sessizce geldim sana
ayak seslerimi duymadın bile
içim doluydu çünkü
vursanda ses çıkmıyordu
bağırıyordum oysa
öyle sevmiştim ki seni
şimdi burda alenen
anlatmak...
acizlik gibi görünsede
sevmiştim seni
mişli geçmiş zaman kullandığıma bakma
seviyorum hala
seninle her buluşmamızda
en özel cümleleri kuruyordum
tümleçlerim yer değiştiriyordu
öznesi yüklemi nesnesi
her öğesi sen oluyordun
cümlelerimin
yalnız tümleç oluyordum ben
seni tamamlamaya çalışan
her bakışımda gözlerinin içine
söylemek istediklerimi
haykırırken
bağırırcasına
hem duymanı isterken
beni sevmeni beklerken
hemde saklamaya çalışıyordum...
şiirler yazıyordum sana
başka anlamlar yükleyerek
dilimde bir yabancı dolaşıyordu hep
seni severken
başkasına sevdiğim diyorum
şimdi yarı ciddi bir palyaço gibi
izleyicisini güldürmeyi başaramayan
ne gülmeyi ne ağlamayı bilen
boş koltuklarara bakarak
alkışsız bir oyun sergiliyorum sana.
biliyorum
çıkarınca maskemi...
görmek istediğin değilim...
oysa
ben sevdim seni
yalansız sevdim
tüm cümlelerim yapmacıktı belki
belki süslü cümlelerle
aklında yer etmeye çalıştım...
ama yalansız
bir cümlem var
benden hiç duymadığın
sevdim ben seni
içi dolu bir teneke gibi
ne kadar vursan da
itip kalksanda
ses çıkaramayan
o kadar doluydu ki bedenim
ve kalbim
seni sevmekle,
başka bir uğraşa yer kalmıyordu
seni...
ateist bir imamın
cemaatini sevdiği gibi
seni...
yıldızsın bir gecede
kayan yıldızları hayal eden bedenler gibi
seni...
suya yazı yazmak gibi
seni...
ayı ortadan ikiye bölmek gibi...
seni...
kızıldenizin ortasında
yanımda asam değil
sen olarak geçmek gibi
seni
senin gibi
sevdim
tarih derslerinde abartılı anlatan zaferlerde
seni hayal ettim ben...
hiç anlamadığım
bana ters gelen matematikte
duyunca bir üç genin iç açılarını
düşündüm kendi iç acılarımı
yahut okurken
atilla ilhandan herhani bir dize
deniel de foe den
bir öykü
bizi koydum baş karakterlerin yerine
robinson oldun sen
cuma kaldım ben
cumartesini bekleyen...
içi dolu bir tenekeyim çünkü ben...
ne tarafına vursan
aynı sesi çıkaran...
içimde ne var diye bakmaya cesaret edemeyen
sen...
o kadar dolu ki içim
bir a...çsan
göreceksin..
nasılda doluymuş içim
neden ses çıkar(a) mıyormuş bedenim
ne kin var içimde
ne nefret
ne ben varım içimde
ne gülüşlerim
tek bir varlıkla dolmuş
her hücrem
sen...sen...sen...
seni...
ateist bir imamın
cemaatini sevdiği gibi
seni...
yıldızsın bir gecede
kayan yıldızları hayal eden bedenler gibi
seni...
suya yazı yazmak gibi
seni...
ayı ortadan ikiye bölmek gibi...
seni...
kızıldenizin ortasında
yanımda asam değil
sen olarak geçmek gibi
seni
senin gibi
sevdim
Kayıt Tarihi : 14.11.2010 00:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!