Akıllardan silinmeyecek Kara bir Tarih yazdılar,
Sivas Madımak ı Yaktılar Kana buladılar,
37 Canımızı katlettiler yok ettiler,
2 Temmuz Sivas Madımak ta,
Söylesenize Bana İnsan mı bunu yapan,
Ne istediniz ki benim Canlarımdan,
..
=15 Temmuz 2013 Pazartesi 11:11:42=
=Ali Kemal KABCIK ve KOCA MUHASEBE GÜNCESİ==00.000.010=
"KRALCI" Olursan Eğer; Zirven: KRAL KUYRUĞU! . KRAL OL! .
Kral Olmak İstiyorsan Eğer Kral Ol, Kralcı Olma Sakın! .
..
Fakat 1973 yılında, bu grupla da yol ayrımına gelirler ve koparlar.Aynı yılın ağustos ayında üçüncü evliliğini, ilerde Oğlu Emrah’ın annesi olacak Feride Balkan’la yapar.O sıralar Ersen’le çalışan Moğollar grubu yine bir anlaşamamazlık yüzünden 29 Eylül Cuma günü Ersen’in işine son verdikleri açıklarlar ve 29 Eylül 1972 Cumartesi günü CEM KARACA- MOĞOLLAR ismi altında birleşirler.Aralarına katılan Binali Selman’ın katılmasıyla renk kazanan bu grup, sözleri Emrah’a, müziği Cem Karaca’ya ait çok güzel bir beste olan “El çek tabib” le beraber çalışmanın ilk meyvesini oluşturur.Her geçen gün,müzikal olarak birbirlerine daha çok alışan Cem Karaca ve Moğollar, çalışmalarına son hızla devam ediyorlardı. Cem’in yeni bestesi “ Namus Belası “ plağı 1974 Ocak ayının son günlerinde piyasaya çıktı listelerde ilk haftalardan itibaren bir numaraya yerleşti,Azeri etkilenimli son derecede yakalayıcı melodisi ile ve 6/8 lik ritmiyle herkesin dilindeydi çok büyük başarılara imza atan bu grup, Cem’in eski arkadaşlarıyla yeni bir sözleşme yapmasıyla nihayet buldu ve CEM KARACA-DERVİŞAN topluluğu doğdu.Şubat 1975 de bu değişim sürecinin ilk olgun meyvesi olan “Tamirci çırağı” şık bir kapak tasarımıyla piyasaya çıktı.1979 başında Amerika Birleşik Devletlerine giden Karaca yurda döndükten kısa bir süre sonra eşi ve oğlunu da alarak İngiltere ve Almanya’ya gitti. Eşi Feride,de Cem’in başka bir kadınla ilişkisi olduğu şüphesi doğmuştu, oğlunu da yanına alarak Türkiye’ye döndü. Eylül ortalarında Türkiye’ye dönen Karaca, Uğur Dikmen’le beraber albümdeki parçaların altyapısını ve şan partisyonlarını kotaran Karaca, klavyelerin ve vokallerin kaydedilmesiyle beraber 1980 yılının başında Almanya’nın yolunu tuttu.Cem’in Almanya’ya gitmesinden bir kaç ay sonra Uğur Dikmen, dönemin ünlü müzisyenlerini bir araya toplayıp, kendi klavyesiyle Karaca’nın da sesinin bulunduğu bantlara diğer enstrümanları da kaydederek albümü piyasaya çıkardı. Davulda, Cezmi Başeğmez, Basta, Melik Yirmibir, Gitarda, Berk Yenal,Flütte, Levent Altındağ ve Sazda, Osman Bayşu’nun bulunduğu bu albüm,1980 yılının Temmuz ayında sadece Almanya’da “Hasret” adıyla plak ve kaset formatında yayınlandı. 12. Eylül.1980 darbesinde Cem çalışmaları sebebiyle Yurt dışında bulunuyordu 12 Eylül yönetimi Askeri Hizmetler Koordinasyon Başkanlığı aracılığı ile bir bildiri yayınladı Şanar Yurtatapan, Melike Demirağ, Sema Poyraz, Selda Bağcan ve Cem Karaca’ya yurda dönüp teslim olmalarını, aksi takdirde vatandaşlıktan çıkarılacaklarını ihtar etti.15 Temmuz 1981 tarihine kadar ülkeye dönmesi için süre tanınmıştı,suçsuzluğunu ispat etmeye çalışan Karaca’nın tüm gönderdiği savunma ve kanıtları ile Annesi Toto Karaca’nın çabaları hiçbir şekilde kabul görmeyince ve verilen tarihe kadar yurda dönmediğinden, Cem Karaca Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Almanya’da çok sıkıntılı günler geçirdi, Yurt içinde kaset ve plakları da yasaklanmış ve eşinden de boşanmıştı. 1987 ‘nin yazında yedi senelik bir sürgünden sonra, Turgut Özal’ın desteğiyle yurda döndü onu sadece çok yakın arkadaşları ve akrabaları karşıladılar. Türkiye’ye döner dönmez, Avukatı Turgut Kazan’la beraber Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu yapılan başarılı bir duruşmanın ardından aklanıp, Türk Vatandaşlığına kabul edildi.1987 sonbaharında Cem Karaca’nın dönüş albümü “Merhaba gençler ve her zaman genç kalanlar” piyasaya sürüldü ve büyük bir başarı elde etti.1990 senesinde uzun zamandır yapmadığı bir işi yaptı ve bir müzik yarışmasına iştirak ederek Altın Güvercin Şarkı Yarışmasında “Yahya,Yahya “ adlı bestesiyle birinci oldu.Aynı sene 12.albümü “yiyin Efendiler (Yağma Sofrası) piyasaya çıktı.1994 senesinden 1996 yılına kadar bir ulusal Tv.de proğram yaptı ve sahne çalışmalarını birlikte yürüttü ve bu arada da, İlkim Hanımla (soyadını şu an hatırlayamıyorum) yeni bir evlilik kurdu. 07.Şubat.2005 tarihinde ardında kalıcı eserler bırakarak hakkın rahmetine kavuştu ama…maalesef ki, o derin sessizliğin içinde kendisini rahat bırakmadılar ve DNA testi için mezarını açtırdılar.Şimdi sanıyorum ki ruhu dinlenmiş olarak engin maviliklerde yüzüyordur. Rahat uyu benim ilk gençlik dostum ve arkadaşım Muhtar Cem Karaca….
..
Vatan sevgisiyle dolunca canlar
Zalimin kurduğu oyun bozuldu
Tek yürek tek beden olunca canlar
On beş temmuz günü tarih yazıldı
Saklanıp kaçmadık korkmadık bir an
Aktı bedenlerden oluk oluk kan
..
Konu:Doğa,Mevsim..
Ne rüzgar vardı,ne yaprak kıpırtısı
Ateş kırmızısıydı denizin suyu
Hafif bir dalga şıpırtısı sadece
Temmuz suskunluğu,yaz mevsiminde..
..
Hayatta herşeye alışılıyor.Bunu sende biliyorsun.Bu defada yine kalbimde bir parça daha her yıl, her anlam içeren bir yerde, her seninle dinlediğim şarkıda sızlayacak ve kanayacak.Bunu ne sen nede bir başkası bilmeyecek.Bu benim kendimle yaşadığım acı dolu bir ayin olacak.Beni bırakışınla çarmıha gerilecek ruhum.RUHUM, sana olan sevgim sayesinde sen hayatımda yokken bile o acıyı sahiplenecek..
