Bölünmüş uykuların sebebinde sen varsın
Söner tüm aydınlıklar dört yanımda karanlık
Beden nâr' da yanarken sen içimde kanarsın
Beklediğin son bu mu, cehennemden bir anlık
Verdiğin ıstırabı vicdanında yaşarsın
Vuslatın pençesine düşer sende anlarsın.
Anlıma çizgilerden kader sınırı çizer
Gözden gönül’e akan yorgun hayaller kalır
Esen yel okşadıkça tenimi yağmur süzer
Hülyaya takılan gam hasret yükünü alır
Seni rüyalarımdan, atsam hayalin gezer
Çiseler usul usul vurur gönlümü ezer.
Zindan taşları kaygan erimiş zemin sanki
Onca geçen yılları yorgun duvarlar saklar
Şahittir acılara geçmiş zaman olur ki
Çığlığı kulağım da, ağlar şimdi sokaklar
Yosunlaşmış anılar bil ki duvarda durur
Merhametsiz anlarda, bahtım karaya vurur
Seherin ışıkları düşerken zirvelere
Bir sevgili uyanış o nazlı duruş çöker
Yeniden hayat başlar ruhun düştüğü yere
Dilden dile dolaşır asırlar alır gider
Tende yoğrulan ömür akıp göçer makbere
Ardından bir hika’ye, miras kalır bizlere
Bu kutlu yolculukta ne destanlar yazılmış
Pare pare gönüller kim bilir nerde şimdi
Belki uzak zamanda tabletlere kazılmış
Kimi Leyla ve Mecnun kimi Ferhat Şirin'di
Ardından Kerem Aslı seven Mem ile Zin'di
Bedenler toprak olur sevda ölümsüz imiş
Aşkın dilinde özlem, bir kayıp cennet imiş
Sonsuzluk sarmalında geçip giderken zaman
Hangi ana hükmettik bu yokluk diyarında
Gönlümüzde fırtına esiverir pek yaman
Yeşerir tüm acılar beklenmeyen bir anda
Katline ferman çıkar, ulu han otağında
Kapanıp yastığına başında al al duman
Yükselir göklere dek gönül sevdaya harman
Kayıt Tarihi : 17.8.2019 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!