Ben senin yanında çocuklaşıyorum, dedi ansızın…
Bana çocuk çocuk bak. Çocukça bir şeyler söyle, gülümse ki gülümseyeyim.
Dünlerin kasvet duvarları yıkılsın. Bu günlerden başlayarak yarınlara uzat benim gülümsemelerimi…
Tüm siyahlaşmış puslu gri olmuş kasvet duvarlarım. Yıkılışın mutluluk çemberinde ellerimi yana doğru açıp, koşmalıyım…
Hadi bana çocuk, çocuk diye seslen. Ve yarınların gülüşlerini vaad et bana, ki umutlarım doluşsun gülen yüzünle içime…
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…