Sonra zaman geçecek.Bir sabah uyandığımdagüneş bir başka gözükecek gözüme yine.Her acıda olduğu gibi, bu acıda kendini eğitecek zamanla.Sonra bir yerde, bir şarkıyla belki iyonlarıma ayrışacağım kendime engel olamadan.O an ne kadar uzakta olursan ol, bir sonraki ana doğru beni toparlayan, yine ayaklarımın üzerinde durabilmemi sağlayan sen olacaksın.Herşeyimi alabilirsin benden.Ama tüm bunları ve YARIM GÜLÜŞÜNÜ ALAMAZSIN.HİÇBİR ZAMAN...Temmuz 1; hayatında bir yıldızın kaydığı gün olacak senin için.Temmuz 1; Bense koskoca bir galaksiyi KAYBETTİM...
Terk edilmiş bir kasabada ayakta kalan tek ev değilim artık.Bende diğer evler gibi terk edilmiş bir evim.Odalarım, kapılarım, pencerelerim....Pencerelerimin içeriden dışarıya umutla baktığım camları kırıldı.Ellerimi camların keskin uçlarına dokunduruyorum.Kanasa ne olur, kanamasa ne olur.O kasabada benden başka kimse yok zaten.Avazım çıktığı kadar bağırsam beni duyacak hiç kimse yok.Bir enkazım sadece.Yıkılan bir evin üstüne yeni bir ev inşa edilemeyeceği için, bende hayatımı bundan sonra ONARAMAM ARTIK..
Sende biliyorsun, biten bir aşk bir arkadaşlık olarak devam edemez.Birbirimizin hayatında ses olarak, gülücük olarak ve sözcük olarak olamayız artık.Bir gözlü iğneden seni seyretmeye çalışırken içim, aslında tüm pencerelerini sonuna dek açmış duruyor.Göremezsin, görmemelisin, görmeyeceksin.Bir kış gibi özleyeceğim seni hep.Kar'a teslim bir yalnızlığım vardı.O'DA SENDE KALDI...
..
Hain eller darbe için çıktılar
Benim silahımı bana sıktılar
Kardeşlik ruhunu içten yıktılar
On beş Temmuz; Türk’e pusu kuruldu
İç ve dış mihraklar hepten kudurdu.
Gölbaşı “Özel Harekat” acı yer
..
Her ay bir anlam taşır, Temmuz düşmek demektir,
Güneş kavursa ne ki, dertle pişmek demektir.
Düşerken pişmek ise acının bedellisi,
Öptüğüm gonca gülden yansıyor tesellisi.
Temmuz akşamlarında kaç umudum kırıldı,
..
Paylaşamamanın Temelinde; KENDİ RAHATINI KAÇIRMAMAK VARDIR! . = 000.000.009 =
10 Temmuz 2013 Çarşamba 11:44:40
Senin İçin, Senin Uğruna; EN GÖZYAŞI Olan KİM? .
Senin İçin, Senin Uğruna Okunana İnsanmadın Ki;
..
(Başta, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
olmak üzere, bütün on beş temmuz şehid ve gazilerine….)
Baktıkça kuşatırken âfâkın ardı beni,
Bir ihanet çetesi ansızın sardı beni.
Hiç tereddüt etmeden arkadan vurdu beni;
Halkı hesap etmedi onca fikir cücesi,
..
Kör yılan gibi sarmış ülkemi dört bir yandan
Din iman sömürerek kırk yıldır plan kurdun
Ruhunu şeytan ile berdel eyledin candan
15 temmuz gecesi bayrakla bezeniyor
Göğsünü siper eden milletim kazanıyor
Kafire yoldaş olmuş deccalın oğlu vaiz
..
Temmuz geldi hoş geldi, yüreği deldi
Bir varmış bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş
Temmuz ayrılıklara açılan kapı
Ne köyde yapı ne dağda toprak
Ne bağ; nede bir tutam yaprak
Bir temmuza bak birde geçmişe
Temmuz girmiş bana düşen deyip
..
Temmuz 2002'de 41. Uluslararası Bursa Festivali kapsamında TKM'de Çobanımsı Yalnızlıklar ismiyle açtığım, 'Doğa Arıtması Ağaç Heykel' sergisinden bir kaç çalışmam...Sizlerle paylaşmak istedim. İyi seyirler.
