Ve güneş, şu ikiz kule gibi görünen dağların arasından
büyük bir küstahlıkla insanoğluna bakarak batıyor.
Ve gökyüzü, onun üzerini örten yakuttan bir yorgan gibi etrafını sarıyor.
Çiçekler soluyor, her şey üşüyor.
Dün gibiydi.
Kış mevsiminin geçişi,
Soğukluğu,
Acısı —
Dün gibi hissediliyordu.
Halbuki kara kış
Önümüzde duruyor
Kıs kıs gülüyor
Ve bizi kucağına sürüklüyordu.
Yalnız hissediyordum,
Sanki bir başıma bir göl kenarında,
Yavaş yavaş adımlar atıp ilerliyor
Bir şeyleri bulmaya çalışıyordum.
Ürkünçtü.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
Gözlerimle etrafımı süzdüm,
Tanıdık bir yerde gidiydim.
Karşımda yukarıya doğru yükselen gümüş renginde dağlar,
Onların önünde rüzgarla dövülen karamsar bir göl.
Ayak uçlarıma titreyen bir ceylan gibi çarpıyordu dalgalar Ve ben hüzünlü bir tebessümle gülümsemeye çalışıyordum.
Parmak uçlarım ıslanmıştı,
Su bir hayli soğuktu.
Yok olmuşluğum ruhumdan görünüyordu.
Bir adım geriye gittim,
Sırtım arkadaki ormana dönük
Etraf kuru ot ve toprak,
Ve yanık bir çelik kokusuyla kaplıydı.
Hafif bir sis bulutu vardı şarkta
Garptaysa ne olduğu gerçekten muamma.
Ardımdan rüzgar okşadı boynumu
Sırtıma doğru yavaşça süzüldü
Üşüdüm, tüylerim diken diken.
Solumda duran
sonsuzluğa uzanan çorak bir sahildi,
Sağımda da durum pek farklı değildi.
Kuru kumların üzerinde bir yazı-tura yapıp,
Ve solun yaklaşmasından bir nebze korkarak
Sağa doğru yüzümü döndüm.
Ağır adımlarla kumları dövdüm.
Her adım attığımda,
Yerde bir takım izler göründü.
Bir adım — bir cevap — bir adım — bir soru
Neydi bu kumsalın benimle konuştuğu?
Yürüdüm taşların üzerine bir şahmerdan gibi inatla! Yürüdüm, altımdan toprak ters yöne doğru kaysa da!
Ben gönlümü bu kumsala gömmek için yürüyordum. Ancak bir şey beni ters yöne çekiyor
İstediğim yere bir türlü varamıyordum.
Kayıt Tarihi : 3.5.2022 00:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!