Terk Etmek Ne Kadar Kolay/ Tek Başınalığın İmparatoruyum
“Terk etmek ne kadar kolay
Sen kolay olanı seçtin
Önce benden sonra senden
Sonra da aşkımızdan geçtin”
Son bir söz büyüler demi.Dem ile gem arasında bir kalış gemisi sürükler içinde sen olup okyanusu korkutan sular.
Ne çok isterdim bu suların kaynağı olmak.Senin bana merhaba dediğin ilk günden sonra kurumadı bu sular.Tek kaynak.
-Ve ben tek başınalığın İmparatoru….
Tahtım bahtımın içinde.Kılıç kuşandı gelemeyiş.Ayrılık devletimi aşkla idare ediyorum.Para birimi sevgi. Başkenti tutku.
İşte dedim ya kaderim sensizliğin sonlarına kafiyeli.Yaşamadıklarımız şiir değil.Yan yana iki dize olamadık daha.
Ağır sözlerin romanı gibiyiz.Tek başınalığın İmparatoru ben.
Kendine kitap olan, kitapların dizinde ilim ve aşk kraliçesi sen.
Devir aşk devri.Gerçi krallıklar sembolik günümüzde.Bu yüzden sanırım kavuşamıyoruz.
Beraber yaşadığımız her yar gibi yerden yakınlar sunuyor. Terk edilmişlikler yabancı.
“Her sevgide bin ah ettim
Gençliğime eyvah ettim
Bilmem ki ne günah ettim
Bilemem bilemem gülemem ben yalan dünyada”
Minnacık mektupçukların terk edilmişli örtüyor.Yazdıkların, yazamadıklarına ağlıyor.Ağlama aşinadır sana.
-Çekimser bir gülücük ve masumluğu aşan bir öpücük sonrası gibi kendimde değilim şiir perim.
-Rengarenk yaşamların bağrında uğrunu inana, uğruna uğur böceklerini yollayan aşka yoldaş, aşkına paydaş ve sevgine muhtaç bir sen yoksuluyum.
*Suçlu suçlu bakan dizelerin bezirganı değilim.Terk edilmiş bir taş bile beni anlatır.
“Tanrım sonsuz sevgi versin
Kalbim tapar gibi sevsin
Dilerim benden fazla sev
Sev ki sende gülmeyesin”
Kapanmaz bir yaraya kapan yapmış gibisin.Ne zaman senden gitmeye çalışsam senden tutuklanıyorum.Ağlarına düşüyor düşlerim ve de senli aşk demlerim.
Kilitledim sensizliği, unuttum kendimi; ama ihtimaller bile senden yana.
-Girişi yasak bir özlem kenti gibisin.Fethi zor etrafı kayalıklarla kaplı, seni koruyan milyonlarca kişi. Yani İstanbul’daki herkes seni koruyor, herkes seni benden saklıyor. Koca kente sığdıramadım seni.
Ve kimsesiz dokunamadıklarım var. Bir dua kadar yakın sana sensizliğim.
Hatmettiğim her şeyini hafızamda silmeye çalıştım.Eski bir medeniyetin kalıntısı gibisin.Silinmeyenlerin var.Oysa aşkın metro çalışması vardı.Hızlıca rayları döşemeliydim. Böyle birkaç çanak ve çömlek güzel geçmiş için geleceğin aşk yolunu azaltamam.
-Geçmişin giyotin ağzından çıkar aslalarını. Belkilere istasyon aç.
Yarın sana çok yar.
“Köşe bucak aramayıp
Bir ümide sarılmayıp
Öğren aşkla vurulmayı
Öğren ki zormuş diyesin”
Varacağım tövbe duraklarında aşkın dualarla karşılayacak beni.Mistik bir ermişin aşkına yürüyüşü gibi.Saf ve uçmağına sevi akışlı.
-Eşruhun güdümünde egolardan arınmış,kendine safir. Kayıtsızlığını sana kadim kılmış ola gelmişlerin gelişi güzel huzuruyum şimdi.
*Aşk beni terk etmeye geldi diyor zebaniler.Cehennemi senin için süsledik diyorlar.
-Ben el değmemiş saçlarındayım,dokunmaktır cennetim.Şimdi başka tenlerin yapmacık sıcaklığı cehennemine hazırlık kursu gibi.
“Her sevgide bin ah ettim
Gençliğime eyvah ettim
Bilmem ki ne günah ettim
Bilemem bilemem gülemem ben yalan dünyada”
Bitmek bilmeyen beklemenin algısıyım.Nehrine damlaların eklenmiş olmalı .Heba olan ömrümün vebasında son vefanı bekliyor aşk.
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 5.8.2011 02:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!