Ahmet Karaoğlu - Telefon Gaça Şiiri - An ...

Ahmet Karaoğlu
105

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Genelde sevilen biriydi. Epey olmuştu, emekliliği geçeli. Bir süre daha çalışma niyetindeydi. Biraz rahat yapıda oluşu, birde dairenin sorumlusu olması nedeni ile ekseri mesai bitmeden, iş yerinden erken ayrılırdı. Ogün yine, kalkıp gideceği saatler gelmişti. Ondan daha yaşlı, zayıf, kalın gözlüklü, kasketli; pencereden gelen güneşten zaman, zaman uyuklayıp, uyanan ağabeysi de yanındaki gömme kanepeye gömülmüş, kalkıp gidecekleri anı bekliyordu. Aybaşına hele vardı. Ogün harçlığı galiba yine eksikti. Ağabeysi trenle kasabaya dönecek, kendisi de yine akşam bir şeyler atıştırıp eve gidecekti. Yoğunluluğu olan bir daire olmasına rağmen; o anda tanıdığı boş ver, ona göre işe yarayabilecek henüz biri gelmemişti. Saatler ilerliyordu. Parmaklarını birbirine geçirip, kollarının üzerine yüklenmiş, makam koltuğuna çöküp, çareler düşünüyordu. Güneşin ışığından uyuyup, uyanan ağabeyi; masanın üzerinde çevirmeli telefonun yanındaki yeni çıkmış ‘tuşlu telefonu’ bir ara müdür kardeşine göstererek; “Anbu telefonlardan acep piyasada var mi? ” Diye sorar. Müdür koltuğunda biraz düzelip, Ağabeysine “He var, ne yapacaksan? ”der.
Ağabeysi;
”Fiyatı neyedir, acep, Bende alsaydım”
Müdür;
“On lira ver senede alim” demesiyle;
Ağabeysi, çıkarıp ‘on lirayı’ ona verir vermez; tuşlu yeni telefonu kablosundan koparıp, bir poşete koyar, Ağabeysine vererek; “Al, haydi gâh gidah”der. Mesaiyi bitirir ve giderler.

Tamamını Oku