İnsan gün gelip de bir takım zorunluluklar gerektirdiği için bulunduğu (yaşadığı) yeri terk etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalabilir..
Böyle bir mecburiyet ortaya çıktığında içten içe bir tedirginlik de ortaya çıkar ve gelir üzerine yerleşir kişinin.
İçini tanımlayamadığı bir duygu kaplar, yüreği sıkışır gibi olur, midesine kramplar girer, yemeden içmeden kesilir.
Kim bilir gitmek zorunluluğu olmasa yerinden bile kıpırdamayacaktır. Ama ah o şartlar yok mu, o şartlar, o mecburiyetler… Eli kolu bağlanır. Yapılacak bir şey yoktur. Çaresiz terk-i diyar edilecektir.
Aslında, insanı huzursuz eden şey, terk etmekle ortaya çıkacak olan yeni hayatın bilinmezliklerinin getirdiği cevapları olmayan sorular değil, yaşadığı ve alışık olduğu mekânı terk etmenin zorluğudur.
Alışkanlıklar edinilmiştir. Tanıdıklar, ahbaplar ve dahi daha pek çok şey… Terk etmek demek, tüm bunları da terk etmek demektir. Hiç kolay iş değil…
Öte yandan ne kadar zor da olsa, ne kadar tedirginlik duyup korksa da kişinin bir yeri, bir şeyi, terk etmesi, hayatın en temel gerçeklerinden birisidir.
Her şey, her şeyi her an terk ediyor. Geçmişe dönüp bakıldığında göreceğimiz en belirgin şeydir, terk etmek... Ha bir yeri, bir mekânı, ha bir sevgiliyi, bir arkadaşı, dostu… Ya da ne bileyim belki de koskoca bir yaşanmışlığı… Hayatı…
Peki, ama o zaman neden? Neden terk eder insan? Dedik ya mecburiyetten…
Ya da ne bileyim mecburiyet denilen şey, terk etmek güdüsünün bir bahanesi midir insan için? Olabilir mi?/30.12.02
Kayıt Tarihi : 10.6.2010 23:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Peki, ama o zaman neden? Neden terk eder insan? Dedik ya mecburiyetten… Yoksa mecburiyet denilen şey, terk etmek güdüsünün bir bahanesi midir insan için? Ne dersiniz?
MECBURIYET......?....
TERK ETMEK ICIN KAVUSUYORUZ ICIMIZE SIGDIRAMADIGIMIZ DUNYAMIZA :)
TÜM YORUMLAR (4)