Sevirem sözünü düymeler deyir,
Esrimiz kağızı, qelemi danır.
Düymeden Esliler, Keremler deyil,
Ellerde telefon işığı yanır.
Bir qısa, bir uzun fitin sesiyle,
Kiçicik ekranı döyür mesajlar.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bütün zorlukları ortadan kaldıran teknoloji ürünü telefon. Usta kaleminizden çok anlamlı bir şiir okudum.Tam puan. tebrik ederim. tercüme eden gönül dostuna da sevgile... Sağlıcakla kalınız. GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ
yürek kalem sesiniz daim olsun sevgi saygıyla ilhamınız coşsun çaglasın tam puan antolojimde üstadım
yürek kalem sesiniz daim olsun sevgi saygıyla ilhamınız coşsun çaglasın tam puan antolojimde üstadım
Süper güzel bir şiir tebrikler Halide hanım tebrikler...Büyük keyif alarak okudum bu güzel şiirinizi, sonsuz bir hazla...Sevgi ve selamlar sunuyor esen kalın diyorum
Kutlarım usta kaleminizi Xalide Efendiyeva
Hayır dualarınızı beklerim efendim.Selam.
Güzel bir şiir demekki benim gibi telefona şiir yazan biri daha varmış Tebrik ediyorum
TELEFON
Ne bir arayan var nede bir soran
Selamı kestirdin bre telefon
Mutlumusun bari ne plan kuran
Canımdan bezdirdin bre telefon
Bazen cıyak, cıyak ötüp durursun
Bazende pür neşe mesut olursun
Bazen Lüzumsuzca bir yer bulursun
Kime ne sezdirdin bre telefon
Sen yokken daha hoş mutluydum sanki
İçimde pür neşe yoktur o anki
Gerçekten severdim Hakka ayan’ki
Hayalde gezdirdin bre telefon
Bir zaman yüz yüze hatır sorardık
Üç beş kelam edip plan kurardık
Bazen yağmur gibi yağar dolardık
Dostları tezdirdin bre telefon
Nerde mahzun melül tatlı dilliler
Ardına saklandı pis amelliler
Hiç mesut olur mu orta halliler
Dertleri düzdürdün bre telefon
Der ÂLİM bu susmak yakışmıyor bak
Çağlayıp sel gibi bir yüreğe ak
Kontürünmü bitti pilsiz be bunak
Beni sen ezdirdin bre telefon
18.10.2010 Pazartesi Saat: 13.16
Not: Bu Şiiri çağımızın vazgeçilmez teknolojisi hepimizin günlük hayatında önemli yeri olan bazen gerekli-bazen gereksiz çalmalarıyla dikkatimizi çeken TELEFON denen çarkıt için yazmaya çalıştım.
Selam hoş bahtlı olasan çok oldu görüşmeyeli kız sen neden yazmıyorsun seni gözüm ağtarırdı teze taptım bele men gelmek istiyirem azarbaycana ne cür gelcem ??ağzına sağlık şiir
OY OY OY NE GÜZEL OLMUŞ ESKİNİN TADIMI KALDI GÜL KOKULU DOSYLARIN TEKNOLOJİ DİYORLAR BUNUN ADINADA
HABİRE SİL SAYGILARIMLA KUTLUYORUM
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta