Ters Lale ile Zakkum'un Sosun ile Kaktüs ...

Erol Dündar
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ters Lale ile Zakkum'un Sosun ile Kaktüs'ün Hikayesi

I
Sevgilisi erkekti
İkisi birlikte bahara benzerdi
Kadın çiçekti
II
Erkek 'sürü'leşince göçebeleşti
Bir parça mülkiyet için
Sevgilisine ihanet etti
Ve barışı terk ederek
Ataerkil töreye yerleşti - sömürgecileşti

III
Göçebe töresi, uygarlık adı altında
Mezopotamya bataklığına yerleştiği günden beri
Her şehir iki yüzlü bir Ur`dur
Bir yüzün de erkek
Bir yüzünde kadın durur
Sahip ile köle aynı evde oturur
Ve her şehir
Sabaha 'iki farklı yüzle' uyanır

IV
Töre; ataerkil çobanın mirası
Bataklıktan yaratılmış uygarlığın yasası
Başımızda bin yılların kanlı belalı yarası
Nicedir ters akmış hayatımız
Nicedir kan damlamış türkülerimize
Çobanın ve uygarlığın geleneğinde
Kadından aşktan ve özgürlükten başka
Her yer kutsal ……
Her şey dokunulmaz
Ev aile mülkiyet
Kavmiyet milliyet devlet...mezar taşı kutsal
Kan ile ölüm
Öldüğünde gömüldüğün toprak kutsal

Ha göçebe töresi
Ha uygarın yasası
Erkek hep kutsal sayıldı
Kadının yüzüne utancın aynası tutuldu

Doğudan batıya, kuzeyden güneye
Hiç bir paralelde ve meridyende
Çobanın töresi, yere ayak bastığından beri
Kadının…Aşkın
Ve özgürlüğün vatanı yoktur

Toprak çiçeğin su balığın vatanıdır
Yaz sıcağın, kış ayazın vatanıdır

Gece yıldızların gündüz güneşin
Sosyalizm proletaryanın vatanıdır
Devlet
Ve demokrasinin olduğu yerde özgürlük yoktur!
Çünkü demokrasi diktatörlüktür
Eğer inanmıyorsan
Aç 'devlet ve devrim'i Lenin`e sor
Demokrasi diktatörlüğün vatanıdır
Özelevlerin, genelevlerin ve cezaevlerinin olduğu yerde
Yani çobanoğullariının töresinde, özgürlük yoktur

Ki bütün vatanlar 'anavatan'dır
Ki vatan mülkiyetin diğer adıdır
'Ana'ların vatanı yoktur!
V
Sevgilisine ihanet ettiği
Ve mülkiyet haline getirdiği günden beri
Her erkek kendi ömründe göçebe
Kadının ömründe yerleşiktir!

Kadının saçında kırk örük
Başında kırk bela
Kalbinde kırk yara
Ataerkil labirentte kilitli kırk kutsal kapı
Ölümlü kırk kutsal yol
Her yolun başında da harami`si
Şirin yüzlü üfürükçüsü, yılan yüzlü tükürükçüsü vardır
Kırk yolun sonunda da, kötü yola düşürülürsün

Kadın kendi ömründe sığıntı gibi yaşamaktadır
'Başımın etini yedin bitirdin' diye
Boşuna söylenmemiştir
Erkek kadının ömründe ki sömürgecidir
Ve kadın sömürgedir

Ve aslında sömürgecilerin vatanı da yoktur!
Çünkü her işgalci
Er ya da geç, işgal ettiği ömürlerden
Ve vatanlardan kovulacaktır

Göçebenin töresi altın tepside zehir
Uygarlığın yasası altın kafeste demokrasidir
Özgür değilsen
Kadın ya da erkek olman hiç fark etmez
Ne ömrün, ne ruhun sana ait değildir
Özgür değilsen
Sürüklenip gidersin mülkiyetin ardından
VI
Çobanoğlularının töresi
Kadını uygarlık denilen bataklığa itti
Kadın yenildi, ezildi ama bitmedi
İtildiği bataklığa teslim olmayan Nilüfer`di

Sürüldüğü çöllerde kurumayan
Ve kendini dikenleriyle koruyan
Kaktüs çiçeği`ydi
Gündüzleri işgal edilmiş
Sokağa çıkmasına izin verilmemiş Akşam Sefası`ydı
Zehir içirilerek öldürülmek istenmişti
Ama kadın, zehiri çiçeğe çevirmiş bir Zakkum`du
Çığ altında kalmış kardelen`di
Töreye inat etmiş Küstüm Çiçeği`ydi
Med ovalarında zalimi terslemiş Ters Lale`ydi
Ve Halfeti`nin, kanı çekilmiş Kara Gül`leriydi

Kadın çiçekti
Erkek O`nu ülkelere böldü, kadın Gülistan oldu
Bahçelere hapsedilince Lalezar, Belgüzar, Hanımeli`ydi
Saksılara koydular
Balkonlarda rehin tuttular
Kadın Sardunya, Begonya Açelya`ydı
Sosun, Sümbül, Nergis, Menekşe`ydi
Çiçek her yerde çiçekti
Bir parça su bir parça toprak
Bir parça ışıkla buluşunca dirilirdi

Kadın; doğar doğmaz kendisinden habersizce
Çobanoğlularına bir 'ek'lenti haline getirildi:
Ali`ye, Mesud`e, Nuri`ye, Nazif`e, Kamil`e vesaire

Böylece Zeus`ların başından
Adem`lerin kaburgasından kadınlarda yaratıldı
'Ek'lerle kadının mı erkekleştiği
Yoksa erkeğinmi kadınlaştığı pek anlaşılmadı
Azizè (vesaire) Azizin kadınlaşmış hali değilmiydi!

Kadının adı yok denilse de
Hep vardı kadının adı
Bize hep baharı taşımaz mı onların adları
Çiğdem, Nergis, Menekşe...'Bahar' da kadın adıydı
Kadın hep vardı!
Erkek hep kendinden uzaklaştı
Uzaklaştı Ceylan`dan, Gül`den, Bahar`dan
Yıldız`dan, Su`dan, Yaprak`tan, Çiçek`ten, Toprak`tan
Erkek uzaklaştı kadından, çocuktan, doğadan
Uzaklaştıkça kötü kelimelere, kanlı törelere yerleşti
Hain`di, harami`ydi; zalim, işgalci ve sömürgeci cesaretiydi
VII
Tanrıların seçilmiş kavimleri
Haramilerin kırmızı çizgileri vardı
Kutsal mülkiyet için kutsal savaşlar yapıldı
Savaş erkekse ağıt kadındı!

Kadın Çoban oğlunun peşinden gidince, kederi buldu
Kederin izini sürünce tanrıya ulaştı
Ataerkil labirentler de, kendine gidecek yolu bulamadı
Kadının memesinden hayat suyu içenler
Töre`dir diye
Ceylanların en güzel anında
Vururlar su başlarında
Süte kan karışır
Güzelliğe ölüm bulaşır
Kadın olur
Kan kutsallaşır
VIII
Yüksek dağların yazı kışı karlıdır
Sisli dumanlı başı vardır
Belli ki o dağların
Boyundan büyük derdi vardır
Ovaları ne kadar genişse
O kadar da çok gözyaşı vardır
Çiçekler ve çobanlar
O dağların, ovaların kızları, oğullarıdır
Oğullarının ihanetini duyan dağlarla ovalar
O zamandan beri derinden yaralıdır
IX
Kadın çiçekti
Sevgilisi erkekti
İkisi birlikte bahara benzerdi
Zakkum; zehir de olsa
El ele verince bal`a dönerdi
İşte budur yeni çağın adresi

Artik ağıt doğrulmasın
Töre emzirilmesin
Ölüm büyütülmesin
Kanlı türküler söylenmesin diye
Unutmayın zehiri bala çevirenleri
Unutmayın baharın ve çiçeğin töresini
İşte budur yeni çağın adresi.

Erol Dündar
Kayıt Tarihi : 30.9.2008 01:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ülkem Rojwar
    Ülkem Rojwar

    savaş erkekse ağıt kadındı... kelimeleri nakş etin yüreğime... ama sosinlerin gözleri kanlıdır yürekleri kederli... ondandır ocağımızda hüznün yeşermesi...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Erol Dündar