Oysa ne hızlı tariflerdi kalemim mutluluğu, aşkı…
Hatta benzetmeler yapıp hikâyeler kurgulardı…
Şiir yazmak hele çok kolaydı…
Büyük konuşmamak lazımmış
Çünkü olmuyor bu defa…
Yazamıyor şu lanet kalem…
Karanlık...
Cesâmet silinmiş
Sâdece silüet kalmış etrafta...
Hayâli sokaklar berheva olmuş bir şehir
Ve içinde olmayan sesler yaşamamış yüzler
Sevdânın sisi çökmüş mesai Samsuna
Sensizlikten müşteki bu gönlümde
Bitmeyen bir isyan var bu gece...
Nasıl târif etsem?
Ocak kadar soğuk,
Ocak kadar sıcak bir atmosferde
Karardı hayalim, söndü ruhumun ışıkları…
Mübeccel hüznümün yoktur rahşânı,
Derdime bir çare, ey genc-i nihanım!
Merhem ol gönlüme, dinsin giryanım…
Sen oldun benim muhayyel yoldaşım,
Hadi bi cesaret...
Gör bak neler olacak.
Yer yarılacak, cehennem taşacak
Gök kubbeden cennete bir yol kurulacak
Hadi bi cesaret...
Bir kızıllık vardır ufukta
Boğaziçi’nde, Haliçte ve Galata’da
Bir hüzün kaplamıştır kadim hisarları
Görüntü yasa boğmuştur parlak semayı
Güneş terk ediyor yine Şehr-i Sultaniyeyi
Işıkları söndürsem ve gömsem kendimi karanlığa
Firari uykularımı toplayıp çekilsem uzun bir inzivaya
Doğar mı bu güneş kalktığımda?
Biter mi bu netameli gece?
Neşeyle çıkar mıyım bu karanlık tabuttan?
Sorular umudu besler diyorlar
Aşk...
Bir tufan gibi eser dalgaların üstünden
Hürce, dik başıyla selamlar yüce şehirleri...
Tanrısaldır özünde
Tapınakların ihtişamlarıyla dahi anlatılamayacak kadar...
Çekingen silüetinin altında derin bir ıstırap vardır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!