Seddülbahir yiğitlerine…
TEMELOĞLU DURSUN
Adım Temeloğlu Dursun; Trabzon Vilayeti’nden!
Yahya Çavuş emrinde bir nişancı eriyim.
Seddülbahir denilen dar boğaz girişinden,
Düşman gemilerine kurşun sıkan biriyim
Taburdaki ilk günü dün gibi hatırlarım:
Pas tutmuş tüfekleri elimize verdiler.
Kâh tüfek beni atar, kâh ben tüfek atarım.
Birkaç tetik çekmiştik: “Hazırsınız” dediler.
Ertuğrul Koyu’ndayız, kıyı düşman kaynıyor.
Tarih yirmi dört nisan, yıl bin dokuz yüz on beş.
Çığlıklar, hıçkırıklar… her yerden kan sızıyor.
Bizse altmış üç Mehmet, tepelerde çilekeş.
Bugün yemek çıkmadı, yarın; ekmek şüpheli.
Toprak bizi yemeden biz toprakları yeriz!
Dönüş sanadır Ey YAR: Göçlerin en güzeli.
Cennet bizi bekliyor, biz şahadet bekleriz.
Tırmanıyor yamaçlara iki bin küsur Anzak.
Top ve kurşun sesinden hiçbir şey duyulmuyor.
Tükeniyor mühimmat, mermi mi var sıkacak?
“Süngü tak” dedi çavuş, “kurşun bitti bitiyor”.
Bu mahşeri uğultuda bir garip ses duydum.
İçimdeki bu sesten donuverdi ifadem.
Anlasam da şimdi ben; çıkmaz sesim, soluğum.
Solumdan kurşun yedim, kan doluyor aç midem!
Gözlerim kararıyor anne tut ellerimi.
Kucağını aç bana oğlun düştü düşüyor.
Yastık olsun başıma koy yere dizlerini.
Müjdeler anacığım; Dursun şehit oluyor.
Yüzüm toprak öpüyor, elimde emanetin;
Annem annem diyerek başörtünü solurum.
Ağlama sakın anne bitecek o hasretin.
Mahşer günü seni ben koklayarak bulurum.
Açlığı, susuzluğu niye yaşadık, niye?
Niye geride kaldı onca dul onca yetim?
Kur’an, ezan dinmesin, bayrak inmesin diye;
On dokuz yaşımda ben on dokuz kurşun yedim!
Şükür; şehidim, şehit. Ölü demeyin bana!
Cennet gibi bir yerde dirilmeyi beklerim.
Kefenin; kıyafetim. Vardır bunda bir mana.
Elimde paslı tüfek hazır kıta beklerim…
Kayıt Tarihi : 20.4.2018 10:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!