Temiz Bir Sabah Ve Mrs.stone’un Roma Bah ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Biliyorum, biraz absürd tiyatro gibi ama sabahları ya en galiz sözcüklerle birbirlerine küfür eden şoförlerin kavga sesleriyle ya da penceremin altından geçen akordeoncunun çaldığı meşhur valslerle uyanıyorum. Arası yok, hemen her duygunun, hadisenin uçlarda yaşandığı sürprizli bir ülke burası. Aslında bu tuhaflığın insanı sarhoş eden müphem halini seviyorum ama bazen karmaşadan, şiddetten, kalabalığın manasız uğultusundan, kötülüğün tahakkümüne boyun eğenlerin sığ oyunlarından uzaklaşmak istiyorum. Ayrıca arada herkes gibi kendimden, tozlu alışkanlıklarımdan, yorgun beklentilerimden ve hayatı sıradanlaştıran ilişkilerin ağırlığından da fena halde sıkılıyorum.

Böyle tatsız bir hissiyatla gözlerimi araladığımda başka bir şehirde tertemiz, geçmişi olmayan bir güne doğduğumu hayal edip, tekrar gözlerimi yumuyorum. O yumuşak vals melodilerine eşlik eden kısa rüyalarım, geleceği gölgeleyen muhtemel sıkıntıların, buğulu mazinin üstünü ipeksi bir ışıkla örtüyor sanki. Akordeoncu sokağın köşesinden bana doğru yaklaşırken usulca kendi üstüme doğru kıvrılıyorum, bir cenin gibi iyice küçülüyorum. Artık karanlık bir rahmin içinde olmak istediğim şehirdeyim...

Fotoğraftaki pencere...

Fotoğrafta gördüğünüz ahşap kapının çürümüş kanatlarını parmak uçlarımla hafifçe itince, yaralı bir hayvanın iniltisine benzer bir gıcırtı duyuyorum. Bahar güneşinin yüzümü aniden aydınlatan yoğun parlaklığı önce biraz huzursuz ediyor ama sonra gerinirken iç kamaştıran ılıklığa alışıyorum. Bahar rüzgârıyla hafiften ürperen bacaklarımı süslü balkon demirlerine dayayıp bir süre sokağın seslerini dinliyorum. Aşağıdaki kahvede oturan insanların bilmediğim bir dildeki sabah mırıltıları meydandaki küçük çeşmeden fışkıran suların neşeli şıkırtısına karışıyor. Berberin şımarık çırağı sözcükleri esneterek, yayarak, uzatarak eğlenceli bir şarkı söylüyor. Bir an karşı pencereden izlendiğimi fark edince utanmış gibi yapıp içeri kaçıyorum. Mutfaktan avludaki manolyaların baygın kokusunu bile bastıran taze bir kahve aroması yükseliyor. Bomboş, tembel bir günün içinde salınacağımı bilmenin sevinciyle kütüphaneye gidip küçük ama unutulmaz bir kitap seçiyorum. Mrs. Stone’un Roma Baharı’nı alıyorum elime. Sararmış yaprakları rutubetli sandık içleri gibi kokuyor.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta