Ortaokula ilk başladığım yıllarda
Arzuhalci komşumuz Necmettin Amca,
kravatlarından bir kaçını
Hediye etmişti bana
Nüfustan emekli olunca…
Memlekete televizyon gelmişti o ara
Her evde bir sinema
Almak kolay değildi ama
Sadece bazı komşularda…
Sırayla giderdik kimde varsa
Dizilir odanın bir köşesine
Hüzünlü filmler izlerdik doyasıya
Evin sahibi usanır bazen,
Televizyonu kapatırdı suratımıza
Artık yatma vaktidir, doğru yatağınıza
Güzelim bir filmin orta yerinde
O an donardı aklımda
Mutsuz sonla bitecek belliydi; ama
merak duyardım bu Yeşilçam sıradanlığına...
“-Oğlum Bekir!
-Efendim baba
-Bak bakayım ısınmış mı regülatör
-Ateşe kesmiş baba
-Kapat soğusun o zaman
-Bozulursa bakamayız bir daha.”
Ailece gittiğimiz komşuda,
Denk gelmişti babam bu diyaloğa
Ne kahırlar etmişti sonra
Ağlamaklı bir ses tonuyla
-Televizyon izlemeye gidilir mi bu soysuza
-Sonradan görme, adam mı bu la,
-Misafirliğimiz iki saat olmadı daha
-Kibarca kovuyor aklınca
-Selam bile vermem bundan sonra…
Çekinir olmuştuk biz de
Gidemez olmuştuk hiçbir komşuya…
Ben her gece dua eder Allah’a
Televizyonumuz olsun derdim tez zamanda
Ağız eğmesek ona buna
Arkadaşım Yıldırım’a gitmek için
Rüşvet verip ev ödevini yapardım
Annesi bir üstten bakardı ki, sorma:
-ayakların çamursa yaklaşma!
Çıt çıkarsak eve yollardı anında
(Sonra kocası hapse girmiş
Nesi varsa satmıştı geçinmek için
Nec marka televizyonlarını da en başta
Üzülmüştüm kocasına da
Oh etmiştim televizyonları satılınca)
Bir akşam okuldan eve gelince
Ayakkabılar gördüm kapının önünde
Baktım içeri bir iki adam
Televizyon kuruyorlar
Yanlarında babam
Çantanı yere mi çarparsın,
Keyfinden duvarlara mı zıplarsın
Avazın çıktığınca bağırır mısın?
Babam televizyon almış nihayet
Çok zor olsa da iki yıl sabretmek
Gerek kalmadı, televizyon gezmelerine
Çok şükür Rabbime…
Çocukluğumun ortaokul yıllarının
Yolları çamur caddelerini
Beton yığınları kapladı
Geçmişe çekilmiş bir sünger gibi
Çocukluğumun ortaokul yıllarında
Yaz mevsiminde Elbistan yayla
Ellerimiz çatlak çatlak
Nohut toplardık boyuna
O serin bozkırlarda.
Tatil gibi gelirdi bize
Evliya köyün serin çayında
Yüzerdik bir de doyunca
Top oynar harman yerinde
Balık tutardık oltayla
Unuttum o çayın adını da…
Çocukluğumun ortaokul yıllarında
Boş zamanlarda
Simit tablası bir yana
Nohut kazanı bir yana
Nane şekeri, Arma sakızları, Yeşil Çivril
Komşu bakkal, Yusuf Amcanın
Zuladan verdiği sigaraları da satardık karaborsa
İyi para bırakırdı
Bazen gecede tam beş lira.
Büyümeyip de keşke
Kapı kapı kovulsaydım
Televizyon gezmelerinde hala…
Kayıt Tarihi : 31.12.2007 22:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!