..
24 TEMMUZ...CANIMIN İÇİ..SON VEDANIN ÜSTÜNDEN YILLAR GEÇTİ....şimdi senin olduğun şehirdeyim...senle kahve içtiğimiz masada......
son sözü hep alın yazısı söyler......su misali akıp giden yılların arkasından yetişemedim...
verdiğim mücadalenin sonunda ben yenildim..hani çok güçlüydün yüreğim..hani dağlar yıkılsa sen yıkılmazdın...yaşadım hayatı..hızlı yaşadımmı? ? ? ...evet..ama kim için yada kimler için..en büyük darbeleri can dediklerimden yedim..en büyük acıları canımın içi dediklerimden aldım...yoruldum...yordum..yoruldun yüreğim...çok yoruldun..böyle sonları haketmedin..en güzele layıkken hoyratca tüketildin..kimi aldıysan bağrına kimi sardıysan kollarına..kopardılar dallarını..yoruldun yüreğim..göz yaşlarım sana eşlik etmekten kurudu..kan damlasında boğuldun...sevdin...nedensiz niçinsiz sebebsiz sevdin.....öleyise ilk kez sevdin..canını verircesine..hayatını hiçe sayarcasına..o mutlu olsun diye kanarcasına..sevdin...üç kuruşa satacak biri değil dedin...sevdin..canında candı kanında dolaşan şah damarındı....kesti damarını sattı başkaları uğruna seni...offffffffffffff bile demedin...şimdi kanayan yaralarınla hastane köşelerinde onun hayali ile yaşam mücadelesindesin....değdimi yüreğim....DEĞDİ......o her şeye değerdi varlığı bir hayat nefes aldığını bilmek bir ömre bedeldi...bir yerelerde yaşıyordu..seni bir pula satsada..ezip ayaklar altına atsada varlığı canına candı....yordum seni yüreğim yoruldun....şimdi vedaları yaşıyorsun...çaresiz. dermansız..bitik..yorgun...hayatta eyvallah etmeyen sen..nasılda çöktün....ey sevgili bilmiyorum..kaça sattın kim için kimler için sattın olmayan vicdanını...hiç görmedin hissetmedin bir cana nasıl kıydığını...şimdi eserinle övünüyorsun kutluyosun acılarımı...biliyormusun..ben sensiz hala nefes alamıyorum...ben sensiz anları yaşamadan saymıyorum...sonları yaklaşmış yüreğim..sana beddua etmeyi bile beceremiyor..ey sevgili...duymasanda feryadımı..bilmesende acılarımı...ben hayatta tek mutluluğum saydım varlığını...bir yaradana eğdiğim bu başı birde senin önünde eğdim...secdemde duam kalbimde kazılmış mühürlenmiş adınla....şimdi istanbul semaları ağlıyor halime...feryatta martılar..sönmüş yakamozlar...bitmek üzere bu can durmak üzere yürek...her şeye rağmen sevgimde bu yüreğimde varsa üzerimde hakkın zerre..sonuna kadar HELAL OLSUN...BİLKİ ÖLÜRKEN BİLE SON NEFESİMDE BİLE...yada boş ver bilme en iyisi........iyi bak sana bıraktığım en güzel en temiz en saf emanetime.....SERSERİ.........
bu gün 24 temmuz...
bir masaldı bu hep sen anlattın çocuktum..inandım...
..
Havada Başımı Döndüren Bir Ihlamur Kokusu
Yayılmış Çiğdemlerin Üstüne Hüzün’ün Gölgesi
İgdelerin Altında Sensizliğin Sarhoşluğu Yanılgısı
Temmuz Çöktü Hayallerimde Yanlızlığıma
Kış Hatemleri Dolandı Rüyalarımdaki Orkidemsi Saçlarına
Gözlerinden Dökülyor Akıyor Lavanta Kokusu Yüreğime
..
Temmuzla yaniyorum
Yaşadıkça bu hayatı sığmıyor düşlerim
Gündüzleri huzur gece uyku almıyor gözlerim
Düşünüyorum bu kahpe asrı düşünüyorum
Ben her temmuz sizinle yaniyorum
..
İki temmuz 1993 günü,
Sivas da yaktılar otuz üç canı,
O günde bu güne gülmüyor yüzüm,
Yıllardır tutarım iki temmuz günü yası,
Kerbela da ettikleri yetmiyor.
Bu hayinler den çektiğimiz bitmiyor.
..
ir Temmuz akşamı günlerden Cuma
Aklımdan çıkmıyorsun ne yapsam da
Savrulmuş dalı budağı benzer mi ola sana bana
Bir Temmuz akşamı gülüm günlerden Cuma
Gozlerin takıldı bir an aklıma
Sürmede çekmiş benzer kınalı kuzuya
..
Temmuz ayının ilk günleri daha. Sıcak yaz öğleden sonralarının tenimizde bıraktığı brozluktayız. Güneş yağının havuca çalan kokusu burnumuzda. Tatlı bir yudumda çakır keyfe giden gecelerde, kulağa takılan şarkılarda yapıyoruz aşk bestelerini. Mekan aynı hep bildiğimiz gibi, olmayan biziz şimdi. Bizim dediğimiz ve her çalışta yüreğe kor düşmesinin heyecanını hatırlatan o melodi, hep olduğu gibi o gecede anımsattı senli günleri. Sensiz olmuyor bu kesin dedi içim, iletildiyle çocuksu bir sevinç yaşadı kalbim, gülümsedim. Çok şükür ki sayfiye bir aşka gönül vermedim.
Yeni bir hafta şimdi, mevsime ve ayın sıcaklığına inat poyraz yıkıyor ortalığı, yağmur bulutları kara kara başımızın üstünde, balkonundaki kelebeğe selam yolladım hızlı giden bir otomobilde, seni andım. Günlerin yorgunluğuna ve hayatın acımasızlığına dayanmak sensiz olmaz anladım. İki gündür nereye baktımsa sana dair bir şey aradım. Yüzler benzedi yüzüne, döndüm baktım, bulamadım. Sesler duydum sanki sensin sözünde, duyamadım. Ağladım. Yağmurlu yollardan geçerken her gözyaşını tek tek adımımın ardına bıraktım, hani bir masaldı çocukluktan hatırladım, izimi bul diye sana ıslak bir yol yaptım.
Bir akşam üstündeyim yine, göz kapaklarımın ağırlığı, zihnimde geçmiş yirmi yılın hesabıyla. Koşulsuz sandığım sevgilere katılan koşullarla sarsıldım. Kontrol dediğim şeyi en çok sende bıraktım, harika anılarla dolu bir aşk kazandım. Şimdi can sandıklarım kelepçeler taktılar koluma, sıfırlandı inançlarım. Gücümün alevi söndü sönecek, dayan diye bir fısıltıyla sesini duyumsadım. Yokluğuna sığınmaya çalışmak zor günlerdir, keşkelerime eklediğim tek şey varlığın oluyor. Yanımda olsaydın, her zorluğa severek katlanırdım.
Biliyorum yaz bitmedi daha. İçimin yaz mevsimlerini korumayı iyi ki öğrenmişim Akdeniz’in uzun kumsallarındaki büyüme çabamda. Ortalık kan gölüne döndü, koşulsuzluğun yarattığı savaşta tüm silahlar ortaya döküldü. Varsın yara alsın bedenim, varsın kırılsın tüm temel direklerim. Yine de ruhumu besle sevgilim. Anka kuşu misali kendimi yeniden, kendim için var ederim.
..
temmuz gecelerinde
üşüdü
ölümlerin ayazı
yüreğini yakınca
temmuz gecelerinde
düşündü
..