Açıyor kapılarını senin aşkına.
Kaleyi düşmana teslim eden komutan gibi.
Hızla giriyorsun tüm hücrelerime.
İşgal ediyorsun tüm vücudumu.
Zafer bayrağını dikiyorsun her yerime.
Tesir ediyorsun tüm duyularıma,felç ediyorsun.
Unutuyorum havayı,
Kokunu düşünerek çekiyorum içime.
Unutuyorum hurmayı,
Dudaklarını düşünerek açıyorum orucumu.
Unutuyorum gözlerimin olduğunu,
O masum bakışlarını düşünüp kör oluyorum.
Unutuyorum kulaklarım olduğunu,
O tatlı sesini düşünüp sağır oluyorum.
Unutuyorum konuşmayı,
Seni öpmek varken konuşmayı neyleyim!
Unutuyorum kalemi elime alıp yazı yazmayı,
Seni okşamak varken yazmayı neyleyim!
Unutuyorum karnımın acıktığını,
Kalbimi aşkınla doyurmak varken yemeği neyleyim!
Unutuyorum susadığımı,
Aşkın şarabını içmek varken suyu neyleyim!
Unutuyorum yürümeyi,
Aşkın kanatlarıyla uçmak varken yürümeyi neyleyim!
Ve sonunda unutuyorum hayatta olduğumu,
Meğer ben çoktan ölmüşüm,sen de mezarımdaki çiçekmişsin...
“ The Lonely Cavalry of Love” 13 Kasım 2004
Cumartesi 13. 41
Kayıt Tarihi : 14.11.2004 22:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!