Bir kar tanesi yumuşaklığında yaşayarak hayatı,
Dokunmak varken toprak kadar kıymetli yüreklere,
Ne diye dolu gibi kırıp geçeriz.
Ne diye yıldırımlar gibi esip gürleriz.
Düşen kar tanesinin toprakta eridiği gibi,
Biz de düşmeyecek miyiz toprağa o kar misali.
Güneşin sıcaklığı ve aydınlığı gibi yaşamak varken hayatı,
Buğz edip gönül koymakla, kaş çatıp zora koşmakla,
Kara bulutlar ardına saklayarak ay ve yıldızlarımızı,
Ne diye karanlıkta bırakırız kendimizi ve bizden olanları.
Oysa bir bahar yağmurunun ardından gelen gökkuşağı gibi,
Rengarenk bir tat bırakmak varken tüm insanlara bir çocuk misali.
Giderken dünyayı sırtlayıp götürecekmişiz gibi planlar yapıp,
İçinde bulunduğumuz zamanı kuru kuru geçirmek mi hayat?
Mesafelerin ardından başımızı kaldıramadan,
Göremeden yeşeren bir umudu, saramadan kanayan bir yarayı,
Geçip gitmek için mi bahşedilmiş onca ömür denilen nimet.
Hayır.O halde sevmeye niyet et,iyi olana niyet et, ve hep şükret...
Kayıt Tarihi : 31.5.2017 11:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Gökhan Çoban](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/05/31/temenni-105.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!