ah! yâr
bu sokaklar bu şehir yorgun evler
kurşunlanmış duvarlardaki isli deliklere benzer
yalnızlık fışkıran kalabalıkların çoğul adımlarını
kucaklar gün boyu
parçalanan bir bulutun ufalanışı gibidir mutluluk
uzaktan esen rüzgârların kokusunda kalır dostluklar
çöl ağıtlarının kuraklığına düşen bedevilerin
yanık çığlığı gibi ıssızlık çarpar
pencerelere
ah! yâr
güneş kanatlı rüzgarların kucağından koşup
soluksuz bir heyecan ordusuyla iliklerimde
kınalı dağları mor ovaları uçurum eteklerini
arşınlayıp da geldim
serseri bir kuş gibi gökten
yalnız parıldayan yıldızlar gibi düştüm
ışıl ışıl ışıldayan gözlerine
yarım ekmek bir parça peynir
bir dal maydanozumu azık ettim de koştum da geldim
kim bilir bölüşürüz bir nehir yatağında bir ağaç dibinde
yudumlarız aşkımızı bir bardak demli çay gibi
ezelinden beri göbek bağından sana bağlı
gönlümün sefil çığlıklarını duyarsın belki
yüreğine iliştirirsin nazar boncuğu gibi
aşk tomurcuğun olurum açarım som güneşlerde
off ! o bozkır kokulu
çiğdem bağrında
her sabah okşarım
dolunay saçlarını saba melikesi gibi
eser tozarım dört yandan hicranı kondurmam
yaralı bülbül gibi inletmem kalbinin tiryakisiyim
koyma beni çöllerde akrep sokan
ayrılıklarda
al götür beni yâr yârim
gönlünün serin yaylalarına
gözlerinin derin ufkunda unut uyut beni
gümüş zincirlerle bağla yüreğimi
yüreğine
düştüm
ana kucağı gibi sıcak toprağına
çekirdeği bol tohumluk buğday gibi
hercai günlerin eteğine ek beni
hürriyetine koşan bir tutsak misali
sabahın tanyerinde fecr-i kâzib’ın ışığında
yükselen beyazlığına sar sonsuzluğunda
alev alev yak beni yâr yârim
23122023
08:55
Kayıt Tarihi : 16.1.2024 02:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!