Bendim o gören!
İncecik bir baharda,serin ikindiye doğru
Ortalarında cadde
Karşılarında on beş asırlık kilise artığı
Bir de kağıt mendil satan adam...
O da gördü genç kızın sendeleyişini
Önce Saraçhane sarsıldı
Delikanlının büzülen dudaklarında
Sonra bütün Suriçi.
Güneş hafifti ve siren sesleri
Bölüyordu gürültüyü
Taze otlar dolandı sarmaşık gibi
Delikanlının adımlarına
'Zan'lar dolaştı beynimde
Bir ihanetti belki,İstanbul'un orta yerinde
Ve güpegündüz bu ateşe çalma
Ayios Polyeuktos'un sağ yanında
Renklerin birbirine sarıldığı,
Arzın hararetten çatladığı o andı.
Bir kıyamet kopuyordu üç kişilik,
Kızın direğe sırtını verdiği o yerden!
Umursuzluğunda büyüyen dünya
Delikanlıyı sel olup boğuyordu terden.
Birden!
Azad etti otlar ıstırab içindeki delikanlıyı
Mahkûmiyetine doğru.
Ve ben duruyordum bir ayağım duvarda
Birde kız duruyordu
Kağıt mendil satan adamın tam karşısında
Sanki asırlar geçti adımların sıklığında
Sessiz bir filme replikler savuran rüzgar
Artemis'in gerilen okunda uğulduyor
Delikanlı son sahneyi oynuyordu.
Kimsenin alkış tutmadığı,ıslıklamadığı
Şapka çıkarmadığı bu perdede.
Genç kız sebepler sunarken hiddetlice,
Delikanlı,
Sebeplerin kavruk teninde buz kesiyordu
Nihayet son bir ayrılık...Başlar önde,
Genç kız hızlı adımlarla Şehzadebaşı yönünde,
Delikanlı olduğu yerde...
Ben,üç kişilik kıyametin kısır rahminde...
Kayıt Tarihi : 1.7.2010 03:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!