Teknik/Erime Sevgilerimle

Reyhan Tataroğlu
700

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Teknik/Erime Sevgilerimle

( vur dedik, öldürdün be dostum...)
koridoru adımlarken
dostum dile geliyor
önce biraz geveliyor
sonra birden deyiveriyor
deviriveriyor...
hayalimdeki dostumu
seriveriyor
yıllara meyden okuyan
yüzülmemiş postunu
titrek vede ürkek
sanırdım cesur bir erkek
lakin cesaret ister
böyle bir hayata sabır
anlatınca anladım
erkekmiş...
gerçekten erkekçe bir tavır
neyse...diye başlıyor
en küçüğüydüm
bir can çıkarken candan
bir can çıktı canandan
bir doğum bir ölümü
yolcu ediyor
dört er ile bir erbaş seyrediyor
bir damla süt düşmeden
daha dilime
öksüzlüğü tutturdular
tutmayan elime
koyacak yer aranıyor
kundağıma
hiç ninni söylenmeden
kulağıma
naçar bir erbaş ile
dört er
bensiz düzenlediler
hayata sefer
elim bile tutulamaz iken
teslim edildim halaya
dört er ile erbaş
geçtiler halaya
ne davul vardı nede zurna
bir halay ki çekiliyor zoruna
halamın küçük eri
edermiş benimle ileri geri
peki nerde ki bu öksüzün yeri
diye düşünülüyor...
galiba hayat benden habersiz
bana gülüyor
işte burada kopuyor filim
işte bundan sonra
mutluluk içinde sersefilim
bir erkek bir kadın
daha demeden neydi adın
talip oluyorlar
muhtaç iken çocuğa
karışmak istiyorlar çoluğa
mecburiyet miydi bu veda
mecburiyet miydi bu elveda
neden alınmadım askere
layık değilmiydi bana teskere
onlar asker ocağında
bense acemi oğlan kucağında
altın bir toptum
taa ki beşinci sınıfa kadar
o yaşlarda gerçek yüzünü
gösterdi kader
bir baş vuruydu sanırım bir okula
yapraklı nüfus cüzdanımda
rastladım o kula
nerden bileceklerdi ki
yoktu onların okur yazarlığı
bendim onların bir tek nazarlığı
elimde kafa kağıdım
bir yandan koşarken
bir yandan sayfaları okşarken
çeviriyorum
birden koskoca bir yalanı deviriyorum
çakılmıştım
sanki bir buzdağı
yok yok... buzdağında
bir buzağı
adım Asım
Asımın nesli
bu yalan bu yalan
kaç nefesli
son yapraktı beni bana tanıtan
ipotekli diye geçiyordum
geçmiş bir anıdan
neler dilemiştim o an neler
olması olmaması için Tanrıdan...
rengim rengime karıştı
rengim daha ne alabulalara alıştı...
artık bir oyundu bundan sonraki hayatım
en taze yıllarımda
ben bir kokuşmuşum,ben bir bayatım
orta sonlardaydım
en büyük er beni bulmuştu
gözlerimiz kara bulut olmuştu
döküldü sicim sicim yağmur
yağmurun birdi özündeki hamur
zaman birbirini kovalamıyordu
adeta ben kişeliyordum
bir bir geçmişimi eşeliyordum
artık delikanlı olmuştum
yerleştim başka memlekete
dişlerimi geçire geçire
kemiklerimdeki ete
seviyordum
hem annemi hem de babamı
ailemmiydi yoksa bunlar akrabamı
bir tevafuk üzerine öğrenmişti annem
bildiğim gerçekleri
boşunamıydı yoksa bunca çektikleri
o kadar ki üzüntüsünden o kadar ki
olmuştu felç
değildi hiç birşey için
değildi geç
anlatmanın gelmişti zamanı
zamanın yoktu amanı
anlattım bire birer
aslımız bir erbaş ile dört er
terk edeceğim sanmıştı
hem ter hem göz yaşından ıslanmıştı
terk etmek ne kelime değildi mümkün
ben terk etsem terk etmez beni şükrüm
üvey olsalarda ben saydım asıl
son nefeslerine kadar dediler
''Allah seni hiç darda koymasın''...
ne deyim ki ben daha velhasıl...
şimdi bir can bir canan
iki tatlı kızım
ben gidenlerden razıyım
gayrı Mevlamın rızası
bana lazım...

Reyhan Tataroğlu
Kayıt Tarihi : 17.4.2006 23:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Reyhan Tataroğlu