Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir
Ya bister-i kemhada ya viranede can ver
Çün bay u geda hake beraber girecektir
Allah'a sığın şahs-i halimin gazabından
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
"Nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
Divanelerin hemdemi divane gerektir"
beni de bu vurmuştur.
Bu bendi terci etmiyorum. Puanim 6
Bir söz de benden: Bildiğim kadarıyla şöyleydi:' Sen seni bil sen seni/Bilmezsen sen seni/ Patlatırlar enseni.' Ziya Paşa'yı saygıyla anıyorum. Acaba diyorum, yaşadığı dönemde bizler yaşıyor olsaydık, 'bu terkib-i bendi ' yazabilir miydik,diye de 'düşünmekten' edemiyorum! Siz dostlar ne dersiniz? Dostça.(MŞ).
Aynı şiirler tekrar tekrar güne geliyor. Yorumları da tekrarlamak gerek.
“Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir”
KİM bu DÖNEK olan?
Kendisinden ahde vefa beklenen… Sözleşme mi yapılmış? Hayır. O zaman DÖNEKLİK nereden çıkıyor?
FELEK derken aşağıdaki anlamlardan hangisi kastedilmiş olabilir? Sırasıyla deneyelim!
GÖK derken, gökten kasıt nedir? Kimdir kastedilen? Gök ne yapmaya muktedirdir?
O zaman kasıt, MUKTEDİR olandır ki O, ALLAH’tır.
Fiiller ve FİİLLERİN SAHİBİ vardır. Yani FAİL… Bunu asla unutmayalım!
TALİH anlamında dahi kullanılsa, ALLAH’a varır. O nedenle şiirlerde SIK kullanılan bu sözcük ŞIK değil! Bu şekilde kullanılması dinen sakıncalıdır.
Üç kuruşluk laf edeceğiz diye kendimizi mahvetmeyelim!
FELEK : Gök, gök katı, devir. * Tâli', baht. * Büyük ve dâirevi olan şey. * Her gök seyyaresinin gezdiği âlem. * Dünyâ, âlem, * Bir zilli âlet. * Yuvarlak kütük, kızak.(Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten. N. Kemal)
felek, -ği Ar. felek
a. esk. 1. Gök, gökyüzü, sema. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans: “Felek oyun etmişti onlara, yiğitlerden ikisi uyuyakaldı.” -C. Meriç. 4. Askerî mızıkada zilli bir müzik aracı.
Güncel Türkçe Sözlük
--
felek
Kayığın kolayca yüzdürülmesi ya da karaya çekilmesi için üzerine donyağı sürülen ortası kertikli ağaçlar.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
--
felek
Topaç.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
--
felek
Felek, dünya
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
--
Felek Köken: Ar.
Cinsiyet: Erkek
1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.
Cinsiyet: Kız
1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.
Kişi Adları Sözlüğü
***
Dönmeyen ne var? Her şey dönüyor. Güneş, ay, dünya, galaksiler... Ne varsa dönüyor! Dönmüyor sanılanların atomlarında da dönenler var.
Yönünü kıbleye dönenler de dönmeyenler de...
Neticede her şey Rabbine dönecek. Dönecek, sarf ettiği ileri geri sözlerle ve bin pişman, yaşlı gözlerle...
Sözler yüzlere dönecek, alev alev...
Dileyen dilediğini der gezer.
Herkes cennetini de cehennemini de kendi bezer.
Aklı olan, akıbetini sezer.
Ne ederse, ona göre eder, ne derse ona göre der.
Kaçıncı defadır 'Günün Şiiri' seçiliyor, bakmadım. Ama yorumlara şöyle bir göz attım. Şu anda yorumları görünen kişilere saygı ile yaklaşıyorum. Her biri kendi penceresinden ve çok isabetli yorumlar yapmışlar.
Kılçığı çıkarılmış 'Edebi tartışma'nın çok güzel ve etkili örneğini vermişler.
Şiiri bildiğimizden şiir üzerinde yeni bir yorum yazmayacağım.
Emeği geçenlere, bildiklerini ve düşündüklerini paylaşanlara gönülden teşekkürler.
Böylesi güzel yorumlara gıpta ediyor, inşallah yine aynı duyarlılık gösterilir diyorum.
Benimki sadece bir temenni.
Sevgi ve saygılarımla...
'GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ'
Aruz vezni
Hezeç behri
Tefilesi (kalıbı) mefUlü mefAİlü mefAİlü feUlün
Çok güzel bir eserdir
Şaire Allahtan rahmet diliyorum
TERKİB-İ BEND NEDİR, TERKİB-İ BENDİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir. Yaşamdan, talihten şikayet; felsefi düşünceler, dini, tasavvufi konular ve toplumsal yergilerin işlendiği şiirlerdir. En az beş en fazla on bentten oluşur. Her bent de beş ila 10 beyitten oluşur. Bentlerin kafiye düzeni gazele benzer. Her bendin (terkib-hane, kıta) sonunda vasıta beyti denen bir beyit vardır. Her bendin sonunda farklı vasıta beyitleri kullanılır. Bunlar bentlerden ayrı olarak kendi aralarında uyaklanır. Bentlerin kafiyelenişi gazeldeki gibidir. aa xa xa xa xa xa bb/ cc xc xc xc xc xc dd … (aa aa aa aa aa aa bb/ cc cc cc cc cc cc dd) Edebiyatımızda Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu türün iki önemli şairidir. ikisi de toplumsal konularda yazmıştır.1. Terkib-i bend bentlerden oluşmuş bir nazım şeklidir.2. Her bent 5 ile 10 arasında beyitten oluşur.3. Bentlerin sayısı 5 ile 12 arasındadır.4. Bentlerin kafiye düzeni gazeldeki gibidir.5. Her bentin sonunda “vasıta beyti” adı verilen bir beyit bulunur. Vasıta beyti her hanenin sonunda değişir. Eğer değişmiyorsa terci-i bend olur.I. Bend: aa ba ca da ea … vvII. Bend: bb cb db eb fb … yy6. Hemen her türlü konunun ele alınabildiği terkibi bend edebiyatımızda çok kullanılmıştır.7.Özellikle Naat, mehdiye, hicviye vb. Nazım türleri, sosyal konular, din, tasavvuf ve felsefe konuları, terkib-i bend nazım şekli ile rahatlıkla anlatılmıştır. Ancak terkib-i bendin başlıca konusu mersiyedir.(Bâkî’nin Kanunî Mersiyesi, Şeyh Gâlib’in Esrâr Dede Mersiyesi)8. En önemli terkib-i bend üstadı Bağdatlı Ruhi’dir. Tanzimat şairi Ziya Paşa da önemli bir isimdir. (Alıntı)
Allah'a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir
DÜŞÜNDÜKÇE
Yavuz Bülent BÂKİLER
[email protected]
29 Ocak 2011 Cumartesi
Türk Cumhuriyetleri arasında dil ve alfabe birliği
9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in bir basın toplantısında söyledikleri hep aklımda: Demişti ki:
-Özbekistan Cumhurbaşkanı İslâm Kerimov’a, Özbekistan’ın serbest piyasa ekonomisi içerisinde nasıl kalkınacağını anlatıyordum. Beni dikkatle dinliyor, cümlelerimi: Togri! Togri! Togri! diye tasdik ediyordu. Çok heyecanlandım. Anladım ki, bizim kullandığımız doğru kelimesinin aslı togridir. Bu kelime, Türkistan’dan Anadolu’ya geldiğinde doğru şeklini almıştır.
Bir husus daha dikkatimi çekti: Gitmiş olduğum her Türk Cumhuriyetinde gördüm ki, bizim bıraktığımız, terk ettiğimiz kelimeler, bir zamanlar Türk dünyasının ortak kelimeleri imiş!”
Bu çok önemli bir konudur ve aynı zamanda, bütün fikir, sanat, siyaset adamlarımızın, üzerinde dikkatle durmaları gereken çok doğru bir tesbittir. Ben de Türk cumhuriyetlerine on defa gidip gelen ve o cumhuriyetler üzerine yüz bir TV programı hazırlayıp sunan bir kimse olarak bütün Türk dünyası üzerinde oynanan oyunlara dikkat çekmek istemiştim.
Birileri, Türkiye ile bütün Türk cumhuriyetleri arasındaki kültür birliğini ortadan kaldırmak için, çok ciddi gayretler içinde. Bazı devletler, Türk dünyasının dil ve alfabe birliğini bozmak için ciddi planlar uyguluyor. Çünkü alfabe ve dil, milletlerin hayatında çok mühim. Örnek mi istiyorsunuz? Mesela, 1926 yılına kadar, bütün Türk dünyası bir tek alfabe ile okuyup yazıyordu. Moskova bu alfabe birliğini yok etmek için çok sinsi planlar uyguladı. Türkiye’ye birtakım adamlar yolladı. Moskova tarafından gelenler, bizim idarecilerimize telkin etmek istediler ki: “Bu eski harfler çok zordu. Daha kolay harflerle eğitim seferberliğine başlamak lâzımdır. Bunun için, Türkiye’nin Lâtin alfabesine geçmesi çok faydalı olacaktır!..”
Bizim idarecilerimiz, Moskova’nın bu dolaylı teklifini kabul etmediler. Biz alfabe değişikliğine gitmeyince, Ruslar, kendi imparatorluklarında bulunan Türklerin alfabelerini ortadan kaldırdılar. Onları Lâtin alfabesine geçirdiler. Burada dikkat edilecek bir husus var: Ruslar, hakimiyetleri altında bulunan Yahudilerin, Ermenilerin, Gürcülerin alfabelerine kat’iyyen dokunmadılar. 1926 yılında, Türk topluluklarıyla Türkiye arasındaki alfabe birliği kalkmış oldu. Moskova, masraflı olmasına rağmen bu durumdan çok memnundu. Ama iki yıl sonra, biz de Latin alfabesine geçtik. Sovyetlerdeki Türklerle aramızda, alfabe birliği yeniden kurulunca, Moskova, Türk toplulukları üzerinde yeni bir uygulamaya girişti; onları Latin alfabesinden alarak Kiril alfabesine götürdü. Neden acaba? Neden acaba?..
Değişiklik sadece alfabede kalmadı: Şimdi hiçbir Türk cumhuriyetinde: Özgürlük, koşul, gereksinim, önlem, örneğin, gökçe, yazın, yır, dize, doğa, okul, öğretmen, saptamak, neden... gibi kelimeler yoktur. Türk cumhuriyetlerinin Türkçelerinde sel-sal ekleri de kat’iyyen kullanılmamaktadır.
Örnekleri çoğaltmak istemiyorum. Süleyman Nazif’in ifadesiyle: “Türkçe milletimizin iskeleti” ise iktisadi beraberlikler yanında dil beraberliğini de dikkate almak mecburiyetindeyiz.
ALINTI...
Saygılarımla...
Yani son bir şey..Naci dostum…Eşit yaşamla şiirin alakası yokmuş..demek ..bir yerde benim kalbim var beynim yok demeye benzer...Siz önce isterseniz bunu ozan olmanın niteliklerinde iyice bir araştırın derim..Neyse ben de yarın işim gücüm var...yarın konuşuruz..
Bu şiir ile ilgili 56 tane yorum bulunmakta