Bir kenara sinmiş ağlıyordu. Göz yaşları iplik gibi akıyordu yanaklarından. Ağlarken, iç çekişi, çocukların oyun oynarken çıkardıkları seslere karışıyordu. Emine’ nin hıçkırıklarını kimse duymuyor, görmüyor veya görmek istemiyordu belki de.
İçinden isyan ediyordu. Kahrediyordu kaderine. Babasızlığına… Fakirliğine…. Her şeye isyan ediyordu. Sessiz feryatlarını kimseye duyuramıyordu nedense.
O mu istemişti böyle olmasını. Ona kalsa ister miydi? İstemezdi elbet. İki odalı, derme çatma, barakalarında en azından, bacaları tütüyordu. Kapılarını kilitleyip, korkusuzca uyuyorlardı anasıyla.
Babasını çok az hatırlıyordu. Hayal meyal, boz bulanık hayaller içinde. Sonra birden bire ortadan kaybolmuş, bir daha da gelmemişti yanlarına. Çocuk aklıyla, ara sıra soruyordu. Anası da o zamanlar, yaşlı gözlerini saklar, başka tarafa bakar, ona başka şeylerden bahsederdi.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Emine titreyen parmaklarıyla hediye paketini açtı. Beğendiği ve en çok almayı istediği pembe eşofman takımını gördü. O da biliyordu yaş gününün olmadığını. Ağlamamak için göz yaşlarını tuttu. Teşekkür eden bakışlarıyla Gülten öğretmene baktı ve gülümsedi.
Çok harika bir öykü,okurken çok duygulandım,hayatın içindendi,yüreğinize kaleminize sağlık.Saygılar sunuyorum....
NERMİN HANIM İNANIN GÖZLERİM DOLDU BU ÖYKÜYÜ OKURKEN.
O DA İSTEMEZMİ ARKADAŞLARININ YANINDA MAHCUP OMADAN
EĞİTİMİNİ YAPSIN...YÜREĞİNİZE SAĞLIK ZEVKLE OKUDUM YAZINIZI.
KUTLUYORUM İÇTENLİKLE...SEVGİLERİMLE...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta