İlyas’ı düğüne davet ettim,
Lambalarını yakalayıp bakarken,
Üzerine taze bir yıkama yapmış,
Çürük dudağını ısırarak sinmiş…
Bir de üstünde, zarif bir yazı var,
Gömleğini sıkıp serdiği, kahverengi masaya;
Şu yıllık akşamlarımıza baktığında,
Kasnağa yuvarlanmış mahallede o büyük kız...
Gözüme ilişti defter, uykusuz geceyi say!
Dalların eski canlarını yanımıza koyarız,
Bir selam ben, bir merhaba sen alırsak;
Hikâyeler kalsa sonraları bilinir.
Sen kurşun atmaktan bıktıkça, biz öğün oluruz,
Etrafı terk eden hepsi umudu kıracak.
Şeker gibi sararırsak o güderken,
Ellerinden gül, hemen fışkırır göresin…
Çocuk peydahlar mıyız akşamüstü,
Sarı yanık tenin soyulmadan.
Bizi kasılmadan ver, çitelensin asmalarda,
Güzelliklerini büyütecek; kahramanımız olsun diye…
Düşünme ille, hürriyetim; tek ihtiyacım,
Adını sayfa sayfa hatırlattığında bir adım ilerlesem!
Bir kırsak artık sahili, aynı yön değilse de…
Dön bari işte, yazmalı tutuşun yeter...
Kayıt Tarihi : 4.2.2025 12:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!